Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3067 E. 2021/1208 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3067 Esas
KARAR NO: 2021/1208
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/05/2018
NUMARASI : 2017/315 E. – 2018/169 K.
DAVANIN KONUSU: Tecavüzün Meni ve Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/06/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … Filmin popüler birçok filmin yapımcılığını üstlendiğini; dava konusu filmlerden “…” adlı sinema eserlerinin bir kısmının imal ettiren sıfatıyla, bir kısmının ise devirler nedeniyle hak sahibi olduğunu; adı geçen eserlerin yapım yılının 1995 yılından önce olduğunu ve FSEK’de yapılan değişikliklerle müvekkilinin hak sahibi olduğunu; davalı … TV kanalının müvekkiline ait sinema eserlerini izinsiz ve sözleşmesiz olarak kullandığını, kanuna göre eserden yararlanma hakkının münhasıran müvekkiline ait olduğunu, davalının bu kullanımlarının FSEK m. 22 belirtilen “çoğaltma ” ve FSEK m. 25’te belirtilen “işaret, ses ve görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkını ” ihlal ettiğini; davalının kullanımlarıyla müvekkilinin zarara uğradığını belirterek, (fazla dair hakları saklı tutmak suretiyle) FSEK m. 68 gereği 3 kat olarak 500 TL telif tazminatının, haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile beraber davalıdan tahsiline ve muhtemel tecavüzün men’ine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, müvekkili şirketin kanalında yayınlandığını ileri sürdüğü filmlerin yayın tarihini açıkça belirtmediğini, yayına ilişkin ay, gün ve saat bilgilerinin verilmediğini; bu bilgileri kendilerine verilmesi halinde yeniden beyanda bulunabileceklerini; davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususların asılsız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkilinin hiçbir zaman izinsiz veya sözleşmesiz olarak herhangi bir eser yayınlamadığını; dava konusu filmlerin, davacının ileri sürdüğü gibi büyük ticari değeri olmadığını, bu filmlerin düşük sözleşme bedeli nedeniyle özellikle yerel ve bütçesi küçük kanallar tarafından yayınlandığını; davacının iddiasını kabul etmediklerini kaldı ki böyle bir yayın olsa bile, yayının dijital platformlardaki abonelerle milyonlarca kişiye ulaştığı ve müvekkilinin bundan büyük ticari gelir elde ettiği yönündeki iddiaların asılsız olduğunu; müvekkili şirketin yayının yapıldığı ileri sürülen tarihlerde herhangi bir dijital platformda yer almadığını, ayrıca o tarihlerdeki reklam gelirlerinin de çok yüksek olmadığını; davacının yayınların yapıldığına ilişkin … Tic. Ltd. Şti. kayıtlarını dayanak göstermesinin usulsüz olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…. davacı vekilinin, dava dilekçesinde filmlerin yayın tarihine ilişkin açıklamada bulunmadığı, dilekçe ekinde tarihsiz ve tasdiksiz çizelgede davaya konu filmlerin 2009 tarihinde kaç kez yayınlandığını gösterdiği, ancak yayın tarih ve saat bilgisinin bulunmadığı, belgenin hangi kişi ya da şirket tarafından düzenlendiğinin anlaşılamadığı, davacı tarafın talebi üzerine … Ltd. Şti ne yazılan müzekkereye bila ikmal cevap verildiği, yayın kayıtlarının bulunmadığının bildirildiği, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’ na yazılan müzekkereye de bilâ ikmâl cevap verildiği, … Ltd Şti.ne yazılan müzekkereye cevaben, davaya konu filmlerin yayın tarihi ve yayın saatinin liste halinde gönderildiği, ancak depolama arşivinin 1 yıl olduğu, yayın görüntüleri bulunmadığından CD olarak sunulamadığının bildirildiği, davalı vekilinin ıslah dilekçesi ekinde sunduğu İstanbul Ticaret Odası kaydından; … Ltd.Şti.nin 09.01.2015 tarihinde kurulduğunun bildirildiği, ancak davaya konu filmlerin yayın tarihinin “…” isimli filmin 01.01.2010 , diğer filmlerin ise 2009 yılı Kasım ve Aralık aylarına ait olduğu, bu kayıtların ne şekilde tutulduğu ve bildirildiği konusunda açıklık bulunmadığı, …’ ya açıklayıcı bilgi talepli müzekkere yazıldığı, 18.09.2017 tarihli yazı cevabında; takip ettikleri kanalların 24 saatinin kayıt altına alındığı, kayıtların editörler tarafından izlenerek, program başlangıç bitiş saatleri, yayın türlerinin raporlandığı, ancak görüntülerin mevcut olmadığının bildirildiği, bilirkişi raporunda Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü’nün yazı cevabından; davacının, davaya konu “…” isimli filmin hak sahibi olduğuna dair delil ibraz etmediği beyan edilmişse de, Mahkememizce Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan celbedilen kayıtlardan; “Yıkılış” filminin davacı şirket tarafından 1978 yılında yapıldığı, davacı şirketin hak sahibi olduğunun tespit edildiği, “…” ve “…” isimli filmlerin hak sahipliğinin tespiti yönünden yapılan incelemede; 1995 yılından önce yapımına başlanan filmler yönünden eser sahibinin yapımcı olduğu, “…” ve “…” isimli filmlerin yapımcısının … olduğu, davacı tarafça “…” filminin mali haklarının 02.10.1985 tarihinde, “…” filminin mali haklarının 03.10.1985 tarihinde davacıya devredildiği, davacının 20 yıllık koruma süresinden faydalanacağı, 20 yılın dolması ile FSEK 51.madde gereğince davacı devralan şirketin mevzuat değiştirilerek uzatılan koruma süresinden faydalanamayacağından ve aksine sözleşmeler bâtıl olduğundan, davacının 70 yıllık koruma süresinden faydalanamayacağı ve filmin mâli haklarının yapımcı …’ e (ölümü nedeniyle mirasçılara döndüğü) davacının her iki filmde de hak sahibi olmadığının anlaşıldığı, davaya konu “…” isimli filmin yapımcısının … A.