Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2358 E. 2021/768 K. 09.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2358 Esas
KARAR NO: 2021/768
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/02/2018
NUMARASI: 2016/985 E. – 2018/77 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/04/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında kambiyo senetlerine mahsus icra takibi yapılığını, takip dayanağı senedin 05/01/2016 tanzim, 25/03/2016 vade tarihli, 120.000 TL bedelli bono olup, keşidecisinin müvekkili, takip alacaklısının ise senedin hamili davalı … olduğunu, senette davalı …’ın lehtar ve daha sonraki cirantanın da … olduğunu, takip alacaklısı olan …’ün senedi davalı …’dan ciro yoluyla iktisap ettiğinin görüldüğünü, müvekkilinin senedin lehtarı olarak görülen …’ı tanımadığını, hayali bir kişi bile olabileceğini, diğer cirantalarla da tanışmadığı gibi hiçbir ilişkisinin de bulunmadığını, takip konusu senedin 22/05/2004- 25/07/2014 tarihlerinde işçi olarak çalıştığı … A.Ş, yetkilisi … tarafından psikolojik baskı ile boş olarak alınan teminat senedi olup, sonradan doldurularak takip konusu edildiğini, sahtecilik ile imzanın kötüye kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçununun işlediği iddiasıyla İstanbul Cumhuriyet Başsacılığına şikayatte bulunulduğunu, anılan savcılığın 2015/105161 nolu dosyasında soruşturmanın devam ettiğini, müvekkilinin işçi olup 120.000 TL miktarlı senedi imzalayacak, bu miktarda borç altına girecek ekonomik duruma sahip olmadığını belirterek İstanbul … İcra Müdürülüğünün … Esas sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespiti ile %20 oranında kötü niyet tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davacının senet lehtarı …’ı tanımadığı ve adı geçene borcu olmadığını, senedinm boş olarak tanzim edildiğini iddia etmiş olsada bu iddiasını müvekkiline karşı ileri sürelemeyeceğiig, senedin borç ilişkisinden mücerrekt olup, hamiyl olan müvekkilinin, düzgün bir ciro zinciri ile elde ettiği senet yönünden alacaklı olduğunun kabulü gerektiği, bononun ödeme vaadi yönünde bir kambiyo senedi yönünde olup bağımsız bir borç ikrarı içerdiğini, temel ilişkiye yönünden ileri sürelen davacı iddiasının müvekkilini bağlamayacağını iddia ederek haksız davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalı …’a usulüne uygun tebligat yapıldığı ancak herhangi bir savunmada bulunmadığı anlaşılmıştır. Davalı …’ın dava dilekçesinde adresi gösterilmediğinden HMK 119.maddesi gereğince davacı vekiline bir haftalık kesin süre verilerek adı geçen davalının adresini bildirmesi gerektiği yönünde tebligat yapıldığının anlaşıldığı ancak verilen süre de adres bildirilmediği gibi ilerleyen aşamalarda bu davalının tebliğe yarar adresi bildirilmediğinden adı geçen davalıya tebligat yapılamadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… davacı tarafın senedin keşideci olup, imza inkarında bulunmadığı, sadece senedin lehtarı ve ilk cirantası olarak görülen … ile aralarında hiçbir ilişkinin bulunmadığını, dolayısıyla senedin düzenlenme nedeninin olmadığını, bu bononun dava dışı … A.