Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/239 E. 2019/158 K. 25.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/239 Esas
KARAR NO : 2019/158 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/07/2017
NUMARASI : 2015/839 E., 2017/618 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/01/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Azerbaycan Cumhuriyeti Devletinde ticari hayatını sürdürdüğünü, müvekkilinin davalıya ait “Hunca Caldion, Jagler, She, Vivo Cappio” gibi markalara haiz kozmetik ürünlerin Azerbaycan Cumhuriyeti Devleti sınırlarında tek yetkili satıcısı sıfatı ile on yılı aşkın bir süredir hizmet verdiğini, taraflar arasındaki anlaşmaya göre; müvekkilinin 2004 yılından beri aralıksız ve fasılasız olarak…Kozmetik San A.Ş.’den ürünlerini satın aldığını, yetki sınırları içerisinde orijinal ürünlerini, kendi kar marjını üzerine koymak suretiyle satış yaptığını ve davalıya ait ürün bedellerini de aksatmadan ödediğini, 2014 yılında müvekkilinin ürünleri gümrükten aldığını, satışa başlanılacağı esnada davalının hiçbir bildirimde bulunulmaksızın sözleşmenin sona erdiğini, başka bir firmanın distribütör olduğunu, başkaca bir çalışmanın da yapılmayacağı bildirildiğini, gerçekleştirilen davalı eyleminin gerek TTK ve gerekse yerleşik Yargıtay İçtihatlarına ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, 10 yılı aşkın devam eden sözleşmenin bir yıllık toplu stok ürünü satın alımının yapılmasının akabinde hiçbir ihtar ve ihbar yapılmadan sona erdirildiğini ve müvekkilinin depolarındaki stok ürünlerin kaldığını, müvekkiline bilgi verilmeden haksız ve hukuka aykırı sözleşmenin feshinden hemen önce müvekkiline satılan yıllık ürün bedeli toplamının 1.200.000,00 USD olduğunu, davalının sözleşmenin feshine ilişkin bilgilendirmede bulunmadan 1.200.000,00 USD bedelli ürünleri Azerbaycan’da satılmak üzere müvekkiline sattığını, parasını aldığını, sözleşmeyi geçerli sebep bildirmeden fesih ederek başka bir firma ile anlaştığını, ona da ürün satarak müvekkilin mallarının satışını engellediğini, müvekkilinin, kendisine verilen ürünlerin iade alınmasını ve ödemiş olduğu 1.200.000,00USD’nin iadesini talep ettiğini, davalının geri dönüş yapmadığını ve müvekkilin elindeki ürünleri satışını da engellediğini, müvekkilinin maliyet bedeli üzerinden kar elde edemeden çok az miktarda ürünü satabildiğini, geride elinde 634.000,00 USD miktarlı ürün kaldığını, 1.200.000,00USD ürününün distribütör olan müvekkiline satışının hemen akabinde fesih edilen sözleşme ile birlikte, müvekkilinin 566.000,00 USD karşılığı ürünü zararına elden çıkarmak zorunda kaldığını, 566.000,00 USD ürünün kar marjı ile birlikteki satış bedelinin 844.620,00 USD olduğunu ve bu sebeple müvekkilinin 278.620,00USD zarar ettiğini, müvekkilinin bizzat davalının talebiyle, yeni reklam kampanyaları hazırladığını, kampanyaların davalıya gönderildiğini, büyük beğeni aldığını, davalının haksız ve yasal dayanaktan yoksun olarak gerçekleştirdiği fesih neticesinde müvekkilinin satışını yapamayacağı bir ürünler için 373.417,00 USD reklam bedeli harcadığını, davalının gerçekleştirilen hukuka aykırı eylemi neticesinde müvekkilinin hem elindeki ürünün satışını yapamadığı için zarar ettiğini, hem muhtemel gelirinden olduğunu, hem de ticari itibarının yerle bir olduğunu, müvekkilin girişimlerinin başarısız kaldığını ve müvekkilinin ülkesinde de mağdur edildiğini, buna mukabil, gerçekleşen zararın tazmini amacıyla iş bu davayı ikame etmek zarureti hasıl olduğunu beyanla; müvekkili nezdinde meydana gelen 634.000,00 USD maddi tazminat bedelinin şimdilik 5.000,00 USD, sözleşmenin feshinden sonra yapılan zararına satışlarda 