Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2927 E. 2021/1155 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2927 Esas
KARAR NO: 2021/1155 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/04/2017
NUMARASI: 2016/39 E. – 2017/87 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/06/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı müvekkilinin …. markasının Paris sözleşmesinin 1. Mükerrer 6. Maddesi anlamında tanınmış marka olduğunu, marka hakkı sahibi müvekkilinin tescilli markasını taşıyan taklit malın üretilmesini ithal edilmesini ve satılmasını 556 sayılı KHK. 9 ve 61 maddeleri gereği önleme yetkisine haiz olduğunu, davalı tarafın fiillerinin müvekkil davacı şirketin marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini beyanla; davalı eylemlerinin marka hakkına tecavüz eylemi ve haksız rekabet eylemi olduğunun tespitine, durdurulmasına, önlenmesine ,giderilmesine, taklit ürünlerin 556 sayılı KHK. nın m62/e uyarınca imhasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı davaya cevap vermemiş, ön inceleme duruşmasına katılan davalı vekilinin ürünlerin müvekkiline ait olmadığını, Bakırköy 34. Asliye Ceza mahkemesinin 2016/286 Esas sayılı dosyada açılan ceza davasındaki beyanlarını tekrar ettiklerini beyan etmiştir.
MAHKEME KARARI; Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 25/04/2017 tarihli 2016/39 Esas- 2017/87 Karar sayılı kararıyla; “Somut olayda davacıya ait … ve şekil markalarının davalıya ait ticari amaç ile kullanılmak üzere satın alınan ürünlerde valiz ,cüzdan ,kemer tokası ve deri ürünlerinde birebir markaların taklit edilmek suretiyle kullanıldığı, söz konusu kullanımın marka hakkına yönelik tecavüz olduğunun tespiti ve men’i’ne ürünlerin üzerindeki markaların silinmesi veya başka türlü uzaklaştırılması mümkün olmadığından daha önce ihtiyati tedbir kararı verilen ürünlerin imhasına karar vermek gerektiği ” gerekçesiyle; “Davacı tarafın davasının kabulü ile, davacıya ait … markasının ibaresinin bulunduğu 139 adet valiz, 3150 adet kemer tokası, 1848 adet cüzdan , üzerinde FG-3 LV ibareleri olan iç kısımda ise , … ibaresi bulunan kahverengi renkte rulo halinde 90 top (6,8 ton ) cüzdan ve çanta yapımında kullanılan deri ,üzerinde BK-4 LV ibareleri olan iç kısımda ise … ibaresi yer alan kahverengi renkte rulo halinde 28 top (1.9 TON 9 )cüzdan ve çanta yapımında kullanılan deri, üzerinde 07-2 … ibareleri olan iç kısımda … ibaresi olan kahverengi renkli rulo halinde 96 top (6,5 ton ) cüzdan ve çanta yapımında kullanılan deri ve 210 top rulo 14,5 ton deri ürünlerinin davacıya ait markaların birebir taklit kullanılmak suretiyle markaya yönelik tecavüz ve haksız rekabet olduğunun tespiti ve men’i’ne -Söz konusu taklit ürünlere el konulmuş olup el konulan ürünlerin masrafı davalıdan alınmak suretiyle imhasına” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin ceza dosyasını bekletici mesele yapmaması nedeniyle kararın bozulması gerektiğini, -müvekkili hakkında 5607 sayılı yasadan kaynaklanan dava açıldığını, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 3/5 inci maddesinde “…Birinci ilâ dördüncü fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesine iştirak etmeksizin, bunların konusunu oluşturan eşyayı, bu özelliğini bilerek ve ticarî amaçla satın alan, satışa arz eden, satan, taşıyan veya saklayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır…” hükmüne havi olduğunu, suçun maddi unsurunun varlığı için suç konusu eşyanın yurda sokulmasına iştirak etmeksizin kaçak olduklarını bilerek ticari amaçla satın alınması, satışa arz edilmesi, satması, taşıması saklaması gerektiğini, manevi unsurun ise bu fillerden birinin bilerek ve isteyerek yapılması olduğunu, 556 Sayıl KHK 61/1-a-1 maddesindeki suçun oluşması için de markanın Türkiye’de tescilli olması gerektiğini, müvekkilinin mahkeme huzurundaki ve Gümrük Muhafaza memurları huzurunda ki ifadelerinde hep “… isimli şahısı tanımadığını, numune ürün satan … isimli bir şahsın dükkanına geldiğini, örnek ürünler gösterdiğini, daha sonra iş bu ürünleri konsinye olarak verebileceğini söylediğini, daha sonrada müvekkilini Polislerin arayarak İstoç’a çağırdıklarını ve bu ürünlerin kendisine ait olduğundan bahisle ürünlere el koyduklarını….” söylediğini, el konulan ve yakalanan ürünlerin kendisine ait olmadığını, fatura kesen … Firmasını tanımadığını, müvekkilinin 19 yaşında üniversite öğrencisi olduğunu, işyerinin 4 m2 bir dükkan olup, ucuz deri cüzdan ve kemer sattığını, -ceza dosyasında beraat kararı verilen … sabıka kayıtlarından kaçakçılık eylemine karıştığı birçok yakalama ve müsadere kararlarının olduğunu,karşıt firma defterlerinin incelenmediğini, -taraf teşkili sağlanmadan tensiple keşif kararı verilmesinin de usule uygun olmadığını hukuka aykırı delil olduğunu, -ürünü satan ve taşıyanın dahi malın malikinin müvekkili olduğunu ispat edememişken müvekkilinin tecrübesizliğinden ötürü müvekkiline gönderilen konsinye ürünler yerine başkasına ait ürünlerin de ona ait olduğunu söyleyerek bütün suçu müvekkiline