Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2875 E. 2021/1089 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2875 Esas
KARAR NO: 2021/1089
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/06/2018
NUMARASI: 2016/985 2018/443
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/05/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin babası … 1981 yılında davalının abisi olan … 1.500,00-Alman markı borç aldığını, işbu borca karşılık boş ve imzalı bir adet senet verdiğini, borcunu peyderpey ödediğini, ancak … Almanya’da bulunduğu için senet aslını geri alamadığını, bu olaya … da tanık olduğunu, bedeli ödenen boş senedin … tarafından babası … verildiğini, borcun ödendiği ve senedin hükümsüz kaldığından haberdar olan davalının boş senedi bir şekilde ele geçirip doldurarak ya da doldurtarak senedi abisi … adına kendisi cirolayarak ve ayrıca kendi cirosunu yapmak suretiyle Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile müvekkilleri aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlattığını, davalı hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/98995 soruşturma sayılı dosyası ile suç duyurusunda bulunduklarını, ayrıca müvekkillerinin davalının yapmış olduğu takibe Bakırköy 4.İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/1111 esas sayılı dosyası ile itiraz ettiklerini, yargılamanın devam ettiğini belirterek öncelikle müvekkillerinin ekonomik durumu kötü olduğundan Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında icra takibinin teminatsız olarak durdurulmasına, müvekillerinin işbu takip dosyasından dolayı borçlu olmadıklarının tespitine, takip dosyasına konu 04/04/2010 düzenleme, 15/02/2014 ödeme tarihli senedin davalı tarafından imza taklidi yapılarak gerçeğe aykırı olarak düzenlenerek takibe konulduğundan ve ayrıca senet zamanaşımına uğradığından icra takibinin iptaline, haksız ve kötü niyetli takip nedeniyle dava değerinin % 20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :Davalı vekili cevap dilekçesinde; takibe konu bononun gerçek olup kambiyo senedi vasfında bulunduğunu, bononun üzerindeki düzenleme tarihinde, davacıların murisi tarafından düzenlenerek müvekkilinin abisi … verildiğini, murisin 2012 yılında vefat etmesi ile taraflar arasında bononun ödenmesi yönünde girişimler olmuş ise de ödeme yapılmadığını, mirasçıların tarafların akraba olması nedeniyle müvekkilinin icra işlemine cesaret edemeyeceği varsayımıyla ödeme yapmayı reddettiklerini, davacıların senedin verildiğini ve borcun varlığını kabul ettiklerini, Bakırköy 4.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/1111 esas sayılı dosyasında da ikrarları bulunduğunu, müvekkilinin dava konusu senedi tahsil etmek amacıyla Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığının davacılar tarafından öğrenilmesi üzerine davacılardan … ve … tarafından ölümle tehdit edildiğini, bununla ilgili Bakırköy C.Başsavcılığı’na şikayette bulunduklarını, soruşturmanın devam ettiğini, senede karşılık senetle ispat kuralı gereğince davacıların iddialarını yazılı delille ispat etmeleri gerektiğini, davacı mirasçıların külli halef olduklarını, bononun sebepten mücerret olduğunu, senedin müvekkilince doldurulduğu iddiasının doğru olmayıp ispata muhtaç olduğunu, senedin müvekkiline abisi … tarafından ciro edilerek verildiğini, kardeşler arasındaki ilişkinin davacıları ilgilendirmediğini, yine davacıların zamanaşımı iddiasının da yerinde olmadığını, senetteki tarihlere göre zamanaşımının dolmadığını, kaldı ki zamanaşımı iddiasının icra hakimliğinin görevine girdiğini belirterek davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :İlk derece mahkemesince; “… dava konusu senedin kıymetli evrak niteliğinde “bono” vasfını taşıdığı, zamanaşımına uğramadığı, davacıların senetteki keşideci imzalarının murisleri … ait olduğunu ikrar ettikleri, HMK 179/2 maddesi uyarınca ikrarın ıslah suretiyle geçersiz kılınamayacağı, ciro imzasının dava dışı … ait olmadığına ilişkin itirazın davacılarca ileri sürülemeyeceği, imzaların istiklali ilkesi uyarınca keşidecinin kendi imzalarından sorumlu olduğu, senedin üzerine yapıştırılmış olan pulun eski tarihli olmasının senedin geçerliliğini etkilemeyeceği, senedin imzalı ancak boş olarak verildiği ve anlaşmaya aykırı olarak