Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2280 E. 2020/138 K. 24.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2280 Esas
KARAR NO : 2020/138
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/05/2017
NUMARASI : 2015/736 2017/507
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/01/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin davalının Ayvalık bölgesi başbayisi iken müvekkiline mal gönderilmemesi üzerine müvekkilince sözleşmenin feshedildiğini, davalının önceden müvekkiline gönderdiği, ancak süreleri uzun zaman önce geçmesine rağmen davalı tarafından iadesi alınmayan çok miktardaki süreli yayınların (dergi vs) müvekkilinin elinde kaldığını, bu mallarla ilgili olarak Ayvalık Sulh Hukuk Mahkemesinde tevdi mahalli tayini kararı aldıklarını, malların tevdi mahalli olarak müvekkili üzerinde bırakıldığını, davalının malları iade almaktan halen kaçındığını, müvekkilinin malların muhafazası için depo tutmak zorunda kaldığını ve bugüne kadar toplam 7.560,00 TL kira ücreti ile 200,00 TL nakliye ve hamal ücreti ödediğini belirterek toplam 7.760,00 TL alacağın her bir kira için ayrı ayrı hesaplanacak ticari faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının daha önceden Ayvalık Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtığını, bu nedenle derdestlik itirazında bulunduklarını, ayrıca davacının vadesi gelmiş borçlarını süresinde ödememesi üzerine 21/01/2011 tarihinde bayiliğinin iptal edildiğini, cari hesaptan kaynaklanan borcun ödenmesinin ihtarname ile istendiğini, bunun üzerine davacının da sözleşmeyi feshettiğini, müvekkiline ihtaren bildirdiğini, davacının kira bedeli istediği malların zamanında iade etmediği mallar olduğunu, iadeleri gerekli sürelerde toplayarak göndermediğini, fatura bedellerini süresinde ödemediğini, bayiliğin gereklerini yerine getirmediğini, ayrıca davacının bugüne kadar depo tuttuğunu ve depoya kira ödediğini müvekkiline hiçbir şekilde bildirmediğini, bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının iddialarının soyut ve mesnetsiz olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacının, davalı tarafından iade alınmayan mallar için tevdi mahalli tayini talep ettiği, mahkemenin de tevdi mahalli olarak davacıyı belirlediği ve davacının iki yıllığına dava dışı kişiden bir depo kiraladığı, davacının uzun süre bu malları kendi uhdesinde muhafaza etmesinin kendisinden beklenemeyeceği, davacının iade ürünler için davalıya ihtar çektiği, ancak davalının iade almaması üzerine tevdi mahalli tayin edildiği, davalının derdestlik itirazı yönünden belirttiği Bakırköy 4.ATM’nin 2013/57 Esas sayılı dosyasında kira alacağıyla ilgili talepte bulunulmadığı, dolayısıyla derdestlik itirazının yerinde görülmediği, bahse konu dosyadaki talebin kısmen kabul edilerek Yargıtay’ca onandığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, 7.560,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili İstinaf sebebi olarak; davacının bayilik ilişkisinin sona ermesi üzerine uğradığı zararların tahsili için Bakırköy 4.ATM’nin 2013/57 esas sayılı dosyasında dava açtığını, yargılama sonunda davanın kısmen kabul edilerek fazlaya ilişkin istemin reddine karar verildiğini, kararın Yargıtay aşamasında olduğunu ve derdest olduğunu, davacının huzurdaki davada da bayilik sözleşmesinin feshi nedeniyle uğradığı zararın tazminini istediğini, huzurdaki davanın kira alacağı davası olmadığını, bir tazminat davası olduğunu, her iki davanın konusunun da bayilik sözleşmesinin feshi nedeniyle uğranılan zararın tazmini davası olduğu, dolayısıyla derdestlik durumunun bulunduğunu, mahkemenin derdestlik nedeniyle davayı reddetmesi gerektiğini, huzurdaki davanın zamanaşımına uğradığını, taraflar arasında yazılı bir bayilik sözleşmesi bulunmadığını, dolayısıyla davanın 10/02/2011 ‘den itibaren bir yıllık zamanaşımı süresinde açılması gerektiğini, oysa davanın 06/11/2015’de açıldığını, davacının muhafaza etmek zorunda kaldığının iddia ettiği ürünlerin müvekkiline ait olup olmadığının tespit ve incelemesi yapılmadan eksik inceleme ile karar verilmesinin doğru olmadığını, malların aidiyeti hususunda inceleme yapılmadığını, bilirkişilerin kendilerini mahkeme yerine koyduklarını, davacının