Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3083 E. 2021/1050 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3083 Esas
KARAR NO: 2021/1050
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/04/2018
NUMARASI: 2014/1352 E. – 2018/445 K.
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ: 27/05/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 1997’de ehliyetini kaybettiğini, hemen bir ay içerisinde gerekli yasal süreçleri yerine getirerek ehliyetini hükümsüz kıldığını, aynı süre içinde Kağıthane Trafik ve Tescil Şubesinden yeni ehliyet tanzim ettirildiğini, bu işlemden yaklaşık 9 yıl sonra 22/12/2016 günü davalının Beyoğlu şubesine gelen henüz kimlik tespiti yapılamamış X şahsın davacının sürücü belgesini ibraz ederek kredi kartı akdi imzalayarak 1.000 TL limitli … nolu kredi kartı aldığını, davacının bu durumdan 2008 Mart ayı içerisinde seyyar olarak işyeri ve petrol ofislerinde kredi kartı müracaatı alan davalı banka personeline … kart müracaatı yaptığını, form doldurduğunu, ertesi günü davalı banka şubesince arandığını, kendisine ”kredi kartınız zaten var, hakkınızda icra takibi yapıldığı” beyanı üzerine öğrendiğini, Beşiktaş … Noter 03/06/2008 gün … Sayılı ihtar ile tebliğ yaparak borcun ödenmesi istendiğini, ihtarnamenin davacıya 27/05/2008 günü tebliğ edildiğini, davacının borcunun / kredi kartının olmadığını beyan etmesine rağmen davalı banka personelini ikna edemediğini, ilgili şubeye giderek durumu öğrenmeye çalıştığını, kredi kartı akdindeki el ürünü yazı, imza, işyeri, ikamet adreslerinin kendisine ait olmadığını belirttiğini, Ümraniye Cumhuriyet Başsavcılığına 30/06/2008 günü suç duyurusunda bulunulduğunu, soruşturmanın devam ettiğini, şahsın tespit edilemediğini, soruşturma kapsamında şikayete konu kredi akdi ve ekleri ile kredi kartı teslimat bilgilerinin istenildiğinin, davalının 17/08/2009-9277-180568 sayılı yazısında evrak asıllarını eki sunulduğunu ancak kredi kartının teslimat belgelerinin aramalara rağmen bulunamadığını belirten cevabı yazının Emniyet Müdürlüğüne bildirdiğini, takdiri sayın mahkemeye ait olmak üzere davalı yazısından anlaşılacağı üzere özensiz, dikkatsiz ağır kusur / ihmal sonucu hukuka aykırı olarak X şahsına davacı aleyhine kredi kartı akdi yaparak kredi kartı verdiğinin ikrar edildiğini, davacının ticaret ile uğraştığını, şahsına ait dekorasyon / mobilya malzemeleri üretim-pazarlaması yaptığını, … mobilya adına ticari işletmesi olduğunu, davalının gerekli dikkati göstermeden X şahsın ibraz ettiği sürücü belgesi ile kredi kartı akdi düzenlemesinin başkaca X şahsından kimliği teşvik edici belge istenmemesi dolayısıyla zararlara uğramaya başladığını, davacının ticari işletmesinde kullandığı çek defterinin çalıştığı … Bankasınca kredi kayıt bürosu kayıtlarının olumsuz olması nedeni ile iptal edildiğini, davacının başvuruya rağmen olumsuz kayıtların düzeltilmesini istediğini, netice alamadığının, son birkaç yıldır ticari işletmesine kredi bulamadan çek defteri kullanıp vadeli mal alamadan dolaylı yıllık gelirlerinde büyük düşmeler olduğunu, çöküş yaşadığını, bu hususun davacıya ait ticari kayıt ve defterleri ile sabit olduğunu, davacının son dönemlerinde Sarıgazi vergi dairesine borçlarını ödeyemediğini, sigorta primlerini ödeyemediğini, buna davalının Beyoğlu Şubesinin neden olduğunu, ağır ihmal ve kusuru ve hukuka aykırı işlemi neticesinde davacının iptal edilen sürücü belgesi ile X şahsına kredi kartı verildiğini, haksız olarak davacının borçlu gösterilerek takibe geçildiğini, bankanın sebep olduğu Üsküdar … Noter 27/10/2014 tarih … sayılı ihtar ile durumun düzeltilerek davacının zararının giderimi istenildiğini, davalıya yanıt verilmediğini, davalının kayıtları düzeltmediğini, kredi risk raporunun olumsuz olduğu için haksız fiilin devam ettiğini beyan ederek fazlaya ait haklar saklı kalmak üzere takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere davalının ağır ihmal ve kusurundan dolayı iş bu haksız fiilinden dolayı davacının ticari hayatına verdiği maddi kayıpları nedeni ile 1.000 TL maddi tazminatın davalı tarafından ödenmesine, 10.000 TL manevi tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def’i ve görev itirazında bulunulduğunu, davacının tazminat talebinin reddi gerektiğini, davacının iddia ettiği zararın davacının resmi makamlarca adına düzenleyerek kendisine teslim edilen ehliyetin kaybedilmesine