Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2355 E. 2021/772 K. 09.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2355 Esas
KARAR NO: 2021/772
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/03/2018
NUMARASI: 2016/922 E. – 2018/241 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/04/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA:Davacılar vekili dava dilekçesinde; davalı tarafça müvekkili … hakkında asıl borçlu sıfatıyla, diğer müvekkili … hakkında da kefil sıfatıyla 80.000 TL bedelli ve alacaklı lehdar olarak da davalı … görünen bono dayanak yapılarak 49.070,18 TL miktarlı haksız ve kötüniyetli olarak icra takibi başlatıldığını, iş bu icra takibinin haksız ve kötüniyetli olduğunu, müvekkillerinin davalı tarafa hiçbir borcu bulunmadığını, icra takibi konusu borcun hiç doğmadığını, davalı taraf ile müvekkilleri arasında bu borcun doğmasını gerektirecek hiçbir hukuki ilişkinin olmadığını tüm bu nedenlerden dolayı müvekkillerinin davalı tarafa borçlu olmadıklarının tespiti ile kötüniyetle açılan icra takibinin asıl ve ferileriyle birlikte iptalini ve takibin dayanağı olan senedin iptalini, davalın tarafın %20 den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına ve zararlarının ödenmesine mahkum edilmesini, İ.İ.K. 72. Md. Çerçevesinde alacağın %15 inin teminat yatırılması karşılığında icra veznesine yatırılacak olan paranın huzurdaki dava sonuna kadar davalı-alacaklıya ödenmemesi yönünde İhtiyati tedbir kararı verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin İstanbul meyve sebze halinde komisyonculuk yaptığını, müvekkili ile davacıların uzun yıllardır alışveriş yaptıklarını, davacıların müvekkilinden nakit olarak borç para aldıklarını ve müvekkiline senet verdiklerini, davacıların paranın bir kısmını ödediğini ancak çoğunu ödemediklerini, borcun vadesinin geçmesi ve davacılar ile yapılan görüşme ve ihtarlara rağmen ödenmemesi üzerine icra takibi başlattıklarını, davacıların ödeme emrine ve ihtiyati haciz kararına, senete ve senetteki imzalara itiraz ettiklerini beyan ederek davanın reddini, davacıların %40 tan az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; her ne kadar davalı taraf, İstanbul …İcra Dairesinin … Sayılı icra dosyasında ki senetten dolayı alacaklı olduğu iddiası ile icra takip talebinde bulunmuş, davacı tarafça açılan menfi tespit davasına karşı davacıların davalıdan nakit olarak borç para aldıklarını bunun karşılığında dava konusu senedi verdiklerini, paranın bir kısmını ödediklerini ancak çoğunu ödemediklerini beyan etmişler ise de; davacı tarafça açılan davanın İ.İ.K.’ nun 72.md ifadesini bulan menfi tespit davası olduğu, davacı tarafın borçlu olmadığını iddia ettiği icra takibinin dayanağının 30/06/2012 ödeme tarihli 80.000.TL. bedelli lehdarı davalı …, borçluları davacılar … ve … olan senede dayandığı, menfi tespit davalarında kural olarak 6100 Sayılı Kanunun 190.md uyarınca ispat yükünün alacaklı tarafa ait olduğu, davacı tarafın takibe dayanak senedin altında ki imzanın kendilerine ait olmadığı yönünde bir iddiada bulunmadığı, davacı tarafın iddiasının davalı taraf ile aralarında ticari ilişki bulunmadığı ve davalı tarafın hiçbir alacağı olmadığı, davalı tarafın ise ; davacı tarafa nakit olarak borç para verdiğini, bunun karşılığında senet aldığını ancak borç alınan paranın çoğunun ödenmediği iddiasına dayandığı, davalı tarafın bu beyanı ile mücerret borç ikrarı niteliğindeki senedi talil ettiği, davalı tarafın ibraz ettiği banka dekontları ve tediye makbuzları ile bu paranın gönderildiğinin kanıtlandığını iddia etmiş ise de; banka havalelerinde ve tediye makbuzlarında davacı tarafa borç para gönderdiğini veya verdiğini kanıtlar bir ibare yazmadığı gibi açıklama yer almadan gönderilen havalenin ve verilen tediye makbuzun borcun ödenmesi anlamına geldiği bu haliyle davanın iddiasının kanıtlanamadığı, her nekadar davacı taraf menfi tespit davası ile birlikte İ.