kendi kusur ve sorumluluğu ile neden olduğu zarardan kendisinin sorumlu olduğunu, aynı koyundan iki post çıkarılmaya çalışıldığını, bu durumun hakka ve adalete aykırı olduğunu, davacının zamanında yapması gereken iadeyi yapmadığını, kendisinin dağıtım görevini gereği gibi yerine getirmediğini, ürünlerin davacı tarafından çöp haline getirildiğini, bu ürünlerin hukuka uygun olarak 07/07/1993 tarihli ve 21630 sayılı Arşiv Hizmetleri Hakkında Yönetmeliğin 5.kısmında yer alan Muhafazasına Lüzum Kalmayan ve İmhasına Karar Verilecek Malzemeleri Ayıklama ve İmha Hükümleri kapsamında 29 vd maddeleri hükümlerine göre imha etmeyen davacının kendi kusuru nedeniyle sebebiyet verdiği zarardan kendisinin sorumlu olduğunu bildirmiştir. Dava dilekçesi ekinde iade alınmayan dergi listelerinin sunulduğu, toplam 336 kalem olduğu görülmüştür. Bakırköy 4.ATM’nin 2013/57 Esas – 2015/851 Karar sayılı kararının incelenmesinde; davacının …, davalının …. A.Ş olduğu, davanın bayilik sözleşmesinin iptali nedeniyle zarara uğranıldığı ve bu sebeple 10.000 TL bayilik hizmetleri alacağının ve müvekkilinin uğradığı zararın ödenmesinin talep edildiği, davacının yargılama sırasında talebini ıslah ederek 51.648,60 TL’ye yükselttiğini, yargılama sonunda davalının, davacıdan iade alması gereken malları iade almadığı, böylelikle temerrüde düştüğü ve bu mallar için davacı tarafından ödenen bedel kadar davacının, davalıdan alacaklı olduğu, diğer alacak kalemlerinin varlığının ispat edilemediği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulü ile 28.631,32 TL’nin davalıdan tahsiline karar verildiği, kararın Yargıtay 19.HD tarafından onandığı görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 27/06/2016 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; davalının Aralık 2010 tarihi itibariyle davacıya mal/gazete ve dergi göndermeyi kestiği ve bayiliğini iptal ettirdiği, 21/01/2011 tarihli ihtarname ile bildirdiği, davacının ise satılmayan dergi, mecmua kitap ve kırtasiye ürünlerinin iadesi için davalıya 14 Şubat 2011 tarihinde ihtar çektiği, davalının iadesi gereken malların varlığının 2010 yılı sonu itibariyle bildiği ve malları geri almadığı, sektör uzmanının nitelemesine göre makul ölçüler içinde talep edilen kira deposunun davalı tarafından davacıya ödenmesi gerektiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, davalının iade almadığı mallar nedeniyle tutulan depo için ödenen kira bedelleri ile nakliye ve hamal ücretinin tahsili talebine ilişkindir. Taraflar arasında bayilik ilişkisi bulunduğu ve bu ilişki nedeniyle davalının davacıdan bir kısım iade alması gereken süreli yayınları iade almadığı anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/57 esas – 2015/851 karar sayılı ilamı içeriğinden de anlaşıldığı üzere davalının iade alması gereken malları iade almadığı, davacının bu nedenle tevdi mahalli tayini isteme durumunda kaldığı ve iade alınmayan mallar nedeniyle 7.560,00 TL kira ücreti ödemek durumunda kaldığı anlaşılmıştır. Davacı taraf, bu tutarı istemekte haklıdır. Her ne kadar davalı tarafından derdestlik itirazında bulunulmuş ise de, davacının Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/57 esas sırasında açılan davada bu ücretlerle ilgili bir talepte bulunmadığı anlaşıldığından, bu konuya ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Öte yandan taraflar arasında bayilik ilişkisi bulunup TBK’nun 146.maddesi uyarınca 10 yıllık genel zamanaşımı süresi geçerli olduğundan davalı vekilinin zamanaşımına ilişkin istinaf talebi de yerinde değildir. Öte yandan davalı tarafça davacının ürünleri zamanında iade etmediği ileri sürülmüş, ayrıca bu nedenle ürünlerin çöp haline getirildiği belirtilmiş ise de, Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/57 esas sayılı yargılaması sonunda verilen kararda davalının iade alması gereken ürünleri iade almadığı hususunun gerekçe yapıldığı ve bu kararın da onandığı gözetildiğinde, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talepleri de yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 516,42 TL harçtan, peşin alınan 130,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 386,42 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.24/01/2020