Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/25 E. 2020/2163 K. 14.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/25 Esas
KARAR NO: 2020/2163
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/11/2017
NUMARASI: 2015/192 2017/892
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/12/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA
A-)Açılan dava ve iddia: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin, borçlu şirkete satmış olduğu tıbbı ilaç bedellerinin bakiyesinden kaynaklanan alacağı nedeniyle müvekkilce Büyükçekmece …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığı, ancak davalının yetkiye,borca , faiz oranına ve diğer ferilere ilişkin itirazda bulunarak, takibin durmasına neden olduğunu, müvekkil şirket, tıbbı ilaç ve medikal malzeme satış ve pazarlaması işi ile uğraşan bir şirket olup müvekkil ile davalı arasında tıbbi ilaç ve malzeme alışverişinden doğan ticari ilişki mevcut olduğu, davalıya muhtelif tarihlerde tıbbi ilaç ve malzeme satıp, bu malların faturaları ve irsaliyeleri ile birlikte davalıya teslim edildiği, bu ticari ilişki neticesinde müvekkilin davalıdan 252.378,84.TL bakiye cari hesap alacağının kaldığı, bu alacak için 07/01/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderilerek ödeme talep edildiği, ancak ihtarnameyi tebliğ alan davalının herhangi bir ödeme yapmadığı, bunun üzerine takip başlatıldığı, müvekkil şirketin muhtelif tarihlerde davalı şirkete muhtelif tıbbi ilaç ve malzemeler satıp, bu malları fatura ile davalıya … Kargo A.Ş.aracılığı ile teslim ettiği, davalının faturalara konu malları teslim alıp, takibe konu borç bedeli için ödeme yapmadığı ve dosyaya ödeme dekontu sunmadığı, bu nedenlerle, davalının itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın % 40 ından az olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilerek yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler: Davacı tarafından açılan itirazın iptali davasına karşı davalı vekili tarafından davalı vekili tarafından sayın mahkemenize hitaben düzenlenen 02.06.2015 havale tarihli dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket eski muhasebe yetkilisi … ile bir kısım sanıkların müvekkilin bilgisi ve talimatı olmaksızın sahte çek, senet düzenleyip ve kullanarak ve gerçekte var olamayan borçlar yaratarak, hakkında nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik, güveni kötüye kullanma suçlarından Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuş olup 2014-24787 sayılı soruşturma dosyasının halen derdest olduğu , bahsedilen kişilerin müvekkil şirket kayıtlarında yapmış oldukları usulsüz işlemlerle ilgili inceleme halen devam etmekte olduğundan davacının icra takibine itiraz edilmesi durumunda kalındığı, davacı şirketin alacağı ile ilgili gerekçe durum ortaya çıktığında ödeme yapılabileceğini beyan ederek, Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/111 esas sayılı dosyası üzerinden iflasın ertelenmesi talebinde bulunup, erteleme kararı verilinceye kadar şirketin faaliyetlerinin sürdürülebilmesi ve bu bağlamda da da mal varlığının muhafaza edilmesine yönelik olarak ihtiyati tedbir talebinde bulunulup müvekkil şirkete kayyım atandığı, bu nedenlerle , davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini istemiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı: İlk derece mahkemesince; ” Davalı şirketin tasfiye aşamasında olmakla birlikte tüzel kişiliğinin devam ettiği sabittir. Bu yön Kocaeli 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/111 esas sayılı dosyasından verilen yanıttan bellidir. Kocaeli C.Savcılığının 2014/24787 soruşturma dosyasından davalının eski şirket yetkilileri hakkında soruşturmanın devam ettiği ve davacı yanın alacağının gerçek alacak olup olmadığının belirlenmesi gerektiği davalı yanca talep edilmiş ise de davalı şirket yetkilisinin gerçeğe aykırı işlemleri davalı ile 3.kişi arasındaki iç ilişki olarak nitelendirilerek o ceza dosyasının beklenmesine gerek duyulmamıştır. Davalı yan defterlerinin ve belgelerinin incelenmesi için Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesine yazılan 2016/59 talimat dosyasında davalının yöntemince ihtarata rağmen defter ve belgelerini incelemeye sunmadığı anlaşılmıştır. Mahkememizin 15.7.2016 tarihli ara kararı uyarınca dosya bilirkişi heyetine verilmiş, alınan 8.3.2017 havaleli raporda; davacının fatura dayanağı malın teslimi