Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3007 E. 2019/2718 K. 10.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3007 Esas
KARAR NO : 2019/2718 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/04/2018
NUMARASI : 2016/1102 E. – 2018/386 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
KARAR TARİHİ: 10/12/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekili dava dilekçesinde; takibe konu bono üzerinde büyük bir cüretkarlıkla tahrifat yapıldığını, gerçekte 8.300,00 TL. miktarında olan bonoda, önüne 7 ve 1 rakamı getirilmek suretiyle 718.300,00 TL gibi fahiş, gerçekte olmayan bir borç yaratıldığını, Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu, İstanbul 11.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/796 Esas sayılı dosyası ile icra takibine ve borca itiraz davası açtıklarını, Müvekkilinin …, esasında alacaklı görünen kişi …’ın kayınpederi olan … ile şirket ortaklığı yaptıklarını, ancak bu ortaklık karşılıklı anlaşma ile sona erdirilerek, şirketin diğer borçları ile birlikte vergi borçlarının da karşılıklı anlaşma ile taraflar arasında paylaşıldığını, bu anlamda delil olarak sundukları sözleşmeler kapsamından da anlaşılacağı üzere şirketin vergi borcu olarak 8.300,00 TL meblağlı 13 adet bono alacaklısı … olmak üzere müvekkili tarafından düzenlendiğini ve … yapılan anlaşma çerçevesinde teslim edildiğini, Bu bonolardan 11 adedinin müvekkili tarafından ödendiği, son olarak 25.10.2016 ile 25.11.2016 vade tarihli bonoların kaldığını, 11 adet bonoyu gerek banka kanalı ile, gerekse elden ödediğini, müvekkilinin 25.10.2016 tarihli dava konusu bonoyu ödemek için karşı tarafı aradığında karşı tarafın telefonlarına cevap vermediğini anlaması üzerine telefonlara mesajlar göndermiş ve fakat ulaşmadığını, bunun üzerine ticari itibarı çok iyi olan müvekkilinin protesto olmamak amacıyla İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1153 Esas sayılı dosyası ile 25.10.2016 tarihinde tevdi mahalli tayini davası açtığını, 8.300,00 TL’lik bonoyu ödemek için çaba sarf eden müvekkilinin İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından gönderilen ödeme emrini tebliğ alınca adeta şok olduğunu, zira 25.10.2016 vade tarihli 8.300,00 TL olarak keşide ettiği bono alacaklı olarak görünen … tarafından 8’in önüne 7 ve 1 rakamlarının yazılmak suretiyle 718.300,00.TL. olarak düzenlendiğini gördüğünü, Müvekkilinin sadece ve sadece 8.300,00.TL’lık borcu bulunduğunu, bu borç alacaklı görünen şahıs …’ın kayınpederi olan …. “… LTD. ŞTİ.” vergi borçları karşılığı olarak müvekkili tarafından tanzim edilmek suretiyle verildiğini, senet üzerinde tahrifat olduğunu, bahsedilen miktarda borcunun bulunmadığını belirterek davanın kabulü ile 8.300,00.TL. dışında kalan BORCA ve tüm fer’ilerine itirazlarının kabulüne, takibin İPTALİNE, müvekkilin borçlu olmadığının tespitine, takibin dava sonuna kadar durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesine, kötüniyetli davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına, karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili dava dilekçesinde; müvekkili tarafından davacı aleyhine İstanbul…..İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi başlatıldığını, Davacının, haksız ve mesnetsiz olarak tamamen mal kaçırma ciheti ile huzurdaki işbu davayı açtığını, tebligatın usulsüz olduğunu, senette tahrifat iddiası hukuka ve kanuna aykırı olmakla birlikte dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkili …, … ve müvekkilimizin kardeşi ile davacı … arasında 2 şirket (…San.ve Tic.A.Ş.-… A.Ş.) kapsamında ortaklık ilişkisi bulunduğunu, söz konusu ortaklık ilişkisinin 2015 yılının sonu itibari ile sona ermiş ve ortaklığın sonlandırılması sürecinde çeşitli kayıt ve protokoller imzaladığını, İşbu senedin ortaklık ilişkisi sonucu müvekkil …, … ve müvekkilimizin kardeşine ait hisse senetlerinin …’ya devir bedeli, yapılan ticari ilişkilerden hak edilen miktarlar, protokoller sonrasında meydana gelen ve ancak tespiti yapılan diğer alacak kalemleri ve diğer giderler ortaya çıkması neticesinde … tarafından imzalanarak …’a teslim edildiğini, taraflar arasında imzalanan 28.01.2015 tarihli tutanakta açıkça “30/10/2015 tarihinden sonra … A.Ş üzerinden yapılan satışlardan kaynaklanan her türlü vergi KDV vb. vergiler … tarafından … A.