Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2089 E. 2021/689 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2089 Esas
KARAR NO : 2021/689
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/09/2017
NUMARASI : 2014/83 2017/922
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/04/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında düzenlenen 06/03/2013 tarihli beton satış sözleşmesi uyarınca davalı şirkete hazır beton satılarak teslim edildiğini, bakiye 25.327,49 TL’nin ödenmediğini, alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında sözleşme bulunduğunu, ancak davacının sözleşmeye aykırı davrandığını, gecikmeli teslim yaptığını, konuyla ilgili olarak iş aksatma tutanağı düzenlendiğini, ayrıca beton fiyatlandırması bakımından davacının 292,20 m³’ten itibaren zamlı fiyat uyguladığını, bunun da müvekkili tarafından kabul edilmediğini, ayrıca davacının beton dökümü işlemi sırasında laborant bulundurması gerekirken bulundurmadığını, sözleşmenin yaptırımlar bölümüne aykırı davranıldığını, iki mikser arasında 30 dakikayı aşan gecikmelerde 1 m³ cezai şart uygulanması gerektiğini, ancak davacının bunu dikkate almadığını, davacının sözleşmeye aykırı olarak kestiği faturaların müvekkilince iade edildiğini ve müvekkilinin davalıya gönderdiği ihtarnameler ile davacıya mutabakat sağlamaya davet ettiğini, ancak davacının bunu dikkate almayarak takip başlattığını, müvekkilinin uğradığı zararlar ve sözleşmede yer alan cezai şart dikkate alındığında müvekkilinin borcunun bulunmadığının anlaşılacağını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; davacı defterlerinde davalıdan 25.327,49 TL alacaklı olduğunun kayıtlı bulunduğu, davalı defterlerinde ise davacıya 14.753,87 TL borçlu bulunduğunun görüldüğü, taraf defterleri arasındaki farkın davacı tarafından düzenlenip davalının iade ettiği 4.100,26 TL ve 6.473,36 TL’lik faturalardan kaynaklandığı, davalı tarafın geç teslimler nedeniyle gecikme bedeli talep edebileceği belirlenmekle birlikte taraflar arasındaki sözleşmenin yaptırımlar başlıklı 20.maddesinde, yaptırım ortaya çıktığında bedelinin satıcının düzenleyeceği ilk faturadan kesilir hükmü bulunduğu, davalının ise bu gecikmelere tekabül eden cezai şart tutarlarını davacının düzenlediği bir sonraki faturadan kesmeksizin ve hiçbir ihtirazi kayıt koymaksızın ödediği, dolayısıyla davalının bu hakkından vazgeçtiği, davalının 29 müteattit sevkiyat sırasında gecikmeye sesini çıkarmayıp sözleşme sona erdikten sonra geriye dönük ve toplu biçimde bu gecikmelerden kendi lehine alacak doğduğunu ileri süremeyeceği, bu durumun MK’nun 2.maddesine aykırı olduğu, davalının diğer savunmasının ise fazla fiyat uygulandığına ilişkin bulunduğu, sözleşmede 3.000 m³’lük miktar için aynı fiyatın geçirli olduğunun belirtildiği, davacının buna göre 3.043,05 TL fazla fiyatlandırma yaptığının anlaşıldığı, bu tutarın davacı defterlerinde gözüken 25.327,49 TL’den mahsubu sonucu davacının 21.924,44 TL alacağı kaldığı, alacağın hesaplamayla belirlenmesi nedeniyle likit olmadığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, takibin 21.924,44 TL üzerinden devamına, aşan istemle icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; tahkikatın ön inceleme duruşması esas alınarak yürütülmesi gerektiğini, mahkemenin uyuşmazlık konularını ön inceleme duruşmasında belirlediğini ve davalı vekilinin de bu tespite bir itirazının bulunmadığını beyan ettiğini, buna rağmen ön inceleme duruşmasında uyuşmazlık konusu olarak yer almayan “zamlı fiyatlandırma” gerekçesiyle davanın kısmen reddinin doğru olmadığını, yine ilk kök bilirkişi raporuna davalı vekilince zamlı fiyatlandırma konusunda itiraz yapılmadığı