Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2702 E. 2021/875 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2702 Esas
KARAR NO: 2021/875
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/11/2017
NUMARASI: 2015/116 E. – 2017/1364 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/04/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı şirketten alacağı nedeniyle İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından davalı aleyhine ilamsız icra takibine başlatıldığını, ancak davalı yanın söz konusu takibe kötü niyetli olarak mesnetsiz yere itiraz ettiğini, müvekkilinin alacağının sabit olduğunu, müvekkili …’nin merhum babası ile davalı …. arasında gelişmiş çeşitli hukuki ve mali ilişkiler sebebiyle …. nin müvekkilinin babasına çek ve senetlerin tanzim edilip verildiğini, ancak alacağını belgeleyen bu çekin ve senetlerin müvekkilinin babasının vefatından sonra merhumun kasasında bulunduğunu ve müvekkilinin bu durumdan bu şekilde haberdar olduğunu, bu çeklerin ve senetlerin alındığı tarihte muteber olduğunu, bankaya ibraz sürelerinin geçtiğinin anlaşıldığını ve akabinde de borçlu yanla iş bu dava konusu alacağa dair görüşmeler yapıldığını ve davalının borcu kabul ettiğini, çeklerin müvekkilinin babasına davalı şirket yönetim kurulu başkan yardımcısı tarafından imzalatılıp verildiğini, icra takibine konu çek ve senetlerin toplamının 20 adet olduğu, çek ve senetlerden doğan borcun keşide günlerinde ödenememesi akabinde de davalı şirket ile yapılan görüşmelerde, davalı … Tekstil Yönetim Kurulu başkanı …un şirketin borcunu tekeffül ettiğini ve taraflarca Protokol imzalanarak Protokol ekine de Ön protokol başlığı ile ilgili çekin ve senetlerin dökümünü eklendiğini, ancak söz konusu Protokol gereğince …un Protokolün ekinde bulunan icra takibi konusu çeklerin Protokol ile kararlaştırıldığı şekilde keşideciye iadesi için yerine getirmesi gereken edimleri ifa edemediğinden ve müvekkilinin alacağını alamadığını ayrıca çek ve senetlerin ticari defterlere işlenmediğini ve tacir davalının ticari defterlerine işlememesinin basiretli bir tacir özeni göstermesi gereken davalı şirketin kusuru olduğunu, davalı yanın yaptığı itirazında icra takibine konu çekin ve senetlerin zayii ile ilgili iddiada da bulunmadığını, çeklerin somut olarak mevcut ve davalı yanın borcunun da sabit olduğunu, bu nedenlerle davalının haksız, mesnetsiz, hukuka aykırı ve kötü niyetli olarak itiraz ettiği İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına yine davalı yanın haksız ve mesnetsiz olarak talep ettiği ödeme emrinin iptali talebinin reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler: Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu takibe dayanak süreleri geçmiş çek ve senetlerle ilgili olarak davacı ile müvekkil … Tekstil A.Ş. arasında bir ticari ilişkinin bulunmadığını, … Tekstil A.Ş.’nin ticari defterlerinde protokol ekinde yazılı olduğu çeklerle ilgili herhangi bir kayıt bulunmadığını, bu durumunda işbu çek ve senetlerle müvekkilinin bir alakasının bulunmadığını ve müvekkilinin davacıya borcu bulunmadığını, davacının işbu çek ve senetlerin hangi ticari ilişkiye dayandığına dair bir beyanda da bulunmadığından işbu davada ispat külfetinin davacıda olduğunu, izah edilen sebeplerle hangi amaçla, hangi yetkiyle ve hangi tarihte düzenlendiği belli olmayan şeklen geçerliliği de bulunmayan bir protokole dayanılarak müvekkilinin