Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2802 E. 2021/911 K. 26.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2802 Esas
KARAR NO: 2021/911
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/12/2017
NUMARASI: 2014/575 E. – 2017/1509 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/04/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin davalının başlatmış olduğu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına konu edilen çekin arkasında bulunan cirodaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, bilirkişi incelemesi yaptırılması neticesinde davacının haklılığının ortaya çıkacağını, bu kapsamda müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir. Davalı davaya cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… davanın kabulü ile, davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takip dosyasındaki takipten dolayı borçlu olmadığının tespitine, davalı icra takibini başlatmakta kötüniyetli kabul edildiğinden İİK 72/5 maddesi uyarınca 13.611,60 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine…” karar verimiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Müvekkili ile davacı …’in ortağı ve yetkilisi olduğu … Hal No:…’de faaliyet sürdüren … olarak bilinen … şirketi ile yapmış olduğu ticaret gereği satmış olduğu sebze-meyve karşılığında, davalı …’a davacı … tarafından ciro edilen … Bankası Avcılar Şubesine ait … numaralı 20.08.2013 tarihli 60.000 TL tutarında çek verildiğini, davacı … tarafından davalı …’a verilen çekin 20.08.2013 tarihinde bankaya ibraz edilmişse de karşılıksız çıktığını, ödeme de yapılmadığından takip başlatıldığını, davacı …’in davaya konu çek sahibi … şirketinin ortağı olup, söz konusu çekin davalı …’a bizzat kendisi tarafından verildiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte çekte yer alan imza davacı …’e ait değilse de müvekkilin bunu bilebilmesine hiçbir suretle imkan bulunmadığı gibi bilmesi de gerekmediğini, çeklerin …’a bizzat … tarafından verildiğine, gerekse …’in çek sahibi şirketin ortağı ve yetkilisi olmakla birlikte fiilen kendisinin yönettiğine dair tanıkların dinlenmesini talep ettiklerini, Müvekkilinin yerel mahkeme tarafından yapılan yargılamadan hiçbir suretle haberdar olmadığını, dava dilekçesi ne de herhangi bir duruşma davetiyesi kendisine tebliğ edilmediğini, ancak bilirkişi raporunun kendisine tebliğiyle söz konusu davadan haberdar olduğunu, bunun üzerine … ile yaptığı konuşmada kendisine bizzat … tarafından bir “yanlışlık olduğunu, muhtemelen avukatın vekalet ücreti bakımından kendilerinin bilgisi haricinde işleme devam etmiş olabileceğini avukatla görüşüp davaya son verilmesini sağlayacağı” söylediğini, Çek üzerinde yapılan inceleme neticesinde çeki keşide eden ile çekin arkasındaki ciroda yer alan yazı ve imzaların birbirinin aynı olduğunu ve davacının kardeşi olan …’e ait olduğunun, ilgili şirket tarafından kesilen ve piyasada dolaşan çeklerin birçoğunda …’e ait imzaların tamamen alacaklılarını zarara uğratmak kastıyla … tarafından atıldığının görüleceğini, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Numaralı dosyası ile davacı ve davacının yetkilisi olduğu … şirketine karşı başlatılan icra takibi … ve … tarafından ciro edilerek davalıya verilen … nolu 20.000,00 TL ve … nolu … bankasına ait 20.000,00 TL olmak üzere toplamda 40,000 TL tutarında ekte sunmuş olduğumuz çekler neticesinde kapatıldığı ve haricen tahsil edildiğini, İlgili çeklerdeki … tarafından yapıldığı görülen cirodaki gerek yazı gerekse imza davaya konu çekte yer alan …’e ait cirodaki yazı ve imzanın tıpatıp aynısı olduğunu, gerek … gerekse … in söz konusu ciroları alacaklılarını zarara uğratmak amacıyla ve “nitelikli dolandırıcılık” kastıyla danışıklı olarak yapmakta olduğunu, davacı … ile dava dışı kardeşi … hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde tarafımızca şikayette bulunulduğunu, çek takasta olduğundan öncelikle …’i hesaplarında yeterli bakiye olmadığı konusunda bilgilendirildiğini, ancak … tarafından bankaya karşı ilgili cironun ya da imzanın kendisine ait olmadığı yönünde herhangi bir beyanda bulunulmadığı gibi ilgili çekin iptali adına kendisi tarafından herhangi bir girişimde bulunulmadığını, Dilekçe ekinde sunulan “…” adına yapılan cirodaki yazı ve imzanın davaya konu çekteki “…” adına yapılan cirodaki yazı ve imza ile karşılaştırılmasını talep ettiklerini, davacı … ile kardeşi …’in kötü niyetli olarak, alacaklı üçüncü kişileri zarara uğratmak adına danışıklı olarak birbirlerinin yerine imza attıklarını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacı, takibe konu çekteki ciranta imzasının sahte olduğunu iddia ederek İİK’nın 72.maddesi gereğince menfi tespit talebinde bulunmuştur. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı vekilinin tebligata ilişkin istinaf istemi öncelikli olarak incelenmiştir. Davalı adına çıkartılan ilk tebligatta TK 21.maddesi gereğince “mernis adresi” meşruhatının bulunduğu, dava dilekçesinin TK 21/2’ye göre muhtara tebliğ edildiği görülmektedir. Yargıtay’ın yerleşik kararlarında belirtildiği üzere; 7201 sayılı Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir. a) Bu Kanun değişikliğine göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21/2. maddesi uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligat, öncelikle bilinen veya gösterilen en son adresine, mavi renkli zarf kullanılmaksızın ve adres kayıt sistemindeki adres olduğuna ilişkin şerh verilmeksizin Kanunun 10. maddesine göre normal bir şekilde çıkarılmalıdır. Muhatabın bu adreste bulunmaması durumunda, tebliğ memurunca Kanunun 20 ve 21. maddesinin birinci fıkrası ile Tebligat Yönetmeliğinin 29. maddesi uyarınca, muhatap lehine olan araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işlemlerinin yerine getirilmesi gerekir. b)Muhatabın gösterilen adresten sürekli olarak ayrılması ve yeni adresinin de tebliğ memurunca tespit edilememesi durumunda, tebliğ evrakının tebligatı çıkaran mercie geri gönderilmesi gerekir. Ancak bu aşamadan sonra, Kanunun 10/2 ve Yönetmeliğin 16/2. maddeleri nazara alınarak, tebliğ evrakınıda adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek, Kanunun 21/2. maddesine göre tebliği mümkün olabilecektir. Somut uyuşmazlıkta; ilk derece mahkemesince davalının Mernis adresine doğrudan doğruya TK 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması Yasa’ya aykırı olup dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilerek davalıya cevap dilekçesi ve delillerini sunmak üzere süre verilmeden esas hakkında karar verilmesi savunma hakkını kısıtlayacağından davalı vekilinin bu husustaki istinaf istemi yerindedir. Açıklanan nedenle davalı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne,HMK 355, 353/1-a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, kaldırma sebebine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ İLE, – İlk derece mahkemesinin kararının 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-a-6, 355 maddeleri gereğince KALDIRILMASINA, – Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 2- Davalı yanca yatırılan istinaf nisbi harcının istek halinde davalıya iadesine, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; 98,10TL istinaf harcı ile 31,50Tl posta gideri ki toplam 129,60TL istinaf masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 26/04/2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.