Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2772 E. 2018/1942 K. 25.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2772 Esas
KARAR NO : 2018/1942
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/1304
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/09/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davalı tarafından müvekkili aleyhine bonoya dayalı olarak İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, müvekkilinin takibe konu borcu olmadığını, bononun sahte olduğu ve imzanın kendisine ait olmadığı gerekçesi ile İstanbul Anadolu 3.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/736 esas sayılı dosyası ile dava açtığını, müvekkilinin bonoyu incelediğinde bonodaki imzanın kendisine ait olabileceğini, ama geçmişte öz kardeşi olan davalıya aile şirketindeki veya kişisel banka işlemlerini takip etmesi için verdiği üzerinde banka adı, altında imzası olan kağıtların kesilerek ve boşluklara bilgisayardan çıktı alınarak hileli bir şekilde bono oluşturulduğunu farkettiğini, sahte senet oluşturulması sebebiyle davalı aleyhine soruşturma açtıklarını ve bu soruşturmanın devam ettiğini, davalının, öz ablası olan müvekkil ile arasında husumet doğması akabinde sahte bonoyu oluşturmuş olduğunu, konu ihtilafta davalının hileli fiillerinin mevcut olduğunu, müvekkilinin banka adı olacak şekilde banka işlemleri için davalıya verdiği kağıtların kes-doldur yöntemi ile bono yapıldığını, inceleme yapıldığı takdirde gerek bonodaki ad-imza üzerindeki yazıcı izleri ve mürekkepler, gerekse ad-imza yaşı ile bonodaki bilgisayar mürekkebi yaşı arasındaki farklılıkların tespit edilebileceğini belirterek sahtelik iddiasına konu 13.06.2014 düzenleme, 13.06.2017 ödeme tarihli, 520.000,00 TL bedelli, lehtarı ve yetkili hamili davalı …, borçlusu müvekkil … olan bono ile İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı dosyasında açılan icra takibinin öncelikle HMK m.209’a göre teminatsız, bu talebin reddi halinde teminat karşılığı durdurulmasına ve bononun dava sürecinde hiçbir işleme esas alınmamasına dair tedbir kararı verilmesine, davanın kabulüne ve konu bononun sahte olduğunun tespiti ile müvekkilin istanbul Anadolu ..İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasındaki sahtelik iddiasına konu bononun borcun kaynağı olduğu takipte hem sahtelikten hem de esas borç ilişkisi ile sair nedenlerden borçsuz olduğunun tespitine, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafından açılmış bulunan işbu davanın son derece haksız, mesnetsiz, kötü niyetli, usule, yasaya, gerçeklere ve hakkaniyete aykırı, yasal dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatın hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece 01.12.2017 tarihli kararla; davanın İİK’nun 72.maddesine göre açılan menfi tespit davası olduğu, HMK’nun 209.maddesinin uygulanamayacağı, takipten sonra açılan menfi tespit davasında da takibin durdurulması şeklinde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği gerekçeleriyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiği görülmüştür.
Davalı tarafından davacı aleyhine 520.000,00 TL bonoya dayalı olarak 16 Haziran 2017 tarihinde kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır.
Takibe dayanak senedin 13/06/2014 tanzim, 13/06/2017 vade tarihli, 520.000,00 TL bedelli, keşidecisi davacı, lehtarının ise davalı olduğu görülmüştür.
Davacı vekili dosyaya sunduğu 14.12.2017 tarihli dilekçesi ile; 01.12.2017 tarihli ihtiyati tedbir istemi hakkında karardan rücu edilerek sahtelik iddiası konusu 13.06.2014 düzenleme, 13.06.2017 ödeme tarihli, 520.000,00 TL bedelli, lehtarı ve yetkili hamili davalı …, borçlusu müvekkil … olan bono ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında açılan icra takibinin öncelikle HMK m. 209’a göre teminatsız, bu talebin reddi halinde teminat karşılığı durdurulmasına ve bononun dava sürecinde hiçbir işleme esas alınmamasına dair ihtiyati tedbir kararı verilmesine, takibin durdurulması talebinin tekraren reddi halinde %15 veya takdir olunacak teminat karşılığında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün… E. sayılı dosyası için İİK m. 72/3’e göre icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi yönünden ihtiyati tedbirine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin 14.12.2017 tarihli ihtiyati tedbir talebi üzerine mahkemece; HMK’nun 391/3 maddesinde ihtiyati tedbir talebinin reddi halinde kanun yoluna başvurulabileceğinin düzenlendiği, ilk talebin reddine ilişkin verilen karar ile sonraki talep arasında durumun değiştiğine dair dosyada hiçbir bilgi ve belge bulunmaması göz önünde tutularak usul ve yasaya uygun olmadığı gibi tüm dosya kapsamı, davanın niteliği, dava dilekçesi ve ekleri, önceki karardaki gerekçelerin varlığını koruduğu dikkate alınarak HMK nun 389 vd. maddelerinde yazılı koşulların oluşmadığı gerekçesiyle davacı tarafın takibin durdurulması istemli ihtiyati tedbir isteminin reddine, ancak davacı tarafça İİK’nun 72. maddesi uyarınca icra veznesine girecek paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkin taleplerini dava dilekçesinde talep etmediği, ilk kez bu istemde bulunulduğu ve İİK’nun 72 maddesi hükmü dikkate alınarak bu yöndeki ihtiyati tedbir isteminin kabulü ile alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere teminat karşılığında icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda ihtiyati tedbir kararı verildiği, ancak bu karara ilişkin UYAP ortamında davacının istinafına rastlanmamıştır.
Dosyanın davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddi kararını istinaf etmesi üzerine dairemize geldiği ve dairemizin 03/05/2018 gün, 2018/488 – 1071 E.K sayılı ilamı ile davacı vekilinin istinaftan sonraki talebi üzerine İİK’nun 72/3 maddesi uyarınca icra veznesine yatacak paranın ödenmesinin önlenmesi şeklinde karar verildiği, dolayısıyla davacı vekilinin istinaf talebinde hukuki yarar kalmadığı gerekçesiyle istinaf isteminin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece verilen 23/01/2018 günlü karara yönelik olarak davalı vekilinin tarihsiz dilekçesi ile 18/04/2018 tarihinde icra dosyası alacağının tamamının davacı tarafça icra dosyasına yatırılmasının istendiği, mahkemenin ise 21/06/2018 tarihli kararı ile ihtiyati tedbir kararının davalıya 31/01/2018 tarihinde tebliğ edildiği, ancak davalının süresinde itiraz hakkını kullanmadığı, ayrıca dosya alacağının tamamının ödenmesi talebinin de usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçeleriyle itirazın yasal süre içinde yapılmamış olması nedeniyle reddine, davalı vekilinin dosya alacağının tamamını dosyaya ödenmesi talebinin de usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle reddine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
Davalı vekili istinaf sebebi olarak; icra veznesine yatan paranın ödenmesinin durdurulması için dosya borcunun tamamının icra kasasına depo edilmesi ve %15 oarınında teminatın mahkeme veznesine yatırılması gerektiğini, bu nedenle tedbir kararının eksik olduğunu, müvekkilinin mağdur olduğunu, ara kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
GEREKÇE:
Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ise davalı vekilinin itirazı üzerine mahkemenin 21/06/2018 tarihli verdiği red kararına yöneliktir. Davalı vekilinin itirazı süresinde değildir. Dolayısıyla davalı vekilinin itirazının bu yönden reddi doğru olup dairemizce davalı vekilinin diğer itiraz sebepleri ile ilgili öne sürdüğü istinaf taleplerinin değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi.25/09/2018