Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3129 E. 2021/1205 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3129 Esas
KARAR NO: 2021/1205
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/06/2018
NUMARASI: 2016/147 E. – 2018/221 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Hükümsüzlük ve Tecavüzün Tespiti istemli)
KARAR TARİHİ: 10/06/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin 1944 yılına dayanan geçmişi ve 50 binden fazla çalışanı, 14 ülkede toplam 77 fabrikası, 49 ürün kategorisi, 100’den fazla ülkeye ihracatı, 7 halka açık şirketi, gıda alanında başta … olmak üzere 320 marka ve binlerce ürün çeşidi ile dünyanın 3.büyük bisküvi ve 10.büyük çikolata üreticisi konumunda olduğunu, TPE nezdinde tanınmış “…” markasının da sahibi olduğunu, aynı zamanda tanınmış “…” ambalajını da ilk olarak 1996 yılında marka olarak tescil ettirdiğini, davalı … kolata şirketinin ise TPE nezdinde 1… tescil numaralı “…” markasının sahibi olduğunu, davalıların iş bu davanın konusunu oluşturan ürünleri ürettiğini, satışını ve ihracatını yaptığını, mezkur ürün ambalajlarının arkasında yer alan bilgiye göre davalı … firmasının üretici firma, diğer davalı … şirketinin satıcı firma ve diğer davalı … ise ihracatçı firma olduğunu, davalılar tarafından kullanılan ürün ambalajlarının davacıya ait marka haklarına tecavüz ettiğini ve aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini, davacıya ait 178325 ve 187591 tescil numaralı ambalaj şekli markalarının da davacı tarafından 1996 ve 1997 yılında tescil edildiğini, davalıların tek amacının davacıya ait tanınmış …İ markası ve ambalaj şeklini taklit etmek suretiyle haksız kazanç elde etmek olduğunu, ürünün kötü niyetli olarak taklit edildiğini, halk nezdinde karıştırılma ihtimali bulunduğunu, bu sebeplerle davalıların “…” markasını kullanmalarının ve dava konusu taklit ürünleri üretmelerinin, satmalarının ithal ve ihraç etmelerinin dava sonuna kadar tedbiren yasaklanmasına, 172909 tescil numarası ile davalı …San. Ve Tic. A.Ş adına tescilli “…” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalıların eylemlerinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesine, giderilmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davalıların “…” markasını kullanmalarının ve dava konusu taklit ürün ambalajlarını internet ortamı dahil her türlü mecrada kullanmalarının, üretmelerinin, satmalarının, ithal ve ihraç etmelerinin yasaklanmasına, davalılarca üretilen, satılan, ithal ve ihraç edilen “…” markalı tüm taklit ürünlere ve “…” markasının ve taklit ürün görsellerinin kullanıldığı her türlü belge ve tanıtım malzemesine Türkiye sınırları içinde ve gümrüklerde, serbest liman ve bölgelerde el konulmasına ve imhasına, hükmün Türkiye çapında dağıtım yapan bir gazetede ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı … 2014 yılından bu yana faaliyet gösterdiği bir çok alanda bir çok ürünün tanıtımı ve geliştirilmesini sağladığını, … markasını haiz ürünlerin 30 yıllık sektör deneyimi ve 140 bin ton yıllık kapasiye ile 2015 yılında Karaman’daki gıda tesislerinde üretildiğini, davacının “…” markasına dayanarak marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet iddiasında bulunmasının yersiz olduğunu, ihtilaf konusu “…” ve “…” marka ve ürün ambalajlarının birbirlerinden görsel, işitsel ve anlamsal olarak farklı oldukları gibi davacının “…” marka başvurularına dayanarak davalıya ait ambalaj tasarımlarının kullanımının engellenmesinin 556 sayılı KHK’nın 5/2.maddesi gereğince mümkün olmadığını, taraflara ait markaların benzer olmadığını, karıştırılma ihtimali bulunmadığını, markalara eklenen diğer harflerin farklı kelimeler meydana getirdiğini, davacının dayanak olarak gösterdiği ambalaj ve kraker tasarımının yurt içinde ve dışında