Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2555 E. 2018/1904 K. 20.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2018/2555 Esas
KARAR NO : 2018/1904
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/05/2018
NUMARASI : 2018/207 E. – 2018/149 K.
DAVANIN KONUSU : Marka (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ : 20/09/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D ÜŞ Ü N Ü L D Ü :
Dairemiz önüne gelen istinaf incelemesi, hem ihtiyati tedbir isteminin reddi kararına karşı istinaf istemleri olup, her iki istinaf isteminin ilk derece mahkemesi’nce birleştirilerek dairemize gönderildiği anlaşılmaktadır.
Davacı taraf, TPE nezdinde tescilli … no’lu… + şekil markasına dayalı olarak, davalının ayakkabılarında müvekkilinin markasının kullanıldığı ve bu kullanımın haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz oluşturduğu iddiasıyla, esasa dair tespit, durdurma, men, el koyma, imha, maddi ve manevi tazminat ile ilanı talepleri yanında, dava konusu ürünlerin toplatılması, ürünlere ve tanıtım malzemelerine el konulması, bunların alım-satımının engellenmesi ve internetteki görüntüler için erişim yasağı kararı verilmesi yönünde ihtiyati tedbir talebinde bulunmuştur.
Davalı vekili cevabında, davacının dayandığı 2017/07336 no’lu markanın hükümsüzlüğü için Bakırköy FSHHM’de açtıkları 2017/588 E.sayılı davanın derdest olduğunu, müvekkilinin ABD’de bulunan … firmasının lisansı ile üretim ve satış yaptığının, kullanımının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturmadığını savunarak açılan hükümsüzlük davasıyla bu davanın birleştirilmesini, sonucunun bekletici mesele yapılmasını istemiştir.
İlk derece mahkemesi 30.05.2018’de uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğini ve mevcut hükümsüzlük davası nedeniyle ihtiyati tedbir istemini reddetmiştir.
Mahkeme 01.06.2018 tarihinde ise, bu dava ile Bakırköy FSHHM’deki 2017/588 E.sayılı davanın yargılamasının birlikte yapılması gerektiği, biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte olduğu gerekçesiyle birleştirme kararı vermiştir.
Bu karara karşı davacı vekili 19.06.2016 tarihli dilekçe ile istinaf isteminde bulunmuş ancak ilk derece mahkemesi HMK’nın 168.maddesindeki hüküm gereği, birleştirme kararına karşı ancak nihai hükümle birlikte istinaf yoluna gidilebileceği gerekçesiyle istinaf istemini reddetmiş, davacı vekili bu red kararına karşı, istinaf isteminde bulunmuştur.
Davacı vekili birleştirme kararıyla ilgili istinafında, farklı yargı çevresinde bulunan mahkemelerdeki dosyaların birleştirilmesi kararlarına karşı yargı yolu (istinaf) açık olduğunu, birleştirme kararının, bu davayı sürümceme de bırakacağını, hükümsüzlük davasının son aşamada olduğu oysa bu davanın henüz cevap dilekçesi aşamasında bulunduğu, birleştirme kararının usul ekonomisine aykırı olduğunu iddia ile red kararınnın kaldırılmasını, her iki davanın ayrı ayrı devamını istemiştir.
Davacı vekili ihtiyat-i tedbir isteminin reddine dair karara karşı istinafında ise, “red kararının yanlış olduğunu, mahkemenin salt derdest hükümsüzlük davasını gerekçe göstererek tedbir talebini reddettiğini, oysa bir markanın hükümsüzlüğüne karar verilmeden, on markanın kullanılmasının markaya tecavüz oluşturduğunu, tedbir koşullarının gerçekleştiğini, yaklaşık ispatın sağlandığını” iddia ile kararın kaldırılmasını ve tedbir kararı verilmesini istemiştir.
Davalı vekili bu istinaf istemine karşı cevabında, “tedbir isteminin reddi kararının yerinde ve hukuka uygun olduğunu, müvekkilinin lisans yoluyla kullandığı… ve şekil markasının çok sayıda ülkede ve Türkiye’de tescilli olduğunu, bu marka tescillerinin, davacının marka tescilinden çok daha eski olduğunu, önceki tarihli marka tescillerine dayanarak Bakırköy FSHHM’de hükümsüzlük davası açtıklarını,” savunarak istinaf isteminin reddini istemiştir.
Her ne kadar davacı vekili yukarıda yazılı gerekçe ile ihtiyati tedbir isteminin reddine dair kararına karşı istinaf isteminde bulunmuş ise de, davalının dava dışı şirket ile yaptığı lisans anlaşmasına ve tescile dayalı kullanım savunması ile davacı markasının hükümsüzlüğüne dair Bakırköy 1.FSHHM’de derdest bulunan dava ile tüm dosya kapsamına göre istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
Her ne kadar davacı vekili yukarıda yazılı gerekçe ile birleştirme kararına karşı istinaf isteminde bulunmuş ise de, HMK’nın 166 – 168.maddeleri gereğince farklı yargı çevrelerinde bulunan mahkemelerdeki dosyalarla ilgili birleştirme kararlarına karşı istinaf yasa yolunun açık olduğu gözetilerek ilk derece mahkemesinin aksi yöndeki kararı isabetli olmamış ancak, farklı yargı çevrelerinde bulunan aynı düzeydeki mahkemelerin birleştirme kararı vermeden önce diğer mahkemeden yazılı görüş sorması daha uygun olmakla birlikte, tecavüz davasının her halükârda hükümsüzlük davasının sonucunu beklemesi gerekli olduğundan davaların birlikte görülmesi usül ekonomisinin gereği bulunduğundan sonuç itibariyle birleştirme kararı doğru olup, bu yöne ilişkin istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile :
-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince yerinde görülmeyen istinaf isteminin REDDİNE,
-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 20/09/2018 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.