yönünden belge sunmadığı, davalının zımmen akdi ilişkiyi kabul ettiği, takip tarihi itibariyle alacağın 252.378,84.TL alacağı belirtilmiştir. Davacı yan rapora itirazla BA- BS formlarıyla teslimin sabit olacağını belirttiğinden davalı yanın BA formları getirtilerek dosya yeniden önceki heyetteki mali müşavir bilirkişiye verilmiş ve 29/09/2017 tarihli ek rapor alınmıştır. Ek rapora göre; davalı yanın toplam 2013-2014 ödemesinin 702.638,23.TL olduğu bakiye tutarının 40.333,73.TL olacağı görülmüştür. Davacı vekili teslim yönünden kargo firmasından belgelerin istenmesini talep etse de kargo ile yapılan teslimde içerik bilinemediğinden bu konuda başka işleme gerek duyulmamıştır. Tüm dosya içeriğinden yanlar arasında ticari ilişki bulunduğu, davacının bir kısım fatura alacağını , tahsil edemediği, davalının yetki itirazının zımnen sözleşme varlığını kabul etmekle yerinde olmadığı, ceza dosyasının beklenmesine gerek bulunmadığı, davalı yanın defter ve belgelerini ibraz etmediği, davalının BA – BS formları ile bir kısım davacı faturasına ilişkin malın tesliminin kabulü gerektiği sabittir. Esasen davacı defterleri ile alacak takip tutarı kadar görünse de; davalı yana teslimi sabit olan alacak tutarı alınan ek raporla 403.33,73.TL olarak tespit edilmiştir. Davacı toplamda 252.378,84.TL alacaklı görünse de bu alacağa karşılık gelecek oranda teslimi ispat edememiştir. Kargo şirketine yapılan teslim ( teslim içeriğinin tespiti olanaksız olduğundan ) davalının malı aldığını sabit kılmaz. Bu nedenle davacı yanın bu yöndeki talebi reddedilmiş, bu durumda davanın kısmen kabulü gerekmiş, likidite koşulları oluşmadığından icra inkar tazminatı gerek olmamış” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı yan istinaf dilekçesinde özetle “…. müvekkil ile davalı şirket arasında ilaç ve tıbbi malzeme alışverişinden doğan ticari ilişki mevcuttur. Müvekkil şirket davalı/borçluya muhtelif tarihlerde ilaç ve tıbbi malzeme satmış ve bu malları fatura ve irsaliyeleri ile birlikte davalıya teslim etmiştir. Davalı şirket de bir özel hastane işletmekte olduğundan, bu malları kullandığı hastalar üzerinden ya Sosyal Güvenlik Kurumuna ya da hastaların sigorta şirketlerine fatura etmiştir. Mahkemece davalı şirket defterleri üzerinde yapılacak inceleme için talimat mahkemesine yazılan talimat sonrasında, davalı şirket kendisine yapılan tebliğe rağmen defterlerini ibraz etmemiştir. Bunun üzerine Mahkemece müvekkil şirket defterleri üzerinde inceleme yaptırılmış olup, bilirkişi heyetince dosyaya sunulan bila tarihli ilk bilirkişi raporunda, davacı kayıtlarında 252.378,84 TL alacağın göründüğü, davacının takip konusu alacağın varlığını, ticari defterleri dışında kalan diğer deliller ile ispat edemediği, davacının beyanında geçen teslime dair kargo kayıtlarının celbi hususunda takdirin Mahkemeye ait olduğu, fakat davalının, davacı ile aralarında bir akdi ilişkinin var olduğunu cevap dilekçesinde örtülü olarak kabul ettiği, davacının HMK.m.222 uyarınca davacı lehine davalı aleyhine delil gücüne sahip olan ticari defterlerinde 252.378,84 TL alacağı olduğunun kayıtlı olduğu, bu durum karşısında davacının bu alacağının varlığını ispat ettiğinin kabul edilebileceği ve bu takdirde davacının işbu alacağının takip tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte tahsili yönünde sonuca varılabileceği görüşleri ortaya konulmuştur. Bu rapordan sonra, tarafımızca faturalarımızın davalı defterlerine kayıtlı olup olmadıklarının tespiti bakımından, davalı şirketin bağlı olduğu vergi dairesindeki BA-BS form kayıtlarının celbi talep edilmiş ve Mahkemece bu doğrultuda yazılan müzekkereye cevaben Alemdar Vergi Dairesince dosyaya 22.03.2017 tarihli yazı ekinde gönderilen BA-BS kayıtlarına göre müvekkilin dava konusu tüm faturalarının davalı tarafından kayda alınarak vergi idaresine beyan edilmiş oldukları ortaya çıkmıştır. Mahkemece bu aşamada mali bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş ve dosyaya sunulan 29.09.2017 tarihli ek bilirkişi raporunda, davalının davacıdan 2013-2014 yıllarında toplam KDV dahil 742.971,96 TL tutarında mal ve/veya hizmet alımını beyan etmiş olduğu, davacının incelenen ticari defterlerine göre 2013-2014 yıllarında davalının toplam 702.638,23 TL ödemsinin kayıtlı olduğu, buna göre 40.333,73 TL ödenmeyen fatura bedelinin kaldığı, ancak davacı şirketin incelenen defterlerine göre 01.01.2013 tarihi itibariyle 2012’den devir bakiyesi olarak 257.959,10 TL davalıdan alacağının raporlandığı ve takipte istenen tutarın 2013 yılından önceki dönemlerden kaynaklandığı anlaşıldığından, bu durumda dava konusu olay hakkında bilimsel verilere uygun ve denetime elverişli rapor düzenlenmesi için davacı ile davalı arasındaki ticari ilişkinin başladığı dönemden itibaren(2012 yılı ve öncesi) davacının ticari defterlerinin üzerinde inceleme yapılmasının gerektiği bildirilmiştir. 