Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2386 E. 2021/967 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2018/2386 Esas
KARAR NO : 2021/967 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/04/2018
NUMARASI: 2017/249 E. – 2018/171 K.
DAVANIN KONUSU: FSEK’den Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi ve Tazmini İstemli
KARAR TARİHİ: 29/04/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu taşınmazın … İlçesi, … Mahallesi … Pafta, … (E …) ada, … Parsel’de bulunduğunu ve adı geçen parseldeki mimari projenin, müvekkillerinin miras bırakanı olan Mimar … tarafından hazırlandığını, parsel üzerinde bulunan yapının estetik değere sahip olduğunu ve aynı zamanda FSEK’in 4/3 maddesi anlamında mimarlık eseri niteliğine de haiz olduğunu, İstanbul III Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 15/11/1990 tarih ve 2528 sayılı kararı ile dava konusu yapıyı “Korunması Gerekli Kültür Varlığı” olarak tescil ettiğini, ancak belediyeye sunulan ilgili projede, her nasılsa davalı …’un ağabeyi olan müteveffa … imzasının bulunduğunu, bu durumun hiçbir surette dava konusu projenin eser sahipliğinin … ait olduğu gerçeğini değiştirmediğini, … vefatı ile anılan mimari esere ait mali hakların müvekkiline geçtiğini, davalıların ise müvekkillerinden izin almadan mimari esere ilişkin restorasyon ve restitüsyon projeleri hazırlayarak FSEK hükümlerini ihlal ettiklerini, davalılara hukuka aykırı eylemlerine son verilmesi hususunda müteaddit ihtarnameler keşide edildiğini, davalıların bu ihtarnamelere verdikleri cevaplarda, binaya ilişkin projenin … ait olduğu, … vefatından sonra mimari projeler üzerindeki tüm mali hakları …’a devrettiği, 1981 tarihli proje üzerindeki mali hakların kendilerine ait olduğu ve söz konusu arsaların mimari projelerinin çizildiğini ve … bilgi ve onayının belediyeye sunulduğu yolunda iddialarda bulunduğunu ve davalıların müvekkillerinin başta FSEK hükümlerinden doğan hakları olmak üzere haklarını ihlal etmeye devam ettiklerini iddia ederek, … İlçesi, … Mahallesi … Pafta, … (E …) ada, … Parsel sayılı taşınmazdaki yapıya ilişkin mimari proje müellifinin, müvekkillerinin miras bırakanı … olduğunun tespitini ve muarazanın giderilmesini, dava konusu yapıya ilişkin eser sahipliğinden doğan mali hakların davalılara devredilmediğini ve … yasal mirasçısı sıfatıyla müvekkillerine ait olduğunun tespitini, … adının, gerek dava konusu yapıya ilişkin projenin aslına, gerekse çoğaltılmış nüshaları üzerine, FSEK 67. maddesi uyarınca eser sahibi olarak değerlendirilmesini, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik, 10.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın, davalıların ilk bildirimin tebliğ tarihi olan 26/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek T.C. Merkez Bankası’nca kısa vadeli krediler için öngörülen avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davacıların tazminat taleplerinin hangi fiile dayandığını belirtmediğini, bu nedenle dava konusunun değerini de belirtmediklerini, bunun yerine belirsiz alacak davası denildiğini, bu hususun usulen mümkün bulunmadığını, dolayısıyla dava dilekçesinin HMK 119/d fıkrasına da aykırı olduğunu, bu eksikliğin tamamlattırılması, aksi halde davanın reddi gerektiğini, davacıların tüm taleplerinin haksız ve kötü niyetli olduğunu, davaya konu yapıya esas Belediye tarafından onaylanan projenin 1981 tarihli olmakla, davacıların her türlü dava hakkının zamanaşımına uğradığını, davacıların dava konusu projenin uygulandığı yapının yıktırılması için resmi merciilere müracaat ettiklerini, müvekkillerinin yıllardır … eserlerinin korunması için uğraşırken, davacıların bu eserlerin yıktırılması için talepte bulunmaktan çekinmemelerini anlamanın olası olmadığını, davacıların bu