Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2805 E. 2018/2606 K. 04.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2805 Esas
KARAR NO : 2018/2606
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/03/2018
NUMARASI : 2017/544 2018/289
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/12/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davalı tarafından müvekkili aleyhine bonoya dayalı takip başlatıldığını, ancak bonodaki imzanın müvekkiline ait olmadığını belirterek müvekkilinin takip nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine ve icra dosyasına yatan paranın davalıya ödenmemesi yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, takip konusu bonodaki imzanın davacı adına vekaleten atıldığını,…’ın 04/06/2013 tarihli vekaletname ile davacı tarafından yetkilendirildiğini ve vekaletnamede kambiyo taahhüdü verme yetkisinin de bulunduğunu, senet metninden de anlaşılacağı üzere imzanın vekaleten atıldığını, bu nedenle imza incelemesine gerek olmadığını, TBK’nun 504.maddesine göre davacının sorumlu olduğunu, ayrıca TBK’nun 40.maddesi uyarınca da vekalet verinin borç altına girdiğini belirterek davanın reddini istemşitir.
Mahkemece, 03/07/2017 tarihinde dosya içeriği ve davacının bononun sahteliğini iddia etmesi sebebiyle HMK’nun 209/1 ve 389.nmaddeleri uyarınca % 5 teminat yatırıldığında dosyanın yargılama sonuçlanıncaya kadar tedbiren durdurulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, yargılama sonunda dava konusu senette imzası bulunan …’a hem davacının yetkilisi olduğu …Ltd. Şti, hem de kendi adına bono düzenleme yetkisi verildiği, aynı vekaletname üzerinde el yazısı ile Kadıköy ….Noterliği’nden 23/12/2015 tarihli … yevmiye no ile şirket adına azletilmiştir ibaresinin bulunduğu, söz konusu azilname incelendiğinde; …’ın şirket adına vekaletnamedeki tüm yetkilerden azledildiği, davacı adına vekalet ilişkisinin devam ettiği, kaldı ki azilnamenin 23/12/2015 tarihli olup, bononun düzenleme tarihinin ise 15/05/2015 olduğu, dolayısıyla azlin senet tanziminden sonra yapıldığı, usulünce düzenlenen vekaletname ile tayin edilen dava dışı kişi tarafından davacıya vekaleten atılan imzadan ve bu şekilde düzenlenen bonodan davacının sorumlu olduğu gerekçeleriyle davanın reddine, tedbir kararının ise karar kesinleşinceye kadar devamına karar verilmiş, kararı gerek davacı, gerekse davalı vekili istinaf etmiştir.
Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; bonoyu vekaleten imzalayan …’ın alelade 3.gerçek kişilere bono tanzim etme yetkisi verilmediğini, zira söz konusu vekaletnamenin banka işlemleri genel yetkisi alt başlığı altında bulunduğunu, ayrıca vekaletnamede “gerektiğinde dilediği özel ve tüzel kurum ve kuruluşlar namına dilediği bedel ve zamanlarda çek ve senet doldurmaya, kesmeye, senet ve çeklere imza atmaya…” şeklinde ibare kullanıldığını, dolayısıyla davalının özel ve tüzel kurum ve kuruluş olmadığı, gerçek kişi olduğunu, bu nedenle bu vekaletnameyle bono düzenlenemeyeceğini, ayrıca işlemlerin banka işlemleri ile sınırlı olduğunu, oysa TBK’nun 504.maddesi gereğince kambiyo taahhüdü için özel yetki gerektiğini, bu nedenle müvekkilinin bu borçtan sorumlu tutulamayacağını, davalının İstanbul C. Savcılığının 2017/43210 soruşturma dosyasında verdiği ifadesinde davacıyı tanımadığını ve davacıdan herhangi bir alacağının olmadığını ikrar ettiğini, mahkemenin bu ikrarları dikkate almadığını bildirmiştir.
Davalı vekilinin istinafı, lehlerine %20 oranında tazminata hükmedilmesi ve tedbirin devamına yönelik karara ilişkindir.
İhtiyati tedbir işleri öncelik işlerden olup sadece davalı vekilinin istinafında belirttiği tedbir ile ilgili olarak inceleme yapılmıştır.