27.10.2017 tarihli celsede tarafımızca ek rapor gereğince bu defterlerin sunulabileceği belirtilmiş, ancak Mahkemece Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı dosyasının akıbetinin sorulması ve tarafımızca mal teslimine dair belgelerin sunulması yönünde ara kararlar oluşturularak, raporda işaret edilen bu inceleme zorunluluğuna yönelik bir karar verilmemiştir. Nİtekim davalı şirket için bağlı bulunduğu alemdar vergi dairesi’nden sayın mahkemece celp edilen kayıtlar ile müvekkilin tüm faturalarının davalı şirket kayıtlarına girdiği tespit edilmiş durumdadır. müvekkilin tüm faturaları irsaliyeli olup, bu durum da faturalarla birlikte malların da teslim edildiğini açıkça teyit etmektedir. nitekim 02.11.2017 tarihli dilekçemiz ekinde sureti yer alan yargıtay 19.hukuk dairesi’nin 14.10.2014 tarih ve 2014/11846 e.-2014/15110 k. sayılı kararında davalının vergi dairesinden getirtilecek ba-bs form kayıtlarına göre davalının dava konusu faturayı ilgili vergi dairesine bildirmesi halinde, bu bildirimin fatura kapsamındaki malların teslim alınmış olduğunu göstereceği hususuna işaret edilmiştir. Mahkemece müzekkerenin cevabı beklenmeksizin ve ek raporda müvekkilin 2012 ve öncesi defterlerinin incelenmesine yönelik olarak açık zorunluluğa işaret edilmesine rağmen bu zorunluluk yerine getirilmeden, bilirkişi ek raporunda 2013-2014 defter kayıtlarına göre hesaplandığı açıkça belirtilen ve bilirkişinin nihai alacak tespiti görüşü olmadığı ve sadece ödenmemiş fatura bedeli olarak ifade ettiği çok açık ve net olan 40.333,73 TL rakamından yola çıkılarak davamızın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir. Yerel Mahkemenin kısmen kabul kısmen redde yönelik kararını kabul anlamına gelmemek kaydıyla, icra inkâr tazminatı talebimizin reddi de hatalı ve hukuka aykırıdır. Zira davalının haksızlığı ve kötü niyeti kendi vergisel kayıtları ile ortadadır. Bu duruma rağmen Mahkemenin icra inkâr tazminatına yer olmadığı kabul etmesi hukuka uygun değildir. …” denilerek kararın kaldırılması talep ve dava edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava ; ticari satımdan kaynaklanan itirazın iptali isteminden ibarettir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Somut olayda hukuki ihtilaf davacının takip tarihi itibari ile alacaklı olup olmadığı ve miktarı noktasındadır. Davacı yan takipte cari hesap alacağı talep etmiş ve takip talepnamesi ekine cari hesap ekstresini eklemiştir. Ekstreden de anlaşıldığı üzere 2012 yılından devreden bakiyeden başlamak üzere 2013 ve takip tarihine kadar olan ekstre ekli olmakla davanın çözümü için 2013 e devreden bakiyenin incelenmesi gerekmektedir. Talep edilen alacağın büyük kısmının 2013 tarihinden önceki ticari ilişkiye dayalı olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece 2012 yılı ticari kayıtları ile tarafların 2012 yılı BA/BS formları istenmeden, mal tesliminin ispatı hususunda kargo teslimlerinin detayları görülmeden ; dava sonucunu etkileyebilecek mahiyetteki ceza soruşturması neticesi beklenilmeden eksik inceleme ile karar verilmiş olmakla davacı yanın istinaf başvurusu yerindedir. Kabule göre de faturaya bağlı alacağın likit olmadığının kabul edilmesi de hatalı olmakla birlikte kararın kaldırılış şekline nazaran ayrıca kaldırma gerekçesi yapılmamıştır.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE 2- Davacı yanca yatırılan peşin harcın talebi halinde iade edilmesine 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama gideri olen ; başvuru harcı gideri 85,70 TL, istinaf dilekçesinin tebliği için yapılan tebligat gideri 12,50 TL , dosyanın istinafa gidiş/dönüşü için yapılan 35,00 TL olmak üzere toplam 133,20 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı yana verilmesine 4- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 353/1-a- 6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 14/12/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.