Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/225 E. 2021/50 K. 15.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/225 Esas
KARAR NO : 2021/50
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/06/2017
NUMARASI : 2017/152 E. – 2017/748 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 15/01/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı dava dilekçesinde, davacı şirket ile davalı şirket arasında 04/08/2015 tarihinde bir sözleşme imzalandığını, sözleşmenin 11. Maddesi kapsamında davacı şirketin davalı şirkete 34.500 Euro bedelli senet verdiğini, bu senedin “ticari faaliyet sırasında doğmuş ve doğacak alıcı cari hesapları borçları dahil her türlü mali ve hukuki sorumluluğu için” verildiğini, davacı şirketin herhangi bir borcu bulunmadığı ve hatta yatırım bedelinden dolayı 40.000 TL alacaklı olduğu halde bu senedin Bursa …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla işleme konulduğunu, davacı şirketin adresinde ihtiyati haciz uygulandığını, müşterilerin bulunduğu ortamda haciz yapılmaması için baskı altında kalarak 24/01/2017 tanzim tarihli 35.027 Euro bedelli 08/02/2017 vadeli ve 24/01/2017 tanzim tarihli 22.750 TL bedelli 14/02/2017 vadeli bono imzalayarak teslim etmek zorunda kaldıklarını aynı gün davalı şirket hesabına 6.000TL de ödeme yapıldığını, senetlerin teslimi sırasında bir protokol imzalandığını, protokol gereğince haciz baskısıyla verilen senetlere diğer davacılar … ve …’ın kefil olarak imza attıklarını, bu protokolde Bursa İcra Dairelerinin yetkili kılındığını, bu sebeple davayı Bursada açmak zorunda kaldıklarını, davacı şirketin davalı tarafa hiçbir borcu bulunmadığını, kaldı ki sözleşme gereğince davalının sözleşmeye aykırılık halinde bir ihtarname çekmek zorunda olduğunu, bu ihtarın çekilmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla Bursa … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasına konu 34.500 Euroluk senet ve protokol yoluyla verilen 35.027 Euro – 22.750 TL bedelli senetler sebebiyle davalı şirkete borçlu olmadıklarının tespitine, haciz tehdidi ile ödenen 6.000 TL’nin ödeme tarihi olan 24/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka faizi ile birlikte davalıdan istirdadına, davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmektedir.
CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde; davanın reddi gerektiğini savunmuş, davacı tarafın Bursa … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasındaki borcu kabul ederek kısmen nakit ödeme, ve kısmen yeni senetler verdiğini, sözleşme serbestisi çerçevesince davacı tarafın bu protokol ile bağlı olduğunu, nakit ödeme ve senet tanziminin davalının serbest iradesiyle gerçekleştiğini, aldatma ve hata bulunmadığını, davanın kötü niyetli olduğunu, basiretli tacir sıfatını taşıyan iddialarının kabul edilemeyeceğini, davacı tarafın ana sözleşmeden kaynaklanan taahhütleri yerine getirmediğini, zira bu sözleşme kapsamında mülkiyeti davalı şirkete ait olan iki ayrı bulaşık makinasının davacı tarafa teslim edildiğini, ayrıca 60.000 TL yatırım bedeli ödendiğini, davacı tarafın sözleşmeden kaynaklanan yıllık 80.000 TL ve beş yıllık toplam 400.000 TL alım taahhüdünü yerine getirmediğini ileri sürmüş, davacı tarafın icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… tacir sıfatını taşıyan davacı tarafın bononun takibe konu edilmesinden sonraki haciz aşamasında herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmeden borcu kabul ettiği, kısmen harici ödeme yaptığı ve dava konusu bonoları verdiği, artık bu aşamadan sonra takip konusu bononun takibe konulması için sözleşmesel şartların oluşmadığını ileri sürmesinin