Kadıköy … Noterliği’nce düzenlenen 04/06/2013 tarihli vekaletnamesinin incelenmesinde; davacının gerek şahsı adına, gerekse … Tic. Ltd. Şti’ni temsilen A…’a vekaletname ile yetki verdiği, söz konusu vekaletnamenin ikinci sayfasında dilediği özel ve tüzel kurum ve kuruluşlar namına dilediği bedel ve zamanlarda çek ve senet doldurmaya, kesmeye, senet ve çeklere imza atmaya yetkili kılındığı görülmüştür.
Davalı tarafından davacı aleyhine İstanbul ….icra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 11/05/2016 tarihinde 125.000,00 TL bedelli bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı görülmüştür.
Takibe konu senedin 15/05/2015 tanzim, 30/09/2015 vade ve 125.000,00 TL bedelli olduğu, keşidecisinin davacı, lehtarının ise davalı olduğu keşidecinin isim ve adresinin bulunduğu kısmın altında vekaleten şeklinde bir ibarenin de bulunduğu görülmüştür.
23/12/2015 tarihli azilname içeriğinden davacının 04/06/2013 tarihli ve 12459 yevmiye numaralı vekaletnamedeki tüm yetkilerden azlettiği görülmüştür.
Davalı aleyhine yürütülen hazırlık soruşturması sırasında davalının 02/05/2017 günlü ifadesinde özetle; …’ı 2013 yılından beri tanıdığını, adı geçene borç para verdiğini, adı geçenin borçlarının yükseldiğini, kendisinin de parasını istediğini, güvence amacıyla 30/09/2015 vadeli senedi verdiğini, senedi gününde ödemediğini, …’ın vekaleten kendisine verdiği senette … ismini öğrendiğini, …’ın vekaleten imza yetkisi olduğu için senedi vekaleten verdiğini, … ile herhangi bir borç alışverişi olmadığını, borcu …’a verdiğini, …’ın da borç karşılığında bu senedi verdiğini söylemiştir.
GEREKÇE:
Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, dava dilekçesinde bonodaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, bonodaki imzanın vekaleten atıldığını, ancak kendisinin kimseye bu konuda vekalet vermediğini ileri sürmüş, ayrıca davalı hakkında cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunduklarını ileri sürmüş ve delilleri arasında hazırlık soruşturmasını da göstermiş olup yargılama sırasında vermiş olduğu 07/12/2017 tarihli dilekçesinde ise; vekaletnamenin bono düzenleme yetkisi vermediğini ileri sürmüş, ayrıca hazırlık soruşturması sırasında davalının müvekkilinden herhangi bir alacağının olmadığını beyan etmiştir. Davacı tarafın dayandığı vekaletnamede senet doldurma ve imzalama konusunda dava dışı …’a yetki verildiği görülmüş olup mahkemenin bu konudaki gerekçesi yerinde olmakla birlikte mahkemece davalının hazırlık soruşturması sırasında vermiş olduğu ifadesinin karar yerinde tartışılmaması doğru değildir. Dairemizce yapılan değerlendirmede, davalının 02/05/2017 tarihli kollukta verdiği ifadesinde senedi …’ın borcuna karşılık verdiğini, davacıyla borç alış verişi olmadığını belirtmiş olup bu durum davalının, davacıdan alacaklı olmadığının ikrarı anlamına gelir. Mahkemece, bu husus gözardı edilerek yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü gerekmiştir.
Davalı vekilinin istinafı ise; İİK’nun 72/4 maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesine ilişkindir. Ancak yukarıda da açıklandığı üzere davanın kabulü gerektiğinden davalının istinaf sebebi yerinde değildir. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiştir. Öte yandan davalı, davacıdan alacaklı olmadığı halde senedi takibe koymakla kötüniyetli olduğundan dairemizce kurulan hükümde davalı aleyhine kötüniyetli takip tazminatına hükmetmek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf talebinin REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,
3-İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/03/2018 gün, 2017/544 Esas, 2018/289 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
4- Davanın kabulü ile; İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında takibe konulan 30.05.2015 tarih ve 125.000,00 TL tutarlı senet nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,
5-125.000,00 TL’nin %20’si oranında kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Alınması gereken 8.538,75 TL harçtan, peşin alınan 2.134,69 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.404,06 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
7-Davacı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 7.maddesine göre hesaplanan 12.750,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8- Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 31,40 TL başvuru harcı, 2.134,69 TL peşin harç ve 242,60 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 2.408,69 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
10-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine,
11-Davalı yönünden istinaf harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
12- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
13-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
14-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
15-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.04/12/2018