Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2155 E. 2018/1612 K. 10.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2018/2155 Esas
KARAR NO : 2018/1612
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/367 E.
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 10/07/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, “müvekkilinin, davalının finansman ihtiyacını gidermek ve davalı tarafından kredi teminatı olarak kullanılmak üzere hatır senedi niteliğinde 30.03.2018 tarih ve 34.000 TL bedelli, 27.04.2018 tarih ve 25.250 TL bedelli, 30.04.2018 tarih ve 36.000 TL bedelli, 30.05.2018 tarih ve 30.000 TL bedelli çekleri keşide ederek davalıya teslim ettiğini, taraflar arasındaki ticari defterler ve kayıtlar incelendiğinde geçmiş de de bu şekilde hatır çekleri verildiğinin ve daha sonra iade edildiğinin görüleceği ancak bu defa çeklerin iade edilmediğini ve dürüstlük kurallarına aykırı olarak bu çeklerin muhatap bankalara ibraz edilip paraya çevrilmesi ve haksız icra takibi, haciz tehdidinin bulunduğunu, müvekkili ile davalı arasındaki ticari ilişki dışında şirketin pay sahipleri/yöneticileri arasında birlikte şirket ortaklıkları, şirket yöneticiliği, ailevi ve şahsi bağlantı da bulunduğunu, müvekkili şirket yetkilisi …’nun, davalı şirket yetkilisi ve sahibi … . ile birlikte yarı yarıya pay sahibi olduğu dava dışı …Tic.Aş’ye doğrudan nakit akışı sağladığını, dava konusu çeklerin, teminat niteliğinde ve bedelsiz çekler olduğunu, hatır çeki olarak verilmeleri nedeniyle kambiyo senedi vasfını taşımadığını” iddia ile belirtilen çeklerin icra takibine konu edilmemeleri, 3.kişilere ciro edilmemeleri, ibraz edildikleri takdirde muhatap bankalarca ödenmemeleri, bu çeklerin protesto edilmeleri durumunda protestonun muhatap bankalar tarafından merkez bankasına bildirilmemesi hususlarında ihtiyati tedbir kararı verilmesini, dava konusu çeklerin hatır çekleri olduğunun tespitini ve müvekkilinin bu çeklerde yazılı tutarlarda davalıya borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
Mahkeme 03.04.2018 tarihinde, “davacının dava dilekçesindeki iddiaları hakkında hiçbir belge ve delil sunmadığı, soyut iddialara dayalı olarak ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği” gerekçesiyle tedbir talebini reddetmiştir.
Bu red kararına karşı davacı vekili, istinaf dilekçesinde dava dilekçesindeki iddialarını tekrarla, “davalının %100 hissedarı olan…’nin, müvekkili ile davalının yarı yarıya ortak oldukları ve müvekkili şirket yetkilisi …’nun münferit imza yetkilisi olduğu ..Tic.Aş adına tanzim edilen çeklerdeki imzanın sahteliği iddiasıyla Anadolu CBS 2018/17126 sayılı dosyasında şikayette bulunulduğunu, dava konusu çeklerle benzer nitelikli olan başka çeklerle ilgili olarak İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesinde 2018/107, 2018/108, 2018/109, 2018/110, 2018/111, 2018/112, 2018/113 sayılı menfi tespit davalarının da bulunduğunu, HMK’nın 392/1 maddesi gereğince teminatsız tedbir koşulu oluştuğunu, dava konusu çeklerin hatır çeki olduğunu ve teminat, finansman ihtiyacının sağlanması için verildiği yönündeki iddialarının araştırılmadığını” iddia ile tedbir talebinin reddine dair kararın kaldırılmasını ve talep ettikleri şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinafa cevabında, “takibe konu senetlerin teminat senedi olmadığını, çek’in bir ödeme aracı olduğunu ve mevcut bir borcun tediyesi amacıyla verildiğini, davacının iddialarının yazılı delille ispat edilmesi gerektiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.03.2001 tarih ve 2001/12 – 233 sayılı kararının da bu yönde olduğunu, davacının, müvekkili şirket yetkilisi ….’nin eski damadı olup, …’nun şirket yönetim kurulu başkanı olduğu dönemde bir takım haksız menfaatler elde ettiğini, bu dava açılmadan önce hakkında İstanbul Anadolu CBS 2018/17126 no’lu suç duyurusunda bulunulduğunu, bu şikayet sonucunun beklenmesi gerektiğini, ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığını, red kararının doğru olduğunu” savunarak istinaf isteminin reddini istemiştir.
Her ne kadar davacı vekili yukarıda yazılı nedenlerle istinaf isteminde bulunmuş ise de, ilk derece mahkemesinin red gerekçesinde belirtildiği gibi, davacı tarafın ihtiyati tedbir talebine dair somut ve talebi haklı gösterir delil ibraz etmediği, bu aşamada ihtiyati tedbir koşullarının oluştuğunun davacı tarafça ortaya konamadığı ve yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği anlaşılmakla, istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin REDDİNE,
Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 10/07/2018 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.