kabul edilemeyeceği, eğer davacı tarafın bu yönde bir iddiası varsa ödeme yaparken verdiği bonoları açıklayan protokolü düzenlerken bu ihtirazi kaydını açıkça ortaya koyması gerektiği, davacı tarafın tacir olduğu, yaptığı işlemin farkına varacak basirete, olayı müzakere edecek kavrayışa sahip olması beklendiği, öte yandan davacı tarafın ne teslim aldığı promosyonları inkar ettiği, ne de bedellerini ödediğini savunduğu, hatta sözleşme gereğince yüküm altına girdiği miktarda ürün alımını gerçekleştirdiğini dahi savunmadığı, sadece sözleşmenin 10A maddesi gereğince çekilmesi gereken ihtarın çekilmediğini ileri sürdüğü, ancak bu maddenin sözleşmenin feshi için esas olan edimleri belirlediği, 11. Madde kapsamında verilen bononun takibe konulabilmesi için bir ön şart olmadığı, buna göre davacı tarafın Bursa … İcra Dairesinin … sayılı dosyasıyla takibe konulan bono sebebiyle borçlu olmadığını ileri sürmesinin kabul edilemeyeceği, ikinci aşamada takip sırasında yapılan ödemenin istirdadı ve keşide edilen bonolar sebebiyle menfi tespit talebinin değerlendirildiği, bu talebin de yerinde görülmediği, davacı tarafın bu bonoları ihtiyati haciz ile aynı gün düzenlediği, bu sebeple bonoların haciz baskısı altında imzalandığını ileri sürdüğü, davacı tarafın sunduğu ihtiyati haciz tutanağından anlaşılacağı üzere usulünce ihtiyati haciz yapıldığı, borca yetmeyecek miktarda mal haczedildiği, haczedilen malların borçlu şirket yetkilisine yed-i emin olarak teslim edildiği, aynı tutanakta ihtiyati haciz için alınan teminatın iadesine muvafakat edildiğinin de yazılı olduğu, taraflar arasındaki protokolün de aynı tarihli olduğu, bu protokolde dava konusu bonoların verileceğinin kararlaştırıldığı, 6.000.TL’lik ödemeden de bahsedildiği, yine protokolde bonoların dosya borcuna mahsuben verildiği, takibe konursa mükerrerlik oluşturmayacağının açıklandığı, işlemlerin aynı tarihte olmasının ve usulen yetersiz mal haczedilip muhafaza işlemi yapılmamasınnın davacının müzayaka iddiasını destekleyebileceği, davacı tarafın malların muhafaza altına alınmasın ve daha fazla mal haczedilmesin diye yeni bonolar vermek zorunda kalmış olabileceği, ancak tacir olan davacı yönünden protokolde asıl borca itiraz anlamına gelecek bir kayıt olmadığı, yani davacı tarafın asıl borcu kabul etmediğini ileri sürmediği, alınan ödemenin takip borcuna mahsup edildiği, keza verilen bonoların da asıl borcun itfası için verildiği, davacı tarafın takip konusu borcu kısmen nakit, kısmen de yeni bono vererek ödediği, dosya kapsamından anlaşılacağı üzere Bursa …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasıyla başlatılan takibin infazen işlemden kaldırıldığı, davalı tarafın aldığı ödemeleri bildirerek dosyayı kapattığı, dava konusu diğer bonoları ise işleme koymadığı, zaten bu bonoların takip borcuna mahsuben alındığının davalı tarafça da ikrar edilmediği, sonuç itibarıyle Bursa …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasıyla takibe konulan bono kayıtsız şartsız borç ikrarını havi bir senet olması ve borçlusunun borcu kabul ederek kısmen ödeme yapması sebebiyle geçerli bir senet olduğu, takibe konulmasında hukuken engel olmadığı, diğer bonoların da bu senetten kaynaklanan borcun itfası için verildiği, yapılan ödemenin rızai bir ödeme olduğu ve ihtirazi kayıt konmadan yapıldığı, bu durumda davacının tarafın menfi tespit ve istirdat taleplerinin yerinde görülmediği, dava sebebiyle Bursa …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasıyla yapılan takip durdurulmadığı, davacı tarafın tahsil işlemlerine devam edebileceği, takip sırasında alınan bonoların zaten bu takip borcunu karşılamak