halde sonraki raporlarda bu konuda inceleme yapılarak hesaplama yapılmasının ve davanın kısmen reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, yine alacak likit olduğu halde inkar tazminatı talebinin reddinin de doğru olmadığını, hiç değilse davalı defterleri üzerinde gözüken miktar üzerinden inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini bildirmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; cevap dilekçesindeki savunmalarını tekrar etmiş, mahkemenin kararının hatalı olduğunu, davacının teslimatlarda gecikmeli yaptığını, yaklaşık 80 beton mikserin gecikme olduğunu, bu hususun irsaliyelerden de anlaşıldığını, müvekkilinin her aşamada gecikmeleri dile getirdiğini, hatta 20 Ocak 2014 ve 27 Ocak 2014 ile 10 Şubat 2014 tarihli ihtarlarla itirazlarını dile getirdiğini ve davacıyı mutabakata çağırdığını, mahkemenin ise bunu dikkate almadığını, kaldı ki müvekkilinin derhal beton alımını kesmesinin ya da ilk faturada kesintiye giderek ödeme yapmamasının mümkün olmadığını, çalışma hayatında bunun mümkün olmadığını, inşaatın devam ettiğini, işçilerin hazır beklediğini, dolayısıyla beton alımını durdurmanın büyük zararlara sebebiyet vereceğini, yine cezai şart ödemeyi davacının kabul ettiğini, betonu süresinde teslim etmeyerek davacının basiretli davranmadığını, müvekkilinin mağdur olduğunun kararla sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmeyen tarafın ödüllendirildiğini bildirmiştir. Taraflar arasında 06/03/2013 tarihli beton satış sözleşmesi imzalandığı, teslimin başlama saatinin iki saat aşan gecikmelerin yaptırıma tabi olduğu, iki mikser arası 30 dakikayı aşan bekleme sürelerinin veya şantiyeye kamyonların topluca gönderilmesinin kabul edilmeyecek olduğunun belirtildiği, 7.maddede yaptırımların düzenlendiği, beton veya hizmet kalitesindeki aksama halinde bedelinin satıcının düzenleyeceği faturaya yansıtılacağı, 8.maddede 3.000 m³’e kadar beton fiyatının sabit olduğu, ek 3’te yaptırımların düzenlendiği görülmüştür. Davalı tarafından davacıya keşide edilen 22/01/2014 tarihli ihtarnamede; davacının üzerine düşen edimleri süresinde ve layıkıyla yerine getirmediği, davalının zarara uğradığı, faturaların gerçeği yansıtmadığı belirtilerek faturaların iade edildiği, karşılıklı olarak görüşülmesi gerektiği belirtilerek davacının düzenlediği 15/01/2014 tarihli faturanın iade edildiği görülmüştür. Davalı tarafından davacıya keşide edilen 10 Şubat 2014 tarihli ihtarnamede; muhatabın sözleşmeye aykırı davrandığı, geç teslim yaptığı, zamlı fiyat uyguladığının belirtildiği, bu haksızlığın düzeltilmesinin istendiği belirtilerek 15/01/2014 tarihli faturanın yeniden iade edildiği görülmüştür. 27/01/2014 tarihli davacı ihtarnamesinde; 21/01/2014 tarihli faturaya itiraz edilerek iade edildiği görülmüştür. Cevap dilekçesi ekinde değişik tarihlerde tutulmuş iş aksatma tutanaklarının düzenlendiği görülmüştür.Yargılama sırasında alınan 23/12/2014 tarihli iki kişilik bilirkişi raporunda; takip tarihi itibariyle davacı defterlerinde davalıdan 25.327,49 TL alacaklı, davalı defterlerinde ise davacıya 14.753,87 TL borçlu gözüktüğü, taraflar arasındaki uyuşmazlığın son iki faturadan kaynaklandığı, son iki fatura dışındaki faturaların bedellerinin davalı tarafından tamamen ödendiği, davalının geç ifa nedeniyle zarara uğradığını ve bu nedenle alacaklı olduğunu savunduğu, davacının bir kısım sevkiyatları gecikmeli yaptığı, toplam gecikmenin 70 m³ tutarında olduğu, davalı tarafından sunulan gecikme tutanaklarında davacının davalıya 29 kere beton sevkiyatı yaptığı, bu sevkiyatların hemen hepsinde davalıya göre gecikme olduğu ve davalının zarara uğradığı, ancak davalının buna rağmen davacıdan