Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3086 E. 2021/1169 K. 08.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3086 Esas
KARAR NO: 2021/1169 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/07/2018
NUMARASI: 2014/165 E. – 2018/803 K.
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan Semenin Tenzili)
KARAR TARİHİ: 08/06/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin ticari ilişki sonucunda ….San. Ve tic. Ltd. Şti tarafından keşide edilen toplam 18 adet çekin çalınarak müvekkili şirket adına sahte ciro imzası atılması suretiyle tedavüle çıkarıldığı, bu konuda Ankara CBS soruşturma yürütüldüğünü, davaya konu çekin davalı şirket tarafından tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, imza inkarı nedeniyle İstanbul 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/967 Esas sayılı dosyasında takibin iptali davası açıldığını, davalının haciz yoluyla alacağını tahsil ettiği, çalıntı çek olduğundan davalının yetkili hamil ve iyiniyetli 3. Kişi olarak kabul edilemeyeceğini, sahte cirolanmış çeki elinde bulundurmakla ağır kusurlu ve kötü niyetli olduğunu, bu durumun Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun 9/2 maddesine aykırı olduğunu belirterek, alınan çekten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine ve ödenen 40.000,00 TL’nin ticari faizi ile birlikte davalıdan istirdadına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının başvurusu üzerine İstanbul 2 İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2012/967 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda verilen kararın kesinleştiğini, davacının borçlu olmadığının tespit edildiği, bu nedenle yeniden dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, müvekkilince yapılan işlemin 6361 sayılı kanuna uygun olduğunu, davacının temlik ilişkisinde taraf olmayıp, müvekkilinin TTK nın 790.maddesi uyarınca; yetkili hamil olduğunu, TTK nın 792.maddesi gereğince ağır kusur veya kötüniyetin varlığı halinde çeki geri vermekte yükümlü olup, müvekkilinin en hafif kusuru yada kötü niyetinin söz konusu olmadığını, davacının yetkili hamil olduğunu, ve müvekkilinin kusurunu kanıtlaması gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 12.07.2018 tarihli 2014/165 E. – 2018/803 K. sayılı kararıyla; “…Davacının anılan çekten dolayı davalıya borçlu bulunmadığı sonucuna varıldığı, davacının çekin lehdarı ve yetkili hamili olmakla; bu çekten doğan alacak hakkının da davacıya ait olduğunun kabul edilmesi gerektiği, İstanbul … İcra Müdürlüğünün…sayılı takip dosyasında takip alacaklısı olan davalı tarafından çek bedelinin tahsil edildiği , davalının yetkili hamil olarak kabul edilmediğinden çek bedelinin tahsiline de hakkı bulunmadığı, bu ödemenin yetkili hamil sıfatıyla davacıya yapılması gerektiği sonucuna varıldığı ve davalı tarafından tahsil edilen 40.000,00 TL çek bedelinin davalıdan istirdadı ile davacıya ödenmesi gerektiği” gerekçesiyle; davanın kabulüne, İstanbul … İcra Müdürlüğünün 2012/967 esas sayılı takip dosyasına konu olan 40.000,00 TL bedelli 23/11/2012 keşide tarihli, … çek numaralı, … çek hesap numaralı … Ankara Ostim şubesinden keşide edilen çekten dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve çek bedeli olan 40.000,00 TL bedelinin dava tarihinden itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte davacı yararına davalıdan istirdadına, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkilinin çekin meşru, haklı ve iyiniyetli hamili bulunduğunu, çekin iktisabında kötüniyeti ve ağır kusuru bulunmadığından müvekkilinin çeki iade etmekle yükümlü bulunmadığını, müvekkili ile dava dışı … San. Ve Tic. Ltd. Şti. arasında 07.03.2012 tarihinde faktoring sözleşmesi imzalandığını, faktoring sözleşmesine istinaden … nolu 04.02.2012 tarihli, … nolu 11.05.2012 tarihli, … nolu 15.03.2012 tarihli, … nolu 27.03.2012 tarihli faturalarla tevsik edilen …. Ankara Ostim şubesine ait … nolu 23.11.2012 tarihli 40.000,00-TL bedelli çekin müvekkiline verildiğini, faktoring işleminin, faktoring kanun ve yönetmeliğine uygun şekilde gerçekleştirildiğini,- TTK 790. Madde gereğince, takibe dayanak çek incelendiğinde ciro silsilesinin