Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2316 E. 2021/968 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2316 Esas
KARAR NO: 2021/968 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/11/2017
NUMARASI: 2017/250 E. – 2017/248 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/04/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin … ismini kullanan sanatçı olarak 1996 tarihinden itibaren sanat camiasında tanındığını, toplumda tanınmışlık düzeyine gelmiş bir isim ve marka halini kazandığını, radyo ve televizyon programlarında bilindiğini, “…” ibaresini…tescil nolu marka olarak tescil ettirdiğini, müvekkilinin sahip olduğu markanın ulusal mevzuat hükümleri ve ülkemizin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar anlamında tanınmış marka olduğunu, davalının “…” ibaresini kullanmasının iltibasa sebebiyet vereceğini, 556 Sayılı KHK 7/1-(i) bendi ve 8/4 maddesi gereğince mutlak ve nispi red nedenleri bulunduğundan, davalı adına tescilli 2013/59886 nolu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin … ile birlikte, 2003 tarihinden beri “…” ibaresi ile grup şeklinde faaliyette bulunduklarını, Kültür Bakanlığından 13/07/2005 tarih ve 05/1174 sayı ile eser işletme belgesi aldıklarını, davacının markasını daha sonra 29/05/2006 tarihinde tescil ettirdiğini, Bakırköy 1. FSHHM’nin 2011/439 Esas sayılı dosyada alınan raporda, müvekkilinin markasını tescil ettirmeden önce bile marka hakkına tecavüzün olmadığının beyan edildiğini, davacının markasının 2006 tarihinde tescil edildiğini, zaman aşımı süresinin oluştuğunu, hükümsüzlük koşullarının oluşmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI; Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 30/11/2017 tarihli 2017/250 Esas- 2017/248 Karar sayılı kararıyla; ” Somut olayda, … müzik sektöründe davacının kendi adıyla tescil ettirdiği bir marka olduğu, … ibaresi dikkate alındığında … ibaresinin grup anlamında olup, markaların asli unsurunun … ibaresi olduğu, her iki ibarenin bire bir aynı şekilde olup, … ibaresinin markada bir ayırt edicilik ve farklılık yaratmadığı, ortalama tüketici nezdinde bir bütün olarak markaların benzer ve aynı kişiye ait olduğu konusunda bağlantı kurulması ihtimali doğduğu, sınıfsal olarak da markaların aynı sınıfta olup, karıştırılma ihtimali bulunduğu ” gerekçesiyle; “davacıya ait tescilli “…” ibareli marka dikkate alındığında davalıya ait 2013/59886 sayılı … markasının benzer olduğundan davalı taraf markasının 2013/59886 hükümsüzlüğüne, TPMK kayıtlarından terkin edilmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davacının daha önce Bakırköy 1. FSHHM’nin 2017/145 Esas sayılı isim ve marka hakkına tecavüzden kaynaklanan dava mevcutken bu davayı açtığını, mahkemenin hukuki ve fiili irtibat nedeniyle davaları birleştirmesi gerekirken birleştirmediğini,-müvekkilinin … ismini tescil ettirdiğinde, ilan edilmesine rağmen davacının itiraz etmediğini, müvekkilinin kazanılmış hakkının söz konusu olduğunu, davanın usulden reddi gerekirken karar verilmesi nedeniyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekilinin istinafa cevabında; Bakırköy 1. FSHHM’nin dosyası ile birleştirilmesi gerektiği ileri sürülse bile davalarda katedilen aşamaların farklı olduğunu, diğer dava dosyasının Yargıtay tarafından lehlerine olacak şekilde bozulduğunu mahkemenin de bozmaya uyduğunu, davalının kazanılmış hakkının mevcut olmadığını beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER; Dosyada bulunan marka kayıtlarından; davacı adına .. başvuru tarihli, 2006/2507 başvuru numaralı, 09,16,41.sınıflarda tescilli … markası ile, davalı adına 09/07/2013 başvuru tarihli, … başvuru numaralı, … markasının 09/16/ 41.sınıflarda 10/08/2015 tarihinde tescil edildiği ve geçerliliğini koruduğu anlaşılmıştır. Davacının davalı … ve dava dışı … aleyhine, Bakırköy 1.FSHHM’nin 2011/439 Esas sayılı dosyasında markaya tecavüzden kaynaklanan tazminat talepli dava açtığı, mahkemenin 29/09/2015 tarihli ve 2015/151 Karar sayılı kararıyla; “..davalının kullanımı davacı tarafın marka tescil tarihinden önce olup, ayırt edicilik kazandığı ve sonradan marka olarak tescil edildiği, davalı tarafın markayı üstün hak nedeniyle kullanma hakkı olduğu ” gerekçesiyle tüm talepler yönünden davanın reddine karar verdiği, kararın kesinleşmediği görülmüştür. Mahkemece marka patent vekili akademisyen bilirkişi Av. … ve Besteci Söz Yazarı bilirkişi … alınan 24/08/2016 tarihli raporda; davalının cevap dilekçesinde markayı kullanım başlangıcı olarak 2003 tarihinin beyan edildiğini, davacının ise 1996 yılından beri markayı kullandığının beyan edildiğini, 2000 yılında alınmış albüm izin belgeleri ve çok sayıda basın haberleri sunulduğunu, ilk kullanımın davacıya ait olduğu kanaatinde olduklarını, markaların görsel olarak farklı olsa da, söylenişte baskın ve esas unsurun … kelimesi olduğunu, … kelimesinin Kürtçe bir kelime olduğunu, Grup anlamına geldiğini, tercüme edildiğinde “…” anlamına geldiğini, her iki markanın müzik sektöründe kullanıldığı dikkate alındığında, markanın hitap ettiği kitlenin müzik dinleyicisi olduğu dikkate alındığında markalar arasında benzerlik hatta bağlantı olduğu düşüncesinin doğabileceğini, tanınmışlık yönünden yapılan incelemede davacının tanınmış bir sanatçı olduğunu, davacı tarafından … ibaresine ayırt edicilik kazandırılmış bir isim haline getirildiğini, davalı tarafın sektörde tanındığına dair dosyada delil bulunmadığını, 556 Sayılı KHK 8. Madde uyarınca hükümsüzlük koşullarının oluştuğunu beyan etmişlerdir.