beton almaya devam ettiği, oysa davacıyı uyarması gerektiği, ancak davalının bütün bunlara son sevkiyata kadar sesini çıkarmayarak betonu teslim almaya devam ettiği, son sevkiyat tarihinden itibaren iki gün sonra 22/01/2014 tarihinde ihtarname gönderdiğini, davalının sözleşmenin devamı süresince gösterdiği davranışların gecikmeden doğan haklarını istemekten vazgeçtiği şeklinde yorumlanması gerektiği, kaldı ki ihtirazi kayıt da ileri sürülmediği, sonuç olarak davacının davalıdan 25.327,49 TL alacağının bulunduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 23/03/2015 tarihli ek bilirkişi raporunda; davacının davalıya gönderdiği gecikmelerin toplam süresinin 71,80 saat olduğu, ayrıca davalının fazla fiyatlandırma yapıldığını savunduğu, gecikme nedeniyle uygulanacak yaptırımdan dolayı davalının davacıdan saat başı 87,00 TL hesabıyla 6.246,60 TL isteyebileceği, davacının düzenlediği faturaların incelenmesi sonucu ise bir kısım faturalarda yüksek birim fiyat uygulandığının anlaşıldığı, bunlar nedeniyle de davalının 8.561,45 TL alacaklı olduğu, sonuçta toplam olarak davacının 14.808,05 TL davacıdan talepte bulunabileceği, bu miktar düşüldüğünde davacının, davalıdan talep edebileceği tutarın 10.519,44 TL olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan üç kişilik bilirkişi heyeti raporunda ise; davalının geç teslim nedeniyle davacıdan 8.007,48 TL isteyebileceği, fiyat farkı nedeniyle de 3.403,05 TL isteyebileceği, buna göre davacının bu tutarlar düşüldüğünde davalıdan 13.304,41 TL alacaklı olduğu, ancak davalının henüz bu alacaklar yönünden fatura düzenlemediği anlaşıldığından KDV’nin düşülmesi gerektiği, buna göre davacının, davalıdan 15,138,44 TL isteyebileceği, raporun hukuki değerlendirme bölümünde ise davalının gecikme cezasına talep hakkını saklı tutmadığı, bu nedenle bu hususta talepte bulunamayacağı, ancak teknik kısımda belirtilen 3.403,05 TL fahiş fiyatlandırma kesintisini yapmaya hak kazandığı, sonuç itibariyle davacının, davalıdan takip tarihi itibariyle 21.924,44 TL isteyebileceği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 23/02/2017 tarihli ek bilirkişi raporunda ise; davalının itirazlarının kök raporda değerlendirildiği, hukuki değerlendirme bölümündeki kanaatlerde bir değişiklik bulunmadığı, hukuki değerlendirme ile teknik değerlendirme arasında çelişki bulunmadığı, mahkemenin hukuki değerlendirmeye katılıp katılmamasının tamamen kendisinin takdirinde olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında iki kişilik bilirkişi raporunda ise; davalının gecikme sebebiyle davacıdan isteyebileceği ceza tutarının 8.007,48 TL olduğu, davacının hatalı fiyat uygulaması nedeniyle davalının 4.015,60 TL isteyebileceği, gecikme bedeli ve fazla fiyatlandırma nedeniyle heyetin 27/05/2016 tarihli kök rapora katıldığını, bu tutarların tenzili sonucu davacının 13.304,41 TL alacaklı olduğu, ancak davalının geç teslim ve fiyat farkı nedeniyle fatura kesmemesi nedeniyle KDV hesaplanamayacağı, bu tutarların KDV’siz hesaplanması sonucu davacının, davalıdan 15.138,44 TL alacağı bulunduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, hazır beton satışı nedeniyle davalıdan bakiye alacağı olduğunu belirtmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Yargılama sırasında taraf defterleri incelenmiş, uyuşmazlığın davalının geç teslim nedeniyle gecikme bedeli isteyip isteyemeyeceği ve davacının sözleşmede öngörülen fiyattan farklı fiyatla fatura düzenleyip düzenlemediği noktasında toplandığı anlaşılmıştır. Dosya içeriğinden davacının bir kısım teslimatları geç yaptığı ve konuyla ilgili iş aksatma tutanaklarını düzenlediği görülmüştür. İş aksatma tutanakları düzenlenmiş