Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/291 E. 2020/2249 K. 25.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/291 Esas
KARAR NO: 2020/2249
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/11/2017
NUMARASI: 2017/160 E. – 2017/1137 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 25/12/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davacı firma, dava dışı keşideci tarafından düzenlenen çeklerinbedelinin davalı muhatap bankadan talep edildiğini, ancak Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından keşideciye atanan kayyımın onayı olmadığı gerekçesiyle muhatabın çek bedellerini ödemediğini; bunun üzerine çeklerin garanti bedellerinin ödenmesini talep ettiğini, ancak muhatabın garanti bedellerini de ödememesi üzerine icra takibine geçmek zorunda kaldığını iddia etmiş, davacı çek hamili, icra takibinin devamına, toplam 9.004,20 TL tutarındaki alacağın günlük binde 3 oranında temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline ve davalının %20 icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının çek garanti bedellerinin davacı hamil tarafından talep edilmediği için ödemede bulunmadığını iddia etmiş, davanın reddine ve davacının % 20’den az olmamak üzere tazminat ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… taraflar arasındaki uyuşmazlığın bankanın garanti bedelini ödemesi için hamilin talepte bulunması gerekip gerekmediği noktasında toplandığı, davalı bankanın, garanti bedellerinin ödenmemesine, hamilin bu konuda kendisine talepte bulunmamasını gerekçe olarak sunduğu, ayrıca emsal olarak bildirmiş olduğu içtihatlardaki uyuşmazlık konusunun ise, garanti tutarının ödenebilmesi için çekin aslının ibraz edilmesi gerekip gerekmediği hususu ile ilgili olduğu, somut olaydaki uyuşmazlıkla doğrudan ilişkili olmadığının değerlendirildiği, 5941 sayılı kanunun tasarısında, bankanın ödemekle yükümlü olduğu tutarın “hamil talep ettiği takdirde” ödeneceği yolundaki ibare, Adalet Komisyonu’nda metinden çıkarıldığı, bunun sebebinin Adalet Komisyonu raporunda “…Muhatap bankanın, hamile ödemekle yükümlü olduğu miktarı, uygulamada talep etmeden ödemediği, çoğu zaman hamilin bankanın böyle bir yükümlülüğünün olduğundan haberdar olmadığı, dolayısıyla belki de rahatlıkla kabul edebileceği kısmi ödemenin de bu şekilde gerçekleşmediği görüldüğünden, bankanın yükümlü olduğu miktarı talep olunmadan da hamile ödemesi veya ödemeyi teklif etmesi gerektiği düşüncesiyle “talep ettiği takdirde”, ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.” (Adalet Komisyonu’nun 07/12/2009 tarihli Esas:1/710, Karar:27 sayılı raporu, Dönem:23, Yasama Yılı:4, Sıra sayısı:445, s.20), şeklinde açıklandığı, bu durumda, çekin karşılıksız çıkması halinde muhatap bankanın, düzenleyen dışındaki çek hamiline yasal olarak ödemekle sorumlu olduğu miktarı ödemekle yükümlü olduğu, dolayısıyla, ödeme yükümlülüğünden kurtulmanın, ancak çeki ibraz eden hamilin, muhatap bankanın kendisine önerdiği kısmi ödemeyi açıkça reddetmesi halinde mümkün olduğu, dava konusu beş adet çek aslının davalı bankaya ibraz edildiği, çeklerin ibraz tarihi itibariyle karşılığının bulunmadığı, bu durumda davalı bankanın, davacının açıkça talep etmese bile 6450,00 TL ödemekle yükümlü olduğu, 5941 S.lı K.nun 3/7. Maddesi uyarınca her bir çek yönünden takip tarihine kadar işlemiş faiz toplamının 2519,21 TL olduğu anlaşıldığı, gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile İstanbul And. … İcra Müd. … Esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 6.450,00 tl asıl alacak, 2.519,21 TL işlemiş faiz bakımından devamına, asıl alacak 6.450,00 TL nin %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, asıl alacak 6.450,00 TL’ ye takip tarihinden itibaren günlük 3/1000 oranında gecikme cezası uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine…” karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; çeklerin