peynirli kraker ürünlerinde yaygın olarak üretilen harcıalem nitelikte bir tasarım olduğunu, davacının bunun üzerinde tekel hakkı varmışcasına hareket edemeyeceğini, “…” markasının ilk olarak 1996 yılında tescil edildiğini ve davacının aradan geçen süre zarfında sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, davalı … adına kayıtlı 172909 sayılı … markasının hükümsüzlüğü talebinin reddine, davalıların … ibareli yeşil arka planlı, üzerinde ürün görseli bulunan ambalaj tasarımının, davacının tescilli markaları ve ürün ambalajları ile benzer olduğunun tespitine, markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ile önlenmesine, ürün ambalajlarının toplatılarak el konulmasına, hüküm kesinleştiğinde imhasına, davalıların markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden ürün ambalajını internet dahil her mecrada kullanmaları, üretmeleri, satmaları, ithal ve ihraç etmelerinin yasaklanmasına, davalının sarı yeşil renkli ambalajın ikiye bölündüğü, sarı renk üzerinde … yazan ürün ambalajını davacı marka ve ambalajı ile benzer olmadığı tespit edilmekle; bu ürün yönünden açılan davanın reddine, hüküm özetinin karar kesinleştiğinde masrafı davalılardan tahsil edilerek Türkiye çapında yayın yapan gazetelerden birinde ilanına…” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalılardan … aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin ”…” markasını ilk kez 1982 yılında tescil ettirmiş ve o tarihten bu yana yaklaşık 35 yıldır da ”…” markası altında bisküvi üretmekte olduğunu 1982 tarihli ilk ”…” markası ile sonraki tüm ”…” ibareli seri markalarının da tescil kapsamında yer aldığı ve 2008 yılında “çizi”markasının tanınmış marka olarak tescil edildiğini, Davalı … müvekkilinin iştiraklerinden olan … Ticaret A.Ş.’nin eski ortaklarından olup söz konusu ortaklığın sona ermesinin ardından müvekkiline ait birçok markayı taklit ederek marka başvurusunda bulunduğunu ve işbu markalara ilişkin olarak müvekkiline aıçılan davalara ilişkin belgeler yerel mahkeme dosyasına 22.03.2018 tarihli dilekçe ekinde delil olarak sunulmuş olduğunu, davalının müvekkilimize ait markaları sistematik ve tesadüf olamayacak bir biçimde taklit etme gayesi ve kötü niyeti açıkça ortadayken hükümsüzlük isteminin reddinin yerinde olmadığını, Davalının “…” ibareli markayı 2015 yılında Gaziantep’te mukim … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nden devraldığını, müvekkilinin söz konusu devir işlemlerinden haberdar olması beklenemeyeceği gibi “…” ibareli markanın 2015 yılından önce herhangi bir gıda ürününde kullanıldığı da tespit edilmediğini, devirden sonra müvekkiliyle aynı emtilarda yani bisküvi ürünlerinde ve müvekkiline ait ambalaj tasarımına benzer ambalajlar üzerinde kullanılmaya başlandığını, ek olarak, dosyada mevcut TÜRKPATENT kayıtlarında da görülebileceği üzere, davalı “prens” ibareli bir markayı da devraldığını, müvekkili adına tescilli, tanınmış “…” ibareli markalar da mevcut olup davalının gerek “…” gerekse “…” ibareli markaları devralmasındaki taklit gayesi açıkça ortada olduğunu, sessiz kalma suretiyle hak kaybı ilkesinin şartlarının gerçekleşmediği açık olduğunu, söz konusu markadan ve kullanım şeklinden 2015 yılı itibariyle haberdar olduğu dikkate alındığında zamanaşımı süresinin dolmadığını,Mahkemenin kararına esas teşkil eden bilirkişi raporunda, tasarımlar kısım kısım ayrılmış, “…” ibaresinin yatay olarak lineer halde mevi renk ve görece daha ince beyaz gölge stroke ile yazıldığı gibi gerekçeler gösterilerek en ince noktasına kadar detaylı bir karşılaştırma yapılmış ve en ufak farklılıklar dahi ortaya çıkarılmış olduğunu, ambalajlar karşılaştırılırken ortalama tüketici yani halk nezdinde karıştırılma ihtimali dikkate alınarak, birkaç saniye içinde satın alma kararını veren