Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2374 E. 2021/780 K. 09.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2374 Esas
KARAR NO: 2021/780
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/03/2018
NUMARASI: 2015/674 E. – 2018/405 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/04/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının borçlu gösterildiği 21/08/2007 tarih 13.340 YTL bedelli … A.Ş.lehine sahte imza ile düzenlenmiş senet nedeniyle İstanbul …İcra Müdürlüğünde … tarihinde davacı aleyhine icra takibi başlatıldığını, daha sonra icra takibinin iki kez yenilendiğini ve en son … esas numarasını aldığını, her ne kadar davacıya 03/08/2012 tarihinde tebligat yapılmış görünsede bu tebligatın usulüne uygun yapılmadığını, davacının takipten ancak işyerine maaş haczi yazısının gelmesiyle haberdar olduğunu, icra takibine dayanak olarak gösterilen senetteki imzanın davacıya ait olmadığını, senedin lehtar veya davalı tarafından davacı adına sahte imza atılarak düzenlendiğini, davacının senette lehdar görünen şirketle veya alacaklı görünen davalı ile hiçbir borç alacak ilişkisi olmadığını, bu nedenlerle icra takibinin teminatsız olarak durdurulmasını, davacının maaşı üzerine konulan haczin tedbiren kaldırılmasını, dosyaya ödenecek paranın alacaklıya ödenmemesine karar verilmesini, davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacının icra tehditi nedeniyle ödeme yapmak durumunda kalması veya maaşından icra dosyasına ödeme yapılması durumunda ödenecek bu paranın faiziyle birlikte davalıdan istirdatına, davalının %20’den az olmamak üzere tazminata ve %10’dan az olmamak üzere para cezasına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın işbu menfi tespit davasına konu ettiği 21/03/2007 düzenleme, 21/08/2007 vade tarihli ve 13.340 TL bedelli senedin usulüne uygun olarak senedin ilk lehdarı … A.Ş.tarafından ciro edilerek davalıya devredildiğini, kambiyon vasfında bulunan senedin davalıya ciro edilmesinde herhangi bir yasa ve usule aykırılık olmadığı gibi davalının kendisinden önceki imzaların doğruluğunu kontrol etme imkan ve mükellefiyetinin de olmadığını, davalının ciro yolu ile devraldığı senedi tamamen iyi niyetle icra takibine konu etmiş olup davanın davalı bakımından reddi gerektiğini, davacının alacak tutarının %20.sinden aşağı olmamak üzere tazminat ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… her ne kadar davalı tarafça İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında davacı aleyhine takip yapmış ise de davacı tarafından iş bu dava açılarak senetteki imza inkarında bulunulduğu, davacının iddiası doğrultusunda gerekli inceleme yapılmak üzere deliller toplanmış senet aslı icra müdürlüğünden talep edilmiş ise de icra müdürlüğünce senet aslının davalıda olduğunun bildirildiği, davalı vekiline ihtaratlı muhtıra gönderilerek senet aslını belirtilen kesin süre içerisinde sunması ihtar edilmiş olmasına rağmen davalının incelemeye esas olmak üzere senet aslını sunmadığı, davalı vekilinin 15/06/2017 tarihli celsede senet aslını sunmak için süre talep ettiği, mahkemece davalı vekiline 1 aylık kesin süre verildiği, bu sürede senedi sunmadığı taktirde davacının senetteki imza inkarına yönelik iddiasını kabul etmiş sayılacağı hususunun ihtar edildiği, ancak davalı vekili tarafından senet aslının dosyaya sunulmadığı, davalı vekilinin 27/03/2018 tarihli celsede senet aslına ulaşamadıklarını beyan ettiği, senet aslının sunulmasının imza incelemesi yönünden zorunlu olduğu anlaşılmakla ihtarat gereği senet aslını sunmayan davalının imza inkarını kabul etmiş sayıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasında borçlu olmadığının tespitine, İcra Veznesine 26/06/2015 tarihli tedbir kararı sonrası davacı tarafından ödenen paranın