borçlu olduğunun söylenemeyeceğini, davacının alacak iddiasına dayanak teşkil ettiği çeklerin ve senetlerin ibraz sürelerinin geçmesi nedeniyle alacağın varlığını ispat açısından yeterliliğini kaybettiğini, bu nedenle bu çek-ve senetlere dayanılarak başlatılan takibe yapmış oldukları itirazın yerinde olduğunu, iş bu dava ile açılan itirazın iptali davasının reddinin gerektiğini, bu çeklerin ve senetlerin vadelerinin geçtiğini ve bir çoğunun da zaman aşımlarının da dolduğu göz önüne alındığında davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddi ile %40’dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı: İlk derece mahkemesince; “…takibe konu çek ve senetlerin ibraz sürelerinin geçtiği ve taraflar arasındaki temel ilişkinin de incelendiği, davalı ile davacı arasında ticari ilişkinin incelenen davalı tarafa ait ticari defterlerde tespit edilemediği ve ticaret sicil kayıtlarına göre davalı şirketin taahhüt altına sokacak nakdi değerin 200.000,00 ABD doları veya karşılığı Türk Lirası’nı aşan sözlü ve yazılı sözleşme, vaad vb. Konulara ilişkin kararlarda … ile …’un müşterek olarak şirket unvanı altına atacakları imzaları ile şirketin temsil ve ilzam etmeye yetkili oldukları, takibe konu 31/01/2009 tarihli … Kurumuna ait 397.700 USD miktarlı çekin müşterek olarak şirket unvanı altına atacakları imza ile, düzenlenmesi gerekirken … tarafından tek imzalı olarak düzenlendiğinden davalı şirket sicil kayıtlarına uygun olmadığı, diğer çek ve senetlerin de davalının 2005 ve 2006 yılları ticari defterleri imha edildiğinden davalı şirket ticari defterlerine kayıtlı olup olmadıklarının tespitinin yapılamadığı, davalı şirkete ait 2008 ve 2009 yılı ticari defterlerinde de takibe konu çek ve senetlerin kayıtlı olmadığı ve zaten davacının dava dilekçesinde çek ve senetlerin davacının babası ile davalı şirket arasındaki hukuki ve mali ilişkiler sebebiyle düzenlendiğinin ve bu çek ve senetlerin davacının babasının vefatından sonra merhumun kasasında bulunduğu ve bulunduğunda çeklerin ibraz sürelerinin geçtiği ve davacının iddiasına göre davalı şirket yetkilisi … ile görüşülerek çeklerin tarih kısmının son rakamının değiştirildiği ve çeklerin vade hanesindeki 7 rakamlarının 9 olarak, 6 rakamlarının ise 8 olarak değiştirildiği belirtilmiş ise de, davalı şirket vekilinin davayı kabul etmediği, protokolü kabul etmediği ve davanın reddini istediği ve … ile …’un şirket yetkilileri oldukları, vekaletnamede isimlerinin olduğu ve davacının takip tarihi ve dava tarihi itibariyle davalıdan alacaklı olduğunu ispatlayamadığından davanın reddine ve davalı tarafın kötüniyet tazminat talebinin İİK nun 72/5 maddesinde belirtilen şartlar oluşmadığı” gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “… Davalı şirketin mali olarak zor durumda olması nedeniyle bu çek ve senetlerden doğan borcun keşide günlerinde ödenememesi akabinde davalı şirket ile yapılan görüşmelerde, davalı … Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı; … şirketin borcunu tekeffül etmiş ve taraflarca ; Protokol imzalanarak Protokol ekine de Ön Protokol başlığı ile ilgili çek ve senetlerin dökümü eklenmiştir. Ancak, söz konusu Protokol gereğince … Protokolün ekinde bulunan icra takibi konusu çeklerin Protokol ile kararlaştırıldığı şekilde keşideciye iadesi için yerine getirmesi gereken edimleri ifa edememiş ve müvekkilim alacağını alamamış ve alacağın tahsili için hukuki