Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2662 E. 2019/1498 K. 08.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2662 Esas
KARAR NO : 2019/1498
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/05/2018
NUMARASI : 2017/229 – 2018/560
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/07/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekilinin dava dilekçesinde; davalı ile dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’den 139.300,00 TL alacağının tahsili hususunda 12/09/2014 tarihinde vekalet ilişkisi kurulduğunu, 09/12/2014 tarihinde azil ile sona erdiğini, davacının alacağın tahsili için İstanbul 9. Tüketici Mahkemesi’nin 2014/963 Esas sayılı dosyasında dava açarak ihtiyati haciz talep kararı aldığını, kararın İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı icra dosyasında icra edilerek Bulut İnşaat’ın mal varlığının haczedildiğini, borçlu şirket ile sulh görüşmeleri yaptıklarını, … İnşaat’ın Esenyurt Tapu Sicil Müdürlüğündeki taşınmazlarını satarak borcu ödeyeceğini söylemesi üzerine, davalının bilgisi ve talebi üzerine ihtiyati haciz şerhini terkin ettiğini, davalının … İnşaat’ın borcunu ödememesi nedeniyle müvekkilini sorumlu tutarak alacağın faiziyle ödenmesi konusunda taciz ettiğini, ofisine gelerek rahatsızlık verdiğini, suç duyurusunda bulunup, Baro’ya şikayet edeceğini, internet ve sosyal medyada kararlama kampanyası başlatacağını, meslek hayatını bitireceğini söyleyerek şantaj yaptığını, müvekkilinin şantaj ve baskı altında 3 ayrı boş senede yalnızca isim ve TC numarası yazarak davalıya verdiğini, daha sonra ibraz sözleşmesi imzalanmasına rağmen 192.500,00 TL doldurularak kambiyo senetlerine müstenit takip başlattığını beyanla, davalıya borçlu olmadığının tespitine, senetlerin iptaline ve uğradığı zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalının cevap dilekçesinde; davacı iddialarını kabul etmediğini, davacı ile vekalet ilişkileri sona erse de dostluklarının devam ettiğini, davacının Bahçelievler’deki bürosunu Trump Towers’ın yanındaki lüks rezidansa taşıdığını, yanında 12 avukat ve personel çalıştırdığını söyleyerek 3 ay içinde ödemek koşuluyla 192.500,00 TL borç parayı elden verdiğini, 3 adet senet aldığını, kamera kayıtlarının incelenebileceğini, suçlamaların yalan ve iftiradan ibaret olduğunu, davacının Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmadığını, senetlerin doldurulmuş olarak alındığını, senet fotokopisinin üzerine “3 adet senet aslını aldım. 26/01/2016” yazarak imzalayıp verdiğini, senetlerde bedelin nakden ahzolunduğunun yazıldığını, ibranamede İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas, 2014/963 Esas ve 2015/1298 Karar sayılı dosyalardaki alacak ve verecek ile ilgili olduğunun açık ve net şekilde ifade edildiğini, senetlerden hiç bahsedilmediğini beyanla, davanın reddini takibe konu alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/05/2018 tarihli 2017/229 Esas – 2018/560 Karar sayılı kararıyla; taraflar arasında 12/09/2014 tarihinde vekalet ilişkisi kurulduğu 09/02/2014 tarihinde son bulduğu, davalının dava dışı Bulut İnşaat’tan alacağını alamadığının nizasız olduğu, uyuşmazlık konusunun davalının alacağını tahsil edememesinden ötürü davacıyı sorumlu tutarak taciz, tehdit ve şantaj yoluyla bu alacağı alabilmek için davacıdan 3 adet senet alıp almadığı hususu olduğunu, dava dilekçesinde davacının alacağı tahsil için suç duyurusunda bulunacağını, şikayet edeceğini, sosyal medyada karalama yapacağını belertip taciz ve şantaj yoluyla kendi ofisinde 3 adet senedi imzalayarak verdiğini, daha sonraki senetleri almak amacıyla davalıyla son bir görüşme yaptıklarını bu görüşme neticesinde ibraname imzalandığını fakat senetlerin