Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2106 E. 2021/681 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2106 Esas
KARAR NO: 2021/681
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/04/2017
NUMARASI: 2015/864 2017/282
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 01/04/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkilinin taraflar arasındaki ticari ilişkiye istinaden hizmet bedeli karşılığı ödenmeyen faturalardan toplam 60.787,83 TL cari hesap bakiyesi alacağı bulunduğunu, alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinde davalının borcun 50.574,74 TL’lik kısmını kabul ettiğini belirterek itiraz edilen 10.213,09 TL’lik kısma yönelik itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 01/12/2016 tarihli UYAP’tan gönderdiği dilekçeyle taleplerini ıslah ettiklerini, dava değerini daraltma suretiyle 8.273,74 TL üzerinden itirazın iptaline karar verilmesini istediği görülmüştür. Davalı vekili, taraflar arasında Çözüm Ortaklığı Sözleşmesi bulunduğunu, müvekkilinin sözleşme gereğine 20.000 TL avans ödemesi yaptığını, cari hesap ilişkisi devam ederken faturaların yabancı para birimi üzerinden kesiliyor olması nedeniyle tarafların yazılı şekilde hesap mutabakatı yaptıklarını ve müvekkilinin davacıya olan borcunun 50.574,74 TL olarak kararlaştırıldığını, bu konuda mailler bulunduğunu, davacının kur farkı nedeniyle bu davayı açtığını, bu alacağın ise haksız olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davalının düzenlediği 1.416,00 EURO (4.001,19 TL) ‘luk faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı gibi davacıya tebliğinin de ispatlanamadığı, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 8.273,74 TL’lik alacağı bulunduğu gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, fazla istemin reddine, ayrıca davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; davacının defterlerinde davalıdan 54.575,87 TL alacaklı göründüğü, davalının defterlerinde ise 50.574,74 TL davacıya borç gözüktüğü ve müvekkilinin de davacıya 50.574,74 TL borcunu ödediğini, buna göre davacının alacağının 4.001,13 TL kaldığını, buna rağmen mahkemenin 8.273,74 TL üzerinden hüküm kurmasının doğru olmadığını, ayrıca tarafların 4.001,13 TL’lik faturaya e-mail ortamında mutabık kaldıklarını, davalının yazışmalarını inkar etmediğini, bu yönden taleplerinin kabul edilmesi gerektiğini, ayrıca alacağın likit olmadığını, inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, yine davacının kısmen feragat ettiğini, feragat edilen miktar üzerinden lehlerine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini bildirmiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine cari hesap bakiyesi dayanak gösterilmek suretiyle 60.787,83 TL asıl alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının itirazında 50.574,74 TL borçları bulunduğunu kabul edip bunu icra dosyasına yatırdıklarını beyan ettiği, bu tutarı aşan kısma ve ferilerine itiraz ettikleri yolunda beyanda bulunduğu ve icra dosyasına davalı tarafından kabul edilen kısımla ilgili olarak 03/09/2015 tarihinde 59.185,16 TL yatırıldığı, 04/09/2015 tarihinde de davacı alacaklı vekiline reddiyat yapıldığı görülmüştür. görülmüştür. Taraflar arasında Çözüm Ortaklığı Sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmenin bir fotokopisinin dosyaya sunulduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 10/11/2016 tarihli bilirkişi raporunda; taraf defterlerinin incelendiği, davacı defterlerinde davalıdan takip tarihinde 54.575,87 TL alacak kaydının bulunduğu, davalı defterlerinde ise davacıya takip tarihi itibariyle 50.574,74 TL borç gözüktüğü, taraflar arasındaki sözleşmede kur farkına ilişkin bir hüküm bulunmadığı, ancak 105 seri numaralı KDV genel tebliği uyarınca yabancı para üzerinden düzenlenen faturalarda bedelin sonradan ödenmesi halinde ortaya çıkan kur farkının dikkate alınacağı, buna göre davacının davalıdan kur farkı isteyebileceği, takip tarihi itibariyle davacının alacağı olan 19.308,51 EURO’nun TL karşılığının 58.848,48 TL olduğu, buna göre davacının davalıdan 58.848,48 – 50.574,74 = 8.273,74 TL alacaklı olduğu, davalının düzenlemiş olduğu 13/02/2015 tarihli 1.416,00 EURO (4.001,19 TL) faturanın ise davacı defterlerinde kaydının bulunmadığı, bu faturanın neden düzenlendiği ve tebliğine ilişkin belge ibraz edilmediğinden davalı borcundan düşülemeyeceği, neticeten davacının 8.273,74 TL alacaklı olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, davalıdan cari hesap bakiyesi alacağı bulunduğunu iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Davalının kısmi itirazı üzerine dava başlangıçta 10.213,09 TL üzerinden açılmış, daha sonra davacı vekilinin verdiği dilekçe ile 8.273,74 TL üzerinden itirazın iptalini istediği anlaşılmıştır. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu içeriğinden davalı tarafından düzenlenen 1.416,00 EURO (4.001,19 TL) ‘luk faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı anlaşılmıştır. Yine aynı bilirkişi raporunda, davacı defterlerinde takip tarihi itibariyle davalıdan 54.575,87 TL alacak göründüğü, davalı defterlerinde ise takip tarihi itibariyle davacıya 50.574,74 TL borç gözüktüğü, davacının kur farkı nedeniyle 8.273,74 TL alacaklı olduğu yolunda görüş belirtildiği görülmüştür. Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere taraflar arasında kur farkı isteneceğine dair sözleşme hükmü bulunmamaktadır. Bilirkişi kur farkı alacağını KDV genel tebliğine dayandırmış olup söz konusu düzenleme devletin vergi alacağıyla ilgili bir düzenlemedir. Kur farkından doğan alacağa vergi tahakkuk ettirileceğine dair düzenleme somut olayda davacıya kur farkı isteme hakkı vermez. Dolayısıyla bilirkişinin bu konudaki yanılgılı değerlendirmesinin mahkemece benimsenmesi hatalıdır. Bilindiği üzere tacirin ticari defterleri ve kayıtları kendisi lehine delil özelliği taşıyabildiği gibi aynı zamanda aleyhine de delil olur. Davacının kendi defterleri davalıdan 54.575,87 TL alacak göstermekte olup davalı taraf zaten itirazında 50.574,74 TL borçları bulunduğunu kabul edip bu miktarı ferileriyle birlikte icra dosyasına ödemiştir. Dolayısıyla davacının defterlerindeki fark dahi 4.001,13 TL (54.575,87 – 50.574,74 = 4.001,13 ) iken hatalı değerlendirme içeren bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde 8.273,74 TL üzerinden hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Davalı vekilinin bu yönden istinaf talebinin kabulü gerekmiştir. Davalı vekili ayrıca feragat edilen kısım yönünden kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiş ise de, kötüniyetin takip tarihi itibariyle ispatlanamadığı anlaşıldığından bu konudaki istinaf talebinin reddi gerekmiştir. Hal böyle olunca davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,2-İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/04/2017 gün, 2015/864 Esas, 2017/282 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın 1.939,35 TL’lik kısmının feragat nedeniyle REDDİNE, 4- 8.273,74 TL’lik kısım yönünden ise davanın kısmen kabulüne, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında davalı tarafın yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 4.001,13 TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, 5- 4.001,13 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin yasal koşullar oluşmadığından reddine 7-Alınması gereken 273,31 TL harçtan, peşin alınan 174,42 TL harcın mahsubu ile bakiye 98,89 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 8-Davacı tarafından yatırılan peşin harç olan 174,42 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 9-Kabul edilen kısım üzerinden davacı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.001,13 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10-Reddedilen kısım üzerinden davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 11-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 27,70 TL başvurma harcı, 600,00 TL bilirkişi ücreti ile 170,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 797,70 TL’den davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 312,51 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 12-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına, İstinaf incelemesi yönünden; 13-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 14- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 59,10 TL tehiri icra karar harcı ile 35,35 TL posta masrafı olmak üzere toplam 192,55 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 15-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 16-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.01/04/2021