davada da manevi tazminat talep etmelerinin eserlerine olan yaklaşımlarını ortaya koymakta yeterli olduğunu, davacıların, kötü niyetle dava açtıklarını savunarak, davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; üzerinde hak iddiası olan gayrimenkulün müvekkili tarafından TMSF tarafından gerçekleştirilen ihaleden 16/02/2005 tarihinde satın alındığını, müvekkilinin gayrimenkulü satın aldığında, bu eserin heba olup gitmemesi, korunması ve iyileştirilmesi için …’in hayatta iken birçok eserinde birlikte çalıştığı bilinen Mimar … ile bir sözleşme yaptıklarını, müvekkilinin … ile birlikte çalıştıklarını bildiği iki mimarın iç ilişkisini bilmesi, mali hak sahipliği ile eser sahipliği ayrımını yaparak hareket etmesinin mümkün olmadığını, bu noktada müvekkiline kusur atfedilemeyeceği hususunun açık olduğunu ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 19.04.2018 tarihli 2017/249 E. – 2018/171 K. sayılı kararıyla; “… Belediye’ye sunulan uygulamaya yönelik projelerinde … bilgi ve onayı ile … tarafından yapıldığı ve imzalandığı dolayısıyla,projenin işleme eser olarak kabul edilip edilmemesinin, yapılan proje yönünden … mali hak sahibi olduğu gerçeğini değiştirmeyeceği, aksine düşüncenin hukuk düzeni tarafından korunmayacağı… ispat hukuku kurallarına göre dava konusu uyuşmazlıkta ölenin kendi iradesi ile davalıya verdiği onay, kullanma izninin yıllar sonra mirasçılarca ileri sürülmesinin, MK 2. madde kapsamında mahkemece hakkaniyete aykırı bulunduğu,…eser sahipliği karinesi ile ilgili davalının eser sahipliğini çürüten bir durum somut olayda mevcut bulunmadığından bu yöndeki davacı iddiasının da sunulu delillere göre mevcut olmadığı… Dava konusu mimari proje ve mimari yapının FSEK 6. madde anlamında “eser niteliği” taşıdığı, eser sahibinin manevi haklarının ölümü ile mirasçılarına intikal etmeyeceği, manevi hakları kullanacak kişilerin FSEK 19.maddesine belirtildiği, davacıların manevi haklarla ilgili olarak da ayrıca dava açma hakları bulunmadığı,… Alınan bilirkişi raporu, davacı ve davalının tüm iddiaları, savunmaları esere ait tüm proje ve belgelerin incelendiği… Davacıların murisinin … imzalı 1981 yılındaki projenin revizyonu için eskiz yapması onun 1981 yılındaki projenin daha önce çizdiği eskizler üzerinden yapıldığını bildiğini 1981 yılındaki projede müellif olarak … tarafından Belediye’ye müracaattan haberdar olduğunu bildiğini ve eskizlerin işlenmesine muvafakat ettiğini gösterdiğinin anlaşıldığı” gerekçesiyle; davacıların FSEK kapsamında mali ve manevi hak taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacılar vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; dava konusu mimari projenin ve mimari eserin sahibinin … olduğunu, taşınmazın da estetik değere sahip olup aynı zamanda FSEK 4/3 anlamında “Mimari Eser” niteliğini haiz olduğunu, dava konusu yapının “Korunması Gereken Kültür Varlığı” olarak tescil edildiğini, belediyeye sunulan ruhsat projesinde davalının kardeşi müteveffa … imzasının bulunmasının FSEK 11. Madde gereğince karine teşkil edebilirse de eserin gerçek sahibinin tespiti üzerine karinenin geçerliliğini yitireceğini, -mimari projenin gerçek eser sahibinin … olduğunun, MSÜ Mimarlık Fakültesi Restorasyon Ana Bilim Dalının 17/01/1990 ve 13/11/1990 tarihli kararı ile sabit olduğunu, dava konusu 125 parsel ve sair yirmi adet parseldeki yapıların eser sahibi … olduğu için İstanbul III Nolu Koruma Kurulu kararıyla (15/11/1990 tarih ve 2528 Sayılı) kültür varlığı olarak tescil edildiğini, Üniversite Mimarlık Fakültesi Restorasyon Ana Bilim Dalının 17/01/1990 ve 13/11/1990 tarihli kararları ile murisin proje müellifi olduğu bazı binaların kültür varlığı olarak tescil edilmesi yönünde teklif kararı alındığını, -davalı …’un dava dışı ikrar mahiyetinde