Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2138 E. 2021/693 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2138 Esas
KARAR NO: 2021/693
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/09/2017
NUMARASI: 2015/75 2017/736
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/04/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalılardan …’in müvekkili aleyhine bonolara dayalı icra takibi başlattığını, takibe konu bonoların müvekkilinin bilgisi ve rızası dışında tanzim edildiğini, müvekkilinin nükleer tıp doktoru olup senette gösterilen vekili … ile müvekkili arasında Trakya Üniversitesi’nin nükleer tıp işletmesini devir alabilmek ve ihalelere girebilmek için bir iş ilişkisi başladığını ve bu doğrultuda …’ye vekaletname verildiğini, ancak adı geçenin bu vekaletnameyi kötüye kullandığını, durumun farkına varılması sonucu …’nin vekillikten azledildiğini, ancak bu kişinin senetler düzenlediğini, ayrıca konuyla ilgili suç duyurusunda bulunduklarını, …’nin davalılarla el ve işbirliği içerisinde olduğunu belirterek müvekkilinin takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline ve davalıların %20 oranında kötüniyet tazminatıyla sorumluluğuna karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili, müvekkilinin davacıyı tanımadığını, müvekkilinin arkadaşı olan diğer davalıya borç para verdiğini, karşılığında da bu senetleri aldığını, borç ödenmeyince senetleri takibe koyduğunu, …’nin vekaletnamesinde senet düzenleme yetkisinin bulunduğunu, şahsi def’ilerin müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Davalı … davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre; hazırlık soruşturması sonunda takipsizlik kararı verildiği ve itiraz üzerine de itirazın reddedildiği, senedin vekalet görevinin kötüye kullanılarak düzenlendiği ve vekil ile davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettiği iddialarının usulüne uygun delillerle kanıtlanamadığı gerekçeleriyle davanın reddine, ihtiyati tedbir nedeniyle icra takibinin durduğu ve tedbir kararının uygulandığı gerekçesiyle de asıl alacağın %20’si oranında tazminatın davacıdan alınarak takip alacaklısı olan davalı …’e verilmesine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; mahkemenin dava dilekçesinde belirtilen hususlarda araştırma yapmadığını, müvekkilinin güveni kötüye kullandığını, haksız kazanç elde etmek amacıyla bu senetleri düzenlediğini, …’nin birçok kişiyi bu şekilde zarara uğrattığını, müvekkilinin davalılarla hiçbir ticari ilişkisi bulunmadığını, vekaletin amacının bu olmadığını, senetlerin ne amaçla düzenlendiği konusunun bilinmediğini, ancak haksız kazanç sağlamak amacıyla düzenlendiğinin aşikar olduğunu, davalı tarafça alacağın neden kaynaklandığının açıklanmadığını, bu konuda belge sunulmadığını, davalılar tarafından ceza dosyasında verilen ifadeler dikkate alındığında davalılar arasında bir borç ilişkisinin bulunduğu, ama borcun nasıl ve hangi sebeple oluştuğunun belirsiz olduğunu, hayatın olağan akışına aykırı olarak gerçek dışı oluşturulan borç ilişkisinin müvekkilini mağdur etmek maksadıyla oluşturulduğunu, ancak mahkemenin bu konudaki ifadeleri dikkate almadığını, takipsizlik kararının ihtilafın özel hukuk hükümlerine tabi olduğu gerekçesiyle verildiğini, mahkemenin bu hususu dikkate almadığını, müvekkilinin mağdur edildiğini bildirmiştir. Davalı … tarafından davacı ve diğer davalı … aleyhine bonolara dayalı olarak toplam 146.623,99 TL’nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı, takibe konu senet fotokopilerinin incelenmesinde; 20/09/2010 tanzim tarihli, 10/10/2010 vade tarihli ve 29/08/2010 tanzim tarihli 10/09/2010 vade tarihli , her biri 50.000 TL bedelli, nakden kaydıyla düzenlenmiş, keşidecisinin davacı, lehtarının davalı …, hamilin ise davalı … olduğu, davacı adına bonoların vekaleten vekil … imzasıyla düzenlendiği anlaşılmıştır. Dava dilekçesine ekli 25/08/2010 tarihli vekaletname fotokopisinin incelenmesinde; işyeri açma ve idaresi yetkileri başlığı altında işyerine alacağı mallarla ilgili olarak adına emre muarrer senetler düzenlemeye, kambiyo taahhüdünde bulunmaya dair davacı tarafından dava dışı …’ye vekaletname verildiği görülmüştür. Davacının …’yi 15/12/2010 tarihli noterde düzenlenen azilname ile vekillikten azlettiği görülmüştür. Davacının delil listesinde tanıklara da dayandığı, bu tanıkların duruşmada dinlenildiği, davacı tanığı … 09/06/2016 tarihli duruşmadaki