Ş olduğu, yapım yılı 1987 olan filmin mali haklarının 17.05.2001 tarihinde davacı şirkete devredildiği, devrin 4630 sayılı Yasa’nın 35.maddesi ile değiştirilen FSEK Ek-2 maddesi gereğince geçerli olduğu ve davacının hak sahibi olduğunun görüldüğü, davaya konu “…” isimli filmlerin yapımcısının davacı şirket olduğu ve eser sahibi sıfatı ile mali haklarını kullanacağı kanaatine varıldığı, davacı şirketin “…” ve “…” isimli filmlerin mali haklarının sahibi olmadığı, davacı tarafça davaya konu filmlerin davalıya ait … TV logolu kanalda yayınlandığına dair yayın kaydının sunulmadığı, RTÜK tarafından da yayın kaydının gönderilemediği, … filmlerin yayın kaydını gönderemediği gibi, şirketin tescil tarihi ve filmlerin yayın tarihleri gözönüne alındığında,bildirilen yayın tarih listesinin filmlerin izinsiz olarak davalı kanalda yayınlandığı yönünde kanaat verici delil teşkil etmediği gerekçesiyle davanın reddine….” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bir kısım eserler üzerinde müvekkilin hak sahipliğinin tespit edildiğini, müvekkilinin … ve … isimli filmler yönünden de hak sahibi olduğunu, Kültür Bakanlığı eser işletme belgeleri ve ekindeki devir sölezleşmeleri bu durumu gösterdiğini, Dava dışı şirketlerden alınan ayrıntılı yayın listesi sunulduğunu, HMK 219. Ve 220. Maddeler gereği davalı kayıtlarının celbi de istenilmişken celp edilmemesinin hatalı olduğunu, delil olarak davalı defter ve kayıtlarına dayanılmakla bu belgelerin sunumu noktasında ispat yükü karşı tarafta olduğunu, Müvekkilinin yayın kayıtlarını sunduğunu, dava dışı firmadan bu filmlerin yayınlandığına ilişkin kayıtların da geldiğini artık ispat yükünün davacıda olduğunu, TTK 82 md gereğince ticari şirketlerin tüm ticari kayıt ve defterlerini 10 yıl saklama zorunluluğu bulunduğunu ve sırf mahkemeden bilgi ve belge gizlemek için delil sunulmaması ve mahkemenin bu duruma göre karar vermesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacı, yapımcı olarak eser sahibi olduğunu iddia ettiği “…” isimli sinema filmlerinin davalının televizyon kanalında izinsiz yayınlandığını belirterek muhtemel tecavüzün menine ve FSEK 68 maddesi gereğince tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı vekili filmlerin hangi tarihlerde yayınlandığına ilişkin delil ibraz etmemiştir. Delil olarak sunduğu dilekçesi ekindeki çizelgede yayın tarihleri ve saatlerinin yer almadığı, filmerin 2009 yılı içinde kaç kez yayınlandığına ilişkin bilgilerin sunulduğu, ancak bilgilerin dayanağı kayıtların yer almadığı görülmektedir.Dava konusu filmlerin davalı logosu ile yayınına ilişkin görüntü kayıtlarının celbi hususunda yazılan müzekkerelere olumsuz cevap verilmiştir. Dava dışı …Ltd ŞTi yazı cevabında filmlerin yayın tarihi ve yayın saatinin liste halinde gönderilmiş ise de; yayın görüntüleri bulunmadığından CD olarak sunulamadığı, … Ltd.Şti.nin 09.01.2015 tarihinde kurulduğu ve cevabi yazısına göre takip ettikleri kanalların 24 saatinin kayıt altına alındığı, kayıtların editörler tarafından izlenerek, program başlangıç bitiş saatleri, yayın türlerinin raporlandığı, ancak görüntülerin mevcut olmadığı bildirildiği görülmüştür. “…” ve “…” isimli filmlerin eser sahibinin yapımcı … olduğu, davacı tarafça “…” filminin mali haklarının 02.10.1985 tarihinde, “…” filminin mali haklarının 03.10.1985 tarihinde davacıya devredildiği, davacının 20 yıllık koruma süresinden faydalanacağı, 20 yılın dolması ile filmin mâli haklarının yapımcı … döndüğünden davacının adı geçen filmler yönünden hak sahibi kabul edilmemesi yerindedir.Somut uyuşmazlıkta; davacının dava konusu … isimli filmler dışındaki dava konusu filmler yönünden mali hak sahibi olduğu sabit ise de; davaya konu sinema eserlerinin davalının kanalında izinsiz gösteriminin davacı tarafça kanıtlanması gerektiği, dava konusu tarih aralığında gösterimin olduğuna dair yeterli kanıt sunulamadığı dikkate alındığında ilk derece mahkemesinin ispatlanamayan davanın reddine ilişkin kararı yerinde olup davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 10/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.