Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3069 E. 2018/2342 K. 05.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3069 Esas
KARAR NO : 2018/2342
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/03/2018
NUMARASI : 2017/342 E. – 2018/77 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.)
KARAR TARİHİ: 05/11/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
Davacı vekili, “müvekkilinin, …adıyla bilinip tanındığını, …üyesi olduğunu, bestekar ve ses sanatçısı olduğunu, müvekkilinin ilk bestesi olan ve sözleri de müvekkiline ait bulunan … isimli eserin, Mesam üyesi olmayan ve müvekkili gibi Karadeniz türküleri ve şarkıları seslendiren … tarafından izinsiz olarak ve şarkının sözleri ve adı değiştirilerek kullanıldığını, bu şarkının, “…r” adıyla ve sözleri değiştirilerek kendi eseriymiş gibi konserlerde, radyo ve televizyonda, sosyal medyada kullanıldığını, davalının kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını” iddia ile ihtiyati tedbir kararı verilerek şimdilik 10.000 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminatın zararın oluşma tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevaben, “davacının …olmasının, zaten uyuşmazlığın temeli olduğunu, davacının kendi adına tescil ettirdiği türkünün esasen Pazar köylerinde …’a ait olduğunu ve sözlerinin de tescilden yıllar önce lazca küplesi dahil… ile …e tarafından düet şeklinde okunduğunu ve maruf bir türkü olup halka mal olduğunu, sanatçı camiasının, kendi pazarlarının korumak için meslek örgütlerini alet ettiklerini, davacının kendisine ait olduğunun iddia ettiği … türküsünün yöresel ve anonim olduğunu, sözlerin değiştirilerek kullanılmasının, ilk defa 13.12.2011 tarihinde … adlı bir programda … tarafından icra edildiğini, müvekkilinin bu videoyu sosyal medyada görüp, 2013 yılında kendi stüdyosunda okuduğunu ve internet ortamında paylaştığını, bu şarkının “kapındaki nar mıdır?” olup, müziğin müvekkiline ait olduğunu, davacının kardeşi Hayrettin’in müvekkilini aradığını ve türkünün sosyal medya hesabından kaldırıldığını, dosyada mevcut raporun aldatmaca olduğunu” savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacı tanıkları …, …i ve … ile davalı tanıkları … ve … dinlenmiş, bilirkişi raporları alınmış ve 15.03.2018 tarihinde davanın kısmen kabulüne, 7.500,00 TL maddi 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, tecavüzün ref’i talebinin reddine, tecavüzün men’i talebinin kabulü ile davalının davacının … isimli eserinin sözlerini değiştirerek aynı beste ile … adıyla okuduğu, isimsiz şarkıyı okumaktan men’ine karar verilmiştir. Mahkemece 08.05.2018 tarihli kesinleşme şerhi ile kararın kesinleştirildiği görülmektedir.
Davalı vekili 13.07.2018 harç tarihli istinafında, “karardan, tebligat kanunu 32.maddesine göre 09.07.2018 tarihinde haberdar olduklarını, karar tebligatının, müvekkilinin eski adresine gönderildiğini, oysa 29.11.2017 tarihinden itibaren müvekkilinin mernis adresinin, … / İstanbul olduğunu, sistemden mernis adresi sorgulaması yapılmadan usul ve yasaya aykırı olarak 17.04.2018’de tebliğ edildiğini ve kararın kesinleştirildiğini, icra takibini bu yüzden erteletemediğini, haciz muhafaza korkusu ile aracını satarak borcu ödediğini, çevresine karşı rezil olduğunu, yargılama aşamasında gönderilen tüm tebligatların teblig kanunu 21.maddesine ve yönetmeliğin 29-30 maddelerine aykırı olduğunu, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, oysa tebligatın, muhatabın bilinen adresine, bu bilinmiyorsa adres sistemindeki adrese önce normal tebligat çıkarılması, muhatap adreste yoksa yönetici, kapıcı vs. den araştırılarak Tebligat Kanunu 21.maddesine göre tebligat çıkarıldığını, tebligatların usulsüz olduğunu, bu nedenle istinaf isteminin süresinde olduğunu, dava konusu şarkının 2011 yılında sözlerini değiştirerek okuyan ve umuma arz eden kişinin, kendi beyanından da anlaşılacağı gibi … olduğunu, bu şarkının anonim ve …’a ait olduğunu düşünerek arkadaş ortamında okunduğunu, izni ve bilgisi olmadan kaydedilerek internet ortamına konulduğunu, bundan müvekkilinin kusuru ve ihmali bulunmadığını, davacının FSEK 68.maddesi göre 3 kat talep etmemiş olmasına rağmen 3 kat tazminata hükmolunmasının da yanlış olduğunu, tazminata hükmedilecek ise 2.500,00 TL tazminata hükmedilmesi gerektiğini, manevi tazminatın da fahiş olduğunu” iddia ile kararın bozulmasını, kaldırılmasını, yeniden yargılama yapılarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme 17.07.2018 tarihli ek karar ile, “kararın davalının mernis adresine 17.04.2018 tarihinde teblig edildiğini ve 03.05.2018 tarihinde kesinleştiği, süresinde istinaf isteminde bulunulmadığı” gerekçesiyle HMK’nın 346/1 maddesi gereğince istinaf isteminin reddine karar vermiştir.