beyanlarının bulunduğunu, Boğaziçi İmar Müdürlüğü’ne yazılan 01/11/2000 tarihli, 24/07/2006 tarihli yazılarında mimari projenin Prof. Dr. … tarafından tasarlanıp uygulandığının ikrar edildiğini, Boğaziçi İmar Müdürlüğü’nün 15/12/2010 tarihli yazı cevabında da “..1990 yılında Sn….’in projelendirdiği yapıların koruma altına alındığının..” bildirildiğini, davalının 2010 yılında verdiği dilekçede “Sn. … 1978-1988 dönemlerinde yaptığı projelerin bir kısmının Belediyesinden tasdiki için, bir kısmının müşterek mimarlar olduğumuz için projeler tarafımızdan imzalanmış, belediyesine sunulmuş ve tasdik edilmiştir…” denildiğini, …’un Mimarlar Odasına gönderdiği yazıdan yapıya ilişkin müteahhitliğini üstlendiğinin anlaşıldığını,-davalının 02/08/2015 tarihli dilekçesinde;”..Dolayısıyla Huzurdaki davada Proje üzerindeki hak sahipliği konusunda bir tartışma bulunması olası değildir. Keza … eser sahipliği de tartışmasızdır.” denilerek ikrar edildiğini, 1981 tarihli projede … eser sahibi olduğu karinesinin de geçersiz hale geldiğini, FSEK 10/III maddesi gereğince bir eserde hususiyet arz etmeyen katkılarda bulunmanın eser sahipliği hakkı vermeyeceğini, -mahkeme kararında delillerinin tartışılmadığını ve değerlendirmeye alınmadığını, -dava dosyasında ilk alınan raporda 1981 tarihli mimari projenin işlenme eser olduğunun, ikinci raporda ise ortak eser oluşturduğunun ileri sürüldüğünü, hak sahipliğinin tespiti açısından büyük farklılıklar bulunduğunu, çelişkileri giderecek rapor alınmadığını,-mahkeme kararının “mali hak devrine” ilişkin yorumunun FSEK 52. Maddenin ruhuna ve Yargıtay içtihatlarına açıkça aykırı olduğunu, -1990 tarihli mimari projenin onaysız olduğunun III Nolu Koruma Kurulu’nun müzekkere cevabı ile kesinlik kazandığını, -mahkemenin manevi haklara ilişkin dava açma hakkı bulunmadığı tespitinin de yerinde olmadığını, manevi tazminatın FSEK 70. Madde de düzenlendiğini ve davacıların dava açmasına bir engel bulunmadığını, FSEK 19. Madde de sayılmayan manevi haklrın da bulunduğunu, beyanla kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde; davacıların istinaf dilekçesinde dava dilekçesinde olduğu gibi bir dolu gerçek dışı beyan ve yorumlarla, ortada karışık bir durum varmış izlenimi yaratıp, iddialarını ispata dair elinde tek bir delil bulunmadan, sadece müvekkilinin beyanlarını çarpıtarak, haksız şekilde talepte bulunduğunu, davacı yanın beyanının aksine … ait olduğu iddiasıyla korunan eserlerin bir çoğunda … imzasının bulunmadığını, bu durumun dünyaca ünlü ve tecrübeli bir mimar olan … , çalıştığı mal sahibi ve ilgili mimarın kararı olduğunu, Koruma Kurulu’nun anılan eserleri koruma altına alırken projelerin, bilfiil … tarafından yapıldığının /çizildiğini esas almadığını, eğer almış olsaydı Kurul’da yer alan projelerde … imzası olurdu ancak dosyada ayrıntılı listeleri verildiği üzere müvekkili ve kardeşi ile beraber çalıştıkları bazı projelerde beraber imza sahibi oldukları gibi bazısında yalnızca müvekkilin ya da kardeşinin imzası bazısında ise yalnızca … imzasının olduğunu, davacıların, dosya kapsamındaki dilekçelerde yer alan beyanlarını da çarpıttıklarını, davada önemli olan hususun Belediye’ye sunulan uygulamaya yönelik projelerin … bilgi ve onayı ile … tarafından yapılarak imzalanması olduğunu, … sağlığında gerçekleştirdiği tasarrufları aradan 30-40 sene geçtikten sonra mirasçı sıfatıyla reddediyoruz denmesinin hukuken kabulü mümkün olmadığını, müvekkili (ve kardeşleri …) ile …. beraber çalıştıkları projelerden birinin de dava konusu yere ilişkin proje olduğunu, anılan Proje’nin gerek hazırlık safhasında ve gerekse devam eden dönemde, müvekkili (ve keza kardeşleri … ile… proje üzerinde çalıştığını, farklı eskizler nihayetinde projenin oluşturulduğunu ve gerek mal