Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2797 E. 2020/2207 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2797 Esas
KARAR NO: 2020/2207
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/03/2018
NUMARASI: 2012/864 2018/224
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 17/12/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine 8.000,00 TL’lik bonoya dayalı icra takibi başlattığını, işbu bononun davalı tarafından müvekkiline zorla imzalatıldığını, davalının senedin sanki kardeşi …’a borçluymuş gibi düzenlendiğini ve … cirosuyla da kendisini hamil yaptığını, oysa …’ın müvekkilinden alacaklı olmadığına dair müvekkiline belge verdiğini belirterek müvekkilinin 8.000,00 TL’lik bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere göre; takip konusu bononun nakden düzenlendiği, davacının bonodaki imzaya itirazının bulunmadığı, bononun boş olarak imzalandığının yazılı olarak ispatlanamadığı, bonoda lehtar olarak …’ın isminin geçtiği, lehtar cirosunun bu kişiye ait olmadığının ceza yargılaması sırasında anlaşıldığı, ancak …’ın 20/06/2007 tarihli vekaletname ile …’a emre muharrer senet düzenleme konusunda vekalet verdiği, davacının senedin zorla imzalatıldığı iddiasını kanıtlayamadığı, keşidecinin şahsi def’ileri iyiniyetli hamile karşı ileri süremeyeceği, davacının kötüniyetli hamil olduğu hususunu ispatlayamadığı gerekçeleriyle davanın reddine ve %20 oranında tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; senette lehtar gözüken …’ın müvekkilini ibra ettiğini, mahkemenin bu hususu gözardı ettiğini, ayrıca bu şahsın tanık olarak da dinlendiğini, davalının iyiniyetli hamil olmadığını, davalı kendi beyanında senedi …’ın müvekkilinden olan alacağına dayanarak imzalattırıldığını beyan ettiğini, oysa senette …’ın lehtar olduğunu, davalının kardeşini lehtar göstererek iyiniyetli hamil gösterme çabasında olduğunu, davalının 18/04/2013 tarihli celsede senedin davacının kendisine olan borcu için düzenlenerek kardeşi …’a verildiğini belirttiğini, oysa …’ın da böyle bir senet almadığını, davacı ile ticari ilişkisinin bulunmadığını belirttiğini, ayrıca müvekkilinin ağabeyi olan …’ın senedin zorla alındığına dair tanık ifadesi bulunduğunu, savcılık soruşturması sonunda takipsizlik kararı verilmiş ise de, bu kararın hukuk hakimini bağlamayacağını, İstanbul Anadolu 30.Asliye Ceza Mahkemesi’nde davalı hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kovuşturma yapıldığını, davalının beraatine karar verildiğini, oysa ceza mahkemesinin sadece senedin sahteliği konusunda yargılama yaptığını, dolayısıyla bu kararın hukuk hakimini bağlamayacağını, davanın reddi kararının doğru olmadığını bildirmiştir. Davalı tarafından davacı aleyhine Kadıköy …İcra Müdürlüğü’nün … esas (yeni esası …) sayılı dosyasında 6.000,00 TL asıl alacak olmak üzere toplam 10.860,24 TL’nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı görülmüştür. Takip ve dava konusu senedin 16/02/2005 tanzim, 18/03/2005 vade tarihli, keşidecisinin davacı, lehtarın dava dışı …, hamilin ise davalı olduğu, senedin nakden kaydıyla düzenlendiği görülmüştür. Yargılama sırasında İİK’nun 72/3 maddesi uyarınca tedbir kararı verildiği ve bu kararın infaz edildiği anlaşılmıştır. Dosya içinde bulunan Çorum …Noterliği’nin 20/06/2007 tarihli vekaletnamesinde; …’ın …’ı kendisi adına kambiyo taahhüdünde bulunma ve ciro etme konusunda yetkilendirdiği görülmüştür. Davalının 18/04/2013 tarihli duruşmada; ” davaya konu edilen senet dava dışı kardeşim olan … ile beraber işlettiğimiz oto galeriye davacının bana olan borcu için düzenlenerek kardeşim …’a verilmiştir. Kesinlikle zorla imzalatmak söz konusu değildir. Davacı asıl bana borçludur. Ancak benim Muğla Bodrumda işletmem olduğundan ve genellikle orda olduğumdan senet kardeşim …adına düzenlenip verilmiştir. Davacı beni aynı senedin zorla imzalatıldığı iddiasıyla daha önce Beykoz Savcılığa şikayet etmiştir. Beykoz Savcılığı yetkisizlikle Kadıköy Savcılığına göndermiştir. Kadıköy C.Başsavcılığı da takipsizlik kararı da vermiştir. Buna ilişkin belgeleri sunacağım. Bana göstermiş olduğunuz dosyada mübrez 16.2.2005 tarihli ve 18.3.2005 vade tarihli 8000 TL bedelli bononun arkasındaki … ismini ve onun altındaki imza ile kendi adım soyadımı ve alttaki imzalar benim tarafımdan bizzat atılmıştır. Kardeşim … 2007 yılının 6.ayında bana vekaletname vermiştir. Bu vekaletnameye istinaden kardeşim adına senedi kendi adıma ciro ettim ve takibe koydum. Buna ilişkin vekaletnameyi sunacağım. Senede mahsuben İcra dairesinden sadece 572,00 TL para ödenmiştir. davanın reddini talep ediyorum. Delilerimi sunacağım ” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür. İstanbul Anadolu 30.