Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3121 E. 2021/1019 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3121 Esas
KARAR NO: 2021/1019
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/06/2018
NUMARASI: 2016/568 2018/758
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/05/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; davalının müvekkili aleyhine senetlere dayalı takip başlattığını, senetlerdeki imzanın da müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, senetlerin ve takibin iptaline ve %20 den az olmamak üzere haksız icra tazminatı ile % 10 dan az olmamak üzere para cezasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; davacının müvekkilinin kiracısı olduğunu, senetlerin müvekkiline verilirken davacının kardeşi … tarafından birlikte ayrı bir odaya girilerek getirilip müvekkiline teslim edildiğini, imzanın davacıya ait değilse kardeşi …’e ait olduğunu, müvekkilinin hile ile yanıltıldığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; dava konusu senetlerdeki imzanın davacı eli ürünü olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafında; cevap dilekçesini tekrar ile ayrıca …’in imzalarının incelenmesini istediklerini ancak mahkemenin reddettiğini, davacı ve kardeşi hakkında Küçükçekmece CBS ye suç duyurusunda bulunduklarını, ancak Savcılık tarafından, hukuk davası sırasında şüphelilerin imzayla senet düzenlediklerinin anlaşılması halinde mahkeme tarafından suç duyurusunda bulunulacağı, o zaman gereğinin yapılacağının ifade edildiğini, bu sebeple imza incelemesi yapılması gerektiğini, ayrıca %20 inkâr tazminatına hükmedilmesinin de doğru olmadığını, müvekkilinin kötüniyetli takip başlattığına dair dosya bir delil bulunmadığını, senet üzerindeki imzanın borçluya ait olmamasının alacaklıyı kötüniyetli yapmaya yeterli olmadığını bildirmiştir. Davalı tarafından davacı aleyhine 8 adet senede dayalı olarak 24.898,76 TL’nin tahsili için kambiyo takibi yapıldığı, takip dayanağı senetlerin her birinin 3.000 TL bedelli olup, keşidecisinin davacı, lehdarın davalı olduğu, keşide tarihlerinin 09.01.2015, vade tarihlerinin ise 29.05.2015 ve sıralı olarak en son 29.12.2015 olduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan tek kişilik bilirkişi raporunda; dava konusu senetlerdeki borçlu imzalarının davacının eli ürünü olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Dava dosyası dairemizde beklediği sırada davacı vekilinin 24.09.2018 tarihinde karardaki tazminatın niteliğinin haksız icra tazminatı olarak düzeltilmesini istediği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, takip konusu senetlerdeki imzaları inkar etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Her ne kadar konuyla ilgili hazırlık soruşturması bulunduğu ileri sürülmüş ise de, bu konuda dosyaya bilgi ve belge sunulmamıştır. Öte yandan davalı tarafça davacının kiracıları olduğunu, bu nedenle kötüniyet tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığı ileri sürülmüş ise de, gerek bu konuda dosyaya bilgi ve belge sunulmaması, gerekse bono düzenlenmesi için ticari iş niteliğinde olup davacı ve davalının senetlerin keşidecisi ve lehtarı olmaları dolayısıyla davalının imzayı huzurunda attırması gerekirken bu hususu ihmal ettiği ve Yargıtay uygulamaları dikkate alındığında, davalı aleyhine tazminata hükmedilmesinde usule aykırı bir yön bulunmadığı gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.700,83 TL harçtan, peşin alınan 426,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.274,83 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.20/05/2021