Ş’ye ödenecektir.”ifadelerine yer verildiğini, bunlara ek taraflarca imzalanan başka bir alacak-borç ilişkisi kaydında aynen 338.002,08 TL’nin ve bunlara ek olarak diğer bazı doğacak alacaklar dahil olmak üzere … tarafından ödeneceğinin hüküm altına alındığını, davacının edimlerini yerine getirmediğini, borcunu ödemediğini belirterek haksız davanın reddi ile %20’den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19.04.2018 tarihli 2016/1102 E. – 2018/386 K.sayılı kararıyla; “davanın, dava konu senet ve bu senetteki imzanın davacıya ait olup olmadığı ve bonodan dolayı davacının borçlu olup olmadığının tespiti talepli olduğu, davacının iddialarının ispatı bakımından imza örnekleri toplandığı, İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi tarafından senet üzerinde yapılan inceleme sonrasında 28.09.2017 tarihli raporuyla icra takibine konu edilen senetteki imzanın davacıya ait olmadığının anlaşıldığı, bu itibarla dava konusu bonodaki imzanın davacıya ait olmadığı, yani bonodan dolayı bir yükümlülük altında olmadığı” gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu senetten dolayı borcunun olmadığının tespitine, şartları oluşmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verildiğinin beyan edildiği, hüküm kısmında; “davacının davasının kabulüne, İstanbul… İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayısı ile takip ve dava konusu 30.01.2016 tanzim, 25.10.2016 ödeme günlü alacaklısı …, borçlusu … olan 718.300 TL’lik bedelli senetten dolayı 8.300 TL’lik kısmı dışında kalan 710.000 TL’lik kısım için davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,” şeklinde hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin davanın kabulü kararının usul ve yasaya uygun olduğunu ancak 19.04.2018 tarihli duruşmada karar vermiş olmasına rağmen, gerekçeli kararında kötüniyet tazminatına karar verilmemesinin hatalı olduğunu, 710.000 TL’nin %20’si oranında kötüniyet tazminatına karar verilmesi gerektiğini, yapılan sahteciliğin boyutlarının fevkalade büyük olduğunu, beyanla kötüniyet tazminatı yönünden kararın kaldırılarak taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; yargılama sırasında kendilerine yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, savunma ve adil yargılama haklarının ellerinden alındığını, tebligatın vekaletnamedeki adrese yapılmış olması gibi mesnetsiz gerekçe ile süre uzatımının taleplerinin reddedildiğini ve savunma haklarının kısıtlandığını, davacının senette tahrifat olduğu iddiasının hukuka aykırı olduğunu, dava dilekçesinde davacının mahkemenin kanaatini etkileme ve yanlış yönde algılama oluşturma amacıyla haksız şekilde müvekkilinin ticari itibarına yönelik beyanlarda bulunduğunu, davacının dosyaya ibraz ettiği alacak kalemleri dışında, başka bir borç alacak ilişkisi mevcut değilmişcesine hareket ettiğini, davacının beyanlarının kendi içerisinde dahi çelişki barındırdığını, 11 adet bonoyu gerek banka kanalı gerekse elden ödediğini beyan ettiğini, fakat ne ilginçtir ki; 25.10.2016 tarihli senedi banka kanalı ile ödemeyi tercih etmediğini, tevdi mahalli davası açtığını beyan ettiğini, borçtan kurtulmaya çalıştığını, senette tahrifat söz konusu olmadığını, dosyaya ibraz edilen protokol incelendiğinde, davacının müvekkiline olan borcunun açık ve net bir şekilde ortaya çıktığını, e-mail yazışmalarının müvekkiline ait olmadığını, biran için müvekkiline ait olduğu düşünülse dahi tek başına delil teşkil etmeyeceğini, adli tıp raporunun eksik ve hatalı olduğunu, hükme esas alınamayacağını, raporda kalem evsaf farkı görülmediğinin belirtildiğini, raporda baskı derecesi istiflenme ve konum farklılıklarından bahsedilmişse de, değerlendirmenin hatalı olduğunu, herhangi bir şeyin bu sonuca sebep olabileceğini, senetteki yazıların üstünden bir kere dahi geçilmesinin senet doldurulurken kalemin bir anlık kaldırılması, senedin sağa sola kaymasının bu tip farklılıklara neden olabileceğini, tahrifatta ispat yükünün davacıda olduğunu ancak hiçbir belge sunulamadığını, mahkemenin 2017/219 E.sayılı dosyasının müvekkilinin imzasının taklit edilerek yada kopyalanarak oluşturulan protokol sunulduğunu, davacının davayı kazanmak için mahkemeyi aldatmayı göze aldığını, beyanla mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince, senet üzerinde tahrifat olup olmadığı hususlarında inceleme yapılmak üzere dosya Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesine gönderildiği, 28.09.2017 tarihli raporda; 30.01.2016 tanzim, 25.10.2016 ödeme günlü alacaklısı …, borçlusu … olan 718.300 okunur TL’lik inceleme konusu senedin rakamla miktarı belirtir bölümünün sol baş tarafında yer alan sırasıyla “7” ve “1” rakamlarının aynı bölümde kendilerinden sonra gelen rakamlardan konum, ebat, satır hizası, istiflenme ve baskı derecesi bakımından farklılıklar gösterdiği saptandığından, söz konusu “7” ve “1” rakamlarının bulundukları konumlara sonradan ilave edilmiş oldukları, yazıyla miktar belirtir bölümün ise tek seferde yazılmış olduğu kanaatinin bildirildiği görülmüştür.