Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2607 E. 2021/876 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2607 Esas
KARAR NO: 2021/876
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/02/2018
NUMARASI: 2016/1028 E. – 2018/156 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/04/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA
A-)Açılan dava ve iddia: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalılar ile müvekkil arasında eski ticari ortaklık ilişkisi mevcut olup, bu ilişkiden kaynaklı borç iddiası ile müvekkili hakkında İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, anılan dosyadan çok sayıda icrai işlem gerçekleştirildiğini, yasal sınırlar çerçevesinde gerçekleştirilen haciz, satış ve benzeri icrai işlemlere karşı hiçbir itirazlarının olmadığını, davalıların 2016 yılı Eylül ayı itibari ile anılan icra dosyasını, TMK 2. maddesi ve TTK’nun 54. vd. maddelerine aykırı olarak, kişisel husumet ve öç duygularını tatmin için bir araç olarak kullanmaya başladığını, davalıların anılan icra dosyasından, İİK’nun 89.maddesine dayanarak, 2014 yılı boyunca üç tüzel kişiye, 2015 yılı boyunca bir tüzel kişiye 89/1 haciz ihbarnamesi göndermiş iken, sadece 2016 yılının Ekim ayında ansızın 1.000’e (bin) yakın kişi, kurum ve kuruluşa haciz ihbarnameleri gönderildiğini, İİK’nun 89. maddesi gereğince, borçlunun üçüncü kişi nezdindeki mal, hak ve alacağının haczi için maddede belirtilen koşullarda, üçüncü kişiye 89/1-2 ve 3. Haciz ihbarı tebliği suretiyle üçüncü kişi nezdindeki borçluya ait malvarlığı haklarının haczinin mümkün olduğunu, bu haczin talep edilmesi halinde, İcra Müdürlüğünün takdir yetkisi olmayıp, talep doğrultusunda haciz ihbarnamesi düzenlemek ve ilgili üçüncü kişiye tebliğ etmek zorunluluğunun mevcut olduğunu, anılan nedenlerle, davalının TMK 2. Maddesine açık bir aykırılık teşkil eden, TTK 54. Ve devamı maddeleri ile TBK 49. Ve devam eden maddelerini ihlal eden eylemlerinin tespiti istemine bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler: Davalılar vekili cevap dilekçesinde; Haciz ihtarnamelerinin haksız olduğunun tespiti ve iptali talebinin öncelikle görev, husumet ve süre aşımı yönünden reddi gerektiğini, icra takip işlemlerinin haksız rekabet olarak nitelendirilmesinin, açık yasal düzenleme karşısında hiçbir dayanağı olmadığını, davalının internet sayfası açarak davacıya hakaretler ettiği iddiasının tümüyle gerçekdışı olduğunu, davacı tarafın haciz ihbarnamelerine dayalı manevi tazminat talep etme hakkının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı: İlk derece mahkemesince; “…Borçlunun elindeki malları gibi, üçüncü kişilerde olan mal ve alacakları 2004 sayılı İİK.’nin 89. Maddesine göre haczedilir. Borçlunun üçüncü kişideki alacağın hamiline ait bir senede veya poliçe ve sair cirosu kabil bir kıymetli evraka dayanmakta ise bu kıymetli evrak taşınırlar gibi haczedilir. Buna karşılık borçlunun alacağı kıymetli evraka bağlı değil ise bu alacağının haczi 89. Maddede özel olarak düzenlenmiştir. Üçüncü kişiye gönderilen 1. haciz ihbarnamesinde, ihbarnamede gösterilen borca haciz konulduğu ve üçüncü kişinin bu borcunu ancak icra dairesine ödeyebileceği, takip borçlusuna yapılan ödemenin geçerli olmayacağı, eğer istenen taşınır bir mal ise üçüncü kişinin bu taşınır malı icra dairesine vermesi, aksi takdirde bedelini icra dairesine ödemek zorunda kalacağı