yüklediğini, beyanla kararın kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin istinafa cevabında; 23/12/2015-24/12/2015 tarihlerinde iki adet araçta yapılan aramada ürünlerin bulunduğunu, görevlilerce yapılan incelemede ürünler hakkında 001039 nolu (davalı) … alıcı sevk irsaliyesinin bulunduğunun tespit edildiğini, hem hukuki hem cezai başvurularda bulunulduğunu, ceza davasının sonuçlanmasının bu davaya etkisinin bulunmadığını, ceza mahkemesince davalının suçlu bulunduğunu, istinaf dilekçesinde malların asıl sahibi olduğu ima edilen kişi hakkında marka hakkının ihlali nedeniyle delil bulunmadığını, kararın haklı olduğunu beyanla, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER; Davacıya ait … markasının 126729 sayı ile 13/02/1991 tarihinde tescil edildiği, 13/02/2011 tarihinden itibaren 10 yıl müddet ile yenilendiği, … markasının 127791 sayı ile 13/02/1991 tarihinde tescil edilen markanın 13/02/2011 tarihinden itibaren yenilendiği, davacıya ait şekil markalarının tescilli olduğu ve sahibi adına geçerliliğini koruduğu TPE kayıtlarından anlaşılmıştır. Mahkemece Tekstil Mühendisi bilirkişiden alınan 07/03/2017 tarihli raporda; 24/02/2017 tarihinde Erenköy Tasfiye İşletme Müdürlüğü’nün 1 nolu Kaçak Eşya Ambarı’na gidilerek dava konusu emtiaların incelendiğini, 109 adet valiz, 3.150 adet kemer tokası, 1.848 adet cüzdan, 214 top (15,2 ton deri) bulunduğunu, davaya konu valiz ,cüzdan , kemer tokası ve derilerin orjinal ürün kalitesinde olmayıp taklit ürün olduğu, davalıya ait valiz ,cüzdan, kemer tokası ve deriler üzerinde kullanılan işaretlerin davacıya ait marka ile aynı ve benzer sınıflarda birebir taklit edilerek kullanıldığı, tescilli marka ile iltibas yarattığı, söz konusu kullanımın davacının izni olmadan gerçekleştiği, işaretlerin ürünler imha edilmeden silinerek veya sökülerek uzaklaştırılmasının mümkün olmadığı beyan edilmiştir.Dosyaya celp edilen Bakırköy 34. Asliye Ceza Mahkemesi’nin dosyasının örneğinin mahkemece celp edildiği incelenmesinde ; davalı … açısından kaçakçılığa konu eşyayı bilerek ve ticari amaçlı satın almak suçundan kamu davası açıldığı yargılamanın halen devam ettiği, dosya içerisinde bulunan hazırlık soruşturmasında ve mahkemedeki savunmasında davalı …’in Beyazıtta dükkanı olduğunu , bazı ürünleri sipariş ettiğini, söz konusu sipariş ettiği ürünlerin yakalandığından dolayı polis tarafından çağrıldığını, ürünlerin miktarının fazla olduğunu, kendisinin sipariş ettiği ürünler olmadığını beyan etmiş, diğer sanık ise ürünleri nakliyesini davalı …’e yaptığını, beyan etmiştir. … tarafından … adına düzenlenen 21/12/2015 tarihli … sayılı sevk irsaliyesinde Miktar “523”, ” Valiz, cüzdan, toka astar”, birim “Kap”, ambalaj durumu “koli-çuval” olarak yazılmıştır.
G E R E K Ç E : Markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, meni ve ürünlerin imhası suretiyle refine ilişkin davada, mahkeme davanın kabulüne karar vermiş, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı vekili, mahkemenin Bakırköy 34. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/286 Esas-2017/156 Karar sayılı dosyasını bekletici mesele yapmamasının hatalı olduğunu, sırf bu sebeple kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. 6098 Sayılı TBK 74. Madde kapsamında, hukuk hakiminin, kusur ve ayırt etme gücünün ve zararın tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararları ve beraat kararlarıyla bağlı olmadığını düzenlemiştir. Ancak bir vakıanın varlığına yada yokluğuna ilişkin ceza mahkemesi kararlarının hukuk hakimini bağladığı kabul edilmektedir. (bkz Yargıtay 1. HD 25/03/2015 tarihli 2014/4916 Esas-2015/4189 Karar, Yargıtay 4. HD’nin 04/12/2014 tarihli 2014/2190 Esas-2014/16637 Karar sayılı kararları) Somut olayda, ceza mahkemesi kararı mahkemece getirtilmemişse de, istinaf dilekçesindeki beyanlardan, davalı … hakkında mahkumiyet kararı verildiği anlaşıldığından, Dairemizce karar örneği getirtilmiş, ceza mahkemesinin, davalının “yurda kaçak yoldan ithal edilmiş olan eşyayı, ithal fiiline iştirak etmeksizin ticari amaçla alıp satmak ,taşımak ve saklamak suçunun sabit bulunduğu” gerekçesiyle eylemlerine uyan 5607 SK’nun 3/5. maddesi gereğince cezalandırılmasına ve eşyaların müsaderesine karar verildiği, kararın istinaf incelemesinden ve temyiz incelemesinden geçtiği, Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin 20/02/2020 tarihli 2019/10590 Esas-2020/2992 Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır. Ceza Mahkemesinin yurda kaçak olarak sokulan eşyaların davalı tarafça satın alındığına dair tespiti, hukuk mahkemesini bağlayacağından, davalının ürünlerin kendisine ait olmadığına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davaya konu ürünlerin davacı adına Türkiye’de de tescilli tanınmış markalara tecavüz ve haksız rekabet ettiği anlaşıldığından, davanın kabulü kararının yerinde olduğu kanaatiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 14,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 03/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.