süresi içerisinde davalı tarafça ibraz edildiği müvekkili Bankanın ilgili şube personeli tarafından da her bir çekin arkasına ayrı ayrı ve açıkça ; ” İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/559 sayılı tedbir kararı ile keşideci şirkete kayyım atanmış, kambiyo senetleri düzenleme dahil her türlü karar ve işlemlerinin geçerliliği kayyım heyetinin müşterek onayına tabi tutulmasına karar verilmiş olup, iş bu çekte kayyım heyeti uygunluğu bulunmadığından herhangi bir işlem yapılamamıştır.” şeklinde şerh düşüldüğünü, bu ifadeden ilgili çeklerin zorunluluk bedellerinin talep edildiği ve müvekkil Banka’nın da bu talebe olumsuz bir cevap verdiği anlamı çıkarılamayacağını, Müvekkili banka kayıtları incelendiğinde davalı tarafın, müvekkili bankadan ilgili çeklerin zorunluluk bedellerini talep ettiğine dair herhangi bir bilgi veyahut belgeye rastlanmadığını, talep olmadığından müvekkil banka tarafından ilgili çeklerin zorunluluk bedellerinin ödenmeyeceğine dair davalıya verilmiş olumsuz herhangi bir cevap da olmadığını, davacının icra takibi başlatmasında hukuki yarar olmadığını ve iddiasını ispatla yükümlü olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.10.2012 Tarihli 2012/19-353 E., 2012/703 K. İlamına göre; ” Çek asıllarının muhatap bankaya teslim edilmesi vakıasının davacı lehine hak doğuracağı açıktır. Bu durumda, davacının bankadan sorumluluk bedelini talep edebilmesi için çek asıllarını muhatap bankaya teslim ettiğini kanıtlaması gerekir.” şeklinde karar verildiğini, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünde … E sayılı dosyasıyla müvekkili Banka aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine itiraz dilekçesinde; meblağın ödenebilmesi için çek aslının bankaya ibraz edilmesi gerekmektedir” şeklinde belirtildiğini, Şartları oluşmadığı halde her geçen gün için günlük binde üç gecikme cezası ve gecikme faizi talep etmesinin ve yerel mahkemenin fahiş bir faiz oranını kabul etmesi ve faize faiz yürütmesinin hatalı olduğunu, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de esas ve usul açısından açıkça yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, çek sorumluluk bedellerinin ödenmediği iddiası ile hamil tarafından banka aleyhine sorumluluk bedeli ve binde üç faizinin tahsili istemi ile başlatılan takipte İİK’nın 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Uyuşmazlığa konu çek örneklerinin Dairemizce incelenmesinde; davacının hamil sıfatına haiz olduğu çeklerin arkasında” İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/559 sayılı tedbir kararı ile keşideci şirkete kayyım atanmış, kambiyo senetleri düzenleme dahil her türlü karar ve işlemlerinin geçerliliği kayyım heyetinin müşterek onayına tabi tutulmasına karar verilmiş olup, iş bu çekte kayyım heyeti uygunluğu bulunmadığından herhangi bir işlem yapılamamıştır” şeklinde şerh olduğu görülmektedir. Çeklerin arkasında talepte bulunulmadığından ödeme yapılmadığına ilişkin herhangi bir şerh bulunmadığı, bu hususta başkaca belge ibraz edilmediği, bilirkişi raporuna göre ibraz tarihi itibarı ile çeklerin karşılıksız olduğunun belirlendiği dikkate alındığında davalı banka sorumluluk bedelini ödemekle yükümlü olup ilk derece mahkemesince davanın kabulü ile, 5941 sayılı Kanun’un 3/5 maddesine göre işlemiş faize hükmedilmesi ve likit alacak yönünden davalı itirazında haksız olmakla icra inkar tazminatına hükmedilmesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 440,60 TL harçtan, peşin yatırılan 111,40TL’nin mahsubu ile bakiye 329,20 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, -Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan 40,50TL istinaf masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4 İnceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 25/12/2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.