bildirilir. (İİK. m.89/1) Davalıların takip alacaklısı olarak davacı borçlu hakkında alacağın tahsili istemi ile icra takibi başlatılması hukuka uygun olduğu gibi mal veya alacak 3. kişinin elinde bulunuyor ise İİK. M.89/1 çerçevesinde 1. haciz ihbarnamesi gönderilmesinde de şeklen hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Ancak, 4721 sayılı TMK’nun 2. maddesi çerçevesinde “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” Diğer yandan; haciz ihbarnamesinin gönderilmesi talebini alan icra dairesinin ve icra müdürünün bu talebi sürüncemede bırakması mümkün olmayıp, talep doğrultusunda işlem yaparak üçüncü kişilere birinci haciz ihbarnamesi göndermesi hukuken zorunluluk olup, talebin dürüstlük kuralına uygun olup olmadığını, icra dairesinin araştırma yükümlülüğü bulunmamaktadır. Davacının temin edilen ticaret sicil kayıtlarına göre İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı ticari işletmesi bulunduğu, aktif olarak ticari faaliyetine devam ettiği sabittir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık 3. kişilere icra takibi kapsamında gönderilen haciz ihbarnamelerinin dürüstlük kuralına aykırılık ve haksız rekabet niteliğinde haksız fiil teşkil edip etmediği noktasında toplanmaktadır. TMK’nun 2. maddesince ifade edilen dürüstlük kuralı yalnız borç ilişkilerine ve diğer özel hukuk ilişkilerine uygulanmakla kalmayıp, özel hukukun her alanında, ayrıca haksız rekabet hukuku bağlamında da uygulama kabiliyeti bulunan hukukun temel ilkelerinden biridir. Davacının iş ilişkisi içerisinde olduğu veya olabileceği şahıs ve büyük ölçekli şirketlere, eğitim kurumlarına, üniversitelere ve bunun yanında medya kuruluşlarının çalışanları ve temsilcilerine haciz ihbarnamesi gönderilmesi, davacının borçlu olarak ticari çevresine lanse edilmesi anlamına geleceği gibi davacının ticari itibarını, müşteri çevresini olumsuz olarak zarara uğrattığı ve ticari itibarını zedelediği anlaşılmaktadır. Haksız rekabet halleri yukarıda da ifade edildiği üzere yasada örnek kabilinden sayılan hallerle sınırlı olmayıp dürüstlük kuralına aykırılık teşkil eden her türlü eylem haksız rekabet eylemi niteliğinde olacağı gibi bundan piyasa şartlarında ticari faaliyetlerine aktif olarak devam eden davacının zarar görmemesi mümkün değildir. Tacir olan davacının ticari kişiliğinin ve ticari itibarının bundan zarar gördüğü açıktır. Diğer yandan davacının ve davalıların aynı piyasa ortamında aynı koşullarda rekabet eden iki ayrı ticari işletmeye sahip olması zorunlu olmayıp haksız rekabete hakim olan ilkeler gözetildiğinde eylemin haksız rekabet teşkil ettiğinde duraksama bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacının takip borçlusu olduğu, dosya kapsamında bine yakın şirket, kişi, kuruma 1. haciz ihbarnamesi gönderilmesi talebi ve talep doğrultusunda haciz ihbarnamelerinin gönderilmiş olması çerçevesinde davalıların icra dosyası kapsamında yapmış oldukları talebin haksız rekabet eylemi teşkil ettiği, sonucunda davacının ticari itibarının zedelendiği, ticari kişiliğinin ve itibarının zedelenmesi nedeniyle manevi zarara uğradığı anlaşılmakla; davacının, davadaki manevi tazminat talebinin yine tarafların ekonomik ve sosyal durumu, eylemin niteliği ve zararın ağırlığı gözetildiğinde kabule şayan olduğu, diğer yandan davacının davadaki haksız rekabet eyleminin tespiti ve bu haksız rekabet teşkil eden eylemden davalıların men edilmesi