iade edilmediğini belirtmiş ise de bir an için davacının iddialarının doğru olduğu kabul edilse ve senetlerin sosyal medyada karalama kampanyası yapılacağından ve şikayet edileceğinden korkarak imzalanarak verildiği kabul edilse bile dosyaya sunulu 26/01/2016 tarihli tarafların imzalarını taşıyan ibraname başlıklı yazılı belgeye gene “Avukat hakkında herhangi resmi mercii, savcılık veya Baro veyahut gayriresmi mercide sosyal medyada anıları dosyalarla ilgili beyanda bildirimde ve şikayette bulunmayacağını kabul beyan ve taahhüt eder” ifadesi karşısında davacının üzerindeki korkutma etkisinin son bulduğu bu tarihten 1 yıl içinde senetlerle bağlı olmadığı yönünde menfi tespit ve istirdat davası açması gerektiğini, fakat iş bu somut davanın 08/03/2017 tarihinde yeni 1 yıllık süre geçtirildikten sonra açıldığını, ayrıca davacının iddiasına göre senetleri geri almak için ibraname düzenleniyorsa ibranamede neden senetlere yer verilmediği, bahsedilmediği hususunun mahkemece çelişkili bulunduğunu ayrıca ibranameden sonra davacı iddiasına göre korkutmanın devam ettiği belirtilmiş ise de davalının Baro’ya şikayet hakkını kullanmış olmasını korkutma tehdit olarak değerlendirilemeyeceğini, bu tarih itibariyle zaten davacının iddiasına göre senetlerin verilmiş olduğunu gerekçe göstererek, 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın usulden reddine karar verilmiştir.Davacı vekilinin süresinde istinaf dilekçesi ibraz ettiği; davanın süresinde açıldığını, davalının ibraname tarihi olan 26/01/2016 tarihinden sonra sadece “baroya şikayet hakkının kullanıldığının” beyanları dışında, sürekli başkaca icra takipleri başlatacağı, başkaca hacizler yapacağı, bütün ofisin boşaltılacağı, muhafaza için ofise gelindiğinde sorunlar yaşanacağını beyan ederek tehditler yönelttiğini,
-Mahkemenin görüşme kayıtlarını incelemediğini,
-Bir hakkın veya kanuni yetkinin kullanılacağı tehdidinin tehdit olunan için yarattığı güç durumdan aşırı menfaat elde etmek için yararlanılmışsa, yapılan tehdidin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin yaşadığı korkunun mesaj kayıtlarına da yansıdığını, ibraname tarihinden sonrada tehditlerine devam ettiğini, 23/11/2016 tarihinde “az önce Barbaros geldi ofise, bir tefeci ile anlaşmış, dosya ve senet bilgileri bir tefeciye vermiş, onlar senden parayı tahsil edecekmiş” dendiğini dahi mahkemenin dikkate almadığını, korkutmanın etkisinin 23/11/2016 tarihine kadar devam ettiğini, davanın 08/03/2017 tarihinde 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığını, müvekkili aleyhine başlatılan takip tarihlerinin 17/03/2016 ve 06/04/2016 tarihli olduğunu, asıl davalı eylemlerinin ibranameden sonra başladığını,
-Mahkemenin delillerini toplamadan tanıklarını dinlemeden, korkunun ortadan kalkıp kalkmadığı, incelenmeden hatalı karar verdiğini,
-İstanbul 9. Tüketici Mahkemesi’nin 2014/963 Esas sayılı dosyasının celp edilmesi halinde senetlerin bu dosya nedeniyle verildiğinin anlaşılacağını, …İnşaat aleyhine başlatılan icra dosyasının celp edilmediğini,
-Davalının mütevazi bir devlet memuru olduğunu,… İnşaat tarafından mağdur edildiğini, müvekkiline elden 192.500,00 TL borç vermesinin mümkün olmadığını,
-16/01/2016 tarihli ibranamenin, senetlerin geri alınması için değil, vekalet ilişkisinin son bulması nedeniyle düzenlendiğini,
-Mahkemenin kendisini vekil ile temsil ettirmeyen davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu beyanla, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı istinafa cevabında; cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, davanın bir yıllık sürede açılmadığından istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
G E R E K Ç E :