tüketicinin söz konusu ambalajları rafta gördüğünde daha önce güvenerek satın aldığı ürünün hafızasında bıraktığı izlenimle hataen taklit ürünü alıp almayacağnın irdelenmesi gerektiğini, Müvekkiline ait ambalaj tasarımlarında esas olan unsur yeşil renk olup davalıya ait tasarımın bütününde yeşil rengin kullanılmaması benzerliği ortadan kaldırmamakla birlikte müvekkiline ait ürünün bir serisi olarak algılanmasına yol açacağını, davalılara ait ambalaj tasarımlarında yeşil taban rengin kullanılmasının müvekkilinin itirazlarından en önemlisi olduğunu, ancak 01.03.2018 tarihli bilirkişi raporuna istinaden davalılara ait sarı ve yeşil rengin eşit oranda kullanıldığı ambalaj tasarımının müvekkilimize ait marka ve ambalaj tasarımlarına benzer olmadığına hükmedilmesinin yerinde olmadığını belirterek davanın kısmen reddine ilişkin kararın kaldırılmasını talep etmiştir.Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin “…” markası için kullandığı ambajların davacı şirketin “…” markası için kullandığı ambalajlarla benzer olduğu ve bu hususun haksız rekabet yarattığına ilişkin kurulan hüküm hukuka aykırı olduğunu, davacı şirketin ambalajlarının müvekkil şirket ambalajlarından daha önce piyasaya sürüldüğüne dair herhangi bir bilgi belge olmadığını, dava dilekçesinde “…” ibareli markalarının bir kısmına yer vermiş olsa da 556 sayılı KHK’nın 5. maddesinin 2. fıkrası, markanın şeklinde ambalaj görselinin yer alması ambalaj tasarımı üzerinde marka sahibine tekel hakkı tanımayacağını, “…” markalarında yer alan ambalaj tasarımları davacı şirkete herhangi tekel hakkı sağlamadığını ve ambalajın hangi tarihlerde kullanılmaya başlandığını ortaya koymadığını, haksız rekabet iddialarının zamanaşımına uğradığını, müvekkili şirketin “…” marka/ambalajlarını 03.08.2011 olan şirketin kuruluş tarihinden beri fiili olarak kullanmakta olduğunu, Ambalajlar arasındaki iltibas incelemesinin hukuka aykırı bir şekilde gerçekleştiğini, mahkemenin benzer olduğunu iddia ettiği hususların çok büyük bir kısmında ya benzerlik mevcut değildir ya da bahse konu hususlar harcıalemd olduğunu, benzerlik incelemesini hukuka aykırı bir şekilde gerçekleştirildiğini, Yargıtay 11. hukuk dairesinin 2003/11057 e., 2004/7032 k. sayılı kararında haksız rekabete ilişkin yapılan incelemede benzerliğin oluşması için ambalajların “birebir taklit edilmesi” gerektiğini belirttiğini, Yeşil renginin kraker emtiasında sıklıkla kullanılan bir renk olup bu renk üzerinde tek bir şirkete hak tanımanın mümkün olmadığını, ortalama gıda tüketicisinin de sadece taban rengini inceleyerek tercih hakkını kullanmadığı da açık olduğunu, renklerin tonları olabildiğince farklı olduğunu, ambalajlarda yer alan marka ibaresi ve ticari işletme adlarının benzer şekilde konumlandırıldığı iddiasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin marka ibaresi ve ticari işletme adı ambalajın sol köşesine yer aldığını, davacı şirketin marka ibaresi ise ambalajın orta kısmında olduğunu konumlandırılmasının benzer olduğunun iddia edilemeyeceğini, “…” ibaresi müvekkili şirket ambalajlarının sol üst çaprazında marka ibaresinin hemen üstüne konumlandırılmışken davacının ticaret unvanı olan “…” ibaresi ise yine sol kısımda yer almakta olsa da ambalajın daha ortasına yakın olduğunu, “…” ibaresinde mevcut olan “ç” harfinin tavanı ile aynı hizaya konumlandırıldığını, kraker görsellerinin ambalaj üzerine konumlandırılması ürünün tanıtılmasına yönelik olup bu uygulama harcıalem olduğunu belirterek davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalıya ait 172909 numaralı … markasının hükümsüzlügü ile sicilden terkini, markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, giderilmesi istemlerine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı ve davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı vekilinin hükümsüzlük talebinin reddine ilişkin karara karşı yapılan istinaf incelemesine göre; davacı vekili davalı firmaların sahibi ile müvekkilinin grup şirketi olan ….AŞ nin eski ortaklarından olduğunu, ortaklıktan sonra ürünlerin taklit edilmeye başlandığını ve kötüniyet halinde 5 yıllık sürenin uygulanmayacağının ileri sürmüş ise de, 172909 numaralı “…” ibareli markanın 29 ve 30 nolu emtia sınıfında 09.10.1996’da tescil edildiği ve 26.01.2015 tarihinde … A.