taleplerinin de dürüstlük kuralı çerçevesinde yerinde talepler olduğu anlaşılmakla dava kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş; ayrıca eylemin niteliği, gönderilen haciz ihbarnamelerinin ulaştığı kamuoyu ve ticari çevre dikkate alındığında bu kararın ilanının Türkiye’de yayınlanan tirajı en yüksek ulusal gazetelerden birinde ilan edilmesinin yerinde olacağı, bu ilan ile davalıların haksız rekabet teşkil eden eyleminin kamuoyuna duyurulması suretiyle davacının güncel ve korunmaya değer hukuki menfaati bulunduğu anlaşılmış, taleplerin bu yönüyle kabulüne ….” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davalı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle ;”…Yerel Mahkemenin 15.09.2017 Tarihli Ara Kararının 6. ve 11. maddelerinde taraf delillerinin toplanmasına karar verilmiş, işbu Ara Karar kapsamında 29 Eylül 2017 Tarihli dilekçe sunularak, dilekçe içeriğindeki tüm delillerin toplanması için ilgili kurum ve kuruluşlara yazı yazılması talep edilmiş ve gerekli gider avansı da depo edilmiştir. İşbu deliller toplanma aşamasında iken Yerel Mahkeme, 23.01.2018 Tarihli duruşmada delillerin toplanmasından vazgeçmiş, buna ilişkin Ara Kararından dönerek, taraflara tahkikatın bittiğini bildirmiş ve sözlü yargılamaya geçmiştir. Belirtilen nedenlerle; Mahkeme Kararına doğrudan etki edecek nitelikteki davalı delilleri toplanmadan ve buna ilişkin Ara Kararından rücu edilerek hüküm kurulması usul ve kanuna açıkça aykırı olup, davalının adil yargılanma hakkının ihlal edildiği sabittir.-İcra takibinin kesinleşmesinden itibaren alacağın tahsili için günümüze kadar yürütülen yasal süreçte; Takip borçlusu davacının sabit bir adresinin bulunmadığı, adresini gizlediği, ortağı olduğu tüm şirketlerin ticari faaliyetlerinin durmuş olduğu tespit edilmiş, alacağın tahsili bugüne kadar mümkün olamamıştır. (Davacının işlerinin bozulduğu ve piyasaya olan borçlarını ödemediği, tanık ifadeleriyle de doğrulanmıştır.) Alacaklılarından korunmak için adresini gizleyen, mernis adresini dahi kapatan, kendisine ulaşılamayan takip borçlusu davacının, bir kısım eğitim kurumlan, şirketler, demekler ve medya kuruluşları nezdinde ticari konularda danışmanlık yaptığı, profesyonel bir ilişki içerisinde bilgisine başvurulduğu, röportajlar verdiği ve konferanslara konuşmacı olarak katıldığı, basında çıkan haberler ile öğrenilmiştir. İcra dosya alacağının iki yıldır tahsil edilememesi kapsamında, alacağın tahsili amacıyla; İlgili kurum, kuruluş ve/veya kişiler tarafından takip borçlusu davacıya ödenebilecek danışmanlık hizmet bedellerinin, takip borçlusu yerine, icra takip dosyasına ödenmesini teminen, borçlu ile ilişkisi bulunan muhataplar için İcra Müdürlüğünden talepte bulunulmuş vc Müdürlük tarafından Haciz İhbarnameleri gönderilmiştir. Davacı taraf, gönderilen haciz ihbarnameleri nedeniyle ticari ilişkilerinin zarar gördüğünü iddia etmiş ise de, bu iddianın da tümüyle gerçekdışı olduğu Dosyadaki kayıtlardan da açıkça anlaşılacağı üzere, davacının, Türkiye’nin her yerinde konuşmacı olarak katıldığı etkinliklerin sayısı ve niteliği gözetildiğinde; İşbu katılımların profesyonel amaçla yapıldığı, alacağı tahsil girişimlerinin sonuçsuz kalmasından dolayı, borçlunun konuşmacı ve/veya katılımcı olarak iş ilişkisine girdiği kişi, kurum ve kuruluşlara Haciz İhbarnamesi gönderilerek, borçluya ödenecek ücretin icra dosyasına yatırılması istenmiştir. Haciz