Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2691 E. 2018/1944 K. 25.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2691 Esas
KARAR NO : 2018/1944
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/491
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/09/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin sağlık sektöründe ithalat ve ihracat işi yapan gerçek kişi tacir olduğunu, müvekkili ile dava dışı …. Ltd. Şti arasında düzenlenen 28/10/2014 tarihli satım sözleşmesi uyarınca adı geçen şirketin 19/09/2014 tarihli proforma faturada belirtilen cihaz ve sistemleri tam ve eksiksiz şekilde kurup çalıştırmayı taahhüt ettiğini, ancak şirketin teslim ve montaj edimlerini süresinde yerine getirmediğini, bu nedenle taraflar arasında düzenlenen ek protokol ile teslim ve montaj süresinin 15/05/2015 tarihine kadar uzatıldığını, adı geçen şirketin müvekkilini oyaladığını ve 01/03/2016 tarihli karar ile davalı … Ltd. Şti’ne birleşme yoluyla devredildiğini, …Ltd. Şti ile davalı … Şirketinin …Holding A.Ş bünyesinde bulunan grup şirketler olduğunu, birleşme ve devirden sonra davalı … tarafından sözleşmedeki edimlerin aynen yerine getirileceğinin taahhüt edildiğini ve bunun karşılığında her biri 50.000 TL bedelli 7 adet bononun müvekkilinden alındığını, aradan geçen uzun süreye rağmen… şirketinin de edimlerini yerine getirmediğini, bunun üzerine müvekkilince ihtarname çekilerek sözleşmenin ve ek protokolün feshedildiğini ve cezai şart talep edildiğini, bu arada davalı şirketin bonolardan 31/07/2016 tarihli ve 50.000 TL bedelli bonoyu protesto etmemesi için müvekkilince ödeme yapıldığını, bonoların aynı holding bünyesindeki diğer davalı …A.Ş’ye devir ve ciro edildiğini belirterek müvekkilinin 6 adet toplam 300.000,00 TL bedelli senetlerden borçlu olmadığnını tespitine, senetlerin iptaline, ödenen 50.000 TL ‘nin ödeme tarihinden itibaren davalılardan istirdadına ve 6 adet senedin icraya konulmaması için tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, 29/12/2016 tarihinde davalı …ve …A.Ş hakkında 674 Sayılı KHK’nun 19.maddesi uyarınca TMSF’nin kayyım olarak atandığı, 675 Sayılı KHK’nun 16. ve 670 Sayılı KHK’nun 5.maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, işbu kararın istinaf edilmesi üzerine, Dairemizce verilen 22/05/2018 gün, ve 2017/2518 esas , 2018/1215 sayılı kararla davalı şirketlerin kapatılmadığı, buna göre istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yargılamaya devam edilmesi için dosyanın geri çevrilmesine ve tedbir talebinin mahkemesince değerlendirilmesine karar verilmiştir.
Geri çevirme sonrası davacı vekili sunmuş olduğu 24/05/2018 tarihli dilekçesi ile; dava tarihinde dava konusu senetlerle ilgili herhangi bir icra takibi başlatılmadığı, bu nedenle İİK’nun 72/2 maddesi uyarınca senetlerin takibe konulmaması, başlatılan icranın durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
Mahkemece, 29/05/2018 tarihinde dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda; sözleşmenin 10.1 maddesinde sözleşme bedelinin 1.621.216,60 TL olduğu, 10.2 maddesinde ödemenin cihaz ve sistemleri kurulup kesin kabul tarihinde yapılacağının kararlaştırıldığı, dava konusu senetlerin sözleşme avansı olarak davalı şirkete verildiğinin sözleşmede yer almadığı, bu durumun yapılacak yargılama sonunda belirleneceği gerekçeleriyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
Davacı vekili istinaf sebebi olarak; mahkemenin davanın esasını halleder şekilde isabetsiz bir kararla ihtiyati tedbir talebini reddettiğini, mahkemenin %15 teminat mukabilinde takibin durdurulması kararı vermesi gerektiğini, İİK’nun 72/2.maddesindeki tedbir için davanın takipten önce açılmış olması ve alacağın %15’inden az olmamak üzere teminat yatırılması şartının bulunduğunu, başkaca bir şartının olmadığını, dava konusu bonoların satın alma sözleşmesi uyarınca verildiğini, davaların ise bu iddianın aksi yönde bir iddiada bulunmadıklarını, yine 29/09/2016 tarihli dilekçe ekinde sundukları ek protokol ile; davalının edimlerini yerine getirmediğinin anlaşıldığını, senetlerin bu nedenle bedelsiz kaldığını, bedelsiz kalan senetlerin takibe konulmasının müvekkilini zarara uğrattığını bildirmiştir.
Dosyanın incelenmesinde; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında davalı …nin davacı aleyhine 15/03/2018 tarihinde 6 adet senede dayalı olarak toplam 336.657,28 TL üzerinden kambiyo senetlerine özgü yolla takip başlatıldığı, takibe konu senetlerin 09/05/2016 tanzim tarihli olup, keşidecisinin davacı, lehtarının ise davalı …olduğu, senet arkasında diğer davalıya ciro yapıldığı ve …bank A.Ş’ye verildiği, ancak …bank A.Ş kaşelerinin isimlerinin üzerinde iptal kaşesi bulunduğu görülmüştür.
Dosya içinde bulunan 28/10/2014 tarihli satın alma sözleşmesi başlıklı sözleşmenin incelenmesinde; sözleşmenin davacı ile davalılar arasında imzalandığı, sözleşmenin konusunun teklifte belirtilen cihaz ve sistemlerin temini ve çalışır şekilde teslimi olduğu, teslim süresinin 31/10/2014 olup montaj ve kabulün ise en geç 15/03/2015 tarihi olduğu, sözleşmenin 10.1 maddesinde sözleşme bedelinin KDV hariç 1.621.216,60 TL olduğu, 10.2 maddesinde ise cihaz ve sistemlerin kurulup kesin kabulü tarihinden itibaren ödemenin yapılacağının belirlendiği görülmüştür.
İşbu davanın 27/09/2016 tarihinde açıldığı görülmüştür.
GEREKÇE:
Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca açılan menfi tespit ve istirdat davasıdır. Davacı taraf davalının taraflar arasındaki sözleşmedeki edimlerini yerine getirmediğini, sözleşmenin yerine getirilmesi amacıyla verilen her biri 50.000 TL bedelli bonodan birinin tahsil edildiği iddiasıyla tahsil edilen bono bedeli yönünden istirdat, diğer bonolar yönünden ise menfi tespit talebinde bulunmuştur. İhtiyati tedbir kararı verilebilmesi için davacının iddialarını yaklaşık olarak ispat etmesi gerekir. Somut olayda dava konusu bonoların sözleşme gereğince davalı tarafa verildiği hususu sunulan sözleşme ve ek protokol kapsamı itibariyle yaklaşık olarak ispat edilememiştir. Mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olup davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir.
Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.25/09/2018