İ.K.’ nun 72.md/5f uyarınca kötüniyet tazminatı talebinde bulunmuş ise de takibin kötüniyetli yapıldığını gösterir delil elde edilmediği, gerekçesiyle davacı tarafın davasının kabulü ile; İstanbul …İcra Dairesinin … Sayılı dosyası ile takibe konulan senetten dolayı davacılar … ve …’ un borçlu olmadığının tespitine; takibin kötüniyetli yapıldığına ilişkin delil elde edilemediğinden davacı tarafın kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacıların 80.000 TL’lik senedi imzalayarak davalıya verdiğini, senedin bir kısmını elden nakit olarak ödemişler, ancak geri kalan kısmını ödemediklerini, müvekkilinin kötüniyetli olmadığını, davacıların kötüniyetli hareket ettiklerini, icra takibi açılmasından sonra ödeme emrinin iptali ve yetki itirazında bulunduklarını, ardından “imzaya itiraz” davasında senet üzerindeki “imza inkarı” ve “senet üzerinde tahrifat” olduğunu iddia ederek İstanbul 23. İcra Hukuk Mahkemesi’ne dava açtıklarını davanın reddedildiğini, ilk itirazlarında senetteki “malen” kaydına ilişkin olarak bir itirazda bulunmadıklarını, Bu hususun davacıların “örtülü ikrar”ını gösterdiğini,dosyaya sunulan belgelerden anlaşılacağı üzere, davalının İstanbul Yaş Sebze ve Meyve halinde komisyoncu olduğu, davacıların da farklı tarihlerde meyve-sebze getirdikleri, davalının da bunları sattığı, 2009 ile 2012 yılları arasında aralarında ticari alış verişin olduğu, farklı tarihlerde elden makbuzla veya banka üzerinden havale ile ödemelerin yapıldığını, davalının sunduğu “cari hesap defteri” dökümünde, …’un 01.01.2011 ile 26.06.2012 tarihleri arasında alışverişleri görünmekte olduğunu, davacıların karı-koca olup, müşterek çalışmakta, bazen … bazen de … adına hareket ettiklerini Davalı … ticari defter tutmakta olduğunu, buna ilişkin kayıtları Mahkemeye sunduklarını, davacıların herhangi bir defter veya kayıt tutmaması nedeniyle, iddialarına ilişkin belge sunmadıklarını, Davacılar ile davalı arasında ticari ilişkinin bulunduğu tereddütsüzdür. Davalı tarafın ibraz ettiği banka dekontları ve tediye makbuzları ile bu paranın gönderildiği kanıtlandığını, icra takibinin de mahsup yapılarak açıldığını, Son duruşma zabtı ile gerekçeli kararda, menfi tespit konusu dosya numarası farklı yazılmıştır. 14.03.2018 tarihli duruşma tutanağında menfi tespit konusu dosya İstanbul … İcra müdürlüğü’nün … sayılı dosyası gösterilmiş, gerekçeli kararda ise doğrusu yani İstanbul … İcra müdürlüğü’nün … sayılı dosyası gösterildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; mahkemenin kötüniyet tazminatının reddine karar vermesinin hatalı olduğunu, davalının istinaf dilekçesinde savunmasını değiştirip genişletterek malen kaydına yönelik beyan ve savunmalarda bulunduğunu, bu hususta muvafakatleri olmadığını, davalının davada senet üzerinde yer alan malen kaydını talil ederek borç para verdiğini beyan ve iddia ettiğini, iddiasını ortaya koyamadığını, davalının istinaf isteminin reddini, kötü niyet tazminatının reddine dair hükmünün kaldırılarak, %20 aşağı olmamak üzere müvekkiller lehine tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 72.maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır. Davacılar, davalı ile aralarında hiçbir hukuki ilişki olmadığını iddia etmiş, bonodaki imzalarını inkar etmemişlerdir.İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı ve davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava konusu 80.000TL bedelli, 20.03.2012 tanzim, 30.06.2012 ödeme tarihli “malen kaydı” olan bonoda davacılar keşideci, davalı lehtar olarak yer almıştır.Kambiyo senetleri illetten mücerret olup senetteki ihdas nedeninin aksini iddia eden taraf iddiasını ispatla yükümlüdür. Somut uyuşmazlığa konu senette malen kaydı mevcut ise de; davalı yargılama sırasındaki beyanlarında senedin borç karşılığı verildiğini iddia ettiğinden senedin ihdas nedenini talil etmiştir. Bu durumda mahkemece ispat yükünün davalıda olduğu kabul edilerek davalı yanca sunulan banka dekontları ve tediye makbuzlarının içeriği itibarı ile ispata elverişli yazılı delil olarak kabul edilemeyeceği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmesi yerindedir. Davacı vekilinin istinaf istemi kötüniyet tazminatın talebinin reddi kararının hatalı olduğuna ilişkindir.İİK’nın 72/5. maddesine göre tazminata hükmedilebilmesi için takibin haksız ve kötüniyetli olması gerekir. Dosyaya yansıyan delil durumuna göre davalının kötüniyeti sabit olmadığından mahkemenin kötüniyet tazminat talebinin reddine dair kararı yerindedir. Açıklanan nedenlerle davacı ve davalı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı ve davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf istemlerinin ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Davacıdan alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, – Davalıdan alınması gereken 3351,98 Tl harçtan 35,90TL ve 837,99TL harcın mahsubu ile bakiye 2478,09 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının ilk derece mahkemesince karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 09/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.