G E R E K Ç E :Marka hükümsüzlüğü davasında, mahkeme davalı adına tescilli 09/07/2013 başvuru tarihli,… başvuru numaralı, … markasının hükümsüzlüğüne karar vermiştir. Davalı vekili, mahkemenin davacı tarafından açılan markaya tecavüz davası ile bu davanın birleştirilerek görülmemesi, davacının davalı başvurusuna itiraz etmemiş olması ve davalının kazanılmış hakkı bulunduğunu ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunmuştur.İstinaf incelemesi davalı vekilinin istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile hususlarla sınırlı olarak yapılmıştır.Dosya kapsamında bulunan Bakırköy 1.FSHHM’nin 29/09/2015 tarihli, 2011/439 Esas-2015/151 Karar sayılı kararından, davalı tarafça yargılama sırasında, davalı markasının tescilinden önce de müvekkili tarafından kullanıldığını ileri sürdüğü, mahkemenin kararında davalının marka üzerinde önceye dayalı kullanım hakkı nedeniyle markaya tecavüz ve buna bağlı taleplerin reddine karar verildiğinin açıklandığı anlaşılmıştır. Bu davada da davalı cevap dilekçesinde, … ibaresini 2003 yılından beri kullandığını ileri sürmüş, alınan bilirkişi raporunda , sunulan belgelerden davacının öncelik hakkının bulunduğu açıklanmıştır. Marka hükümsüzlüğü davası ile, markaya tecavüz davasının birleştirilerek görülmesinde zorunluluk bulunmamaktadır. Ancak davacı vekilinin istinafa cevap dilekçesine ekli olarak sunduğu ilamdan, Bakırköy 1.FSHHM’nin 2011/439 Esas sayılı dosyasında verilen kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 21/06/2017 tarihli 2017/2106 Esas-2017/3983 Karar sayılı ilamı ile bozulduğu, Yargıtay kararında; “..davalıların kullanımının davacı adına tescilli “…” markasına benzer ve iltibaslı olduğu, davacı kullanımının davalılardan çok daha önceye dayandığı, öncelik hakkının davacıda bulunduğu sonucuna varıldığının..” tespit edildiği anlaşılmıştır. Davaların taraflarının aynı olduğu ve her iki davada da öncelik hakkına dayanıldığından, delil olarak değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmış, Bakırköy 1.FSHHM’nin 2017/145 Esas (bozmadan önce 2011/439 Esas ) 2019/107 Karar sayılı, 28/03/2019 tarihli kararının kesinleşme şerhli örneği Dairemizce celp edilmiş, kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin onama kararıyla 01/07/2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.Davalının marka tescil başvurusuna davacı tarafça itiraz edilmemesi davalı yönünden kazanılmış hak oluşturmaz. İtiraz etmeyen tarafça hukuki yararının bulunması koşuluyla hükümsüzlük davası açması yönünde engel bulunmamaktadır. Davalı tarafın yargılamada önceye dayalı hak iddiasında bulunduğu anlaşılıyorsa da, taraflar arasındaki yargılamada kesinleşen mahkeme kararı ile önceye dayalı üstün hakkının bulunmadığı, davacının öncelik hakkının bulunduğu tespit edildiğinden, yeni delil toplandığından ve düzeltilmiş gerekçe ile karar verildiğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, kararın 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2-3 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın kabulüne, davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmiş, tarafların usuli kazanılmış hakları korunarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-Davalı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’nin 30/11/2017 tarihli 2017/250 E. – 2017/248 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Davalıya ait 2013/59886 sayılı … markasının hükümsüzlüğüne, TPMK kayıtlarından terkin edilmesine, -Karar kesinleştiğinde TPMK’na bildirilmesine,4-İlk derece yargılaması yönünden;-Davacı tarafından yatırılan 29,20 TL başvuru, 29,20 TL peşin harç olmak üzere toplam 58,40 TL harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin harcın mahsubuna bakiye 30,10 TL harcın davalıdan tahsil edilerek Hazine’ye irat kaydına,-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettiğinden 2.860,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilesine, -Davacı tarafından yapılan 1.300,00 TL bilirkişi ücreti, tebligat ve müzekkere gideri 145, 00 TL olmak üzere toplam 1.445,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, -Artan avans giderinin taraflara iadesine, 5-İstinaf yargılaması yönünden; -Davalı vekilinin istinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talep halinde iadesine,-İstinaf yargılaması sırasında davalı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 31,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 129,10 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 29/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.