Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2254 E. 2021/748 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2254 Esas
KARAR NO: 2021/748
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/02/2018
NUMARASI: 2016/1140 E. – 2018/153 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/04/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA
A-)Açılan dava ve iddia: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı yanca müvekkil şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığını, işbu icra takibinden gönderilen ödeme emri 14/03/2016 tarihinde tebliğ edilerek 16/03/2016 tarihinde İstanbul 23. İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/339 esas sayılı dosyası ile şikayet ve imzaya itiraz davası ikame edildiğini, icra hukuk mahkemesince dosyada yeterli bilirkişi ücreti olmadığı ve verilen kesin sürede de yatırılmadığı gerekçesiyle 03/11/2016 tarihli karar ile dava usulden red edildiğini, istinaf yoluna başvurulmuş ise de takibin devamı ile takibe konu bedelin haksız ve yere müvekkilden alınmasını önlemek adına davanın açıldığını, İİK’nun 72/3.fıkrası uyarınca, Mahkemece takdir edilecek teminat mukabilinde icra veznesindeki paranın davalıya ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini, menfi tespit talebinin kabulü ile davaya konu icra takibine esas 31.299,07-TL’lik borçtan sorumlu olmadığının tespitini, İİK’nun 72/5.fıkrası uyarınca, takibin haksız ve kötüniyetli olduğu nazara alınarak alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere belirlenecek tazminatın davalıdan tahsilini, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddiaları tümüyle mesnetsizdir, çek üzerindeki imza hamile ait olduğunu, lakin müvekkil kurum tacir olmakla birlikte, ilgili TTK hükümlerince çok açık olduğu üzere, çekte keşidecinin imzası sahte olsa dahi müvekkilin dava konusu mezkur takip dayanağını oluşturan çekin iyi niyetli 3.kişi hamili olduğunu, bu nedenle çek lehtarının imzasının sahte olup olmadığını bilmesi imkansız olduğunu ve kanunen de böyle bir inceleme araştırma sorumluluğu bulunmadığını, haksız davanın reddini, davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı: İlk derece mahkemesince; “dosya kapsamına alınan 11/12/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; İnceleme konusu olan 15/03/2015 tarihli, 26.050,00-TL bedelli çek altındaki, şüpheli imzanın, davalı şirket imza yetkilisi …’nün mevcut imza örnekleriyle göstermiş olduğu, izah olunan açık ve kuvvetli farklılıklar nedeniyle …’nün eli ürünü olmadığını”n mütalaa edildiği, İstanbul 23. İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/185 Esas ve 2017/609 Karar sayılı dosyasında yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda alınan raporda “davacı şirkete atfen atılmış keşideci imzası ile ilgili şirkette imza atmaya yetkili …’ye ait mukayese imzaları kıyasla …’nün eli ürünü olmadığının kanaatine varıldığı” ilgili mahkemece 19/10/2017 tarihinde imzaya itirazın kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında yapılan takibin durdurulmasına, İİK 170. son maddesi uyarınca %20 tazminat ile %10 para cezasına hükmedildiğinin anlaşıldığı, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında özetle; “31.299,07-TL toplam borcunun asıl alacak tutarlarına takip tarihinden tamamen tahsiline kadar işleyecek 3095 S.K’nun 2/3 mad gereği T.C. Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için öngördüğü %10,50 reeskont faizi, avukatlık ücreti, icra harç ve masraflarıyla birlikte fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, ödenmesi emri….” tahsilini talep ettiğinin anlaşıldığı, davanın; İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası nedeniyle ve takibe konu keşidecisi … Ltd. Şti olan … Bankası A.