şeklen muntazam ve birbirine bağlı cirolardan oluştuğu görüldüğünden müvekkilin çekin yetkili hamili olduğunu, TTK 792. Madde gereğince davacının müvekkilinin kötü niyetli yada ağır kusurlu olduğunu ispatlayamadığını,-davacının temlik ilişkisinin tarafı olmadığı için, temlike ilişkin hükümlerden yararlanarak şahsi def-i niteliğindeki itirazlarını müvekkiline karşı ileri sürmek hakkına haiz olmadığını,-mahkemenin eksik inceleme ile hüküm kurduğunu, çekin keşide edildiği dönemde şirketin ortağı olan … tarafından da çekin cirolanmış olma ihtimali bulunduğunu, …’nin imza örneklerinin alınarak bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, bu hususta mahkemeye beyanda bulunmalarına rağmen inceleme yapılmadığını, davacı şirketin hesabının bulunduğu bankalara müzekkere yazılarak,kimlerin çek keşide etmeye yetkili olduğunun, çek keşide etme konusunda üçüncü şahıslara verilmiş vekalet olup olmadığının sorulması, varsa vekaletname asıllarının getirtilmesi, temsil ve ilzam yetkililerinde geçmişte değişiklik olmuş ise buna ilişkin belgelerin ve eski yetkililerin imza sirküleri ile isim ve kimlik bilgilerinin sorulması gerekirken yapılmadığını,-dosya borcu davacı tarafından ödenmediğinden, kabul etmemekle birlikte davacı davasında haklı görülse dahi çek bedeli olan 40.000,00-TL nin dava tarihinden itibaren yürütülecek avans faiz ile birlikte davacı yararına müvekkilden istirdadına değilde 40.000,00-TL bedelli çekin iadesine karar verilmesi gerektiğini beyanla kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasının incelenmesinde; keşidecisi dava dışı … San. Ve Tic. Ltd. Şti, lehtarı davacı, çekin arkasında sırasıyla davacı şirket adına kaşe ve imza, dava dışı ….Ltd. Şti., … Ltd. Şti ve …Anonim Şirketi tarafından “… Bankası A.Ş. Zincirlikuyu Ticari Ş Emrine Ödeyiniz” şeklinde ciro edilen ve 23/11/2012 tarihinde bankaya ibrazı ile Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/234 Esas sayılı dosyasından tedbir kararı bulunması nedeniyle işlem yapılmadığı anlaşılan, olan 40.000,00 TL bedelli, 23/11/2012 keşide tarihli, … A.Ş Ostim Şubesinden keşide edilen … seri nolu “Çek” dayanak alınarak, davacı şirket ve dava dışı keşideci ile cirantalar hakkında davalı şirket tarafından toplam 44.507,74 TL tutarındaki varlığı ileri sürülen alacağın ödetilmesi istemiyle, kambiyo senetlerine özgü takip yolu ile icra takibinde bulunulduğu tespit olunmuştur. Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün yazı cevabından, 03/02/2012 tarihli karara göre, …’nin 20 yıl süreyle, davacı şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındığı anlaşılmıştır. Dosya kapsamında bulunan Yenimahalle …. Noterliği’nin 15/10/2010 tarihli … sayılı vekaletnamesi ile, …’nin kendi adına asaleten ve yetkilisi olduğu …Ltd. Şti’ni temsilen … vekalet verdiği, vekaletnamede “..kendisi ve şirket adına verilmiş verilecek çekleri banka veznesinden tahsil etme..bilimum poliçe emre muharrer senetlerle ilgili bankaya tahsil ve teminata vermeye, protestolarını takip etmeye..” yetkili kılınmışsa da, çek keşide etme konusunda yetki verilmediği görülmüştür.Dosya kapsamında İ.Ü.Adli Tıp Enstitüsü Emekli Öğr. Üyesi bilirkişi tarafından düzenlenen 24/12/2017 tarihli bilirkişi raporunda; çek arkasındaki davacı şirket kaşesi üzerine atılı ciro imzasının, şirketin bu tarihteki imza yetkilisi …’nin mevcut imza örnekleri ile göstermiş olduğu farklılıklar nedeniyle kendisinin eli ürünü olmadığı belirlenmiştir.İstanbul 2. İcra Hukuk mahkemesi’nin 2012/967 Esas sayılı dosyasında grafolog bilirkişiden alınan 02/05/2014 tarihli raporda; davaya konu çekte 1. Ciranta imzasının …’nin eli ürünü olmadığı beyan edilmiştir.İstanbul 2 İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/967 Esas 2014/430 karar sayılı kararı ile; dava konusu çekte davacının imza itirazının kabulüne ve takibin durdurulmasına karar verildiği, kesinleştiği belirlenmiştir. İcra Hukuk Mahkemesince alınan 02/05/2014 tarihli Grafolog bilirkişi raporunda davacı şirket adına atılan ciranta imzasının şirket yetkilisinin eli ürünü olmadığından imza itirazının kabulüne, takibin davacı … Şirketi yönünden durdurulmasına karar verilmiştir.