Ş.’de çalıştığı dönemde imzalanarak şirket yetkilisine boş olarak verildiği ve adı geçen tarafından veya başkalarınca doldurularak takip konusu yaptırıldığını ileri sürdüğü, dava dilekçesindeki anlatım ve tüm dosya içeriğine göre, davacının iddiasının senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğu başka bir deyişle senet lehtarı ile aralarında temel ilişkinin bulunmadığı yönünde olduğu, lehtardan sonraki cirantanın … ve son ciranta ve hamilin takip alacaklısı davalı … olduğu, şahsi def’i niteliğinde bulunan bu iddianın hamile karşı ileri sürülemeyeceği, sadece hamilin senedi iktisapta kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğunun kanıtlanması halinde hamile karşı bir hüküm ifade edeceği, dosyadaki belgelere göre, senedin lehtarı davalı … ile aralarında herhangi bir ilişkinin olmadığı başka bir deyişle … yönünden dahi anlaşmaya aykırı doldurulduğu kanıtlanamadığı gibi hamil ve takip alacaklısı davalı …’ün kötü niyetli olduğunun ispatlanamadığı sonucuna varıldığı, nitekim, bononun kambiyo evrakı niteliğinde olup, sebepten mücerret olduğu, ciro silsilesinin düzgün olması halinde senet metninin aksinin veya bononun boş olarak açığa imza ile verilmesinden sonra anlaşmaya aykırı doldurulduğunun ancak yazılı belge ile kanıtlanabileceği, davacının bu yönde yazılı bir delil sunamadığının görüldüğü, İstanbul C. Başsavcılığının 2016/105/161 soruşturma nolu dosyasında, davacı …’nun müşteki olup, şüphelilerin davalılar …, … ve … ile dava dışı … olduğu ve açığa imzanın kötüye kullanılması suçundan soruşturmanın yürütüldüğü, anılan dosyanın neticesinin huzurdaki bu davayı etkileyeceği açık olduğundan neticesinin beklenmesine karar verildiği, ancak yapılan soruşturma sonucunda 2017/80086 K, 15/11/2017 kararla kovuşturma yapılmasına yer olmadığı yönünde karar oluşturulduğu ve karara karşı müştekinin Sulh Ceza Mahkemesinde itiraz yoluna başvurduğu, ancak itirazının ret edildiği ve bu şekilde takipsizlik kararının kesinleştiğinin anlaşıldığı, zira davacı vekili son celsedeki beyanında takipsizlik kararına yaptıkları itirazın Sulh Ceza Mahkemesince ret edildiğini ve bu şekilde kararın kesinleştiğini ifade ettiği, bu durumda savcılık soruşturma dosyasında verilen takipsizlik kararının kesinleşmesi nedeniyle artık davacının ileri sürdüğü iddiaların hiçbirini kanıtlayamadığının kabulü gerektiği, davacının iddialarını ispat zımmında yazılı belge sunamadığı, ancak kesin delil niteliğinde bulunan yemin deliline dayanabileceği, zira dava dilekçesinde delil listesinde yemin delilinin olduğunu beyan ettiği ancak bono metnine göre senedin lehtarı olan davalı …’a bu yemini yöneltebileceği, adı geçen hakkında usulüne uygun açılan bir davanın bulunmadığı, takip ve dava konusu lehtarı ve icra dosyasında borçlu olarak görülen davalı …’ın dava dilekçesinde adresi bildirilmediği, davacı vekiline HKM 119/2. maddesi gereğince bir haftalık kesin süre verilmiş ise de; davacı vekilince bu davalının adresi verilen sürede ve yargılamanın hiçbir aşamasında dosyaya sunulmadığı, nitekim HMK 119/1-b bendinde dava dilekçesinde davalının adı, soyadı ve adresinin bulunması zorunlu olduğunun belirtildiği, aynı maddenin 2. fıkrasında da, birinci fıkranın a, d, e, f ve g bentleri dışında kalan hususların eksik olması halinde davacıya eksiliği tamamlaması yönünde bir haftalık kesin süre verileceği, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğinin ifade edildiği, mahkemece anılan düzenleme çerçevesinde işlem yapıldığı ancak davacı vekilince gereği yerine getirilmediği, nitekim henüz yargılamanın başında bu davalı yönünden HMK 119/2 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılması koşullarının oluştuğu ve yeminin ancak davalı ya da davacı konumunda olan kişiye yönetilmesinin mümkün bulunduğu, adı geçen davalının tebliğe yarar adresinin bildirilmediği, yemin metninin tebliğ edileceği bir adresinin dahi olmadığının anlaşılmasıyla davacı vekiline yemin hakkının hatırlatılması mümkün görülmediği, gerekçesiyle davacı tarafından davalı …’a karşı açılan davanın HMK 119/2 maddesi gereğince açılmamıs sayılmasına, davacının davalılar … ve …’e karşı açtığı davanın