Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2846 E. 2021/947 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2846 Esas
KARAR NO: 2021/947 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/11/2017
NUMARASI: 2016/716 E., 2017/1164 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/04/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; davalının … aleyhinde icra takibi başlattığını, icra dosyasından müvekkili şirkete İİK 89.maddesi uyarınca ihbarnameler gönderildiğini, adı geçen takip borçlusunun 30.08.2014 tarihinde işten ayrıldığını ve şirket ile bir ilişkisinin kalmadığını, müvekkilinin takip borçlusuna borcunun bulunmadığını belirterek müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; müvekkilinin kullandırılan krediler nedeniyle …’den alacaklı olduğu, davacı şirkete maaş haczi için yazı gönderildiğini, davacının da başka icra dosyalarına kesintiler yapıldığını bildirdiğini, davacı şirkete bilahare İİK 89.maddesi uyarınca ihtarnameler gönderildiğini, ancak itiraz edilmemesi üzerine 3.ihtarnamenin gönderildiğini, ayrıca davacı şirketin 18.12.2012 den sonra maaş haczi emrini yerine getirmediğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; dava dışı takip borçlusunun bir dönem davacı şirkette çalıştığı ve işten ayrıldığı, davacı şirkete gönderdiği belgeler 31.07.2014 tarihinde işten ayrıldığını, aynı tarihli ihtarnamedeki tüm iddialarını geri aldığı ve ihtarname içeriğinde feragat ettiğine dair bildirimde bulunduğunu, takip borçlusu maaşından kesinti yapıldığını, davalının kıdem tazminatı gibi alacaklı olduğu yönündeki itirazların yerinde görülmediği, maaş kesintileri dışında dava dışı borçlunun muaccel hak ve alacağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafında; takip borçlusunun davacı şirkette alacakları kaldığının iddia edilmesi üzerine haciz ihtarnameleri gönderildiğini, raporun çelişkiler içerdiğini, bilirkişinin banka maaş hesapları ve maaş bordroları üzerinde bir tespitte bulunmadığını, davacı şirketin 11.08.2011 tarihli cevap yazısında başka dosyalara kesinti yapıldığını bildirdiğini, en son 18.12.2012 tarihinde maaş kesintisi yapıldığını, oysa takip borçlusunun 30.08.2014 de işten ayrıldığını, yaklaşık 2 yıl boyunca kesintilerin icra dosyasına yatırılmadığını, bu konuda bilirkişi tarafından davacı iddialarının doğruluğu konusunda tespit yapılmadığını, rapordaki ibraname ile ilgili görüşün doğru olmadığını, zira TBK 420.maddesine göre ibranamenin geçerli olması için yazılı olması sözleşmenin sona ermesinden itibaren en az 1 aylık sürenin geçmiş olması ibra konusu alacağın türü ve miktarının belirtilmesi ve ödemenin banka aracılığıyla yapılması zorunluluğu, bu ibranamenin kanundaki şartları taşımadığından geçerli olmadığını, takip borçlusunun maaşından kesintiler yapılmasına rağmen 18.12.2012 den itibaren bu kesintilerin icra dosyasına gönderilmediğini, alınan ek raporun Aralık 2013 ve Temmuz 2014 arasında maaştan kesinti yapıldığının sabit olduğunu, ancak bu kesintilerin dosyaya gönderilmediğini, buna göre adı geçene eksik maaş yatırıldığını, bu hususun icra dosyalarında yapılacak inceleme ile ortaya çıkacağını, işten ayrılma durumunda kıdem tazminatının icra dosyasına ödenmesi gerektiğini, davacının 04.09.2014 tarihli ihbarname ile kıdem tazminatının ödendiğini iddia ettiğini, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını bildirmiştir. Davalının dava dışı … aleyhine kredi kartı borcundan dolayı toplam 1.546,74 TL’nin tahsili için Muğla …İcra Müd. … E.sayılı dosyasında icra takibi başlattığı, bu icra dosyasında davacı tarafa İİK 89.madde uyarınca ihbarnamelerin gönderildiği, 1.ihbarnamenin 12.01.2016 da, 2.ihbarnamenin 03.05.2016 da, 3.ihbarnamenin ise 05.08.2016 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Yargılama sırasında alınan 18.05.2017 tarihli bilirkişi kök raporunda; takip borçlusunun 08.12.2010 da davacı şirkette işe girdiği, 07.06.2012 de işten ayrıldığı, 02.07.2013 de tekrar işe girdiği, 30.08.2014 de işten ayrıldığı ve bu tarihten sonra davacı ile bir bağının kalmadığı davacı defterlerinin sahibi lehine delil özelliği bulunduğu, davacı defterlerinde takip borçlusunun herhangi bir hak ve alacağının olmadığının tespit edildiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 02.11.2017 tarihli ek bilirkişi raporunda ise; takip borçlusunun verdiği ihbarnamede bütün hak ve alacaklarını alarak işten ayrıldığının beyan edildiği, takip borçlusunun maaşından Aralık 2013 Temmuz 2014 arasında maaşından kesintiler yapıldığı bu kesintilerin icra dosyasına yatırılıp yatırılmadığı, yatırıldı ise hangi icra dosyasına yatırıldığına dair yeterli delilin bulunmadığı, bu hususun davacının ispatına muhtaç olduğu, davalı vekilinin banka işlemlerine ilişkin itirazları konusunda ise bankacı bilirkişi tarafından inceleme ve değerlendirilme yapılabileceği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 89.maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, müvekkilinin, davalının aleyhine takip başlattığı …’ye borcunun bulunmadığını iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Yargılama sırasında bilirkişiden raporlar alınmış buna göre davacının 30/08/2014 tarihinden sonra davacı yanındaki işinden ayrıldığı ve bu tarihten sonra davacıyla bir bağının kalmadığı anlaşılmıştır. Yine davacı tarafça sunulan ticari defter ve kayıtlarda takip borçlusunun davacıdan herhangi bir hak ve alacağının olmadığı yolunda bilirkişi raporunda tespit yapıldığı anlaşılmıştır. Dosya içeriğinde İİK’nun 89.maddesince gönderilen 1.ihbarnamenin 12/01/2016’da ikinci ihbarnamenin 03/05/2016’da, üçüncü ihbarnamenin ise 05/08/2016 tarihinde davacıya tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Takip borçlusunun işten ayrıldığı tarih ile ihbarnamelerin tebliğ tarihleri gözetildiğinde takip borçlusunun davacıdan herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığına dair tespit yapan bilirkişi raporunun yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Her ne kadar davalı vekilince davacı tarafından takip borçlusunun maaşından yapılan kesintilerin 18/12/2012’den itibaren icra dosyasına gönderilmediği belirtilmiş ve bilirkişi raporunda da Aralık 2013 ile Temmuz 2014 arası dönemde takip borçlusunun maaşından kesintiler yapıldığı ve bu kesintilerin ilgili icra dosyalarına yatırılıp yatırılmadığı hususunda yeterli delil bulunmadığı yolunda görüş bildirilmiş ise de bu kesintilerin başka icra dosyalarına yatırılmak üzere yapıldığı, dolayısıyla kesintilerin akibetinin o icra dosyalarının alacaklısı ya da alacaklıları tarafından takip edilmesi gerektiği, davaya konu takiple bir ilgisinin bulunmadığı ve de ihbarnamelerin tebliğ tarihleri gözetildiğinde davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf taleplerinin de yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinafa gelen üzerinde bırakılmasına, İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarından kullanılmayan kısımların talepleri halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi. 29/04/2021