Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2500 E. 2019/1552 K. 16.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2500 Esas
KARAR NO : 2019/155
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/03/2018
NUMARASI : 2016/125 2018/274
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/07/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında davalı …Metal şirketinin diğer davalı … A.Ş aleyhine icra takibi başlattığını, bu icra dosyasından müvekkiline haciz ihbarnameleri gönderildiğini, ihbarnamelere müvekkilince cevap verilmemesi üzerine müvekkilinin borçlu konumuna düştüğünü, müvekkilinin gerçekte davalı … Metal şirketine herhangi bir borcunun bulunmadığını belirterek müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı…A.Ş vekili, davacı ile icra dosyasında borçlu … Metal şirketi arasında ticari ilişki bulunduğunu, davacının yükümlülüklerini yerine getirmediğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Diğer davalı davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, davanın İİK’nun 89.maddesi uyarınca açılmış menfi tespit davası olduğu, eldeki davanın davacı tarafından İİK’nun 72.maddesi uyarınca açılmış olduğu belirtilmiş ise de, davanın nitelendirmesi hakime ait olup İİK’nun 72.bmaddesi uyarınca açılacak davanın takip borçlusu tarafından açılması gerektiği, davacının takip borçlusu olmaması nedeniyle İİK 72.maddesine dayalı menfi tespit davası açamayacağı, öte yandan İİK’nun 89/5.maddesi ise daha farklı bir dava olup borcu ödemek zorunda kalan kişi tarafından açılabileceği, somut davada İİK’nun 89/5 maddesi kapsamında da değerlendirilemeyeceği, davanın İİK’nun 89/3 maddesine göre açıldığı, davacıya 3.haciz ihbarnamesinin 05/01/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davanın ise 05/02/2016 tarihinde açıldığı, dolayısıyla 15 günlük hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; mahkemenin davayı iki yıl boyunca İİK 72.maddesine göre değerlendirip incelediğini, hatta %15 teminat mukabilinde icra dosyasına yatan paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda ihtiyati tedbir kararı verildiğini, mahkemenin eksik inceleme ile karar verdiğini, hukuki nitelemenin hakime ait olduğu bir gerçek ise de, bu durumun tensiple veya ön inceleme duruşmasında belirlenmesi gerektiğini, tensip ve ön inceleme duruşmasında davanın İİK’nun 72.maddesi uyarınca açılmış bir dava olduğunun tespit edildiğini, hukuki nitelendirmenin değiştiği veya hatalı yapıldığının bildirilmemesi nedeniyle davayı ıslah etme şanslarının süresinde başka bir dava açma veya davayı takipsiz bırakarak başka bir hukuki yol izleme şanslarının ellerinden alındığını, Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin 2016/16419 Esas sayılı kararında da belirtildiği üzere İİK’nun 89/5 maddesinde kanunun herhangi bir zamanaşımı ve hak düşürücü süre öngörmediğini, yine 23/10/1972 tarihli 2/12 sayılı içtihatı birleştirme kararı gerekçesine göre davanın görevli mahkemeye gönderilerek İİK’nun 89/5 maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, mahkemenin kendi içinde çeliştiğini, ayrıca ihbarnamelere itiraz etmeyerek müvekkilinin borçlu duruma düştüğünü, bu nedenle menfi tespit davası açtıklarını bildirmiştir. İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün…. esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; davalı …. Yapım A.Ş’nin diğer davalı … şirketi aleyhine çeklere dayalı olarak toplam 76.769,75 TL’nin tahsili için icra takibi başlattığı, takip sırasında davacıya 89/1-2-3 ihbarnamelerinin gönderildiği, 89/3 ihbarnamesinin davacıya 05/01/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davacının borçlu olmadığı yolunda beyanda bulunduğu, davacıya ait işyerinde 08/02/2016 tarihinde haciz tutanağı düzenlendiği, davacı tarafından ihbarnamelere itiraz edilmediği görülmüştür. Mahkemece, 11/02/2016 tarihinde davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kabul edildiği ve İİK’nun 89/5 maddesinin ikinci cümlesine göre borçlu olmadığı bir şeyi ödemek zorunda kalan üçüncü kişinin borçlu ile kötüniyetli alacaklıya karşı istirdat davası açabileceğinin düzenlendiği, borçlu olmadığı halde hakkındaki 89.maddesi uyarınca gönderilen haciz ihbarnamesinin kesinleşmesi halinde genel hükümlere göre menfi tespit davası açılabileceği gerekçeleriyle İİK’nun 72/3 maddesi gereğince %15 teminat mukabilinde icra dosyasına yatan paranın alacaklıya ödenmemesine dair ihtiyati tedbir kararı verildiği, nihai kararda da tedbir kararının devamına karar verildiği görülmüştür.
Eldeki davanın 05/02/2016 tarihinde açıldığı görülmüştür.
GEREKÇE:
Dava, İİK’nun 89.maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır. İİK’nun 89/3 maddesine göre açılan davanın 3.haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması gerekir. Somut olayda üçüncü haciz ihbarnamesi davacıya 05/01/2016 tarihinde tebliğ edilmiş olup eldeki davanın ise 05/02/2016 tarihinde, yani hak düşürücü süreden sonra açıldığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla mahkemece süre yönünden red kararı verilmesi usul ve yasaya uygundur. Yine mahkemenin gerekçesinde isabetle belirttiği üzere somut olay bakımından İİK’nun 89/5 maddesinin ikinci cümlesinin de uygulama yeri yoktur. Bu yönlerden davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Öte yandan İİK’nun 89.maddesi uyarınca açılan davanın bir başka davaya ıslahı da mümkün değildir. Mahkemece davanın başlangıçta hatalı olarak davayı İİK’nun 72.maddesi uyarınca açılan menfi tespit davası olarak nitelemesi davacının aleyhine olmadığı gibi, davacının lehine ihtiyati tedbir kararı verilmesine de yol açmıştır. Bu itibarla bu yöne ilişkin istinaf talebi de yerinde değildir. Ne var ki İİK’nun 89.maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasında İİK’nun 72.maddesi uyarınca tedbir kararı verilemeyeceği gibi, dava reddedildiği halde ihtiyati tedbir kararının hükmün kesinleşmesine kadar devamına şeklinde karar verilmesi de usul ve yasaya aykırıdır. Zira İİK’nun 89/3 maddesinde de açıkça belirtildiği üzere süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi davacının 20 gün içinde ilgili icra dairesine teslim etmesi halinde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Mahkemenin somut olay bakımından uygulama yeri bulunmayan İİK’nun 72.maddesi uyarınca tedbir kararı vermesi ve bu tedbir kararının kararın kesinleşmesine kadar devamına şeklinde karar verilmesi usule aykırı olup bu husus re’sen bağlamında dikkate alınarak (bu yönden re’sen bağlamında istinaf talebinin kısmen kabulü gerekmiş ve) aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
2-İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/03/2018 gün, 2016/125 Esas, 2018/274 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmamış olması nedeniyle REDDİNE,
4-İİK’nın 89/3 maddesine düzenlenen tazminata hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Mahkemece verilen 11/02/2016 günlü ihtiyati tedbir kararının KALDIRILMASINA,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 44,40 TL maktu karar harcının, peşin alınan 1.631,42 TL harçtan mahsubu ile artan 1.587,02 TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 2.180,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ye verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına
9-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine,
10- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 34,30 TL posta masrafı olmak üzere toplam 132,40 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
11-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
12-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.16/07/2019