Ş. Güneşli Şubesi, İstanbul 15/03/2015 keşide tarihli ve 26.050,00-TL tutarlı çek nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkin olduğu, davacı tarafça; davalı yanca davacı şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığını, davacı tarafın takibe konu çek üzerindeki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığından bahisle icra takibine konu çek nedeniyle borçlu olamadığının tespiti talepli eldeki davanın açıldığının anlaşıldığı, dosya kapsamına alınan ve hüküm kurmaya elverişli bulunan 11/12/2017 tarihli bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere; inceleme konusu olan 15/03/2015 tarihli, 26.050,00-TL bedelli çek altındaki şüpheli imzanın davalı şirket imza yetkilisi …’nün eli ürünü olmadığının belirlendiği, icra takibine konu çekin keşidecisinin davacı şirket olduğu, 16/03/2015 tarihinde çekin davalı bankanın Denizli Çınar Şubesine ibraz edildiği, ilgili şube tarafından “iş bu çek üzerindeki keşideci imzası ile çek bankasının kayıtlarında bulunan örnek keşideci imzası birbirini tutmadığından herhangi bir işlem yapılamamıştır.” şeklinde çekin arkasına şerh düşüldüğünün anlaşıldığı, davacı tarafın, İİK’nın 72/5 maddesi gereğince davalının %20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep ettiği, mahkemece yapılan yargılama neticesinde; davacı tarafın davaya konu çek ve takip nedeniyle borçlu bulunmadığının tespit edildiği, yine davaya konu çekin hamil tarafından davalı bankaya ibraz edildiği, davalı banka tarafından keşidecinin imzasını teyit etme imkanının her zaman bulunduğu, kaldı ki bu hususu kontrol ederek çek arkasına keşidecinin imzası ile çek üzerinde keşideciye atfen atılmış imzanın birbirini tutmadığına ilişkin tespitinin bulunduğu, buna rağmen davaya konu çekin icra takibine konu edildiği, bu bağlamda davalı takip alacaklısının çeki icra takibine konu etmekte haksız ve kötüniyetli olduğunun anlaşıldığı, davalı tarafın icra mahkemesince %20 tazminat ve %10 para cezasına mahkum edilmiş olmasının mahkemece davalı aleyhine kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine engel teşkil etmeyeceği, itirazın kaldırılması davasının, borçlu lehine sonuçlanması veya borçlunun açtığı imzaya itiraz davasının lehine sonuçlanması halinde hükmedilen tazminatın, yine borçlunun açmış olduğu menfî tespit davasının lehine sonuçlanması halinde hükmedilen tazminattan mahsup edileceğine ilişkin yasal bir düzenlemenin de bulunmadığı, ayrıca, İİK’nun 72/5. maddesinde düzenlenen tazminatın, kötü niyet tazminatı; İİK’nun 170/4. maddesinde düzenlenen tazminat ise icra inkar tazminatı olup, nitelikleri de farklı tazminat türleri olduğu” gerekçesiyle davanın kabulü ile; davacı tarafın İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası nedeniyle ve takibe konu keşidecisi … Ltd. Şti olan … Bankası A.Ş. Güneşli Şubesi, İstanbul 15/03/2015 keşide tarihli ve 26.050,00 TL tutarlı çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, davacı yan lehine alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 6.259,81 TL kötü niyet tazminatının davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili kararı istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “….Müvekkilimin yetkili hamilliğinde olan çek, düzgün bir ciro silsilesi ile sebepten mücerret hale gelmiştir. asıl borcun varlığı yahut keşidecinin imzası müvekkilimin inceleme yükümlülüğünde değildir ve bu husus TTK ve İİK’nın ilgili hükümleri uyarınca da sıkı sıkıya korunma altına alınmıştır. Davacının borçlu olmadığının tespitine gerekçe olarak gösterilen dosyada mübrez bilirkişi raporu karara esas alınacak nitelikte değildir. Sayın Bilirkişi tarafından dosyaya sunulan rapor, dosya münderecatında mevcut imzalar tam müşahede edilmeden, yazı tipinin karakteristik özellikleri tespit olunmadan, gerekli şüpheler giderilmeden hazırlanmıştır ve işbu raporun takdir olunacağı üzere tarafımızca kabulü mümkün değildir. Dava, tam ve hiçbir şekilde şüpheye yer vermeyecek bilimsel verilerle yürümelidir. Bu nedenle dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi ve şüpheye yer bırakmayacak bilimsel verilerle yeniden rapor tanzim edilmesi gerekirken mevcut raporun karara esas teşkil edilmesi doğru olmamıştır. Her ne kadar davacı şirket tarafından müvekkilimin basiretli bir tacir olduğu ve imzaları karşılaştırması gerektiğine dair haksız iddialar ileri sürülmüş ise de, bunun kabulünün