Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2696 E. 2021/900 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2696 Esas
KARAR NO: 2021/900
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/04/2018
NUMARASI: 2016/141 E. – 2018/373 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/04/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA
A-)Açılan dava ve iddia: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı … ile … arasında imzalanan sözleşmeye istinaden davalılardan …’e 30.500 USD lik senet verdiğini, senedin bedelini elden ödediğini, ancak senedi alamadığını, senedin ödendiğine dair bir yazı aldığını, ancak davalı …’ün senedi iade etmeyip …’e ciroladığını, onun da diğer davalı …’a ciroladığını, davalı …’ın da senedi takibe koyduğunu ileri sürerek borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler : Davalı … vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı itirazlarının olduğunu, davalının iyiniyetli 3. Kişi olduğunu bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde; davacıyı tanımadığını, davalı …’e nakit para verdiğini ödenmeyince kendisine senet verdiğini kendisinin ise senedi …’a verdiğini, senet ödenmeyince senetin karşılığını istedi kendisinin de seneti alan …’ü arayarak senet bedelini ödemesini istediğini mağdur olduğunu bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davaya konu senetyin teminat senedi olduğunu gösterir bir delil olmadığını,dava dilekçesinde belirtilen sözleşmenin altında davalının imzasının bulunmadığını, tek taraflı düzenlendiğini bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı: İlk derece mahkemesince; ” Davacı senedi ödediğini ileri sürmüş, ancak yazılı bir belge ile ispatlayamamıştır. Davacının ibraz ettiği davalı …ün imzasını içeren “30.000 dolar senedi iade edeceğimi beyan ederim” yazılı belgede (Ek-2) tarih ve sened bilgileri yoktur. Taralar arasında 09/03/2011 tarihli el yazısı ile gelişi güzel hazırlanmış sözleşmeye göre davalının davacıya 29.500 dolar para vereceği, davacının 1 ay sonra bu bedeli 30.500 dolar olarak geri ödeyeceği yazmaktadır. Takibe dayanak olan davamızın konusunu oluşturan senet incelendiğinde senedin düzenlenme tarihinin 09/03/2011 olduğu, vade tarihinin 09/04/2011 olduğu, senet bedelinin 30.500 dolar olduğu ve senedin bu sözleşme için verildiğine dair bir kanaat oluşturduğu anlaşılmaktadır. Sözleşmede …’ün imzası yoktur. …’ün şahit olarak imzası vardır. Ancak ne sözleşmenin geçerliliği yönünden bir ihtilaf ne de senetteki imzalar bakımından bir imza inkarı yoktur. İhtilaf, senet bedeli ödendiğinde davacıya verildiği iddia edilen ek 2 olarak sunulan belgenin bu senede ilişkin olup olmadığıdır. Davalı, Ek-2 deki beyanının altındaki imzayı kabul etmektedir. Bir imza inkarı yoktur. Bu nednele imza incelemesi yaptırılmasına da gerek olmamıştır. Ancak bu beyanda “30.000 dolarlık” bir senetten bahsedildiği, takibe konan senedin 30.500 dolarlık olduğu anlaşılmaktadır. Yine davalı, başka senetlerin de olduğunu, başka bir senedin ödendiğini, bu yazının o sebeple verildiğini ileri sürmüştür. Senette yazılı bedelle, yazılı belgedeki bedelin farklı olması da davalının bu iddiasını destekler mahiyettedir. Davacının dayanağı olan tek belge ek 2 belgesi olup, belgede bir tarih yoktur. Tarih olmadığı gibi, senedin ayırıcı özellikleri de (vade tarihi, keşide tarihi gibi ) yoktur. Hal böyle olunca davacının senedi ödediğini ispatladığından söz edilemez. Senedin bedelsiz kaldığı ispatlanmadığı için diğer davalılara açılan davanın da görülebilirliği yoktur. Çünkü diğer iki davalı yönünden geçerli bir ciro silsilesine göre senedi elinde bulunduran kişi yetkili hamil sayılacak, hamilin de kötü niyeti kanıtlanmadığı sürece yetkili hamil olduğu kabul edilecektir. Davacı vekili, mirasçılardan aldığı, usulüne uygun vekaletnamesini sunmuş, davayı takip ettikleri anlaşılmıştır. Ayrıca davacı asilin müştekisi olduğu davalar aleyhine devam eden tefecilik, bedelsiz senedi kullanma suçlarından yapılan soruşturmanın da takipsizlik kararı verilerek sonuçlandırıldığı anlaşılmıştır.Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın itiraz edilmeyerek kesinleştiği anlaşılmıştır….” denilerek davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Müteveffa Müvekkilimiz … (devamında müvekkilimiz denilecektir) ile davalıların arasında hiçbir ticaret bulunmamaktadır. Müvekkilin hesaplarında yaşanan bir sıkıntı sebebiyle 09.03.2011 tarihinde avukatı …’ün ofisine gittiğinde, …’ün teklifi üzerine Manas Üniversitesi yapım işlerinin aksamaması için acil olarak …’ün oğlu olan davalı …’den 29.500 Dolar elden para almış ve karşılığında bir aylık faiz olarak 1.000 Dolar olmak üzere 30.500 Dolarlık teminat senedi imzalatılmıştır. Sonrasında müvekkil hemen 3 gün sonra 30.000 Dolar ödemiş ve karşılığında da … imzalı 30.000 Dolarlık senedi iade edeceğine dair imza alınmıştır. Müvekkil geri ödemesini hemen yaptığı için 500 Dolar az olarak 30.000 Dolar ödemiş ve kendisinde de senedin örneği olmadığı için(senet için başlangıçta banka kasasında sonrasında da yırttık denilerek iadesi yapılmamıştır.) iade yazısında 30.000 Dolar olarak yazılmıştır. Davaya konu 30.500 Dolar teminat senedinin keşide tarihi 09.03.2011 ve ödeme tarihi bir ay sonrası 09.04.2011 tarihidir. Dava dilekçesinin eki olarak sunulan ve aslı savcılıkta bulunan sözleşmede de “..29.500 Dolar … tarafından bir ay müddetçe Manas Üniversitesi inşaatında kullanılacak ve bu sözleşmenin imzalanmasından itibaren bir ay içinde …’e geri verilecektir.. Bir ay kullanılacak olan 29.500 Dolar kar payı ile 30.500 Dolar geri ödenecektir. … tarafından teminat olarak 30.500 Dolar bir ay vadeli senet tanzim ederek verecektir. 09/03/2011” denilmektedir. Yani dosyada bulunan ve …’ün şahit olarak imzası bulunan sözleşmeye binaen bu teminat senedi düzenlenmiştir. Tarihler bu durumu açıkça ortaya koymaktadır. Senedin düzenlendiği tarihte … müvekkilimizin avukatı ve senedin lehtarı olan …’ünde babasıdır. … sözleşmeye attığı imzayı kabul etmediğine dair bir beyanı olmamasına rağmen, eğer inkar ederse dinlenerek imza incelemesi de yapılabilir. Yani olayın özü avukatının teklifiyle avukatının oğlundan usulsüz olarak borç almak zorunda kalan müvekkilin ödediği borç sebebiyle mağdur edilmesidir. Yukarıda belirtilen sözleşmeye binaen verilen senet teminat senedi sayıldığında icraya konulamayacaktır, kaldı ki tefeciliğe binaen oluşmuş eksik borçtur talep edilemeyecektir. Hepsinden önemlisi ödenmiştir, belgesi …’ünde imzasını kabul ettiği dava dilekçesinin ekinde bulunan belgedir. Davalıların müvekkille hiçbir ticari ilişkisi bulunmamakta olup, davalıların ispat çabası da yoktur. Davalılar ise senedin başka bir ilişkiye binaen alındığını iddia etmektedirler bu aşamadan sonra artık müvekkille varsa başka para ilişkilerini kendileri ispat etmelidirler. Nitekim … isticvabında başka borç olduğunu iddia ettiği 80.000 Dolar borca ilişkin bu senedi müvekkilin verdiğini iddia etmiştir. Bu iddiasını ispat için de çabaya girmemektedir. Çünkü böyle bir borç bulunmamaktadır. Müvekkilimizin hiç haberdar olmadığı 80.000 Dolar borcu olmadığını ispatı beklenemez. Dolayısıyla gelecek celseye kadar bu konuda ispata girişilmediği takdirde müvekkilin daha fazla icra dosyası ile muhatap olmaması ve mağduriyetinin artmaması adına ilk drece mahkemesinin kararının kaldırılarak davamızın kabulüne karar verilmesi gerekmektedir. Dosyada Alacaklı … açısından da mücerretlik ilkesi uygulanamayacaktır. Çünkü … diğer davalılarla beraber hareket etmektedir. Bunun en büyük kanıtı icra dosyasında diğer davalılarda borçlu olmasına rağmen onlara karşı işlem yapılmamasıdır. Birisine tebligat dahi tamamlanmamış, diğerine karşı ise mal varlığı sorgulaması dahi yapılmamıştır. Nitekim … diğer davalılarla ticari ilişkisini de ortaya koyamamıştır. Burada senet mücerretlik doğurmak adına …’a ciro edilmiş ve onun eliyle icraya konulmuştur. …’ın diğer davalılarla ticari ilişkisini açıklamak üzere isticvap edilmesini il derece mahkemesinde talep etmemize rağmen bu talebimiz karşılanmamıştır. Davada müvekkilin senedin ödendiğine ilişkin yazısı olduktan sonra bu yazının başka senede ait olduğunu ispat yükü karşı tarafa geçecektir. Ayrıca tarihteki senetle bire bir uyan sözleşme olması da ispat yükünü davalılara yüklemektedir. Bütün bunlara rağmen ilk derece mahkemesi tekraren ispat yükünü tarafımızda görerek karar vermiştir. Davalı vekalet ücreti de yanlış hesaplanmıştır. …” denilerek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava ;menfi tespit davasıdır. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. HMK 355. Maddeye göre yapılan incelemede, mahkemenin görevli olduğu, kesin yetki kuralına tabi bir dava olmadığı, zorunlu arabuluculuk konusunda dava şartı eksikliğinin bulunmadığı, taraf ehliyetlerinde bir eksiklik bulunmadığı, taraf teşkilinin sağlandığı , tarafların teminat yükümlülüklerinin bulunmadığı, vekaletnamelerin dosyada olduğu, davada hukuki yarar bulunduğu, hak düşürücü süre uygulanmasını gerektirir bir uyuşmazlığın bulunmadığı, derdestlik veya kesin hüküm bulunmadığı ,harcın dava değerine ve niteliğine nazaran doğru hesaplandığı, gerekçeli karar ile hüküm fıkrası arasında çelişki bulunmadığı görülmüştür. Somut olayda hukuki ihtilaf takibe konu senedin teminat senedi olup olmadığı noktasındadır. Davacının dayanağı; davalı yanca imzalanmamış bir sözleşmedir. Davalının imzasını taşımayan sözleşmenin davalı yanı bağlaması sözkonusu değildir. Yine davalı yanın imzasını kabul ettiği 30.000 USD bedelli bir senedin iade edileceğine dair beyan yazısın incelendiğinde eldeki senet bedeli ile uyuşmadığı gibi,senedin diğer vasıflarının da yer almadığı, dava konusu senetle ilişkilendirilemeyeceği kabul edilmelidir. Davalı … ‘ün gerek cevap dilekçesi, gerek yazılı beyanları gerekse isticvap tutanağındaki beyanlarında senet sebebini talil eden bir beyanı olmadığından ispat yükü halen davacı üzerindedir. Davacı yanın talil olarak nitelendirdiği husus senetle ilgili değil, davacının ek 2 olarak sunduğu 30.000 USD lik senedin iade edileceğine dair beyanının davaya konusu senetle ilgili olmadığı 80.000 USD yi bulan başkaca da borç verildiği yönündeki beyandır. Bu beyan senede değil, davacının sunduğu belgeye ilişkindir. Zaten izah edildiği gibi belgedeki rakam ile senet bedeli de uyumsuzdur. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür” ifadesine yer verilmiştir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya dair ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir. Usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i ( savunma ) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, 290’. maddedeki meblağdan az bir miktara dair olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet ( kesin delil ) ile ispat edilebilir. Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan ilişki “kambiyo ilişkisi” ismiyle anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu “kambiyo taahhüdü”nde bulunmuş olur. Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl /temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır. Bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin teminat senedi olduğunu savlayan tarafa aittir. Davaya konu bono nakden kaydını içermekte olup; bu kayıt karşısında bedelsizlik bakımından açılan menfi tespit davasında da ispat yükü davacı borçludadır. Davalı tarafça senedin talili yapılmadığından ispat yükünün yer değiştirdiğinden söz edilemeyecektir. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin senedin teminat senedi olduğunun kanıtlanamadığı yönündeki gerekçesi ve hükmü yerindedir. Diğer davalılar açısından da ispat külfetinin yerine getirilmediği, hamil takip alacaklısının iyiniyet karinesinin var olduğu, takip işlemlerinin muvazaa içerdiği yönündeki iddianın ise ancak davacının davalı …’e borçlu bulunmadığının kanıtlanması halinde irdelenmesi gerekeceği de kabul edilmelidir. Dava değeri 68.008,90 TL olup ilk 35.000 TL için 4.200,00 TL sonra gelen 33.008,90 TL için 3.630,98 TL ki toplam 7.830,98 TL olarak doğru ücreti vekalet tespit edildiği de hesaplanmıştır. Açıklanan tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararı hakkında davacı yanın istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1- Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2- Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına 3- Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına 4- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 22/04/2021 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.