davacıya iadesine, kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın, gerekçesinde belirtilen HMK hükümlerindeki prosedür izlenmeden verilen bir karar olduğundan, esasen senede karşı senetle ispat kuralına göre, davacının borçlu olmadığını, senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu yazılı ve kesin delillerle ispat etmesi gerektiği ilkesi göz ardı edildiğini, ispat yükünün yanlış tarafa yüklendiğini, kararın HMK md.208 ve devam hükümlerindeki usule aykırı olarak ihdas edildiğini, davacı/borçlunun isticvaba davet edilmediğini, senet aslının uhdesinde olduğuna hükmedilen müvekkiline, senet aslını neden sunamadığına dair yemin teklif edilmediğini, fiili imkansızlık halinde, takdiri delil mahiyetinde fikir vermesi için fotokopi belge üzerinden de imza incelemesi yapılabileceğini, İcra Müdürlüğü tarafından aslının görüldüğü tasdik edilen dosyadaki senet fotokopisi üzerinden imza incelemesi yapılması yoluna dahi gidilmeksizin, müvekkilinin imza inkarının kabul ettiği sonucuna varılmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin şahsından kaynaklanmayan fiili imkansızlık nedeniyle senet aslının ibraz edilmediğini, davacının borçlu olmadığına dair tüm iddialarını yazılı ve kesin delille ispat ettiği kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin, ciro yoluyla senedi elinde bulunduran iyi niyetli hamil olduğunu ve kendisinden önceki imzaların doğruluğunu kontrol etme imkan ve mükellefiyeti olmadığı senet bedelinin “malen” alındığı yazılı olup, davacının senet lehtarına yönelik gerek imza sahteliği ve gerekse alacak-borç ilişkisinin bulunmadığı iddiasını iyi niyetle senedi elinde bulunduran müvekkiline ileri süremeyeceğini, müvekkiline kendisinden önceki imzaların ve borç ilişkisinin doğruluğunu araştırma ve teyit etme mükellefiyeti de yüklenemeyeceğini, senet lehtarı da davaya dahil edilmeksizin karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacı, takibe konu bonodaki keşideci imzasının sahte olduğunu iddia ederek İİK’nın 72.maddesi gereğince menfi tespit talebinde bulunmuştur. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı tarafça davacı ile dava dışı … AŞ aleyhine 13340,00TL bedelli senedin ferileri ile birlikte tahsili talebi ile kambiyo senedine dayalı takip başlatılmıştır. Takibe dayanak senet örneği incelendiğinde; keşideci olarak davacıya atfen isim ve imza olduğu, lehtarın dava dışı … Aş olduğu, tanzim tarihinin 21.03.2007, ödeme tarihinin 21.08.2007 olduğu anlaşılmaktadır. Kambiyo senetlerinde imzanın keşideciye ait olduğuna yönelik ispat yükü senet alacaklısı üzerinde bulunmaktadır. Sahtelik defi, mutlak defilerden olup herkese karşı ileri sürülebilir. Mahkemece senet aslını ibraz etmesi için takip alacaklısı-davalı vekiline süre verilmiş ise de; senet aslı ibraz edilememiştir. Fotokopi belge üzerinde imza incelemesi yapılamayacağı gibi fotokopi belge üzerinden rapor düzenlenmesi halinde bu rapor hükme esas alınamaz. Bu durumda; ilk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde davalı yanca senet aslının ibraz edilmemesi, ispat yükünün davalıda olduğu, bonodaki imzanın davacıya ait olmadığının kabulü gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne ilişkin karar verilmesi yerindedir. (Benzer mahiyette Y.19HD, 2011/2989Esas, 2011/13518Karar sayılı, 31.10.2011Tarihli; 2016/7240 Esas, 2017/2345 Karar sayılı, 22.03.2017 Tarihli ilamları) Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.134,56 TL harçtan, peşin yatırılan 247,80 ve 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 850,86 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, – Davacının avansından kullanıldığı anlaşılan 68,35Tl istinaf masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 09/04/2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.