ise de, taraflar arasındaki sözleşmenin yaptırımlar başlıklı 20.maddesinde yaptırım ortaya çıktığında bedelinin satıcının düzenleyeceği ilk faturadan kesilir hükmü bulunduğu, ancak davalının bu cezai şart tutarlarının bir sonraki faturadan düşmeksizin ve ihtirazi kayıt koymaksızın ödediği, dolayısıyla bir anlamda bu hakkından vazgeçtiği anlaşıldığından davalının geç teslim nedeniyle davacıdan talep edebileceği bir alacağının bulunmadığı kanaatine varılmış olup ilk derece mahkemesince bu konudaki tespit ve değerlendirme yerinde görüldüğünden davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Öte yandan davacının sözleşmeye aykırı olarak bir kısım hazır beton yönünden fazla fiyat tahakkuk ettirerek fatura düzenlediği, buna göre fazla tahakkuk ettirilen tutarın 3.043,05 TL olduğu, davalının bu miktardan sorumlu olmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece bu yöne ilişkin karar yerindeki değerlendirmede isabetlidir. Açıklanan bu yön itibariyle de davacı vekilinin bu miktara ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Ne var ki, takibe konu alacak faturalara dayandığından likit nitelikte bulunduğundan hükmedilen tutar üzerinden İİK’nun 67/2 maddesi gereğince davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu bu konudaki talebin reddi doğru değildir. Hal böyle olunca davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne kısmen reddine, davalı vekilinin ise istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,2-Davalı vekilinin istinaf talebinin REDDİNE, 3-İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/09/2017 gün, 2014/83 Esas, 2017/922 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, İlk derece yargılaması yönünden; 4-Davanın kısmen kabulüne, İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 21.924,44 TL üzerinden takip tarihinden itibaren değişen ve değişecek avans faiz oranları uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, 5-Hüküm altına alınan tutar üzerinden %20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davalının koşulları oluşmayan tazminat talebinin reddine,7-Alınması gereken 1.497,65 TL harçtan, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 305,95 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.191,70 TL nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 8-Davacı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 9-Davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.403,05 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 10-Davacı tarafından dava açılırken harç olarak yatırılan 334,95 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,11-Davacı tarafından sarfedilen 4.000,00 TL bilirkişi ücreti, ve posta ücreti olarak kullanılan 211,00 TL olmak üzere toplamda 4.211,00 TL’nin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 3.645,20 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,12-Davalı tarafından yapılan 1.800,00 TL bilirkişi ücretinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 241,85 TL ‘sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, İstinaf incelemesi yönünden; 13-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 14-Davalıdan alınması gereken 1.497,65 TL harçtan, peşin alınan 375,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.122,25 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 15- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 12,50 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 98,20 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 16-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 17-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 18-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.01/04/2021