G E R E K Ç E :Davacı vekili dava dilekçesinde davaya konu çekin çalınması nedeniyle rızası dışında elinden çıktığını, çekteki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığını ileri sürerek, çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespiti ile çek bedelinin istirdadını talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde, çekin keşide edildiği dönemde davacı şirket ortağı … tarafından keşide edilmiş olabileceğinden, … ve … de imza örneklerinin alınarak incelenmesi gerektiğini, müvekkilinin çeki Faktoring Kanun ve Yönetmeliğine uygun şekilde iktisap ettiğini, çek bedelinin davacı tarafça ödenmediğini , kararın hatalı olduğunu ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekilinin, dava dilekçesinde, davaya konu çekin müvekkilinin iş yerinden çalındığını, imzasının taklit edilerek piyasaya sürüldüğünü ileri sürdüğü ve çek bedelinin istirdadını talep ettiği anlaşılmakla, davanın yasal dayanağı 6102 Sayılı TTK 792. Maddesidir. TTK 792. Madde de; “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790’ınca maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yetkili hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu taktirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” hükmü düzenlenmiştir. Yasal düzenlemeden anlaşılacağı üzere ispat yükü davacıda olup, davacı öncelikle çekin rızası dışında elinden çıktığını ve ardından da davalının çeki iktisabında kötüniyetli ve ağır kusurlu olduğunu kanıtlamakla yükümlüdür.(bkz Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/02/2021 tarihli 2020/1945 Esas -2021/1627 Karar sayılı kararı) Davaya konu çek davacı lehine düzenlenmiş, mahkemece yapılan yargılamada alınan bilirkişi raporunda, davaya konu çekte lehtar ciranta olan davacı şirket adına atılan imzanın şirket yetkilisi …’ye ait olmadığı tespit edilmiştir. İmzaya yönelik defi, herkese karşı ileri sürülebileceğinden, davalı vekilinin müvekkilinin iyi niyetli, meşru hamil olduğu ve kendisine karşı defilerin ileri sürülemeyeceğine yönelik istinaf sebebi yerinde değildir. Dosya kapsamında bulunan vekaletname örneğinden, davacı şirket yetkilisinin … kambiyo senedi/çek tanzim etme yetkisi vermediği anlaşılmakla, … imza incelemesi yapılması gerektiğine yönelik istinaf sebebi de yerinde değildir. Davalı vekili cevap dilekçesinde ve istinaf dilekçesinde davaya konu çeki, 6361 Sayılı yasa hükümlerine uygun olarak iktisap ettiğini ileri sürmüştür. Mahkemenin kararının gerekçesinde, davacının çekin lehtarı ve yetkili hamili olduğunun tespit edildiği anlaşılıyorsa da, davalı … şirketinin çeki iktisabında kötüniyetli yahut ağır kusurlu olup olmadığı incelenmemiştir. Davalı vekil dosyaya, dava dışı … San.Ltd. Şti. İle davalı arasında imzalanan 07/03/2012 tarihli Faktoring Sözleşmesi ve faturalar ibraz ettiği anlaşılmıştır. Faktoring sözleşmesinin tarihi göz önüne alındığında, 13/12/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6361 Sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu değil, 30/09/1983 tarihli 90 Sayılı Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve bu kararnameye dayanılarak çıkarılan,10/10/2006 tarih ve 26315 sayılı RG’de yayınlanan Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre, davalı şirketin çekin iktisabında kötüniyetli ve ağır kusurlu olup olmadığı incelenecektir. Yönetmeliğin 22/2 maddesinde; “Faktoring Şirketleri kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal ve hizmet satışından doğmuş veya doğacak fatura veya benzeri belgelerle tevsik edilemeyen alacakları satın alamazlar veya tahsilini üstlenemezler.” hükmü düzenlenmiştir. Bu hükmün uygulanmasını düzenlemek amacıyla da BDDK tarafından 08/07/2010 tarih ve B.02.1.BDK.0.12.00.00-134-2 sayılı genelge yayınlanmıştır. Bu durumda mahkemece, Faktoring Şirketlerinin imtiyazlı kuruluşlar olduğunu da dikkate alarak, yukarıda yazılı mevzuat hükümlerinden kaynaklanan yükümlülükler yerine getirilerek, gerçekleştirilmiş Faktoring işlemi gereğince, davaya konu çekin iktisap edilip edilmediğini inceleyerek, davalı şirketin ağır kusurlu, kötüniyetli sayılıp sayılamayacağını değerlendirmeksizin, gerekirse davalı defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapmak suretiyle, hasıl olacak sonuca göre karar vermesi gerekirken, davalı savunması üzerinde durmaksızın eksik inceleme ile karar vermesi yerinde görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, mahkeme kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemizin kararında işaret edilen hususlarda yargılamaya devam edilmek üzere, kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 12/07/2018 tarihli 2014/165 E. – 2018/803 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,2-Dairemizin kararında işaret edilen hususlarda yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davalı tarafa iadesine,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; davalı avansından kullanıldığı anlaşılan; 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 60,65 TL (posta-teb-müz) masrafının davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 08/06/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.