sahibinin bilgisi ve gerekse … onayı ile 1981 yılında … imzasıyla Belediye’ye sunularak tasdik edildiğini, anılan tercihin, açıkça eser sahibinin yasal bir hakkı olduğunu, FSEK.m.15/1 gereğince, eser sahibi, eserinde isminin yer alıp almamasına karar verme yetkisine sahip olduğunu,mirasçıların bu konuda herhangi bir karar yetkisinin bulunmadığını, … isminin bu projeler üzerinde yer almasını tercih etmediğini, … kendi çizdiği ya da katkı sunduğu eserlerin koruma altına alınırken, kurul tarafından “proje”de … imzası bulunan eserlerin esas alınmadığını, … Türk Evi mimarisine bakışını yansıtan ve gerek kamuoyu ve gerekse kurul tarafından … katkısı bulunan eserlerin, Türk mimari tarihindeki önemi sebebiyle ve “Türk Mimarlığına yaptığı geleneksel Türk Sivil Mimarlık araştırmaları ve Rejyonal Türk Mimarisinden esinlenerek yaptığı mimarlık eserleriyle, bir üslup kazandırdığı” gerekçesiyle koruma altına alındığını, anılan yapılara ilişkin Projelerde ise … imzası bulunmadığını, anılan yapıların hepsinde … katkısı var ise de bu bazen genel konseptin belirlenmesi, bazen projenin bilfiil çizilmesi, bazen kendi hususiyetini yansıtan ufak da olsa bir ilavenin yapılması ile gerçekleşmiş bulunduğunu, …çalışmaların tümünden haberdar olduğunu, kendi bilgi ve onayı ile resmi mercilere sunulan mimari Projeler üzerinde mali hak sahipliğinin olmayacağını bildiğini, elli yıllık bir mesleki geçmişe sahip olan, alanında üniversitelerde ders veren, dünya çapında bir mimar/hocanın, resmi mercilere kendi muvafakati ile sunulan bir proje üzerinde (katkısı ne olursa olsun) mali hak sahipliği olduğunu düşünmesinin mümkün olmadığını, FSEK 52. Madde gereğince yazılı bir sözleşmenin de bulunmadığını, aksine beyanların yerinde olmadığını, 1990 tarihli proje Mimar Sinan Üniversitesi’nin başvurusu neticesinde Koruma Kurulu’nun 15.11.1990 tarih ve 2528 nolu kararı ile onaylandığını,davacıların huzurdaki davada mali ve manevi haklara ilişkin talepte bulunabilmeleri mümkün olmadığı gibi davaya ilişkin talepler hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … vekili istinaf dilekçesine cevabında; dosyadaki kök ve ek raporlarla eser sahipliğinin tespit edilerek karar verildiğini, istinaf başvurusunun reddi gerektiğini beyan etmiştir.
DELİLLER:Mahkemece ilk bilirkişi heyeti Hukukçu Av…. Mimar …, Mimar Restorasyon Uzmanı … alınan 19/07/2016 tarihli raporda; 1981 tarihli projenin FSEK 6.madde kapsamında işlenme eser olduğunu, işlenme eser sahibinin … ait olduğunu, davacıların mimari proje üzerinde mali haklarının söz konusu olamayacağını bu nedenle mali haklara dayalı talepte bulunamayacaklarını bildirdikleri anlaşılmıştır. Mahkemece Hukukçu Akademisyen Prof. … Yıldız Teknik Üni. Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. …, Restorasyon Uzmanı Yüksek Mimar … oluşturulan ikinci bilirkişi heyetinden alınan 15/03/2017 tarihli raporda; 1981 tarihli projenin FSEK 10.madde kapsamında ortak eser niteliğinde olduğunu, projeye … proje müellifi olarak imza atmasının … bilgisi dahilinde olduğunun kabul edilebileceğini, FSEK 52. madde kapsamımdaki değerlendirmenin mahkeme ait olduğunu, manevi haklar açısından 2006 ve 2013 tarihli tadillerin yapının hususiyetini bozmadığını, eser sahibinin adının projeye dahil edilmesi açısından ölenin sağlığında projeye adını koymamış olmasının, FSEK 19.Madde dikkate alındığında mirasçılarınca bu yönde bir talepte bulunamayacaklarını, mali hakların devir edilip edilmediğinin, mahkemenin takdirinde olduğunu bildirdikleri anlaşılmıştır.İkinci bilirkişi heyeti 19/09/2017 tarihli ek raporlarında; kök rapordaki tespitlerin geçerli olduğunu, itiraz konularının hukuki olması nedeniyle eser sahipliğini karinesinin çürüyüp çürümediğinin mahkemece değerlendirmesi gerektiğini bildirmişlerdir.