beyanında; “Ben davacı … ile bir dönem aynı yerde çalıştım. Bir çok tehdit aldığını davacıdan duydum. Bir keresinde davacının telefon konuşmasına şahit oldum telefonun hoparlörü açık değildi. Davacı karşı tarafa” neden bu sedeni düzenledin, ben sana bu konuda izin vermedim. ” dedi ve aralarında başka alacak verecek konularında konuştular. Ben hangi çekle ilgili konuştuklarını tam olarak bilmiyorum. Davacıdan duyduğum kadarı ile de telegfonda konuştuğu kişi … imiş. Diğer davalılar … ve …yı şahsen tanımıyorum” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür. Davacı tanığı … 09/06/2016 tarihli duruşmadaki beyanında; “Davacı benim ve eşimin yakın arkadaşıdır. Davacı adı … olan vekili ile anlaşmıştı fakat vekili işi yapmayınca davacı ile birlikte vekilini aradık . Vekil ortadan kaybolmuştu. Ben kendim bizzat davacının vekilien 10.000 TL gönderdiğine şahit oldum. Davacıdan duyduğum kadarı ile 30.000 TL civarında vekiline para göndermiş. Fakat vekili işlerini yapmayınca en son …ta bir yerde davacı , ben ve başka bir doktor ile vekili ile ilgili sorunun çözülmesi için görüştük daha sonra davacı ile şahsen tanımadığım davacının vekili … arasında arabada seyir ahlinde iken telefonun hoparlörü açıktı . Davacı vekili ile yaptığı bir çok görüşmede vekiline ödemiş olduğu paralar nedeni ile vekilinden senet almış vekili senedi istedi. Davacı da ödediği paraları iade etmesi şartıyla senedi iade edeceğini söyledi . Bunun üzerine … da ağza alınmayacak küfür ve hakaretler sayarak “senedimı vermezsen seni de rezil edicem , seni borç altına sokucam ” dedi.daha sonra … nın davacı aleyhine senet düzenlediğini ve dava açıldığını öğrendik . Karşılığında bende dava açması söyledim. … dışındaki değer davalıları tanımıyorum. Davacının da tanımadığını biliyorum. Aylin in elindeki senedi gördüm. Miktarını ve kimin adına olduğunu tam olarak hatırlamıyorum” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.Konuyla ilgili İstanbul Anadolu C.Başsavcılığı’nın 2014/98328 sayılı soruşturma dosyası fotokopilerinin incelenmesinde; müştekinin davacı olduğu, davalılar ve … hakkında şikayetçi olduğu, atılı suçun dolandırıcılık olduğu, soruşturma sırasında şüpheliler olan davalılar … ve …’in beyanlarının alındığı, müşteki ve şüpheliler arasındaki uyuşmazlığın vekalet sözleşmesinden kaynaklanan özel hukuk hükümlerine tabi hukuksal uyuşmazlık niteliğinde bulunduğu, hal yerinin hukuk mahkemeleri olduğu, dolandırıcılık suçunun oluşmadığı gerekçesiyle takipsizlik karar verildiği, bu karara yapılan itirazın da reddedildiği, hazırlık soruşturması sırasında ifadesi alınan …’in beyanında, …’yı kendisinden şirket kurma bahanesi ile 100.000 TL nakit borç para aldığını, bir süre sonra cezaevine girdiğini, alacağını alamadığını, cezaevinden çıktıktan sonra borcuna karşılık olarak borçlusu … olan iki senet verdiğini, senetler ödenmeyince avukat aracılığıyla takibe koyduğunu, … ile … arasında ne gibi bir münasebet olduğunu bilmediğini, suçlamaları kabul etmediğini söylemiştir. Davalı … ise hazırlık beyanında, arkadaşı …’den 2010 yılı Ağustos ayında elden 100.000 TL borç para aldığını, aldığı bu parayı klinik açması için …’ye verdiğini, 2013 yılında cezaevinden çıktıktan sonra …’den borcunu ödemesini istediğini, …’nin de parasının olmadığını, ancak senetler bulunduğunu söyleyerek senetleri verdiğini, kendisinin de bu senetleri borç para aldığı …’e verdiğini söylemiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davalı taraf, davacı aleyhine bonolara dayalı takip başlatmış, davacı taraf ise dava dışı …’nin kendisine verilen vekaletname yetkisini kötüye kullanarak dava konusu bonoları düzenlediğini, davacı ile davalılar arasında ilişki bulunmadığını, davalıların vekili … ile el ve işbirliği içerisinde olduğunu iddia etmiştir. Dava konusu bonoların keşidecisi davalı, lehtarı ise davalı …, hamilin ise diğer davalı … olduğu, bonoların vekaleten vekil … imzasıyla düzenlendiği görülmüştür. Davacı tarafından dava dışı vekil …’ye verilen vekaletnamede, kendi adına kambiyo taahhüdünde bulunma konusunda yetki verildiği görülmüştür. Davacının dava dışı … ve davalılar aleyhine yaptığı şikayet üzerine başlatılan hazırlık soruşturması sonunda takipsizlik kararı verildiği ve karara yapılan itirazın reddedildiği görülmüştür. Somut olay bakımından ispat külfeti davacı tarafta olup davacının iddialarını ispatlayamadığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/04/2021