Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2195 E. 2019/1349 K. 20.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2195 Esas
KARAR NO : 2019/1349
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/04/2017
NUMARASI : 2016/142 E. – 2017/99 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
KARAR TARİHİ: 20/06/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … tescil nolu … markalarının kullanmama nedeniyle dilekçelerinde bildirdikleri emtia sınıfı yönünden KHK’nin 14 maddeleri gözetilerek iptaline karar verilmesini talep ettikleri anlaşılmıştır. İstanbul 1.FSHHM’nin 04.04.2017 tarihli 2016/142 E. – 2017/99 K.sayılı kararıyla; esasen bir mülkiyet hakkı tesis eden marka tescil belgesinin (Marka hakkı, sahibine inhisari yetkiler veren ve gayri maddi bir nitelik arz eden sınai mülkiyet hakkıdır.) iptalininde ulusal yasa ile düzenlenmesinin gerektiği, yasal bir düzenleme olmadan oluşan boşluğun hakimin takdiri ile yada Uluslararası mevzuat hükümleri ile doldurulamayacağı gerekçesiyle; Anayasa Mahkemesi’nin 06.01.2017 tarih ve 29940 sayılı RG.yayınlanan 148/189 sayılı ilamları ile 10.01.2017 tarih ve 29944 sayılı Resmi Gazete de yayınlanarak yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun yürürlük tarihi dikkate alındığında, 06.01.2017 tarihi öncesinde açılmış tüm kullanmamaya dayalı hükümsüzlük/iptal davaları açısından yasal boşluk oluştuğundan esas hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiştir.Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davalı markalarının 556 sayılı KHK’nın 14.maddesi anlamında tescil edildiği emtialarda yasanın aradığı şartlarda kullanılmadığını, “…” markasını en başından beri yoğun ve ciddi bir şekilde kullanan sektörde bilinir hale getirenin müvekkili olduğunu, davalı markalarının tescil edildiği 44. hizmetlerde laboratuvar hizmetleri hariç kullanılmadığını, hukuki boşluğun hakim tarafından doldurulabileceğini, 6769 sayılı Kanun ile kullanılmayan markalarını iptal edileceği hususunun yeniden düzenlediğini, Anayasanın 90/5 maddesi uyarınca ve Paris Konvansiyonu ve TRIPS anlaşmaları gereğince kullanılmayan markaların iptaline karar verilmesi gerektiğini, davalının markasının sağlık sektöründe sadece “tanı” hizmetinde kullanıldığını, sağlık sektöründe kullanılmadığını, ispat yükümlüğünün davalıya ait olduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı vekilinin istinafa cevabında; müvekkilinin … markasının en eski 1996 yılında olmak üzere tescil ettirdiğini, sunduğu sağlık hizmetleri çevresinde kendisiyle özdeşleştirdiğini, mahkeme kararının yerinde olduğunu beyanla istinaf başvurusunun reddini istemiştir.
G E R E K Ç E :Davacı vekilinin, davalı adına tescilli …başvuru numaralı … markasının 5 yıldır kullanılmadığından bahisle dilekçede belirtilen emtia sınıfı yönünden iptalini ve sicilden terkinini talep ettiği, ilk derece mahkemesinin, Anayasa Mahkemesi’nin 06.01.2017 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan kararı ile 556 sayılı KHK 14.maddenin iptal edildiği gerekçesiyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verdiği, kararında hukuki boşluğun mahkeme tarafından TMK’nın 1. maddesi gereğince doldurulamayacağına dair hukuki gerekçesini açıkladığı, istinaf başvurusunda dayanılan TRIPS 19. maddenin tavsiye niteliğinde bulunduğu bağlayıcı olmadığı, 6769 sayılı SMK’nın dava açıldıktan sonra yürürlüğe girdiği, uygulamasının geriye yürütülemeyeceği iptal kararının gerekçesinde de açıklandığı üzere de mülkiyet hakkı niteliğinde bulunan marka üzerindeki hakkı sınırlandıran yada iptaline ilişkin hususlarda mahkemenin kanun koyucunun yerine geçerek yorum yoluyla karar veremeyeceği kanaatiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesinin, davanın dayanağı yasal düzenlemenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptali nedeniyle ortadan kalktığından, davanın reddine karar vermesi gerekirken, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verdiği anlaşılmışsa da, davalı tarafın istinaf başvurusu bulunmadığından, dairemizce istinaf incelemesinde bu hususa değinilmekle yetinilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 44,40 TL harcın, peşin alınan 35,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 8,50 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 20/06/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.