G E R E K Ç E : Davacılar vekili, müvekkillerinin murisi … mali ve manevi haklarına sahip olduğu mimari proje üzerinde, davalı tarafça 1990, 2006 ve 2013 yıllarında değişiklikler yapıldığını, projede murisin ismine yer verilmediğini, mali ve manevi haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek, projeden doğan hakların müvekkillerine ait olduğunun tespitini, FSEK 68. Madde gereğince maddi tazminat ve FSEK 70. Madde gereğince manevi tazminata hükmedilmesini, 1981 tarihli proje üzerinde murisin adının müellif olarak dercedilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın ve tüm taleplerin reddine karar verilmiştir.Davacılar vekili karara karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dosyaya davacıların murisine ait İstanbul 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2011/740 esas, 2011/795 karar 28/07/2011 tarihli veraset ilamının sunulduğu, davacıların murisinin 09/09/1988 tarihinde dul ve çocuksuz olarak vefat ettiği, davacıların … yeğenleri ve ikinci dereceden mirasçı oldukları anlaşılmıştır.Dosya kapsamına sunulan dilekçeler, celp edilen mimari projeler, bilirkişi raporları ve tüm belgelerden, davaya konu ” … İlçesi, … Mahallesi … Pafta, … (E …) ada, … Parsel’de” bulunan taşınmazın 1981 tarihli mimari projesinin … isim ve imzası ile Belediye’ye sunulduğu anlaşılmıştır. Dosyaya sunulan eskizler ve davalı vekilinin dilekçelerindeki beyanlarından, binanın mimari projesinin eskizlerinin davacıların murisi … tarafından çizildiği, …. 1986 yılında, 1981 tarihli proje üzerinde de değişiklikler içeren eskiz çalışmasının bulunduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamında alınan her iki bilirkişi heyet raporunda da, davaya konu 1981 tarihli mimari proje ve davalı tarafça dosyaya sunulan ve İstanbul III Numaralı Kültür Koruma Kurulu’nun 15/11/1990 tarihli 2528 sayılı kararıyla “Korunması gerekli kültür varlığı ve mimari eser” olarak tespit edilen mimari projelerin incelendiği, mimar ve restorasyon konusunda uzman bilirkişilerin, dosyaya sunulan eskizlerde yer alan yapının ayrıntılarına raporlarda yer verilen Geleneksel Türk Evi plan kurgusunun yorumlanışı bakımından … kendisine has uslubunu belirleyen sivil mimari unsurları barındırdığı ve estetik nitelik taşıdığını , 1981 tarihli projenin orijinal eskizlere uygun olarak hazırlandığını, eskizlerin ve … imzalı 1981 tarihli mimari uygulama projesinin hususiyet içeren proje olduğunu tespit etmişlerdir. Ayrıca davacıların murisi … 1986 yılında ilk projeden farklı olarak mimari projede bazı değişiklikler yaptığı da çizmiş olduğu eskizlerden anlaşılmıştır. Davacıların murisi tarafından çizilen ve FSEK 2. Maddesi kapsamında eser sayılan “ilmi ve teknik mahiyette plan” sayılan eskizlerin 1981 tarihli mimari uygulama projesine kaynak olduğu anlaşılmakla, davacıların murisinin uygulama projesinde eser sahibi olup olmadığı, projenin işleme eser olup olmadığı yada davacıların murisi ile … FSEK 9 ve 10. Maddeler gereğince ortak eser sahibi olup olmadıklarının tartışılması gerekmiştir. Mahkemece alınan ilk raporda uygulama projesinin işleme eser olduğu, eskizleri geliştiren mimari biçim ve teknik esasların uygulandığı sadece basit niceliksel değişiklikler değil, aynı zamanda çizimsel, uygulamasal, ayrıntısal katkılar içerdiği, sahibinin hususiyetini taşıdığı beyan edilmiştir. Mahkemece alınan ikinci heyet raporunda ise (sf 7) “mimar … imzasını taşıyan uygulama projesinin eskizlere uygun hazırlanmış, eskizleri hayata geçiren yapının gerçekleştirilmesi için eskizlerde tasarlanan