haklarını kullanarak takip ve dava açmıştır. Protokol’e konu bu çek dökümleri yapılmadan önce … Tekstil çekleri gününde ödeyemediği için müvekkilden vade istemiş ve keşideci tarafından yeni çekler düzenlemektense çek tarihlerinin yıl hanelerinin son rakamları değiştirilmek sureti ile her bir çek ve senet ödemesi 2 yıl ertelenmiştir. Bu değişiklik nedeni ile de her bir çek ve senedin yalnızca tarih kısmının son rakamı keşideci tarafından değiştirilerek yanlarına paraf atılmıştır. Nitekim, çek ve senetler incelendiğinde de görüldüğü üzere çeklerin numaraları ve miktarları tamamen aynıdır. Tek farklılık çeklerin vade tarihlerindeki yıl hanesinde bulunan “7” rakamları “9” olarak değiştirilmiş, “6” rakamları ise “8” olacak şekilde her biri keşideci tarafından paraflanmak sureti ile değiştirilmiş böylece davalı yana 2 yıl daha ödeme süresi tanınmıştır. Senetlerin ise 0,35$’lık kısmı Protokol de belirtilen senet miktarlarına yansıtılmamış bedel yuvarlanarak yazılmış ve yine çeklerdeki gibi senedin vade tarihlerindeki yılın son rakamı “7” olanları “9 “, son rakamı “6” olanı “8”olarak yine paraflanarak değiştirmişlerdir. Ayrıca, senetlerin numaraları Protokolde de icra dosyasına sunulan senetlerde de tamamen aynıdır ve senetler icra takibine konu edilirken TL takibi yapıldığından vade tarihleri ile faiz miktarları değiştiğinden her biri farklı TL bedelli olarak takibe yansıtılmıştır. Davaya konu İcra Takibinin mesnedi çek ve senetler davalı şirket Yönetim Kurulu Başkanının müvekkil ile imzalamış olduğu Protokole ek olarak düzenlenen çek dökümü baz alınarak hazırlanmıştır ki İcra Takibi dosyasına sunduğumuz çek ve senet suretleri de incelendiğinde tümünün Protokol ile aynı olduğu görülmüştür. Borçlu şirketin Yetkilisi tarafından kendi şirketine ait çek ve senetleri tanzim ederek keşideci sıfatıyla alacaklıya teslim etmesi ve bunu Ticari Defterlerine kaydetmemesi tamamen borçlu /davalı şirketin kusurudur. Hiç kimse kendi kusuru nedeniyle karşı tarafın haksız olduğunu iddia edemez. Kaldı ki; davalı şirket Yönetim Kurulu Başkanı ile müvekkilim arasında akdedilen Protokol’ün 2. Maddesin de açıkça “ 11/01/2010 tarihinden önce satıcının (borçlu-davalı) alıcıda (alacaklı-davacı) bulunan çek senet, açık hesap, elden alınmış veya bilançolara yansımış/yansımamış tüm borçları bu dairenin devri ve ferağı ile birlikte sona ermiş olacaktır.” demektedir. Yani görüleceği üzere davalı şirketin Yönetim Kurulu Başkanı ile yapılan Protokolde de davalı yan İcra takibine konu çek ve Senetlerin Bilançolara Yansısın/Yansımasın borçların sabit olduğunu beyan etmiştir. Davalı yan yaptığı itirazında icra takibine konu çek ve senetlerin zayii ile ilgili bir iddiada da bulunmamıştır. Çekler somut olarak mevcuttur ve davalı yanın borcu da sabittir. Bunlarla birlikte, Davalı yan itirazında böyle bir borcun defterlerine işlenmediğini böyle bir borçlarının olmadığını iddia etmiş ancak çeklerin üzerindeki imzaların şirket yetkililerine ait olmadığını iddia etmediği gibi , bu imzalara da itiraz etmemiştir. Tüm çek ve senetlerdeki imzalar ve hatta paraflar aynı el ürünüdür. Davalı yanca bu imzalara itiraz edilmemesi de, çeklerin davalı şirket Yetkilisi tarafından imzalandığının ve bu borcun sabit olduğunu açık bir kanıtıdır. Yerel mahkeme de 20 adet çek ve şirket yetkilisinin imzasını taşıyan protokole itibar etmeden ve bu protokolü göz ardı ederek hukuka ve hakkaniyete