İlk derece mahkemesinin 19.04.2018 tarihli karar duruşmasında; kısa kararda, “davacının davasının kabulüne” karar verildiği anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E :Bonoda tahrifat iddiasına dayalı menfi tespit davasında; ilk derece mahkemesince kısa kararda “Davacının davasının kabulüne” , gerekçeli kararda ise “Davacının davasının KABULÜNE, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayısı ile takip ve dava konusu 30.01.2016 tanzim, 25.10.2016 ödeme günlü alacaklısı …, borçlusu … olan 718.300 TL’lik bedelli senetten dolayı 8.300 TL’lik kısmı dışında kalan 710.000 TL’lik kısım için davacının davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE ” karar verildiği, davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu görülmüştür.Davalı vekilinin istinaf başvurusunda senette tahrifat yapılmadığını ileri sürdüğü anlaşılmışsa da; Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin 28/09/2017 tarihli raporunda; “”7” ve “1” rakamlarının aynı bölümde kendilerinden sonra gelen rakamlardan konum, ebat, satır hizası, istiflenme ve baskı derecesi bakımından farklılıklar gösterdiği saptandığından, söz konusu “7” ve “1” rakamlarının bulundukları konumlara sonradan ilave edilmiş olduklarının” tespit edildiği, davacı tarafın tahrifat iddiasının ispatlandığı, bu durumda yazı ile yazılan bedele üstünlük tanınamayacağı kanaatiyle, davalı istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesinin kararının gerekçesinde; “davanın, dava konu senet ve bu senetteki imzanın davacıya ait olup olmadığı ve bonodan dolayı davacının borçlu olup olmadığının tespiti talebi olduğu, İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi tarafından senet üzerinde yapılan inceleme sonrasında 28.09.2017 tarihli raporuyla icra takibine konu edilen senetteki imzanın davacıya ait olmadığının anlaşıldığının” ve ” şartları oluşmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verildiğinin” beyan edildiği ancak kötüniyet tazminatına ilişkin hüküm kurulmadığı, davanın tahrifat iddiasına dayalı olduğu, davacının imza inkarının bulunmadığı, dosyada alınan raporun tahrifat tespitine yönelik olduğu , kararın gerekçesinin dosya ile uyumlu olmadığı , kısa kararda sadece davanın kabul edildiğinin açıklandığı, HMK 297/2 maddesine uygun şekilde ” taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi” kuralına uyulmadığı anlaşılmakla, bu husus HMK 355.madde gereğince kamu düzeni ile ilgili olmakla, Dairemizce resen dikkate alınmış, davacı vekilinin kötüniyet tazminatı talebinde haklı olduğu, davalının takibe konu senette lehtar olduğu, tahrifat yapılan senedi takibe koymakta kötüniyetli olduğu kanaatine varılarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, borçlu davacının takibe konu bononun 710.000 TL’lik kısmı yönünden borçlu bulunmadığının tespitine, 710.000 TL üzerinden %20 oranında kötüniyet tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-Davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE, 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 ve 355. maddesi gereğince İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19.04.2018 tarihli 2016/1102 E. – 2018/386 K.sayılı kararının KALDIRILMASINA,3- DAVANIN KABULÜNE,- İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayısı ile takip ve dava konusu 30.01.2016 tanzim, 25.10.2016 ödeme günlü alacaklısı …, borçlusu … olan 718.300 TL’lik bedelli senedin , 8.300 TL’lik kısmı dışında kalan 710.000 TL’lik kısım için davacının davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, Alacaklı davalı icra takibinde kötüniyetli olduğundan 710.000 TL’lik kısım üzerinden %20 oranında (142.000 TL) kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,4- İlk derece yargılaması yönünden;-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 48.598,91 TL nispi karar harcından peşin alınan 12.149,73 TL harcın mahsubu ile bakiye 36.49,18 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 42.407,86 TL nisp vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,-Davacı tarafından yapılan toplam 12.443,23 TL’nin ( 29,20 TL BVH, 4,30 TL VH, 12.149,73 TL Peşin Harç, 311,50 TL tebliğler, 260 TL Adli Tıp Raporu Gideri ) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,5- İstinaf yargılaması yönünden;-Davalı yanın istinaf talebi yerinde görülmediğinden alınması gereken 48.598,91 TL nispi istinaf karar harçtan peşin alınan 12.113,83 TL’nin mahsubu ile bakiye 36.485,08 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, -İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,-İstinaf yargılaması sırasında davacı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 65,85 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 163,95 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 10/12/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.