Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2057 E. 2021/688 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2057 Esas
KARAR NO: 2021/688
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/12/2017
NUMARASI: 2014/1548 2017/1269
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/04/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalılardan … tarafından müvekkili aleyhine bonoya dayalı takip başlatıldığını, müvekkilinin bonoyu lehtar gözüken davalı …’a vermediğini, müvekkilinin araç kiralaması nedeniyle kiraladığı kişiye senet imzalayıp verdiğini, aracı iade ederken davalının bu senedi ele geçirdiğini, ancak senedin yıllar sonra ortaya çıktığını, senet metninde düzenlenen havale tarihinin 2009 yılı olarak gözükmekte iken senet üzerinde pul bulunduğunu ancak pul uygulamasına çok daha önceden son verildiğini, davalı … ile müvekkilinin 2003-2009 yılları arasında … Nakliyat şirketinde ortaklık yaptığını, davalı …’ın hazırlık beyanında alacaklı olduğunu ifade ettiğini, müvekkilinin emekli maaşı ile geçinen bir insan olduğunu, müvekkilinin her iki davalıya da borcu olmadığını belirterek takip nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine ve davalıların kötüniyet tazminatı ile sorumlu olmalarını talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili, davacının araç kiralaması nedeniyle senet verdiğini iddia ederken bu konuda belge sunmadığını, müvekkilinin iyi niyetli hamil olduğunu, müvekkilinin davacının iddiaları ile bir ilgisinin bulunmadığını, müvekkili ile diğer davalı arasındaki taşınmaz satışı nedeniyle senedin müvekkiline cirolandığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Davalı …, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre; davacının imza inkârında bulunarak İcra Hukuk Mahkemesinde dava açtığı, bu mahkemede alınan Adli Tıp Kurumu Raporunda, senetteki imzanın davacının eli ürünü olduğu yönünde görüş bildirildiği, bu rapora istinaden davanın reddedildiği, kararın Yargıtay denetiminde geçerek kesinleştiği, hazırlık soruşturması sonunda takipsizlik kararı verildiği, davacının senedin teminat senedi olduğu konusunda iddialarını ispatlayamadığı, teklif edilmesine rağmen yemin delilini kullanmadığı gerekçeleriyle davalı … hakkında açılan davanın husumetten, davalı … hakkında açılan davanın ise ispatlanamadığından reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafında, dava dilekçesindeki iddialarını tekrar etmiş davalıların birlikte müvekkili aleyhine hareket ettiğini, senedin … tarafından hile ile ele geçirildiğini, …’ın hazırlık soruşturmasında senedin 2004 yılında kendisine boş olarak verildiğini beyan ettiğini, müvekkilinin kendisine borcu bulunmadığını, davalı …’ın hazırlık soruşturmasında adı geçen Av. …’in diğer davalı …’ın huzurdaki davada vekilliğini yaptığını, bu durumda davalıların birlikte hareket ettiklerini gösterdiğini, yine ek’te sundukları Noter tespitinde davalıların … da arkadaş olduklarının anlaşıldığını, davalının hazırlık soruşturmasında senedin teminat senedi olduğunu beyan ettiği halde mahkemenin bu delili tartışmadığını, davalı …’ın …’a sattığı taşınmaz nedeniyle senedi aldığını beyan etmesine rağmen bu konuda belge sunmadığını, senedin 2004 yılında alındığının söylendiğini, buna rağmen 3 yıllık zamanaşımı geçtikten sonra tedavüle konulduğunu, senedin teminat senedi olduğu hususun davalı beyanı ile subute erdiğini, senet üzerindeki pulun 2003 yılından öncesine ait olduğunu, senete pul uygulamasının 07 Ağustos 2003 yılından itibaren sona erdiğini, davalı …’ın seneti iktisabında kötüniyetli ve ağır kusurlu olduğunu bildirmiştir. Davalı …’ın davacı ve diğer davalı aleyhine 22.10.2012 tarihinde 300.000 TL bedelli bonoya dayalı olarak toplam 432.410,96 TL’nin tahsili için kambiyo senetlerine özgün icra takibi başlattığını, takibe konu senedin 24.02.2009 tanzim, 30.12.2009 