reddine…” karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin delilleri toplamadan eksik inceleme ve değerlendirmeyle hatalı karar verdiğini, Yargıtay’ın yerleşik kararlarında kötüniyet ve ağır kusurun ispatının tanık dahil her türlü delille ispatının mümkün olduğunun vurgulandığı, yargılama aşamasında dosyaya daha önceden sundukları Yargıtay HGK 25.03.2015 tarih, 2013/19-2238 Esas, 2015/1062 Karar sayılı ilamında ”senedin kötü niyetle veya ağır kusurla iktisap edildiği yolundaki iddiasını haksız fiilin söz konusu olmasından dolayı tanık dahil her türlü delille kanıtlayabileceği” nin ifade edildiği, buna göre senette adı geçen kişileri tanımayan müvekkili açısından davaya konu eylem haksız fiil teşkil ettiğinden kötüniyet veya ağır kusur iddiasını tanık deliliyle ispat etmelerinin mümkün olduğunu, ancak mahkemenin hiç bir hukuki engel olmadığı halde tanıklarımızı dinletme taleplerini reddettiğini, Davalılar hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesinin huzurdaki dosya açısından kesin delil niteliğinde olmadığını, davalı …’in işletmecisi olduğu kafeye gelip giden müşterisiyle iş yapmak isteyen birinin hiç bir güvence almaksızın elden 120.000-TL gibi büyük miktarda para vermesi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalının gerek savcılıktaki ifadesinde gerekse mahkeme huzurunda gerçekleri gizlediğini, davalılar arasındaki hukuki ilişkinin varlığının tespiti açısından talep ettikleri ticari defterlerin celp edilmediğini, davalı … isminin gerçekte var olup olmadığını bilmediklerini zira bu kişiye hiç şekilde senet vermediklerini ifade ettiklerini, davalı … icra takibi yaparken davalı …’in adres ve kimlik numarasını dosyaya bilerek bildirmediğini, zira davalı …’e karşı birincil borçlu olan kişi … olduğu halde icra dosyasında davalı …’in kimlik bilgileri saklanmış ve … aleyhine hiç bir icra takip işlemi yapmadığını, bu hususun dahi hamil olduğunu iddia eden davalı …’in apaçık kötü niyetli olduğunu gösteren en önemli delillerden biri olduğunu, davalı …’in öncelikle, senedi teslim aldığı, birebir bildiği ve tanıdığı olması gereken kendi borçlusuna işlem yapması gerekirken hiç tanımadığı müvekkil … aleyhine icra takibine devam etmesinin davalının kötüniyetli olduğunun diğer bir göstergesi olduğunu, davalı …’in 120.000-TL. borç para verip senet aldığı …’ların kimlik bilgilerini bilmemesinin mümkün olmadığını, icra takibi başlatılırken takibe bilerek yazmadığını, senet borçluları hakkında ”malvarlığı sorgusu dahi yapmadığının” icra dosyası incelendiğinde görüleceğini, Davalılar arasındaki ticari ilişkinin nasıl olduğunun tespit edilebilmesi için ticari defterlerinin incelenmesi gerektiğini, çünkü hamilin senedi alırken kötü niyetle hareket edip etmediğinin tespiti için aradaki temel ilişkinin de irdelenmesi gerektiğini, taraflar arasında hiç bir icra takibi veya dava olmadığı halde müvekkili tarafından dava dışı … A.Ş.’ye takibe konu boş senedin iadesini istediği ihtarname gönderdiğini, dava dilekçelerinde de ifade ettikleri üzere icra dosyasından üçüncü kişilere 89/1 haciz ihbarnameleri gönderildiğini, haciz ihbarnamelerine muhatap olan şirketlerin … Şirketi ile çalışan şirketler olduğunu, davalı … ile dava dışı … A.