Ş ‘ye devredildiği, dava tarihi itibari ile davalı … Sanayi ve Ticaret A.Ş adına tescilli olduğu dikkate alındığında dava konusu markanın 09.10.1996’da dava dışı üçüncü kişi adına tescil edildiği, kötüniyet iddiasının sübutu yönünden yeterli delil ibraz edilmediği anlaşılmakla ilk derece mahkemesinin hükümsüzlük davasının tescilden yaklaşık 20 yıl sonra açılmasının sessiz kalma yolu ile hak kaybına neden olduğu gerekçesi ile reddine karar vermesi yerinde görülmüş, istinaf isteminin reddi gerekmiştir.Markaya tecavüz ve haksız rekabete ilişkin istinaf istemlerine gelince; Davacının 02295 sayıl … markasının 01.09.2008 tarihinde tanınmış marka olarak tescil edildiği, davacının 178325 sayılı …+ŞEKİL markasının 30 nolu emtia sınfında 10.11.1997 tarihinde tescil edildiği, 176632 sayılı … markasının 30 nolu 02.10.1997 tarihinde tescil edildiği, hükme esas alınan ve Dairemizce de yeterli bulunan 01.03.2018 Tarihli raporundaki ürün karşılaştırmasına göre; davalının (raporun 7.sayfasının en alt kısmında Şekil-2 ile belirtilen) sarı ve yeşil renkle ambalajı ikiye böldüğü üründeki kullanımda davalının ikinci renk olarak sarı rengi kullandığı, logo yazı karakterleri ile logolarında kullanılan renklerin farklı olduğu, tasarımın bütününün, kullanılan öğelerin konumlarının, kullanım şekillerinin ve ebatlarının bütüne göre farklı algılandıkları dikkate alındığında davalının sarı ve yeşil renkle ambalajı ikiye bölünmüş … kraker yönünden davacının istinaf isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.Bununla birlikte 01.03.2018 Tarihli raporun 7.sayfasında en altı kasanda Şekil1 olarak gösterilen … ibareli yeşil arka planlı üzerinde ürün görseli bulunan ürünün davacının ürünü ile karşılaştırılmasında ise; ambalajların baskın rengi yeşil olup italik yazı karakteri ile sarı ana renk kullanılarak kırmızı gölge üstüne … logosunun uygulandığı, … firma logosunun ambalajın sağ üst kısmına yerleştirildiği, ürünün bütünü, kullanılan öğelerin konumu, kullanım şekli dikkate alındığında hızlı tüketim ürünü yönünden ortalama tüketici nezdinde benzer olarak algılanacağı ve karıştırılmaya sebebiyet vereceği anlaşılmakla … ibareli yeşil arka planlı, üzerinde ürün görseli olan ambalaj tasarımının davacının markasına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine karar verilmesi yerinde görülmüş, davalının istinaf isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.Davalı vekili haksız rekabet iddiasının zamanaşımına uğradığını ileri sürmüş ise de; cevap dilekçesinde bu yönde bir defi de bulunmadığı gibi, davacı haksız fiil iddiasına dayalı dava açmış olmakla iddiaya göre haksız fiil devam ettiği sürece zamanaşımı işlemeyeceğinden bu yöndeki istinaf isteminin de reddine karar vermek gerekmiştir.Açıklanan nedenle ilk derece mahkemesinin kararında esas ve usul yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından taraf vekillerinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı ve davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı yönünden alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye irad kaydına, Davalı yönünden alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irad kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 10/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.