bağlandığını, buna göre varlığı iddia edilen zararın davacıya verilen ve kendisine ait özel ve gizli tutulması kendisinden beklenen bilgileri içeren ehliyeti gerektiği gibi koruyamaması bu konuda dikkatli ve özenli davranmamasından ileri geldiğinin kabulü gerektiğini, nitekim bankacılık işlemlerinin gerçekleştirilmesi için kendisine ibraz edilen personelin söz konusu ehliyetin geçerli olup olmadığı konusunda teknik inceleme yapmasının mümkün olmadığını, bu nedenle olayda davalı bankanın hukuka aykırılık teşkil eden bir eyleminin söz konusu olmadığını, ayrıca itirazları saklı kalmak kaydı ile bir an dava konusu olayda maddi tazminat şartlarının var olduğu düşünülecek olsa dahi davacı lehine tazminata hükmedilmesinin mümkün olmadığını, zira davacı varlığını iddia ettiği zarar ile kendi eylemi arasında illiyet kurulduğunu, bu durumun davacının iddia ettiği zarara tek başına yol açtığını, davacının dava konusu olaydaki etkilerinin kabul edildiğinde hiç kimsenin kendi kusurunda yararlanamayacağına dair genel hukuk ilkesi uyarınca 3. Kişilerin meydana gelecek zarardan sorumlu tutulmasının mümkün olmayacağını, dava şartları oluşmayan manevi tazminat talebinin reddi gerektiğini beyan ederek öncelikle davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılması nedeniyle işin esasına girilmeksizin reddine, iş bu talebin yerinde görülmeyerek reddi halinde usul ve yasaya aykırı olarak ikame edilen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “davanın davalı banka tarafından hakkı olmayan 3. Kişiye davacının şahsi bilgileri ile birlikte kredi kartı verilmesi nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararın tazminine ilişkin olduğu, mahkemece yapılan değerlendirmede; davacının ehliyetini kaybetmesi nedeni ile cezai ( adli mercilere başvuru) ve hukuki (bankaya sorumlu olmadığını bildirim) tüm yollara başvurduğu ve sorumluluğunun kalmadığının anlaşıldığı, buna rağmen davacı tarafından kaybettiğini beyan ettiği sürücü belgesi kullanılarak 3. kişi tarafından davalı bankadan kredi kartı temin edildiği ve davacının borçlandırıldığı, bunun sonucu olarak uğraştığı ticari işlerde olumsuz not nedeni ile ticari hayatında aksaklıklar meydana geldiğinin anlaşıldığı, davalı bankanın kendi mevzuatından kaynaklanan azami sorumlulukları bulunduğu, davalı bankanın kart hamiline ilişkin önlemeleri almasının zorunlu olduğu, 5464 Sayılı Kanun gereğince kart çıkarmaya ilişkin yükümlülüklerin hüküm altına alındığı, kredi kartı için başvuran kişinin kimlik bilgileri kontrolünde ibraz edilen belge ile belge ibraz edenin kıyaslanması gerektiği, sürücü belgesinin fiziken incelenmesi gerektiği, kredi kartı vermede banka tarafının azami dikkat ve özeninin olması gerektiği mevzuat hükümlerine aykırı olarak kredi kartı verilerek davacı tarafın maddi ve manevi olarak zarara uğratıldığına kanaat getirildiği” gerekçesiyle HMK 26 maddesi kapsamında davacının davasının tam kabulüne, 1.000 TL maddi tazminat ve 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacı tarafından meydana geldiği iddia edilen sözde zararın, davacının ehliyeti kaybetmesine bağlandığını, davacının bu konuda özenli ve dikkatli davranmamasından kaynaklandığını, kendisine ehliyet ibraz edilen personelin söz konusu ehliyetin geçerli olup olmadığı konusunda teknik bir inceleme yapması mümkün olmadığını, işlemlerin mevzuata uygun olduğunu, davalı bankanın hukuka aykırı bir işlemi söz konusu olmadığını, davacının manevi tazminat talebinin reddi gerekltiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte tazminat tutarının fahiş olduğunu, zenginleşme yasağına aykırılık teşkil ettiğini, Zamanaşımı süresinin geçtiğini, Davalı yanın davalı bankanın 22.12.2006 tarihinde kimliği belirsiz kişi ile kredi kartı sözleşmesi imzaladığını, haksız fiil teşkil eden bu durumdan 2008 yılı Mart ayı içerisinde haberdar olduğunu iddia ettiğini, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 5.maddesi uyarınca, 6100 sayılı Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan hak düşürücü süreler ile zamanaşımı süreleri, eski kanun hükümlerine tabi olmaya devam eder. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun haksız fiile ilişkin zamanaşımını düzenleyen 60.maddesine bakıldığında, haksız fiil nedeniyle tazminat davasının zararın ve sorumlunun öğrenildiği tarihten itibaren 1 yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrayacağını düzenlemektedir. Buna göre davacının varlığını iddia ettiği zarara bağlı taleplerini öğrendiğini belirttiği tarihten itibaren 1 yıl içerisinde ileri sürmesi gerekli iken huzurdaki dava 10.11.2014 tarihinde açıldığını, zamanaşımının dolduğunu, Davacının somut bir zararı olmadığını, bu hususun dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda da açıkça tespit edilmişken maddi tazminata hükmedilmesi hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, Müvekkili Banka tarafından davacı aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğü’nde … E. ve İstanbul …İcra Müdürlüğü’nde … E. no ile başlatılan icra takipleri yine Müvekkili Banka tarafından geri çekildiğini ve sahte kredi kartı ile yapılan harcama miktarının müvekkili banka zararı olarak kaydedildiğini, Müvekkili Banka tarafından davacının ticari hayatta zarara uğramaması için iş bu dava açılmadan önce Kredi Kayıt Bürosu’na 18.03.2013 tarihinde bildirim yapıldığını ve davacı hakkındaki kötü kayıtların silindiğini, Mahkeme’den Risk Merkezi’ne de bir müzekkere yazılarak davacı hakkındaki kötü kayıtların silinmiş olduğu hususunda bilgi alınması talep edilmiş olsa da iş bu talebin dikkate alınmadığını, bankaca iş bu dava açılmadan önce kredi kayıt bürosuna 8.03.2013 tarihinde bildirimde bulunulduğunu ve davacı hakkındaki kötü kayıtlar silindiğini, davacının ticari itibarını zedeleyecek bir husus da bulunmadığından, haksız ve hukuka aykırı olarak öne sürülen maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi gerektiğini, Rapora rağmen davanın kabulüne ilişkin mahkemenin kararının hatalı olduğunu, müvekkilinin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, davanın reddi gerekirken kabulünün hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacı, kaybettiği ehliyetin üçüncü kişi tarafından kullanılarak davalı banka nezdinde kredi kartı verilmesi sebebiyle uğradığı maddi ve manevi zararın tazimini isteminde bulunmuştur. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. HMK’nun 341/2 ,HMK’nun Ek1. maddesine göre 01.01.2018 tarihinden itibaren miktar veya değeri 3.560-TL’yi geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Somut olayda maddi tazminat talebinin değerinin 1.000-TL, ilk derece mahkemesince kabul edilen kısmın 1,000-TL olduğu, dolayısıyla istinafa konu kabul edilen kısmın kesinlik sınırı içinde bulunduğu anlaşılmakla davacının maddi tazminat istemine ilişkin istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir. TBK 58. maddesine göre, şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Manevi tazminat istenebilmesi için şahsiyet haklarına saldırı olması, saldırının haksız olması, manevi zarara uğranılması, kusurlu olunması ve illiyet bağı bulunması gerekir. Somut olayda, davalının kendisinden beklenen özen yükümlülüğüne uygun davranmadığı ve davacının manevi olarak zarar görmesine sebep olduğu açıktır. Davacının ehliyeti ile üçüncü kişinin başvurusuna istinaden davalı banka tarafından üçüncü kişiye kredi kartı verildiği, davacı yanca Üsküdar …Noterliği’nin 27.10.2014 tarihli ihtarnamesi ile savcılık dosyası da bildirilerek durumun düzeltilmesi için ihtarda bulunulduğu, zararın öğrenildiği tarih ve dava tarihi itibarı ile talebin zamanaşımına uğradığından söz edilemeyeceği, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davacı aleyhine takip başlatıldığı, davadan sonra takiplerden feragat edildiği, ilgili takipler nedeni ile davacının hakkındaki risk raporu nedeni ile çek karnesinin iptal edildiği dikkate alındığında mahkemece hükmolunan manevi tazminat miktarı yerinde görülmüş, davalının manevi tazminata ilişkin istinaf isteminin de reddi gerekmiştir. (Benzer mahiyette Y.11HD, E. 2015/9979, K. 2016/220, T. 13.1.2016) Açıklanan nedenle davalı vekilinin istinaf istiminin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-Maddi tazminat bakımından hüküm kesin olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.’nın 346/1 maddesi gereğince USULDEN REDDİNE, -Manevi tazminat bakımından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2- Davalıdan alınması gereken 751,41-TL istinaf karar harcından peşin alınan 188,00TL harcın mahsubu ile bakiye 563,41TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, Davacının gider avansından kullanıldığı anlaşılan 14,35TL istinaf masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 27/05/2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.