Ş.arasındaki gizli iş birliğinin buradan dahi anlaşıldığını, Senet üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması taleplerinin de yerine getirilmediğini, zira senet üzerindeki imzanın müvekkiline ait olduğunu bilmekle birlikte diğer yazıların kimler tarafından yazıldığının bilinmediğini, mahkemenin bu konudaki inceleme taleplerini de haksız olarak reddettiğini, …’ın senedi teslim aldığını iddia ettiği cirantası …’ı tanıyıp tanımadığı, gerçekte böyle bir kişinin var olup olmadığı, senedin kötü niyetle iktisap edildiği veya ağır kusurla davalılar arasında tedavülde olup olmadığı konularının tespiti açısından Davalı …’in isticvap edilmesini, bu itibarla …’ın isticvap edilmesini ve ”senet üzerindeki imzasının kendisine ait olup olmadığının, davalı …’ı tanıyıp tanımadığının, … ile arasındaki senede konu hukuki ilişkinin sorulmasını” talep ettiklerini, ancak mahkemece bu taleplerine olumlu veya olumsuz bir cevap verilmediğini zımnen reddedildiğini, Dava dışı …’ın dosyasında ceza mahkemesinde … A.Ş. yetkilisine karşı açığa imzanın kötüye kullanılması suçundan dava açıldığını, nitelikli dolandırıcılıktan soruşturma başlatıldığını, dosya içerisine delil olarak sundukları ve davalıların kötü niyetli olduğunun ispatı için önemli olan Küçükçekmece 16.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2017/466 Esas sayılı dosyasında … A.Ş. şirketinin yetkilisi … hakkında ”senedin icra takibinde kullanılmasından dolayı hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan savcılık Küçükçekmece C.Başsavcılığı’nın 2018/6384 soruşturma sayılı dosyası başlatıldığını, tüm bu deliller birlikte değerlendirildiğinde boş senedin davalılara … A.Ş eliyle geçtiği, alacaklı olmadıkları bir senedi doldurarak/doldurtarak kötü niyetli olduklarının ortada olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 72.maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince; davalı … yönünden davanın açılmamış sayılmasına, davalılar … ve …’e yönelik davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, takibe konu bonoyu dava dışı … AŞ yanında çalıştığı dönemde teminat olarak verildiğini, davalılar ile arasında herhangi bir borç ilişkisi olmadığını, senedin sonradan doldurulduğunu iddia etmiştir. Davacı, bonodaki keşideci imzasını inkar etmemiştir. Senette nakden kaydı olduğundan senedin teminat senedi olduğuna ilişkin iddianın davacı yanca yazılı delil ile ispatı gerekir. Davacının şikayeti yönünden yürütülen soruşturmada İstanbul CBS 2016/105161 Soruşturma sayılı dosyasında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği ve kararın kesinleştiği anlaşılmakla davacı vekilinin soruşturma dosyasının kesin delil olmadığına ilişkin istinaf istemi yerinde görülmemiştir. Davacı vekili, tanık dinletme talebinin reddinin hatalı olduğunu ileri sürmüş ise de; davacının iddiasının esasen senedin dava dışı şirkete teminat olarak verildiği, anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu ve dava dışı şirket ile davalılar arasında gizli işbirliği olduğuna yöneliktir. Bu durumda öncelikle senedin teminat senedi olduğunun yazılı delile ispatı gerekli olduğundan mahkemece tanık dinletme talebinin reddi yerindedir. Davacı vekili, tarafların ticari defter incelemesi yapılmadan ve davalı …’ın isticvap edilmesine ilişkin talep yönünden olumlu olumsuz karar verilmeden davanın reddinin hatalı olduğunu ileri sürmüş ise de; kambiyo senetleri illetten mücerret olup senedin ticari defterde kayıtlı olmaması senedi hükümden düşürmeyeceği gibi, senedin aksi yöndeki iddianın ancak yazılı delille ispatı mümkün olmakla davalı vekilinin bu husustaki istinaf isteminin reddi gerekmiştir. Yargılama aşamasında ve istinaf dilekçesinde delil olarak sunulan ceza dosya tutanakları dava dışı üçüncü kişinin şikayetine ilişkin olup iş bu uyuşmazlık yönünden esasa etkili mahiyette kabul edilemeyecektir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 md gereğince esastan reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 09/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.