sonradan doldurulduğuna yönelik iddianın yazılı delille ispatı gerektiği, ispat yükünün davacılarda olduğu, bu hususun ispatına ilişkin davacılar tarafından yazılı delil sunulamadığı anlaşılmakla ispat edilemeyen davanın reddine, verilen ihtiyati tedbir kararı uygulanmadığından bu sebeple tazminat koşulları oluşmadığından davalı yanın tazminat talebinin de reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle ; müvekkilerinin okuryazarlığının dahi zayıf olduğunu ve mahkemeye beyanlarında esaslı hata yaptıklarını,esaslı hatadan dönülebileceğini, mahkemenin hatayı kabul etmesi gerektiğini, aslında imzanın müvekkilerinin murisine ait olmadığını, kararın kaldırılması gerektiğini beyan ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava ;menfi tespit davasıdır.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.İstinaf edilen husus; ıslahın ikrar edilen hususu geçersiz kılıp kılamayacağı noktasındadır.Islahın etkisi başlıklı HMK 179 madde “.. (1) Islah, bunu yapan tarafın teşmil edeceği noktadan itibaren, bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sonucunu doğurur.(2) Ancak ikrar, tanık ifadeleri, bilirkişi rapor ve beyanları, keşif ve isticvap tutanakları, yerine getirilmiş olan veya henüz yerine getirilmemiş olmakla beraber, karşı tarafın yerine getireceğini ıslahtan önce bildirmiş olması koşuluyla, yeminin teklifi, reddi veya iadesi ıslah ile geçersiz kılınamaz…” düzenlemesini getirmiştir.Bu madde ile, ıslahın yapılması hâlinde hangi etki ve sonuçların doğacağı düzenlenmiştir. Madde esas olarak 1086 sayılı Kanunun 87 nci maddesinin karşılığıdır. Söz konusu 87 nci madde, bu düzenlemede fıkralara ayrılmış, ifadesinde ve kapsamında bazı değişiklikler yapılarak düzenlenmiştir. Birinci fıkrada, ıslahın, ıslah eden tarafın belirteceği noktadan itibaren, usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sonucunu doğuracağı belirtilmiştir.İkinci fıkrada ise ıslah ile geçersiz sayılamayacak işlemler gösterilmiştir. İkrar, tanık ifadeleri, bilirkişi raporu ve beyanları, keşif ve isticvap, eda edilmiş olan yemin yahut henüz eda edilmemiş olmakla birlikte eda edileceği kabul edilen veya iade edilen yahut edasından kaçınılan yemin ıslah ile geçersiz sayılamayacaktır.İsticvap, bir taraf işlemi olmadığından, isticvap sonucunda tutulan tutanağın hatalı yahut eksik olduğu gerekçesiyle ıslahı yoluna gidilemeyecektir. Yine bu duruma bağlı olarak isticvap esnasında ikrar vuku bulmuşsa, bu şekilde elde edilen ikrarın da ıslah yoluyla etkisiz kılınması mümkün olmayacaktır. İsticvap haricinde gerçekleşen ikrarın yine ıslah yolu ile etkisiz kılınamamasının sebebi ise ikrardan dönmeye ilişkin olarak “İkrar” başlıklı 192 nci maddenin ikinci fıkrasında özel hüküm getirilmiş olmasıdır.Davacılar; dava dilekçesini ” vekilleri” aracılığı ile kaleme almış olup, hukuki yardımdan faydalanan konumunda olduklarından, dava dilekçesindeki ikrarın maddi hataya dayalı olduğu yönündeki iddianın geçerli ve somut kanıtlarının sunulmadığı, bu nedenle ıslah ile ikrardan dönülemeyeceği kabul edilmelidir.HMK 355. Maddeye göre yapılan incelemede, mahkemenin görevli olduğu, kesin yetki kuralına tabi bir dava olmadığı, zorunlu arabuluculuk konusunda dava şartı eksikliğinin bulunmadığı, taraf ehliyetlerinde bir eksiklik bulunmadığı, taraf teşkilinin sağlandığı , tarafların teminat yükümlülüklerinin bulunmadığı, vekaletnamelerin dosyada olduğu, davada hukuki yarar bulunduğu, hak düşürücü süre uygulanmasını gerektirir bir uyuşmazlığın bulunmadığı, derdestlik veya kesin hüküm bulunmadığı ,harcın dava değerine ve niteliğine nazaran doğru hesaplandığı, gerekçeli karar ile hüküm fıkrası arasında çelişki bulunmadığı görülmüştür.AÇıklanan nedenlerle davacı yanın istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 -Davacıların istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2- Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacılardan alınıp Hazineye gelir yazılmasına 3- Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına 4- İstinaf incelemesi duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 361.madde uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal sürede Yargıtay’a temyiz yolu olanaklı şekilde 28/05/2021 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.