278,623,00 USD tutarındaki zarara tekabül eden bedelin şimdilik 5.000,00 USD, sözleşmenin fesih edileceği bilinse idi yapılmayacak olan televizyon reklam giderleri toplamı olan 373.417,00 USD bedelinin şimdilik 5.000,00 USD, ihtarname tarihinden itibaren işleyecek olan en yüksek reeskont faizi ile birlikte müvekkile ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; öncelikle harcın ikmaline karar verilmesini talep ettiklerini; davacının dilekçesinde her biri asılsız olan iddiaları için kesin tutarlar ile zarara uğradığını belirttiğini, buna rağmen huzurdaki davayı kısmi dava olarak ikame ederek dava harcını eksik yatırdığını, davacıya 1.241.040,00 USD üzerinden harcı ikmal etmesi için bir haftalık kesin mehil verilmesini, kesin mehil içerisinde eksik harcın ikmal edilmemesi durumunda dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiklerini, davacı ile müvekkil arasında münhasır tek satıcılık sözleşmesi bulunmadığını, alışlar ve ödeme kolaylığı açısından cari hesap ilişkisi oluşturulduğunu, müvekkilinin davacı şirket haricindeki şirketlere ürünlerini Azerbeycan’da satmasında hukuki bir engel bulunmadığını, müvekkiline uygun fiyat teklifi veren, Azerbeycan’da yerleşik her firmaya ürünlerini satabileceğini, müvekkilinin davacının satın aldığı ürünlerin bedeliyle orantılı olarak iskonto yaptığını, davalının yıllar içerisinde satın aldığı ürün miktarını düşürdüğünü, müvekkilinin ürün miktarında düşüş olmasına rağmen davacıya uygun fiyatlı ürün satmaya ve cari hesap ilişkisini sürdürmeye devam ettiğini, müvekkilinin davacı ile olan ticari ilişkisinde istediği karı elde edememesi nedeniyle davalıya artık indirimli ürün göndermeyeceğini belirterek taraflar arasındaki cari hesap ilişkisini feshettiğini, davacının müvekkiline ait ürünlerin bedelini ödeyerek müvekkilden ürün alma hakkı bulunduğunu, davacının sadece cari hesap ilişkisinden ve indirimli ürün alma kolaylığından yararlanamayacağını, davacının müvekkilin ürünlerini müvekkilin belirlediği fiyat üzerinden satın almaktan vazgeçtiğini, hatta elinde bulunan ürünleri Azerbaycan’da satamadığını belirterek müvekkilden ürünleri satın alması için yardım talebinde bulunduğunu, müvekkili ile davacı arasında iade edilecek ürünlere ilişkin fiyat konusunda anlaşma sağlanamadığını, davacının müvekkiline istediği fiyattan ürünleri satamadığını bu nedenle 634.000,00 USD zarara uğradığını iddia ettiğini, taraflar arasında satılacak ürünlerin fiyatı konusunda anlaşma sağlanmaması nedeniyle malların iade alınmadığını,davacının, elinde bulunan ürünleri satamamasının basiretli tacir gibi hareket etmemesinden kaynaklandığını, davacının uğradığını iddia ettiği zarar ile müvekkilin davacının elindeki ürünleri almaması arasında uygun illiyet bağı bulunmadığını, müvekkilinin davacının elinde olduğunu iddia ettiği ürünleri satın alma yükümlülüğünün bulunmadığını, iddia ettiği gibi zarara uğramasının tamamen kendi ticari kararlarının sonucu olduğunu, davacıya 2010 yılından sonra ürün satılmaya başlandığını, taraflar arasında cari hesap ilişkisi oluştuğunu, davacının varlığını iddia ettiği reklam giderlerini müvekkilden talep edemeyeceğini, iddialarının igerçekdışı olduğunu, müvekkilinin reklam giderlerini karşılayacağına dair taahhüdü bulunmadan ve bu konuda izin veya onay alınmadan yapılan reklam harcamalarından müvekkilinin sorumlu olmasının düşünülemeyeceğini, beyanla; davacıya 1.241.040,00 USD üzerinden harcı ikmal etmesi için bir haftalık kesin mehil verilmesine, kesin mehil içerisinde eksik harcın ikmal edilmemesi durumunda dosyanın işlemden kaldırılmasına, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya tahmiline, karar verilmesini savunmuştur.