vade, 300.000 TL bedelli, keşidecisinin davacı, lehdarın davalı …, hamilin ise davalı … olduğu ve senedin nakten olarak düzenlendiği görülmüştür. Hazırlık soruşturması sırasında davalı …’ın 11.11.2013 tarihli ifadesinde; 1999 yılında Karizma Nakliyat şirketini kurduğunu ve bu şirketi resmi olarak ortak olmadan davacı ile … ve … isimli şahıslar üzerine verdiğini, bu kişilerin şirketin açılışında sermayelerinin bulunmadığını, kardeşi …. kendi adına bu şirketin başında bulunduğunu, 2003 yılında şirketten %25 ortaklık alarak resmi sahiplerinden birisi olduğunu, 2004 yılında …’un boş teminat senedi verdiğini, şirketin kuruluşunda harcanan paranın tamamen kendisine ait olduğunu, ayrıca ortaklıktan ayrıldığı 2008 yılına kadar kurulum masrafları dahilinde 50.000 TL alacaklı duruma geçtiğini, 2006 yılında yaptıkları araştırmada şirketin 1.500.000 TL borcu olduğunu ve değerinin de bu miktara eşit olduğunun öğrenildiğini, bunun sonucunda şirketten ayrılmaya karar verdiğini, davacının isteği üzerine şirketi …ya devrettiğini ve senedi de 300.000 TL olarak doldurduğunu, şirketi resmi olarak … devrettiğini, şahısların devrettiği hisseler yönünden herhangi bir ödemesi bulunmadığını bildirmiştir. Davalı … hazırlık soruşturmasındaki ifadesinde, diğer davalı …’a 2009 yılında bir taşınmaz sattığını karşılığında takip konusu senedi aldığını, daha sonra takibe koyduğunu bildirmiştir. Hazırlık soruşturmasında alınan bilirkişi raporunda; senetteki imzanın davacı eli ürünü olduğu yönünde görüş bildirildiği, Soruşturma sonunda takipsizlik kararı verilmiş, bu karara yapılan itirazında reddedildiği görülmüştür. İstanbul Anadolu 9.İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/654 E. – 2014/708 K.sayılı dosyası incelenmesinde; davacının davalı …’a aleyhine açtığı davada imza inkarında bulunduğu, ATK dan alınan raporda, imzanın davacıya ait olduğunun belirlendiği, mahkemenin de davayı bu gerekçe ile reddettiğini, kararın Yargıtay’ca onandığı görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, dava konusu senedin araç kiralama ilişkisi nedeniyle düzenlenip kiralayan kişiye verildiğini, ancak aracın müvekkilince teslimi akabinde davalının bu senedi ele geçirdiğini iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Konuyla ilgili hazırlık soruşturması sırasında davalı …’ın 11/11/2013 tarihli ifadesinde; senedin davacı tarafından teminat olarak verildiğini, ancak şirket kuruluşunda harcanan paranın tamamen kendisi tarafından karşılandığını, ortaklıktan ayrılması nedeniyle senedi 300.000 TL olarak doldurduğunu belirttiği görülmüştür. Dava konusu senet, nakden kaydıyla düzenlenmiştir. Davacı tarafın iddiaları bir bakıma dava konusu senedin aracı kiraladığı dava dışı kişiye senedin teminat olarak verildiği iddiasına dayalıdır. Davalı …’ın yukarıda özetlenen ifadesi ise senedin teminat senedi olduğuna yöneliktir. Dolayısıyla her iki taraf da nakden kaydıyla düzenlenmiş senedin ihdas sebebini talil etmişlerdir. Çift taraflı talilde ispat külfeti yer değiştirmez. Dolayısıyla somut olay bakımından ispat külfeti davacı taraftadır. Dosya içeriğinden davacının bu iddialarını HMK’nun 200 vd.maddeleri uyarınca usulüne uygun delillerle kanıtlayamadığı kanaatine varılmıştır. Yapılan bu açıklamalardan davanın davalı … yönünden de senette lehtar olması nedeniyle esastan reddi gerekirken husumetten reddi doğru değildir. Davalı tarafın da bu konuda istinaf talebi bulunmadığından istinafa gelenin sıfatına göre davacı tarafın istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 gereğince esastan REDDİNE, 3-Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile 23,40 TL eksik harcın davacıdan tahsiliyle hazineye irat kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde talepleri halinde ilk derece mahkemesince yatıran taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/04/2021