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/33 esas, 2014/21 karar sayılı ilamıyla; sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan beraat kararı verildiği görülmüştür. Tanık … Kandıra Asliye Ceza Mahkemesi’nde talimatla verdiği ifadesinde; kendisinin yıllardır Kandıra ilçesi … köyünde ikamet ettiğini, üvey kardeşi …’ın da 1993 yılından beri İstanbul’da yaşadığını, iddianameye konu olayla ilgili bir bilgisinin bulunmadığını belirtmiştir. Dava dilekçesine ekli ibra belgesi başlıklı belgenin 08/02/2012 tarihli ve … ismi ile imza içerdiği, içeriğinde Kadıköy …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyaya konu olan 8.000,00 TL’lik senetle ilgili …’a hak ve alacak bulunmadığı, …’dan hiçbir zaman borç para almadığı ve bu senedi …’a ciro verip vermediğinin belirtildiği görülmüştür. Kandıra Asliye Hukuk Mahkemesi’nin talimat dosyasında; …’ın senette isminin kullanıldığını düşündüğünü, senet nedeniyle davacıdan alacağı olmadığını, ibra belgesini kendisinin düzenlediğini, imzanın da kendisine ait olduğunu, …’ın kendisine borcu bulunmadığını bildirdiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, dava konusu senedin zorla imzalatıldığını, ayrıca dava dışı lehtar …’ın alacağı bulunmadığını iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Dosya içeriğinden dava konusu senedin davacıya zorla imzalatıldığı hususu usulüne uygun delillerle kanıtlanamamıştır. Bu yöne ilişkin davacı vekilinin istinaf talebi yerinde değildir. Ne var ki, gerek ceza mahkemesi dosyası içeriğinden, gerekse eldeki dava dosyası içeriğinden dava konusu senette lehtar olan …’ın senedi cirolamadığı, bu kişiye ait ciro imzasının davalı tarafından atıldığı, davalının ise konuyla ilgili olarak vekaletname sunduğu, vekaletnamede bono düzenleme ve cirolama yetkisinin bulunduğu görülmüştür. Bonoda lehtar olarak yer alan … ile davalı kardeştir. Dava dışı … alacaklı olmadığı ve ciro imzasının kendisine ait olmadığı yolunda beyanda bulunmuştur. Öte yandan vekilin kedisiyle işlem yapma yasağı bulunmaktadır. Dolayısıyla somut olayda davalı vekil sıfatıyla kendisine ciro işlemi yapmıştır. Tüm bu açıklamalardan senedin gerçek bir alacağı içermediği, bu durumun lehtarla kardeş olan hamil tarafından bilinmesi gerektiği, ayrıca vekilin kendisiyle işlem yapma yasağına aykırı ciro yapılması nedeniyle davacının dava konusu senet nedeniyle borçlu olmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece açıklanan bu hususlar gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar vermesi usul ve yasaya aykırıdır. Hal böyle olunca davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/03/2018 gün, 2012/864 Esas, 2018/224 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davanın kabulü ile; davacının takibe konu 16/02/2005 tanzim, 18/03/2005 vade tarihli, 8.000,00 TL bedelli bonodan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, 4-Takipte bononun 6.000,00 TL’lik kısmı asıl alacak olarak talep edildiğinden bu tutarın %40’ı olan 2.400,00 TL kötüniyetli takip tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davalının yerinde görülmeyen tazminat talebinin reddine, 6-Alınması gereken 546,48 TL harçtan, peşin alınan 89,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 457,38 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 7-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 21,15 TL başvurma harcı, 3,30 TL vekalet harcı, 89,10 TL peşin harç ile 194,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 307,55 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına, 9-Davacı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 11- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 46,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 144,60 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 12-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 13-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.17/12/2020