Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2517 E. 2021/838 K. 16.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2517 Esas
KARAR NO : 2021/838 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/04/2018
NUMARASI : 2014/1020 E., 2018/359 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/04/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine 2 adet bonoya dayalı olarak takip başlattığını, takibe konu bonoların taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden davalıya verildiğini, dava konusu bonoların malen kaydıyla düzenlendiğini, sözleşmenin 4.maddesinde düzenlenen hizmetler karşılığında müvekkilinin 3.000 EURO + KDV ödemeyi kabul ettiğini, bu tutarın 1.500 TL’sinin 16.01.2013 de, 1.000 TL’sinin 31.01.2013 de ödendiğini, bakiyesi için ise dava konusu bonoların verildiğini, davalının da sözleşmeye istinaden 11.01.2013 tarihli 8.428,74 TL bedelli faturayı müvekkiline tebliğ ettiğini, davalı tarafın sözleşmede yer almamakla birlikte danışmanlık ücreti konusunda KOSGEB desteği olduğunu ve bu bedelin %60’ının davacıya ödeyeceğini söyleyerek sözleşmeyi imza konusunda müvekkilini ikna ettiklerini, ancak davalının sözleşmedeki edimlerini yerine getirmediğini, sadece e-mail yoluyla bir takım dokümanlar gönderdiklerini, bu belgelerin internetten elde edilebilecek mahiyette olduğunu, davalının bonolarla haksız kazanç elde etmek amacında olduğunu belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine ve davalının % 20 oranında tazminata hükmolunmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, bonoların sözleşme gereğince verildiği konusunda ihtilaf bulunmadığını, sözleşme gereğince edimlerini yerine getirdiklerini, sözleşmenin her nasıl sa imzalanan bir sözleşme olmadığını, KOSGEB in müvekkili ile ilgili bir çalışması bulunmadığını, basiretli bir tacirin sebepsiz yere 2.500 TL ödemeyeceğini bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; taraflar arasında 11.01.2013 tarihli Danışmanlık Sözleşmesi imzalandığı, davacının sözleşme gereğince 3.000 EURO + KDV yi ödemeyi kabul ettiğini, dava konusu bonoların sözleşmedeki bedelin ödenmesi için verildiğini, tarafların ticari defterlerinin birbirini teyit ettiği, davalının düzenlediği 8.428,74 TL’lik faturanın her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının sözleşmedeki edimlerini tamamen ifa ettiğine dair bir delil sunmadığı, sunulan e-maillerin danışmanlık hizmetlerinin tamamıyla verildiğinin ispat etmeyeceğini, kaldı ki, bir kısım hizmetler verilmiş ise de, davacının bu kısım için 2.500 TL ödeme yaptığı, böylelikle bonoların bedelsiz kaldığı gerekçeleriyle davanın kabulüne, davacının takip ve senetler nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, % 20 oranındaki kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir.Davalı vekili istinafında; alınan bilirkişi raporlarında çelişki bulunduğunu, mahkemenin çelişkiyi gidermediğini, 29.12.2015 tarihli raporda, davacının bonolar nedeniyle davalıya borçlu olduğu yolunda görüş bildirildiğini, müvekkilinin düzenlediği faturanın davacı tarafça defterlerine işlenmesinin sözleşmenin ifa edildiğini gösterdiğini, davacının hem edimlerini yerine getirmediğini söyleyip hemde 2.500 TL ödemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ikinci raporda bu hususların gözardı edildiğini, eksik hazırlanan raporun hükme esas alındığını bildirmiştir. Davalı tarafın davacı aleyhine 2 adet bonoya dayalı olarak toplam 6.457,51 TL’nin tahsili için kambiyo senetlerine dayalı icra takibi başlattığını, takip dayanağı bonoların 25.02.2013 tanzim tarihli 16.07.2013 vade tarihli, 2.963,00 TL ve 16.05.2013 vade tarihli 2.965,00 TL bedelli malen kaydıyla düzenlenmiş keşidecisinin davacı, lehdarın davalı olduğu görülmüştür. Taraflar arasında 11.01.2013 tarihli Danışmanlık Sözleşmesinin imzalandığı, davalının edimlerinin sözleşmenin 3.maddesinde düzenlendiği, sözleşmenin 5.maddesinde davacının 3.000 EURO + KDV ödeyeceğinin belirtildiği, ödeme şekli olarak 16.01.2013 de 1.500 TL , kalan ise vadeli çekler ile yapılacağının belirtildiği görülmüştür.
Davacının davalıya banka havalesiyle toplam 2.500 TL ödediği anlaşılmıştır.
Davalı tarafından davacıya düzenlenen 04.02.2012 tarihli faturanın “Yıllık Danışmanlık Hizmet Bedeli” konulu olarak düzenlendiği ve tutarının 8.428,74 TL olduğu görülmüştür.
Davalı tarafından verilen cevap dilekçesi ekinde; bir kısım e-mail mesajlarının sunulduğu görülmüştür.
