Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/244 E. 2020/2274 K. 28.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/244 Esas
KARAR NO: 2020/2274
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/09/2017
NUMARASI: 2014/914 E. – 2017/945 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/12/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA
A-)Açılan dava ve iddia: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 30 yıl boyunca … AŞ’nin elektronik servisi olarak çalıştığını, … AŞ’nin elektronik servislerinin 2005 yılında başlatılan operasyon ile … AŞ’ye devredildiğini, kendilerine bütün servislerin … AŞ ile sözleşme yapacağı konusunda taahhütte bulunulduğunu, servislerin yeni duruma uygun hale getirilmesi için yatırım yapıldığını, 2006 yılından itibaren …’le fiilen servis ilişkisinin başladığını, 2006 yılının Mayıs ayından sonra sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiğini, çeşitli mahkemelerde açılan davalarda davalı tarafın sözleşmeyi hukuka aykırı olarak feshettiğinin saptandığını, 5 yıllık sözleşmenin 6 ay içinde feshedilmiş olması sebebiyle 54 aylık kazanç kaybının tazmini için davalıya ihtarname gönderildiğini ancak ödeme yapılmadığını belirterek 54 aylık kazanç kaybından dolayı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 1000.-TL’nin fesih tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesiyle, 29.175,70 TL’nin dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının yaptığını iddia ettiği yatırımlardan müvekkilinin sorumlu olmadığını, davacı ile ticari ilişkinin müvekkili tarafından sona erdirilmediğini, yeniden yapılanma sonucunda davacının oğlu ile … servisi …’nin oğlunun yeni bir şirket (… Ltd.Şti) kurarak ticari faaliyetlere devam ettiklerini, 2006 yılında başlayan sözleşmenin 2011 yılında yenilenmediğini, davacının var olmayan bir sözleşmeden dolayı kazanç kaybını istediğini, davacının sözleşme olarak sunduğu belgenin örnek bir sözleşme olduğunu ve taraflarca imzalanmadığını, emsal olarak gösterilen davaların henüz kesinleşmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı: İlk derece mahkemesince; taraflar arasında belirsiz süreli yetkili servis sözleşmesinin bulunduğu, davalı tarafından haksız olarak feshedildiği, davalı şirketin yer aldığı sektörde şirketlerin servis sayısını azaltma/az sayıda güçlü servislerle çalışma eğilimi bulunduğu, bu sebeple fesih sonrasında davacının emsal bir yetkili servis işi bulamayacağı, emsal Yargıtay kararı gereğince davacının bir yıllık makul süre bakımından oluşan zararı isteyebileceği, bu kapsamda geriye dönük üç yıl ortalamasına göre zararın 10.071,65.-TL olduğu, belirlenen sürede özel servis olarak çalışması halinde elde edilecek gelirin düşülmesi gerektiği, bu tutarın 1.039,22.-TL olduğu; 10.071,65 – 1.039,22 = 9.032, 43.-TL hesabıyla davacının isteyebileceği zarar tutarının 9.032, 43.-TL olduğuna karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “….Makul süre 1 yıl değil 54 aydır. sözleşmenin kalan süresi olan 54 ay üzerinden hesaplama yapılması gerekirken, 1 yıl üzerinden hesaplama yapılması ve bu doğrultuda hüküm tesisi mümkün değildir. Daha önceki dilekçelerimizde belirttiğimiz gibi Davalı taraf sektörün türkiyede bir numarası ve dünyada da ilk üç firmadan birdir. Yerel mahkeme tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunda 12 aya kadar kar mahrumiyeti hesaplanması gerektiği belirtilmiştir. Daha önce dosyaya sunulan itirazlarımızda belirtiğimiz gibi ortada davalı tarafça haksız olarak fesih edilmiş beş yıl süreli bir sözleşme vardır ve müvekkilin mahrum kaldığı kazanç kaybı fesih sonrası kalan sözleşme süresi kadar hesaplanmalıdır. Taraflar arasındaki sözleşme sadece altyapı hazırlığı için yüz binlerce liranın gerektiği servis sözleşmesidir. Bu sözleşme fesih edildikten sonra sözleşmenin güçsüz tarafı olan servisin tekrar bir iş kurması özelikle uzman olduğu alanda mümkün değildir. Daha öncede belirtiğimiz gibi ortada bir kira sözleşmesi yada bir istisna sözleşmesi yoktur. Uzun süreli ciddi hazırlık ve eğitim isteyen bir ilişki mevcuttur. Piyasada bir nevi tekel haline gelmiş bir firmanın (davalı …) servis sözleşmesini fesih etmesi halinde servisin başka bir firma sözeşme yapması imkansızdır. Nihayetinde davalı tarafın sözleşmesini fesih ettiği bu servisler ile hiç bir firma servis sözleşmesi imzalamadığı gibi, bu şahıs yada şirketler özel servis olarak dahi işe devam edememiştir. Bu nedenle bilirkişi raporunda da kabul edilen ” fiili olarak iş yapamama durumunun varlığı” nedeniyle özel servis gelirleri adı altında bir kalemin mahsubunun yapılması mümkün değildir. özel servis çalışması olmadığı için özel servis geliri de yoktur. …. Denilerek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava ;yetkili servis sözleşmesinin feshi nedeni ile tazminat isteminden ibarettir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davada öncelikle çözümü gereken yön, taraflar arasında belirsiz süreli ve sözlü olarak yapılan servis sözleşmesinin haksız feshi halinde kazanç kaybına ilişkin zararın hesabının hangi süre için yapılacağı ve hesaplama yöntemine ilişkindir.Yetkili servis sözleşmesinin feshi halinde öncelikle davacının emsal bir iş bulup bulamayacağının tespit edilmesi, bulabileceğinin kabul edilmesi halinde hangi sürede bulabileceğinin belirlenerek, belirlenecek makul süre için kazanç kaybı zararının hesaplanması; bulamayacağının kabul edilmesi halinde ise bu durumda da ne kadarlık bir süre için söz konusu zararı isteyebileceğinin belirlenmesi, sonrasında ise belirlenen bu sürede özel servis olarak çalışması halinde elde edebileceği kazanç ile davalının yetkili servisi olarak çalışması halinde elde edebileceği kazancın tespit edilerek, davalının yetkili servisi olarak çalışması halinde kazancının daha fazla olacağının anlaşılması halinde özel servis olarak çalışması halinde elde edeceği miktarın yetkili servis olarak çalışması halinde elde edeceği miktardan mahsubunun yapılarak aradaki kazanç farkının davacının uğradığı kazanç kaybına ilişkin zarar olarak hüküm altına alınması gerekmektedir. Aralarında sektör uzmanı da bulunan bilirkişi heyetince davacının yetkili servis olmasının olası olmadığını, ancak özel servis hizmeti verebileceğini, makul sürenin 12 ay olması gerektiğini belirlemiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi çeşitli kararlarında da uyguladığı hesap yöntemi bu şekildedir. Mahkemece sektör uzmanı görüşü esas alınarak hazırlanan rapora ve bu hesap yöntemine uygun şekilde karar verildiği görülmekle istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2 -Davacı yanca ödenmesi gereken 54,40 TL karar ve ilam harcı bulunmakla bakiye 23,00 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına 3- Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama gideri olen ; başvuru harcı gideri 85,70 TL, istinaf dilekçesinin tebliği için yapılan tebligat gideri 12,50 TL , dosyanın istinafa gidiş/dönüşü için yapılan 32,50 TL olmak üzere toplam 130,70 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına 4- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 28/12/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.