Davacı vekilinin, dava dilekçesinde; müvekkilinden şantaj ve baskı altında 3 ayrı boş senedin yalnızca isim ve T.C. numarası yazılarak alındığını, daha sonra ibra sözleşmesi imzalanmasına rağmen 192.500,00 TL doldurularak takibe konu edildiğini beyanla borçlu olmadığının tespitine, senetlerin iptaline ve uğradığı zararların tazminine karar verilmesini talep ettiği, ilk derece mahkemesinin, dosyaya sunulan, tarafların imzalarını taşıyan ibraname başlıklı 26/01/2016 belge tarihinde davacı üzerindeki korkutma etkisinin son bulduğu, bu tarihten itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde, menfi tespit ve istirdat davası açılmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.Davacı vekilinin, istinaf başvurusunda; müvekkilinden şantaj ve baskı altında iradesi sakatlanarak alınan 3 adet senedin yine icra ve haciz tehditleri ile iradesi sakatlanarak/sakatlanmaya devam edilerek tahsile çalışıldığını ileri sürdüğü, 6098 sayılı TBK’nın 39/1 maddesinde “yanılma veya aldatma sebebiyle yada korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği yada korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak 1 yıl içinde sözleşmeyle bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır.” hükmünün düzenlendiği, davaya konu 15/03/2016 vade tarihli, 25.000,00 TL bedelli, 29/01/2016 tarihli 15.000,00 TL bedelli ve 05/04/2016 tarihli 102.500,00 TL bedelli 3 adet senedin tanzim tarihinin 26/01/2016 tarihi olduğu, dava dilekçesinde de dayanılan ibranamenin de 26/01/2016 tarihinde düzenlendiği, davacı asilin avukat olduğu, davalı ile vekalet ilişkisinden kaynaklanan anlaşmazlık nedeniyle bu senetlerin alındığının iddia edildiği, mesleği avukat olan davacının senetlerin tanzim tarihi ve ibraname tarihinden itibaren TBK’nın 30/1 maddesinde düzenlenen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açması gerekirken haciz ve icra tehditi ile korkutması altında bulunduğundan bahisle süreyi geçirerek 08/03/2017 tarihinde dava açmasının süresinde kabul edilemeyeceği, ilk derece mahkemesinin davanın süreden reddi kararının yerinde olduğu kanaatiyle, davacı vekilinin davanın reddine yönelik istinaf başvurusunun reddine ancak davalı …’in dosyada vekilinin bulunmadığı, buna rağmen vekili varmış gibi mahkemece 2.180,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedildiği anlaşılmakla, vekalet ücretine yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, hükmün diğer kısımlarının aynen muhafazası ile hükmün davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmının hükümden çıkarılarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerikmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:
1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-3 maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
2-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/05/2018 tarihli 2017/229 Esas – 2018/560 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
-6098 sayılı yasanın 39.madesi gereğince, hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle açılmış olan davanın USULDEN REDDİNE,
3-İlk derece yargılaması yönünden;
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 44,40 TL maktu karar harcının peşin alınan 3.287,42 TL harçtan mahsubu ile artan 3.243,02 TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yargılaması yönünden;
-Davacı tarafça peşin yatırılan 35,90 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
-İstinaf yargılama giderleri olarak;
a)Davalı avansından kullanıldığı anlaşılan; 14,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalı üzerinde bırakılmasına,
b)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 34,53 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 08/07/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.