İlk derece mahkemesinin 30/05/2017 tarihli ara kararı ile; ”Davacı yana somut olayda belirsiz alacak davasının yasal şartları bulunmadığından HMK 114/H ve 115/2. Mad. gereğince harcı beyan ederek ikmal etmesi maksadıyla 1 haftalık kesin süre verilmesine, aksi halde hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğundan davanın reddedileceğinin ihtarına,” karar verdiği, ara kararın davacı vekiline 07/06/2017 tarihinde tebliğ edildiği, harcın tamamlanmadığı 04.07.2017 duruşmada, davacı vekilinin müvekkillerin ekonomik zorluk içinde olmaları nedeniyle harcı ikmal edemediklerini beyan ettiği görülmüştür.
İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/07/2017 tarihli 2015/839 Esas 2017/618 Karar sayılı kararıyla; davacı tarafın her ne kadar alacağın miktarı yahut davanın değerinin tam veya kesin olarak belirlenmesinin mümkün olmadığı yada kendisinden beklenemeyecek olduğu durumlarda belirsiz alacak davasının HMK 107 maddesi kapsamında açılabileceğini ileri sürmüş ise de; davanın dayanağının taraflar arasındaki cari hesap ilişkisine dayandırıldığı ve meydana gelen zararın da dava dilekçesinde davacı tarafça zararına satışlar nedeniyle 278.623,00USD, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle meydana gelen zararın 634.000,00USD, reklam gideri zararının 373.417,00USD olarak somutlaştırıldığı, ayrıca davanın vasıf ve mahiyeti itibariyle dava değerinin ve alacak miktarının belirlenmesinin davacıdan beklenebilir bir durum olduğu, belirsiz alacak davasının şartlarının somut olayda bulunmadığı ve davacı yanın kesin süre içerisinde ihtara rağmen harç ikmali yapmadığı gerekçesiyle davanın HMK 114/h maddesi gereğince hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde; mahkemenin ara kararında harç miktarını açıkça bildirmediğini, davacının sözleşmenin feshine ilişkin hiçbir bildirimde bulunmaksızın müvekkiline 1.200.000,00 USD bedelli ürünü sattığını, parasını aldığını, akabinde sözleşmeyi feshederek başka bir firma ile anlaştığını, müvekkilinin tek satıcı olmadığı iddia edilmişse de yazışmalarda distribütör hitabı yapıldığını, mahkemenin Erenköy Gümrük Müdürlüğü’nden 2004-2014 yılları arası Azerbaycan Cumhuriyeti’ne gerçekleştirdiği ihracatın belgelerini dosyaya celp ettiğini, dosyada alınan bilirkişi raporunda malın alımı sağlandıktan sonra sözleşmenin feshi halinde fesh ihbar süresinde satılacak malların haricindeki malları iade almak zorunda olduğunun belirtildiğini, müvekkilinin yaptığı reklamlarla davalının haksız kazanç sağladığını, harç miktarı belirtilmeden “eksik harcın kesin sürede yatırılması” şeklinde verilen kararın usulsüz olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olduğunu, inceleme sonunda alacağın daha fazla ya da az hesaplanabileceğini, tahmini rakamlar üzerinden hesaplandığında harç miktarı göz önüne alındığında bir haftalık kesin sürenin hayatın olağan akışına ve hukuka açıkça aykırı olduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekilinin istinafa cevap dilekçesinde; davacının talebinin 1.286.040,00 USD olduğunun bilirkişi raporuyla sabit olduğunu, davaya HMK 107.maddesine aykırı olarak belirsiz alacak davası olarak devam edilemeyeceğini, Yargıtay İçtihatları ve doktrin görüşleri uyarınca pilot dava niteliğinde olan bu davanın hukuksal yarar yokluğundan davanın reddinin hukuka uygun olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17/06/2015 tarihli 22-1052/1612 Esas / Karar sayılı kararında hakimin davacının talep sonucu ile bağlı olduğunu, belirsiz alacak davası olarak açılan bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilip hüküm altına alınmasının mümkün olmadığını ifade ettiğini, davacı vekiline harç tebligatından sonra bir ay zamanı olduğunu, duruşmada müvekkillerinin zor durumda olduğunu beyan ettiğini söylemiştir.
