Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2524 E. 2021/835 K. 16.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2524 Esas
KARAR NO: 2021/835 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/01/2018
NUMARASI: 2017/629 E., 2018/90 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/04/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; davalının müvekkili aleyhine çeke dayalı takip başlattığını, takip dayanağı çekin müvekkilinin bir ilgisinin bulunmadığını, müvekkilinin çekte herhangi bir sıfatı bulunmadığını, icra hukuk mahkemesinde takibin durdurulması talebiyle açtıkları davanın kabulüne karar verildiği, ancak davalının icra dosyasındaki hacizleri fek etmediğini, yapılan haksız ve kötüniyetli takip nedeniyle müvekkilinin banka hesaplarına bloke konulduğunu, belirterek müvekkilinin takip dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespitine, hacizlerin fekkine ve %40 oranında kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; duruşmadaki beyanında davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre davalının davacı aleyhine çeke dayalı takip başlattığını, davacının çek metninde keşideci, lehtar, ciranta sıfatını taşımadığı, davacı tarafından icra hukuk mahkemesinde açılan yargılamada davalı alacaklı vekilinin davayı kabul ettiği yolunda mahkeme içi ihtarı bulunduğu, çek üzerinde davacıyı bağlayacak nitelikte bir imzanın da bulunmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne, davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, uyuşmazlık konusu hususun senet metninden anlaşılabildiği ve icra mahkemesi kararına rağmen hacizlerin ve banka hesabındaki blokelerin kaldırılmadığı, takibin haksız ve kötüniyetli olduğu gerekçeleriyle %20 oranında kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafında; takibin sehven yapıldığını ve hacizlerin kaldırılması için icra müdürlüğüne başvuru yapıldığını, icra mahkemesi nezdinde bildirildiğini, gerekli işlemlerin icra müdürlüğü nezdinde yapıldığını, ancak davacının işbu menfi tespit davasını açtığını, hacizlerin konulmasının üzerinden 1 yılı aşkın süre geçtiğini, İİK gereğince menkul hacizlerinden 6 ay içerisinde satışın istenmemesi yada haciz konulan bedelin dosyaya gönderilmesinin talep edilmemesi durumunda hacizlerin düşeceğini, 6 aylık sürenin geçtiğini, işlem eksikliğinin davacı vekilinin yapabileceği bir işlemi yapmamasından kaynaklandığını, müvekkilinin söz konusu takip nedeniyle daha önce kötüniyet tazminatına mahkum edildiğini, aynı konuda ikinci kere kötüniyet tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığını, müvekkilinin çeki takibe koyarken çek üzerinde bulunan avalist imzasının şirketin yetkilisi olan ve müvekkili ile Faktoring sözleşmesini imzalayan davacının olduğunu düşünerek takip başlatıldığını, ancak sonradan davacının şirketteki yetkilerinin devrettiğinin anlaşıldığı, bu devrin ise müvekkiline bildirilmediğini, dolayısıyla meydana gelen hatadan davacının da kusuru bulunduğunu, ayrıca icra mahkemesi nezdinde açılan davada davacı vekilinin takibin iptali talebinde bulunmayıp, ödeme emrinin iptali ile takibin durdurulmasını talep ettiğini, işbu menfi tespit davasının açılmasındaki gerekliliğin sadece müvekkilinin yaptığı hatadan değil, bizzat davacının vekilinin ilk davayı açarken yaptığı eksik talepten kaynaklandığını, icra dosyası fiilen bulunamadığı için hacizlerin kaldırılması işleminin geciktiğini, mahkemenin bu hususta araştırma yapmadan karar verdiğini beyan etmiştir. Davalının, davacı ve dava dışı kişiler aleyhine 10.000 TL çeke dayalı olarak 8.710 TL’si asıl alacak olmak üzere 10.171,42 TL’nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü olan icra takibini başlattığı görülmüştür. Davacı vekilinin, daha önce İstanbul 11.İcra Hukuk Mahkemesinde aynı davalı aleyhine İcra Dairesinin yetkisizliği ve imzaya itiraz gerekçeleriyle dava açtığı, yargılama sonunda davalı vekilinin duruşmada davanın kabulüne karar verilmesini beyan ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne, takibin durdurulmasına ve davacı lehine %20 oranında kötüniyet tazminatına karar verilmiş, davalı vekilinin istinaf yoluna başvurması üzerine İstanbul BAM 21 HD’nin 2017/828 E. – 2017/742 K.sayılı ilamıyla istinafa konu miktarın kesin olması nedeniyle istinaf talebinin usulden reddine karar verildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72. Maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, takip konusu çekte herhangi bir sıfatı bulunmadığını iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Davacı tarafça İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/697 Esas sayılı dosyasında yetkiye ve imzaya itiraz edildiği, yargılama sırasında davalı vekilinin duruşmada davanın kabulüne karar verilmesini beyan ettiği ve mahkemenin de bu kabul gerekçesiyle davanın kabulüne ve takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Dosya içeriğinde çek örneği bulunmamakla birlikte davacının çekte sıfatının ve imzasının bulunmadığını ileri sürdüğü, imza ve diğer itirazlarının İcra Hukuk Mahkemesindeki yargılamada davalı vekili tarafından kabul edildiği, ayrıca davalı vekilinin istinaf dilekçesindeki dolaylı anlatımlarından davacının takip ve dava konusu çekte sıfatının bulunmadığı anlaşıldığından mahkemenin menfi tespite dair kararı yerindedir. Öte yandan davalı tacir olup ticaretine dair eylem ve işlemlerinde basiretli davranması gerektiğinden çekte sıfatı ve imzası bulunmayan davacı aleyhinde takip yapması dairemizce de kötü niyetli takip olarak değerlendirilmiştir. Buna göre davalı vekilinin tazminata yönelik istinaf talepleri de yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 694,81 TL harçtan peşin alınan 173,71TL harcın mahsubu ile bakiye 521,10 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinafa gelen taraf üzerinde bırakılmasına, İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarından kullanılmayan kısımların ilk derece mahkemesince talepleri halinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi. 16/04/2021