aykırı olarak hüküm kurmuştur.01/02/2013 tarihli 8249 sayılı ticaret sicil gazetesinin 309. Sayfasında da ‘Şirket adına yapılacak bütün akit ve taahhütlerde bankalar, şirketler, resmi daireler ve tüm üçüncü kişiler nezdinde ahzu kabz işlemlerinde ve ilzam edici her husuta; Yönetim Kurulu Başkanı(…) veya Yönetim Kurulu Başkan Vekilinden herhangi birisinin münferiden şirket unvanı altında alacakları imzaları ile şirket temsil ve ilzam etmeleri ‘ ‘Ancak; aşağıda belirtilen işlemlerde, Şirket Yönetim Kurulu Başkanı … Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı …’un müşterek olarak şirket ünvanı altına alacakları imzaları ile şirket temsil ve ilzam etmeleri’ … ‘4.şirketi taahhüt altına sokacak nakdi değeri 200.000- ABD Dolar veya karşılığı Türk Lirası tutarını aşan sözlü ve yazılı sözleşme, vaad ve benzeri konulara ilişkin karar.’ Denilerek yönetim kurulu başkanının yetkisi her ne karar sınırlı da olsa çek ve senet tutarları incelendiğinde miktarlarının 200.000-ABD dolarını aşmadığı görülecek olup davalının bu yöndeki iddiaları hukuki dayanaktan yoksundur. Davaya konu çekler ve senetlere ilişkin olarak davalı şirket yönetim kurulu başkanı ile imzalanan protokol gereği yönetim kurulu başkanına karşı müvekkil yanca İstanbul 31. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/135 E. 2013/137 K. sayılı dosya ile yargılama yapılmış ve ilgili mahkemenin gerekçeli kararında da ‘taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümlerine göre davalının, davacıya borçlu olduğu, davalının çek ve senetleri düzenlediği, davalının sunduğu çeklerin bankaya ibraz sürelerinin geçtiği, bu nedenle davacının sunduğu çek ve senetlerin ibraz süreleri geçtiğinden kambiyo senedi vasfını kaybettiği anlaşılmıştır. Bu durumda sözleşmeye konu çek ve senetler dolayısıyla soyut borç ikrarı özelliğini de kaybedecektir. Dolayısıyla bu senetlere dayanarak alacaklı olduğunu iddia eden kişi alacağını yalnız bu senetlere dayanarak ispatlayamaz. Zira bu senetler adi senet değildir. Mahkememize ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre yazılı delil başlangıcı kabul edilir ve ancak alacak iddiası senetlerle birlikte diğer delillerle ispat edilebilir. Taraflar arasında akdedilen protokolün 1. Maddesine göre davacıya en geç 31/12/2012 tarihinde intikal ettirilmesi gereken taşınmazın teslim edilmemiş olması B.K. anlamında borca aykırılıktır. Protokolün 1 ve 2. Maddesinde dairenin mülkiyetinin davacıya devir sebebi olarak davacının elinde bulunan çek, senet, açık hesap elden alınmış veya bilançolarla yansımış ve yansımamış borçların varlığını göstermektedir. Bu nedenle taraflar arasında akdedilen bu protokol davacının dayandığı senetlerin birer alacak hakkı içerdiği ve geçerli bir temel ilişkiye dayanmaktadır. Dolayısıyla ibraz süresi geçmiş olan çek ve senetlerin yazılı delil başlangıcı sayılması ve bu hususun başka delillerle ispat etmesi gerekeceğinden taraflar arasında akdedilen protokol mahkememiz tarafından kesin delil vasfında değerlendirilmiştir. Bu durumda protokolün ve senetlerin varlığı sebebiyle alacağın mevcut olduğu kanaati mahkememizde hasıl olduğundan…’yönünde hüküm kurulmuştur. Bu nedenle davanın reddi kararı hatalıdır ….” denilerek kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava ; itirazın iptali davasıdır. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. HMK 355. Maddeye göre yapılan incelemede, mahkemenin görevli olduğu, kesin yetki kuralına tabi bir dava olmadığı, zorunlu arabuluculuk konusunda dava şartı eksikliğinin bulunmadığı, taraf ehliyetlerinde bir eksiklik bulunmadığı, taraf teşkilinin sağlandığı , tarafların teminat yükümlülüklerinin bulunmadığı, vekaletnamelerin dosyada olduğu, davada hukuki yarar bulunduğu, hak düşürücü süre uygulanmasını gerektirir bir uyuşmazlığın bulunmadığı, derdestlik veya kesin hüküm bulunmadığı ,harcın dava değerine ve niteliğine nazaran doğru hesaplandığı, gerekçeli karar ile hüküm fıkrası arasında çelişki bulunmadığı görülmüştür. Esasa ilişkin istinaf incelemesinde; Davacı yanın takibe davalı şirketin keşideci bulunduğu ancak kambiyo vasfını yitirmiş senetlere dayalı ilamsız takip yaptığı, davalı yanın şirket nezdinde borçlarının bulunmadığı yönünde itiraz ettiği anlaşılmaktadır. Davacı yanın kök ilişkinin ispatı ve alacağın varlık ve miktarına yönelik delili dava dışı … ile davacı yan arasında imzalanan protokollerdir. Davacı ile dava dışı … arasında imzalanan bila tarihli sözleşmede ; İstanbul ili, Büyükçekmece ilçesi, … köyünde bulunan Büyükçekmece 1.Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü’nün … Pafta, … Ada, … parsel sayılı ve 9.643,48 m2 miktarlı arsa nitelikli taşınmaz üzerinde 3.kişi … A.Ş. ile satıcı arasında İstanbul … Noterliği’nde 09.04.2009 tarih ve … yevmiye numarasıyla tanzim ve imza edilen “Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi” gereğince inşa edilmekte olan taşınmaz üzerindeki kat irtifaklı daire satışına ilişkindir. Yukarıda vasıflan yazılı taşınmazda kat irtifak tapusuna sahip … BLOK .. No’lu 153/40060 m2 arsa paylı 2 + 1 daire mülkiyeti satıcı tarafından alıcıya en geç 31.12.2011 tarihine kadar intikal ettirilecektir. 11/01/2010 tarihinden Önce satıcının alıcıda bulunan çek, senet, açık hesap, elden alınmış veya bilançolara yansımış/yansımamış tüm borçları bu daire/dairelerin alıcıya tapuda devir ve ferağı ile birlikte sona ermiş olacaktır. Tapunun devir ve ferağından sonra alıcı, satıcıdan herhangi bir hak ve alacak iddiasında bulunmayacaktır. Borçlu kesin olarak ibra edilmiş olacaktır. Satıcı tarafından alıcıya devir ve ferağı verilmiş olan daire ile ilgili olarak 3. kişi … Ticaret A.Ş.’nin daireleri tamamlayarak teslimi konusunda sorumluluk almış olup, dairelerin inşaat sözleşmesinde öngörülen zamanda bitirilip teslim edilmemesinden satıcı doğrudan sorumludur. Satıcı tarafından inşaatın süreci, inşaat sözleşmesine uygun şekilde ve yine sözleşmede öngörülen şartlar çerçevesinde takip edilecektir. Satıcının sorumluluğu İstanbul … Noterliği’nde düzenlenen 09.04.2009 tarih ve … yevmiye no’lu Satış vaadinin 17. maddesinde düzenlenmiş biçimiyle sınırlıdır. Alıcı 17. maddede öngörülen tazminatın dışında bir tazminat talebinde bulunamaz. Alıcıya 145.000 USD kalan borç vadeli senet verilerek bilahare kapatılacaktır. Aşağıda dökümü yapılan çek ve senetler iade alınacaktır. Protokole konu Senetler ve çeklerin seri numaraları ile takibe konu çeklerin ve senetlerin seri numaraları ve ayrıca tamamının miktarının ve düzenleme tarihinin uyumlu olduğu, vade tarihlerinin değiştirildiği anlaşılmaktadır. Protokol içeriği incelendiğinde şirketin taraf olmadığı , şirket adına düzenlenmiş çek ve senetlerin kendi sorumluluğunda olduğunu, bu sorumluluğun tapu devrine kadar devam edeceğini , tapu devrinden sonra senetlerin iade edileceği kararlaştırılmıştır. Bu sözleşme irdelendiğinde 2 hususu içermektedir. 