için olduğu, bu sebeple mahkemece bu bonolar hakkında tedbir uygulanmasının sonuca tesir etmediği, davacı tarafın alacağını tahsil ederek dosyayı kapattığı, bu nedenle davacılar aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin uygun bulunmadığı…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Deliller toplanmadan karar verildiğini,Dava menfi tespit davası olarak açılmış ise de daha sonra müvekkilimizin haciz tehdidi ve baskısı ile ödeme yapmak zorunda kalması nedeniyle ödenen senet için davanun, istirdat davasına dönüştüğünü, diğer senetler için ise menfi tespit davası olarak devam ettiğini, Sözleşmenin “11. Garanti” maddesi uyarınca davalı şirkete, sözleşmenin 11. maddede de belirtildiği gibi “…. ticari faaliyet sırasında doğmuş ve doğacak Alıcı cari hesap borçları dahil her türlü mali ve hukuki sorumluluğu için ….” 34.500 Euro’luk senet verildiğini,Müvekkili şirket sözleşme ile üstlendiği edimleri yerine getirmiş olmasına rağmen ve davalı şirkete hiçbir borçları yokken hatta davalı şirketten 40.000 TL alacakları mevcut iken davalı şirket tarafından sözleşme hükümleri uyarınca sözleşme ihlaline dair bir ihtarname olamamasına rağmen davalı şirketin sözleşmede belirtilen 34.500 Euro’luk senet hakkında ihtiyati haciz kararı alarak Bursa …. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası ile icra işlemleri başlatmış ve ihtiyati haciz kararı ile 24.01.2017 tarihinde haciz işlemi yapıldığını müvekkillerinin ihtiyadi haciz tehdidi ve baskısı altında Bursa …. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasına konu 34.500 Euroluk borcu kabul ettiğini ve kısmi ödeme yaptığını ve diğer dava konusu olan 24.01.2017 tanzim tarihli 35.027 Euro bedelli 08.02.2017 vadeli senet ve 24.01.2017 tanzim tarihli 22.750 TL bedelli 14.02.2017 vadeli senedi davalı vekiline vermek zorunda kaldığını, Gerekçede hatalı değerlendirme yapıldığını, Dava konusu; ihtiyadi haciz tehdidi ve baskısı altında sözleşme ile verilmiş olan ve Bursa …. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasına konu 34.500 Euro’luk borcun kabul ettirilmesi, 2 ayrı yeni senet alınması ve kısmi ödeme yapılması olduğunu, mahkemenin 34.500 Euroluk borcun ihtiyadi haciz tehdidi ve baskısı ile kabul ettirilmesi konusunu atladığını ve yanlış değerlendirdiğini, Mahkemenin kamera kayıtlarını değerlendirmediğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2008/12-25 E., 2008/3 Karar 23.01.2008 tarihli kararına göre; ihtiyati haciz kararının infazı sırasında yapılan ikrar, kısmi ödeme ve ödeme taahhüdü geçerli olmadığını, Mahkemenin eksik inceleme ile karar verdiğini, Tutanak tutulma anının haciz öncesi mi sonrası mı olduğunu araştırmadığını, müvekkillerinin hiç bir borcu olmamasına rağmen ihtiyadi haciz tehdidi ve baskısı ile Bursa …. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasına konu 34.500 Euroluk borcu kabul etmek ve 6.000 TL kısmi ödeme yapmak ve yeni senet vermek zorunda kaldığını, müvekkillerimizin dava haklarını da ortadan kaldıran bir işlem olmadığını, Yerel mahkemenin gerekçeli kararında her hangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmeden ödeme yapıldığı belirtilmiş ise de müvekkilinin ilk olarak tedbir talebi kabul edilmeyince, icra tehdidi ve baskısı altında kalarak Bursa …. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasının borcunu “dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla” ihtirazi kaydi ile ödeme yaptığını, “sözleşmeye atıf yapan iddialarının araştırılmasında yarar yoktur” şeklindeki gerekçenin de yerinde olmadığını, Aşamalardaki dilekçelerde müvekkilinin davalı şirkete hiçbir borcunun olmadığını sözleşme edimlerini yerine getirdiklerini beyan etmiş olmasına rağmen gerekçedeki kabulün hatalı olduğunu,Sözleşmenin 10/A maddesi gereğince ihtarda bulunulmadığını, mehil verilmediğini, ilgili hükmün sadece sözleşmenin feshi için konulmuş bir madde olmadığını, Müvekkilinin davalı şirket sözleşme ile üstlendiği edimlerden olan mal tedarik edimini yerine getirmediği için müvekkil şirket 18.01.2017 tarihinde davalı şirketin … nolu faksına, PTT kanalı ile faks çektiğini, davalının edimini ifa etmediğini, Taraflar tacir olmasına rağmen defter incelemeden karar verilemeyeceğini, müvekkilinin icra tehdidi ve baskısı ile 07.02.2017 tarihinde “dava hakkımız saklıdır” ihtirazi kaydı ile ödeme yapmak zorunda kaldığını, belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, menfi tespit ve istirdat istemlerine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Somut uyuşmazlıkta; taraflar arasındaki sözleşmenin 11.maddesine dayalı olarak keşide edilen 34.500Euro bedelli bononun tahsili talebi ile başlatılan takip dosyasında 24.01.2017’de davacı şirket adresinde ihtiyati haciz uygulanarak malların yediemin olarak borçluya bırakıldığı, aynı tarihte taraflar arasında bir protokol düzenlendiği anlaşılmaktadır. 24.01.2017 Tarihli protokole göre; takip dosyasına esas borç, kapak hesabı, faizler ve her türlü feriler yönünden geçerli olmak üzere 35.027 Euro bedelli ve 22.750 Tl bedelli bonoların verildiği ve 6000TL ödeme yapıldığı, protokol içeriğinde ilgili senet ve ödemelerin ihtirazi kayıtla verildiğine ilişkin herhangi bir ifadenin yer almadığı, davacıların senetler ve protokol yönünden imza inkarının olmadığı görülmektedir. Davacıların icra memurunun isim ve imzasının bulunduğu haciz tutanağına itirazda bulunmadığı, haciz tutanağında yahut protokolde ihtirazi kayıtlarının olmadığı, 24.01.2017 Tarihli protokolün haciz tutanağından ayrı olarak taraflar arasında imzalandığı, protokolle birlikte takibe konu bononun ödenmesi amacıyla 2 senet verildiği ve borca mahsuben 6000Tl ödeme yapıldığı, davacıların müzayaka halinde olduğundan bahsedilemeyeceği, rızaen tanzim olunan protokol gereği takip konusu borçtan sorumlu oldukları dikkate alındığında mahkemenin bu yöndeki kabulü ve davanın reddi yerinde görülmüştür. Davacılar vekili istinaf isteminde icra dosyasına ödemenin ihtirazi kayıtla yapıldığının mahkemenin gerekçeli kararında dikkate alınmadığını ileri sürmüş ise de; protokolün 24.01.2017 Tarihinde düzenlendiği, davanın 30.01.2017’de açıldığı, ödemenin ise davadan sonra 07.02.2017 Tarihinde dava hakkı haklı tutularak yapıldığı dikkate alındığında protokolden ve davadan sonraki tarihli bu kayıt protokoldeki kabulü geçersiz hale getirmeyeceğinden bu yöndeki istem yerinde görülmemiştir.Davacılar vekili mahkemenin delilleri toplamadan, sözleşmeyi ve kamera kayıtlarını değerlendirmeden karar verdiğini ileri sürmüş ise de; mahkemece protokol gereği borcun kabul edildiği gerekçesi ile bilirkişi ve ticari defter incelemesi yapılmaması yerinde olduğu gibi ihtiyati hacizle aynı tarihli protokolün haciz baskısı altında olup olmadığı, müzayaka hali kabul edilip edilemeyeceğinin gerekçeli kararda tartışıldığı da dikkate alındığında bu husustaki istemin reddi gerekmiştir.Neticeten ilk derece mahkemesinin kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olmakla davacılar vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacıılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin yatırılan 31,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davacılardan alınarak Hazine’ye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 15/01/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.