Davalı vekili bu karara karşı 06.08.2018 tarihi olduğunu ve tebligat tarihi olarak bu tarihin esas alınması gerektiğini, davacının mali ve manevi haklarına tecavüz edilmediğini talep olmadan FSEK 68.maddeye göre 3 kat tazminata hükmolunduğunu, müvekkilinin bir ihmal veya kusuru bulunmadığını, şarkının sözlerinin değiştirilerek ilk kez 2011’de … tarafından icra edildiğini, anonim olduğunu ve bu kişiye ait bulunduğu düşünerek eseri arkadaş ortamında seslendirdiğini, izni ve bilgisi dışında kaydedilip internete koyduğunu, eğer maddi tazminata hükmedilecek ise 2.500,00 TL’ye hükmedilmesi gerektiğini, manevi tazminatın fahiş olduğunu” iddia ile kararın bozulmasını, kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
Fiziki dosya da davacı vekilinin istinaf ya da istinafa cevabına rastlanmamıştır.
Dosyada bulunan ve “Müzik telif hakları uzmanı” ünvanıyla imzalanmış 11.09.2017 ibraz tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak, “eserin melodisinin anonim olmadığı, her iki eserin melodisinin ayrı olduğu, eserin sessiz bir ortamda amatörce kaydedildiğini ve izinsiz kullanılan eserin kısıtlı imkânlarla amatörce aranje edildiğini, sahnede kaydedilmediği, mevcut piyasa koşullarında izin alınsa idi 6.000 ila 9.000 TL arasında bir bedel talep edilebileceği, FSEK 68.madde’ye göre 3 kat’ın 18.000 -27.000 TL olacağı” görüşü açıklanmış ve birtakım hukuki değerlendirmelerde bulunulmuştur.
17.01.2018 tarihli bilirkişi raporunda ise, “eserin izinsiz kullanımı için talep edilebilecek bedelin 2.500 – 3.000 TL aralığında olduğu, FSEK 68.madde gereğince bu bedelin 3 katı olan 7.500 – 9.000 TL kadar tazminata hükmedilebileceği” görüşü açıklanmıştır.
Dava dilekçesi ekinde … yazısında Teknik Bilim Kurulu’nun her iki eseri incelediği ve her iki müziğin işleme farkı olmakla birlikte aynı olduğu sonucuna varıldığının yazılı olduğu ve gene davacının 1999 tarihli noter bildirimi ile … adlı müzik eserini, sözleriyle birlikte notere ibraz edip onaylattığı, ancak notaların yazılı olduğu kağıtta noter mührünün bulunmadığı görülmektedir.
Rayiç bedel araştırması sırasında MESAM Meslek Birliği’nce herhangi bir bedel bildirilmediği, MÜYAP Meslek Birliği’nin ise söz ve müzik aynı kişiye ait ise rayiç bedelin 2.000 TL olabileceğini bildirdiği görülmektedir.
Her ne kadar ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı biçiminde istinaf isteminin reddine karar verilmiş ise de, davalının eski mernis adresine yapılan karar tebligatının, Tebligat Kanunu’na aykırı ve usulsüz olduğu, bu nedenle istinaf isteminin süresinde olduğu kabul edilmek suretiyle istinaf isteminin incelenebilir olduğu sonucuna varılmış ve içlerinde TRT İstanbul Radyosundan bir bilirkişi ile Karadeniz yöresi türküleri alanında uzman bir müzisyenin de bulunduğu bir heyetten kanaat verici bir rapor alınmadan ve davacının eser sahipliği iddiasında bulunduğu müzik eserinin Karadeniz bölgesinde eskiden beri bilinen ve anonim nitelikte olan yöresel bir ezgi olup, olmadığı hususu ile eğer bu müzik eseri anonim nitelikte yöresel bir ezgi ise davacının ne şekilde eser sahipliğinin söz konusu olabildiği hususları yeterince araştırılmadan, kanaat verici olmayan ve hükme esas alınabilecek nitelikte bulunmayan bilirkişi raporlarına göre hüküm kurulması doğru görülmemiş, kabulü göre de yapılan istinaf incelemesi sonucunda davacının açık bir talebi olmadığı halde FSEK 68.maddesinde yazılı 3 kat telif tazminatı hükmünün uygulanmasının yerinde olmadığı, bu nedenle 3 kat telif tazminatına hükmedilemeyeceği sonucuna varılarak, istinaf konusu kararın kaldırılmasına ve dosyanın geri çevrilmesine dair aşağıdaki kararın verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:
1-Davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile İstanbul Anadolu FSHHM’nin 15.03.2018 tarih ve 2017/342 E., 2018/77 K. sayılı kararının, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Yukarıda yazılı olduğu üzere yargılamaya devam olunarak yasal gereğinin takdir ve ifası için dosyanın ilk derece mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE,
3-İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının talebi halinde iadesine,
4-Davalı tarafça yapılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 64,70 TL (teb-müz ve posta) masrafı olmak üzere toplam 162,80 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 05.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.