yapıyı teknik olarak detaylandıran bir proje olduğu,..hususiyet içerdiği, eskizlerin taşıdığı fikri hayata geçiren uygulama projesinin bir ortak eser oluşturduğu” beyan edilmiştir. Sonuç itibarıyla her iki bilirkişi raporunda mimar …, çizdiği eskizlerin sahibinin hususiyetini taşıyan FSEK 2. Madde de düzenlenen “ilmi ve teknik mahiyette plan” olarak ilim ve edebiyat eseri vasfında olduğu ve 1981 tarihli mimari projenin eskizlere uygun olarak hazırlandığı tespit edilmekle birlikte, … eser sahipliğinin niteliği konusunda her iki rapordaki çelişki giderilmemiştir.Kural olarak mali hakların devrine ilişkin sözleşmelerin FSEK 52. Madde gereğince yazılı olarak yapılması şartı aranmaktadır. Ancak bazı durumlarda şekle aykırılığın ileri sürülmesi hakkın kötüye kullanılması olarak kabul edilebilecektir. (bkz 11. Hukuk Dairesi’nin 13/03/2013 tarihli 2012/3458 Esas- 2013/4849 Karar sayılı kararı, 04/06/2008 tarihli 2007/5015 Esas-2008/7374 Karar sayılı kararı ) Mahkemece alınan iki heyet raporunda da tespit edildiği üzere, davacıların murisi 1986 yılında, 1981 tarihli mimari proje üzerinde değişiklik getiren eskizler hazırlamıştır. Dolayısıyla muris mimari projeden ve … isim ve imzası ile Belediyeye sunulduğundan haberdardır. Bu durumda murisin eskizlerinin işlenmesi ve farklı bir mimar tarafından uygulama projesi haline getirilerek, başvuruda bulunulmasına rızası bulunduğu sonucuna varılabilecektir. Ancak davacı tarafça, 1981 tarihli uygulama projesi nedeniyle değil 1990, 2006 ve 2013 yıllarında meydana getirilen değişiklikler nedeniyle FSEK 68. Madde gereğince tazminat talep edilmektedir. Mimar…’in rızası ile mali hakların mimar … tarafından kullanılmasına rıza gösterilmiş dahi olsa, bu rızanın sadece uygulama projesine yönelik olduğu, FSEK 52. Madde gereğince mali hakların ileriye dönük olarak devri sonucunu doğurmayacağı gözetilerek, 1981 tarihli uygulama projesinde 1990, 2006 ve 2013 yıllarında meydana getirilen değişikliklerin, davacıların mirasçı sıfatıyla halef oldukları mali hakların ihlali niteliğinde bulunduğunu ileri sürmeleri, TMK 2. Madde gereğince hakkın kötüye kullanılması teşkil etmeyecektir. Davaya konu projenin uygulanması suretiyle meydana getirilen yapının da, mimar … eserlerindeki … niteliklerini barındırdığı, korunması gereken kültür varlığı olarak tescil edildiği ve FSEK 6. Madde de düzenlenen güzel sanat eseri olduğu anlaşılmakla, 1990, 2006 ve 2013 yıllarında yapılan değişiklikler yönünden davacıların mali haklarının ihlal edilip edilmediğinin ve tazminat talep hakkının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekirken, mahkemece, muris tarafından verilen iznin sadece 1981 tarihli uygulama projesine yönelik olduğu gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmediğinden, davacı vekilinin sair istinaf sebepleri incelenmeksizin, istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkeme kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemizin işaret ettiği hususlarda yargılamaya devam edilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davacılar vekilinin sair istinaf sebepleri incelenmeksizin, istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’nin 19/04/2018 tarihli 2017/249 E. – 2018/171 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,2-Dairemizin işaret ettiği hususlarda yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğindn, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 68,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 29/04/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.