Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3155 E. 2021/1023 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3155 Esas
KARAR NO: 2021/1023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/05/2018
NUMARASI: 2015/274 2018/500
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/05/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine çeke dayalı takip başlattığını, takip konusu çekin müvekkilince, dava dışı …’ten alacağına karşılık alındığını, müvekkilinin bu çeki dava dışı bankaya kredi hesabı için takasa verdiğini, sonradan çeki bankadan alarak …’e iade ettiğini, iade ederken cirosunu iptal etmeyi unuttuğunu, bu kişinin de çeki arkadaşı olan davalıya verdiğini, müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki bulunmadığını belirterek müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine ve % 20 oranında tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin … aracılığıyla davacıya mal satıp teslim ettiğini, buna karşılık dava konusu çekinde … aracılığıyla müvekkiline verildiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; çekteki ciro silsilesinin düzgün olduğu, davacı defterlerinin çekin …’e iade edildiği hususunu tek başına ispata yeterli olmadığı, davacının davasını ispatlayamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinafında; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar etmiş, ayrıca alınan bilirkişi raporunun iddialarını büyük oranda desteklediğini, buna göre müvekkilinin davalıyla ticari ilişkisinin bulunmadığını, çek iadesine dair kayıtların dikkate alınması gerektiğini, davalının ticari ilişkiye dair delil sunmadığını, davalıyla …’ün müvekkiline karşı dolandırıcılık kastıyla hareket ettiğini, çek kayıtlarının tutulduğu ticari defterlerin delil olarak dikkate alınması gerektiğini, kambiyo senedinin temelindeki ticari ilişkinin ortaya konulması gerektiğini bildirmiştir. Davalı tarafından davacı ve diğer şahıslar aleyhine 50.000 TL’lik çeke dayalı olarak toplam 54.622,31 TL’nin tahsili için takip başlatıldığı, çekin 04.05.2014 keşide tarihli 50.000 TL bedelli, keşidecisinin dava dışı …ltd şti, lehdarı …, sonraki cirantanın davacı, hamilin ise davalı olduğu, çekin ibraz edildiği, karşılıksız şerhinin verildiği görülmüştür. Hazırlık soruşturması sonunda, davalı hakkında bedelsiz senedi kullanma suçundan takipsizlik kararı verildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 08.06.2016 tarihli bilirkişi raporunda; davacı ile davalı ve dava dışı … arasındaki ticari ilişki bulunmadığı, çekin banka tarafından davacıya 06.12.2013 veya öncesinde iade edildiği, oysa davacının çeki defterlerine 04.04.2014 tarihinde kaydettiği, yani sonradan defterlerine kaydettiği, davalının defterlerini sunmadığı, davalının iyiniyetli olup olmadığı, mücerretlik ilkesinden yararlanıp yararlanamayacağının mahkemenin takdirinde olduğu bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Takip ve dava konusu çekte davacı ciranta olup davalı ise hamildir. Davacı taraf, çeki kendisinden önceki lehtar ciranta olan dava dışı …’e iade ettiğini, ancak cirosunu iptal etmeyi unuttuğunu iddia etmiş ise de, bu hususu usulüne uygun delillerle kanıtlayamamıştır. Öte yandan kambiyo senedine ilişkin işlem ve eylemler ticari iş kapsamında olup 6102 Sayılı TTK’nın 18.maddesi uyarınca davacının basiretli davranması gerekirken bu yöndeki yükümlülüğünü de ihmal ettiği ve yapılan bilirkişi incelemesi sonunda düzenlenen raporda da davacının çeki çok sonradan defterlerine kaydettiği hususları birlikte değerlendirildiğinde davacı vekilinin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.20/05/2021