Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2427 E. 2018/1862 K. 19.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2018/2427 Esas
KARAR NO : 2018/1862
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/626
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/09/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 356. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma açılarak yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin ticaret unvanının klavuz unsuru olan ve adına Türk Patent ve Marka Kurumu dahil olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde tescilli ve tanınmış “…” , “…” ve “…” esas unsurlu markaların ayırt edilemeyecek derecede aynısı veya benzeri olan “…” ibareli haksız rekabet ve tecavüz ürünü tv, box ve sair ürünlerin davalıya ait ….com isimli internet sitesinde yayınlandığını belirterek bu durumun markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, tecavüzün ve haksız rekabetin durdurulmasına, önlenmesine, giderilmesine, maddi ve manevi tazminata karar verilmesini, ayrıca ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece 23/01/2018 tarihinde davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebi kabul edilerek 30.000,00 TL teminat karşılığında davalının alan adı sahibi ve yer sağlayıcı olduğu ….com alan adlı internet sitesindeki “…” markalı “antenler, uydu antenleri, yükselticiler ve bunların parçalarının ” satışının önlenmesine, davalıya ait adreste depo, yükleme, mahalli ve nakliye araçlarında tedbir kararına konu … markalı ürünlerin bulunması halinde el konulmasına ve yediemine teslimine karar verilmiş, bu karara davalı vekilince itiraz edilmiştir.
Davalı vekili itiraz dilekçesinde; müvekkilinin yer sağlayıcı ve aracı hizmet sağlayıcı olduğu, içeriklerden sorumlu olmadığını, dava konusu … markasının müvekkiline ait bir marka olmadığını, iddia edildiği şekilde bir kullanım bulunmadığını, ürünlerin taklit yönünden incelenmediğini, ayrıca bilirkişi raporunda tespit edilen ” …” isimli kullanıcının davacının iddiasında belirttiği kullanıcılardan olmadığını, içeriklere ait url bilgisinin açık ve net bir biçimde bildirilmediğini, müvekkilince söz konusu kullanıcı profillerinde bahsi geçen ürün satışının tespit edilemediğini bildirerek tedbir kararının kaldırılmasını istemiştir.
Mahkemece itiraz üzerine duruşma açılarak inceleme yapılmış, inceleme sırasında davacı vekili davalının itirazlarına karşı çıkmış, ayrıca tedbir kararının davanın ihbar olunduğu kişilere karşı da genişletilerek uygulanmasını istemiştir. Mahkemece itiraz incelemesi sonunda davacı tarafından davalıya iddaya konu tecavüzlerle ilgili 06/06/2017 tarihli ihtarnamenin 09/06/2017 tarihinde tebliğ edildiği, mahkemece yapılan bilirkişi incelemesi sırasında davaya konu ürünlerin satışının yapıldığı, buna göre gerek SMK 159/1 ve 5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine Dair Kanunun 4. ve 5. Maddeleri gözetilerek davalı vekilinin ihtiyati tedbire itirazının reddine, yine davanın tarafı olmayan üçüncü kişilere karşı tedbirin genişletilmesi yönünde karar verilemeyeceği gerekçesi ile talebin reddine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
Davalı vekili istinaf sebebi olarak; dava konusu tanıtımların mahkemenin ara karar tarihinde internet sitesinde yer almadığının mahkemece tespit edildiğini, bu nedenle ihtiyati tedbirin kaldırılması gerektiğini, itiraz duruşmasının yapıldığı 27/03/2018 tarihli celsenin çok öncesinde söz konusu ürünlerin yer aldığı site kullanıcılarına ait sayfaların siteden kaldırıldığını, bu durumun bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini, durum koşulların değiştiğini, müvekkilinin yer sağlayıcı ve aracı hizmet sağlayıcı olarak içeriklerden sorumluluğunun bulunmadığını, kaldı ki söz konusu ürünlerin sitede yer alan ve bahsi geçen üç kullanıcı tarafından eklendiklerinin de bilirkişi raporunda tespit edildiğini, davacının gönderdiği ihtarnamede hak ihlaline ilişkin herhangi bir mahkeme kararı ve url bilgisinin sunulmadığını, bu nedenle bu gerekçenin de yerinde olmadığını, 5651 Sayılı kanunun 4.maddesi uyarınca ihlale konu içeriklere ilişkin ihlalin gerçekleştiği yayın, kısım, bölüm ile ilgili olarak url bilgisinin verilmesi gerektiğini, ürünlerin taklit olup olmadığı konusunda bir inceleme yapılmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini bildirmiştir.
GEREKÇE:
Dava, markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ise ihtiyati tedbir kararına yapılan itirazın reddi kararına yöneliktir. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere davacının markaları tanınmış marka olup davalının alan adı sahibi ve yer sağlayıcısı olduğu internet sitesinde davacının markalarıyla benzerlik gösteren ve bu nedenle tüketiciler nezdinde iltibas oluşturma durumu bulunan “…” ürünlerinin tanıtım, reklam ve satışının yapıldığı, davacı tarafça çekilen ihtara rağmen ürün tanıtım ve satışlarının söz konusu internet sitesinde devam ettiği, sonradan bu sayfaların kaldırılmış olmasnın ihlalin gerçekleşmediği anlamına gelmeyeceği gözetildiğinde, davalı vekilinin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından ve birden fazla duruşma icra edildiğinden davacı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Duruşmalı yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi.19/09/2018