1. Si dava dışı … şirketinin edimini taahhüt ( 3. Kişinin edimini taahhüt mahiyetinde) 2. Si davalı şirketin keşidecisi olduğu çek ve senetlerle ilgili “… satıcının alıcıda bulunan çek, senet, açık hesap, elden alınmış veya bilançolara yansımış/yansımamış tüm borçları bu daire/dairelerin alıcıya tapuda devir ve ferağı ile birlikte sona ermiş olacaktır.) ibaresinin ters anlımı ile değerlendirildiğinde dairenin teslim edilmemesi halinde bu senetlerin ve çeklerin tahsili gündeme gelecektir. Protokolü dava dışı şirket yönetim kurulu başkanı şahsen imzaladığı için burada artık borcun naklinden sözetmek mümkündür. Düzenleme tarihi itibari ile 818 Sayılı Yasa yürürlükte olup, BK 174. Maddeye göre Evvelki borçlunun yerine yenisinin kaim olması ve borçtan beraeti borcun nakli müteahhidi ile alacaklı arasında yapılacak akit ile vukubulur. Protokolün bu anlamda borcun nakli sözleşmesi olduğu ve alacaklı ve yeni borçlu sözleşmiş olmakla önceki borçlu ( şirket) borçtan kurtulmuş olacaktır. Borcun nakli yasal hükümlerine göre davalı şirketin borçtan kurtulmuş olduğu gibi ; sözleşme bedelinin tamamı üzerinden miktarın belirlenmesi gerekmekte olup, sözleşme bedelinin şirket yönetim kurulu başkanının ferdi imzası ile şirketi bağlaması da sicil kayıtlarındaki temsil düzenlemelerine göre mümkün değildir. Şirketin de borcu benimsemediği ticari defterleri ile sabittir. Ayrıca davacı yanın dava dışı şirket yönetim kurulu başkanı … hakkında aynı belge ve senetlere dayalı olarak açtığı alacak davası İstanbul kapatılan 31. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/135 Esas ve 2013/137 Karar sayılı dosyasında karara bağlanmış olup, davanın kabul edildiği, davacının dava dilekçesinde ve diğer yazılı beyanlarında ve özellikle 06/12/2012 tarihli dilekçesinde aslında borcun davalı … tarafından şahsen üstlenildiği açıkça beyan edilmiştir. Yani borcun nakli hususu davacı yanca da ikrar edilmiş bir hukuki olgudur. Açıklanan bu gerekçeler ile ilk derece mahkemesinin salt ticari defterlere dayalı gerekçesi yerinde görülmemiş ve bu nedenle gerekçesi değiştirilerek esas hakkında yeniden hüküm kurulması gerekmiştir. Sonuç olarak davacı yan istinafında haklı olmadığından, davalı yan harç ve istinaf yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamıştır.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 -Davacı yanın istinaf başvurusunun KABULÜNE ; ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA 2-İlk derece mahkemesine açılan davada ;Davanın yerinde görülmediğinden reddine ; takip haksız olmakla birlikte koşulları oluşmadığından kötüniyet tazminatı talebinin de reddine Alınması gereken 59,30 .TL red harcının peşin alınan harçtan mahsubu ile artan 10.169,35-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, Davalı kendisini vekil ile temsil ettiğinden A.A.Ü.T ne göre hesaplanan 55.089,29.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
İSTİNAF YARGILAMASINDA 3-Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacı yandan tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına 4- Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına 5 – İstinaf incelemesi duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucu , gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal sürede Yargıtay’a temyiz başvuru yolu olanaklı şekilde 22/04/2021 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.