Yargılama sırasında alınan 29.12.2015 tarihinde sunulan bilirkişi raporunda; davalının düzenlediği faturanın davacı defterinde kayıtlı olduğu, davalının bilgilendirme e-mail çekmiş olması birarada değerlendirildiğinde davalının davacıya sözleşme konusu hizmeti verdiğinin kabul edilebileceği, dolayısıyla menfi tespit talebinin yerinde olmadığının kabul edilebileceği, ancak davalının sunduğu e-mail yazışmalarından sözleşme ile ilgili bir kısım bilgilendirme hizmetlerinin verildiği anlaşılmaktaysa da bu hizmetlerin sözleşme ile üstlenilmiş hizmetlerin tamamını kapsayıp kapsamadığı bilirkişi heyetinin uzmanlığına girmediğinden hizmetlerin davalı tarafından tam olarak verilip verilmediği hususunda tam bir kanaate ulaşılamadığını, sözleşme konusu hizmetler konusunda teknik bilirkişinin görüşünün alınıp alınmamasının mahkemenin takdirinde olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 06.05.2016 tarihli bilirkişi raporunda ise; davacının faturayı ilk aldığında aylık periyotlarla faturalandırmayı talep etmesi gerektiği, davalının birim proje açısından davacıya verdiği hizmete ilişkin Aktüeryal hesaplamayı ortaya koyması gerektiği ve aylık periyotlarla fatura düzenlemesi gerektiği, davacının 2.500 TL ödeyerek iyi niyetli davrandığı ve davalıya güvenirliğini teyit ettirdiğini, davalının elektronik ortamda talep ettiği bilgi ve belgelerin davacı tarafından sunulmadığı gerekçesinin alacak talep etmeyi haklı kılmayacağını, sözleşme ile anlaşılan konularda faturaya yansıtılan tutarda yönetim danışmanlığı hizmetinin bilgi aktarım yoluyla talep edilen danışmanlık hizmetinden fazlasını sağlayacak katma değerin meydana getirilmesiyle müşteriye sunulması taraflar arasında söz konusu olmadığını, davacının menfi tespit talebinin yerinde olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE:
Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Davacı taraf, davalının sözleşme gereğince edimlerini yerine getirmediğini, dolayısıyla sözleşme nedeniyle verilen bonolar nedeniyle borçlu olmadığının tespitini istemiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur.
Taraflar arasındaki sözleşmenin incelenmesinde; davalının edimlerine karşılık olarak davacı tarafça toplam 3.000 EURO + KDV ödeme yapılacağı görülmüştür. Dosya içeriğinden ve tarafların beyanlarından sözleşme nedeniyle davacının davalıya 2.500 TL ödeme yaptığı ayrıca takip ve dava konusu bonoların verildiği anlaşılmaktadır. Bir başka ifadeyle davalının edimlerine karşılık takip ve dava konusu bonoların verildiği anlaşılmıştır. Yine dosya içeriğinden davalının sözleşme nedeniyle 8.428,74 TL’lik faturayı düzenlediği ve davacının da bu faturayı ticari defterlerine işlediği anlaşılmıştır. Ticari defterler sahibi lehine delil özelliği taşıdığı gibi içerdiği kayıtlar itibariyle aynı zamanda sahibi aleyhine de delil niteliği taşır. Davalı tarafın düzenlediği danışmanlık hizmet bedeli konulu faturanın davacı defterlerine kaydedilmesi davacının bu hizmeti aldığı anlamına gelir. Davacı taraf bu faturaya herhangi bir şekilde süresi içerisinde itiraz etmediği gibi defterlerine de işlemekle davalı tarafın faturaya konu danışmanlık hizmeti verdiğini kabul etmiştir. Yargıtay uygulamaları da bu yöndedir. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/2850 Esas – 2020/2239 Karar ve Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2015/12329 Esas 2016/6138 Karar sayılı ilamları da bu yöndedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar gözetildiğinde davacının davasının reddi gerekirken yanılgılı değerlendirilme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Açıklanan bu hususa göre davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü gerekmiş ve mahkemece verilen ihtiyati tedbirin de infaz edildiği de gözetilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,
İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/04/2018 tarihli 2014/1020 Esas – 2018/359 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Davanın REDDİNE,
Mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararı infaz edildiğinden davalının tazminat talebinin kabulüyle takip konusu tutar olan 6.457, 51 TL’nin % 20’si oranındaki tazminatın davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
İlk derece mahkemesi yönünden:
Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 110,30 TL harçtan mahsubu ile artan 51,00 TL harcın talebi halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine,
Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı kendisinin vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereği takdir ve tayin olunan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
İstinaf yargılaması yönünden:
İstinafa geliş aşamasında davalı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL istinaf maktu karar harcının talebi halinde ilk derece mahkemesince davalıya iadesine,
İstinafa geliş aşasında davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan tahsiliyle davalıya ödenmesine,
İstinaf yargılaması sırasında davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarından kullanılmayan kısımların talepleri halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi. 16/04/2021