İhbarnamelerinin, davacının iş ilişkisi içerisinde bulunduğu kişi, kurum ve kuruluşlara gönderildiği Yerel Mahkemenin de kabulünde olmasına rağmen, alacağın tahsili amacıyla gönderilen Haciz İhbarnameleri ve yasal takip işlemlerinin haksız rekabet olarak nitelendirilmesi, usul vc kanuna açıkça aykırıdır. Haksız rekabetin ön koşulu TTK .’nun 54/2. maddesinde düzenlenmiş olup, haksız rekabete konu işlem veya eylemin “rakipler arasında” ya da “tedarik edenler ile müşteriler arasında” gerçekleşmesi şarttır. dava ön koşulu somut olayda gerçekleşmediği gtbi, ttk’nun 55. maddesinde örneklendirilen başlıca haksız rekabet hallerinden hiçbirisinin mevcut olmadığı da sabittir. Haksız rekabet teşkil eden başlıca sebepler ise, TTK’nun 55. maddesinde düzenlenmiş olup, icra dosyasından gönderilen haciz ihbarnamelerinin, bu sebeplerden hiçbirisine girmediği de tartışmasız olarak açıktır…” denilerek kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava ;haksız rekabetin tespiti, önlenmesi manevi tazminat istemlerine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. HMK 355. Maddeye göre yapılan incelemede, mahkemenin görevli olduğu, kesin yetki kuralına tabi bir dava olmadığı, zorunlu arabuluculuk konusunda dava şartı eksikliğinin bulunmadığı, taraf ehliyetlerinde bir eksiklik bulunmadığı, taraf teşkilinin sağlandığı , tarafların teminat yükümlülüklerinin bulunmadığı, vekaletnamelerin dosyada olduğu, davada hukuki yarar bulunduğu, hak düşürücü süre uygulanmasını gerektirir bir uyuşmazlığın bulunmadığı, derdestlik veya kesin hüküm bulunmadığı ,harcın dava değerine ve niteliğine nazaran doğru hesaplandığı, gerekçeli karar ile hüküm fıkrası arasında çelişki bulunmadığı görülmüştür. Dava haksız rekabetin tespiti ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Haksız rekabet kavramı TTK ‘nda kapsamlı olarak düzenlenmiş ve TTK 54. Maddeye göre Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. Yine TTK 55/1-a düzenlemesine göre dürüstlük kuralına ve hukuka aykırı davranışlar yasaklanmıştır. Davalı alacaklı elbette davacı borçlunun muhtemel alacaklarını icra dosyasına tahsil amaçlı olarak 89. Maddeye göre haciz ihbarnamesi gönderebilir. Ancak haciz ihbarnamesinin muhtemel ödeme yapacak kişi konumunda bulunmayan gazete köşe yazarlarına ve habercilere gönderilmiş olması, olayda alacağı tahsilden öte davacı yanı teşhir eder bir görünüme büründüğü için haciz ihbarnamelerinin gönderiliş şekli ve gönderildiği kişilerin muhtemel borçlu konumunda olmamaları nedeni ile MK 2. Maddeye göre hakkın kötüye kullanımı söz konusu olup, haksız rekabete neden olunmuş olmakla mahkemenin kurduğu tespit hükmü ile, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına , ihlal derecesine göre verilen manevi tazminat miktarı da uygun görüldüğünden davalıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1- Davalılar istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2- Alınması gereken 59,30 TlL maktu ve 1.366,20 TL nisbi karar ve ilam harcından peşin alınan 341,55 TL nin mahsubu ile bakiye 1.083,94 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına 3- Davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına 4- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 361.madde uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal sürede Yargıtay’a temyiz yolu olanaklı şekilde 22/04/2021 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.