mümkün olmadığı açıktır. Yerel Mahkemece öncelikle davanın reddine karar verilmesi gerekirken müvekkilin bir de kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi isabetli olmamıştır. Zira imzanın şirket yetkilisine ait olmadığının kesin olarak tespitinde dahi, ciro silsilesinin ardından ciranta olan müvekkilimiz aleyhine imzanın sahteliği nedeniyle kötüniyet tazminatı ve para cezasına hükmedilebilmesi mümkün değildir. Yerel Mahkemece hukuka ve usule aykırı şekilde müvekkil şirketin imzanın sahteliği / gerçekliğini araştırma yükümlülüğü varmışcasına karar kurulmuştur. …” denilerek kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava ;menfi tespit davasıdır. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacının keşideci sıfatı ile imzalamış göründüğü ve takibe konu çekten dolayı imza inkarına dayalı dava açtığı görülmektedir. Mahkemece belge asılları ve mukayese imzalar üzerinde aldırılan grafolojik rapora göre imzanın davacı yan yetkilisin eli ürünü olmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca imza aidiyeti konusunda İstanbul 23. İcra Hukuk Mahkemesi tarafından aldırılan 2017/185 Esas sayılı dosyada da raporun aynı mahiyette olduğu görülmektedir. İmza inkarı mutlak bir defi olup, herkese karşı ileri sürülebileceğinden mahkemece menfi tespit hükmü kurulması yerindedir. Ancak, Menfi tespit davasında davacı borçlu lehine tazminata karar verilebilmesi için borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olması gerekir. Somut olayda davalı takip dayanağı bonoda lehtar cirosundan sonraki 2. ciranta durumundadır. Hal böyle olunca, davalı ile davacı borçlu arasında temel ilişki bulunmadığından, davalı bonodaki borçlu imzasının davacı borçlu eli ürünü olup olmadığını bilebilecek durumda değildir. Bankanın keşideci imzası yönündeki beyanı grafolojik bir rapor gibi düşünülüp, imza konusunda kesin bir kanaat edinilmesi beklenemez. Bu durumda somut olayın özelliğine göre davalı takibinde haksız ise de, kötüniyetli kabul edilemeyeceğinden yasanın aradığı kötüniyet tazminatı şartları oluşmadığı halde tazminata hükmedilmesi doğru değildir. Bu nedenle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulüne ancak kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1- Davalı yanın istinaf başvurusunun KISMEN KABUL/KISMEN REDDİNE; İlk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b-2 Maddesi gereğince KALDIRILMASINA 2-İlk derece mahkemesine açılan davada Davanın KABULÜ ile; Davacı tarafın İstanbul …. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı takip dosyası nedeniyle ve takibe konu keşidecisi … Ltd. Şti olan … Bankası A.Ş. Güneşli Şubesi muhataplı , keşide yeri İstanbul olan , 15/03/2015 keşide tarihli ve 26.050,00 TL tutarlı çek nedeniyle BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, Koşulları oluşmadığından kötüniyet tazminatı verilmesine yer olmadığına Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 2.138,03-TL ilam harcından peşin alınan 534,51-TL’nin mahsubu ile bakiye 1.603,52-TL ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına Davacı tarafından yatırılan 534,51-TL peşin harç ve 29,20-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 563,71-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.755,89-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 725,50-TL yargılama gideri davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen ilgilisine iadesine,
İSTİNAF YARGILAMASINDA 3- Davalı tarafından yatırılan peşin harcın talebi halinde iade edilmesine 4- Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama gideri olan ; başvuru harcı gideri 98,10 TL, istinaf dilekçesinin tebliği için yapılan tebligat gideri 14,00 TL , dosyanın istinafa gidiş/dönüşü için yapılan 63,50 TL olmak üzere toplam 175,60 TL yargılama giderinin kabul red oranına göre ve harçtan karşı tarafın sorumlu olmasına göre takdiren 110,00 L kısmının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına 5- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 08/04/2021 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.