GEREKÇE:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde, davalı tarafça müvekkiline 1.200.000,00 USD ürün satışından hemen sonra haksız olarak sözleşmenin fesh edildiğini, 634.000 USD bedelli ürünün elinde kaldığını, bu ürün bedelinden şimdilik 5.000 USD talep ettiğini, sözleşmenin feshinden sonra bir kısım ürünlerin de zararına satışı nedeniyle 278.623,00 USD zarar ettiğini, şimdilik 5.000 USD talep ettiğini, sözleşmenin feshinden önce 373.417,00 USD reklam harcaması yaptığını, reklam harcama bedelinden de şimdilik 5.000 USD talep ettiğini beyanla toplam 15.000 USD dava değeri yönünden nispi harç yatırarak dava açmıştır.
İlk derece mahkemesinin bilirkişi raporu aldıktan sonra, davacı vekilinin hazır bulunmadığı 30/05/2017 tarihli oturumda, belirsiz alacak davasının şartları bulunmadığından, harcın beyan edilerek ikmal edilmesi için bir hafta kesin süre verildiğinin aksi halde hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğundan davanın reddedileceğinin davacı vekiline tebliğine karar verdiği, 30/05/2017 tarihli duruşma zaptının meşruhatlı davetiye ile davacı vekiline tebliğ edildiği, davacı vekili tarafından harç yatırılmadığından hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verdiği görülmüştür.
HMK 107/1 maddesinde; “davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenilmeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde alacaklı hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.” hükmü düzenlenmiştir.
HMK 109/1 maddesinde; “talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
14/08/2015 tarihinde açılan davada davacı vekilinin davasını belirsiz alacak davası olarak açtığını beyan etmediği, aksine müvekkilinin sözleşmenin feshi nedeniyle müvekkilinin uğradığı zarar kalemlerine ilişkin beyanda bulunduktan sonra, ” şimdilik” kısmen talep ettiğini beyan ettiği ve talep ettiği kısma ilişkin nispi harç yatırdığı, dava tarihinde HMK 109/2 maddesinin 01/04/2015 tarihli 6444 sayılı Kanun’un 4.maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı, kısmi dava açılmasına engel bir yasal düzenleme bulunmadığı anlaşılmakla, mahkemenin davacının talebi bulunmadığı halde davayı belirsiz alacak davası olarak nitelendirerek, harca esas değerin gösterilerek nispi harç yatırılması için muhtıra göndermesinin usulüne uygun olmadığı, davaya kısmi dava olarak devam etmesi gerektiği kanaatiyle davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, mahkeme kararının kaldırılarak yargılamaya devam edilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR:
6100 sayılı HMK.’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE,
İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/07/2017 tarih ve 2015/839 E., 2017/618 K.sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Yargılamaya devam edilmek üzere dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Davacı tarafından istinafa geliş aşamasında peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın talebi halinde kendisine iadesine,
İstinaf aşamasında davacı tarafça yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 69,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 154,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi. 25/01/2019