Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2047 E. 2018/1587 K. 06.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2018/2047 Esas
KARAR NO : 2018/1587
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/35
DAVANIN KONUSU : Endüstriyel Tasarım (Endüstriyel Tasarımın Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 06/07/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin 2016 yılında kurulmuş bir şirket olup baklava, lokum, pekmez, reçel gibi gıda maddelerinin imalatı, alım satım işlerini yaptığını, müvekkilince satışı yapılan ürünler arasında sıvı çikolatanın bir plastik şırınga içine konulmak suretiyle çocukları cezbedici şekilde sunulan çikolata şırıngası şeklinde bir ürünün de yer aldığını, bu ürünün dünyada ve Türkiye’de uzun yıllardır üretilen ve bilinen bir ürün olduğunu, davalı yetkililerinin müvekkili yetkilileri arayarak çikolata şırıngası isimli ürünle ilgili endüstriyel tasarım tescil haklarına sahip olduklarını, şayet müvekkilinin satışa devam etmesi halinde müvekkili aleyhine dava açacaklarını beyan ettiklerini, bunun üzerine müvekkilince yapılan araştırma sonucunda davalı adına … tescil numarası ile bu ürünün tescilli olduğu, ancak bu ürünün yenilik ve ayırt edicilik vasfının bulunmadığını, daha önceden Türkiye’de ve dünyada bu ürünün piyasaya sürüldüğünü belirterek davalıya ait tasarım tescilinin hükümsüzlüğüne ve terkinine karar verilmesini, ayrıca söz konusu tasarım tescilinin dava sonuçlanana kadar 3.kişilere devrinin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin pastacılık, çikolata ve gıda ürünleri konusunda saygın bir firma olduğunu, “…” isimli markanın 2013 yılından beri müvekkili adına tescilli olduğunu, dava konusu tasarımın ise müvekkili adına tescilli olup, davacının iddialarının doğru olmadığını, davacının sunmuş olduğu delillerin müvekkilinin dava konusu tasarımı tescilsiz olarak kullanmaya başladığı 28/05/2009 tarihinden sonraya ait olduğunu, müvekkilinin söz konusu kullanımlarının 28/05/2009 tarihinde başladığını bildirerek davanın reddini istemiş, ayrıca karşı dava olarak davacının tecavüzünün men’ine, maddi ve manevi tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, dava konusu davalıya ait endüstriyel tasarımdan doğan hakların tescil belgelerinin taraf teşkili konusunda ileri sıkıntı oluşturacağından 3.kişilere devrinin önlenmesi konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmiş, işbu karara davalı – karşı davacı vekili itiraz etmiştir.
Davalı – karşı davacı vekili, cevap dilekçesindeki savunmalarını tekrar etmiş, ayrıca somut olayda ihtiyati tedbir koşullarının gerçekleşmediğini, teminat alınmamasının doğru olmadığını, davacının delil listesinde HMK’nun 392.maddesinde sayılan niteliklerde herhangi bir delile de dayanılmadığını bildirerek tedbir kararının kaldırılmasını, mahkeme aksi halde ise 500.000,00 TL’den az olmamak üzere teminata hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece duruşma açılarak yapılan inceleme sonunda; itirazın yerinde olmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiş, kararı davalı – karşı davacı vekili istinaf etmiştir.
Davalı – karşı davacı vekili istinaf sebebi olarak; ihtiyati tedbir koşullarının oluşmadığını, müvekkilinin tanınmış bir firma olduğunu, davacının kullandığı ürünlerin tanınmışlık düzeyinin bulunmadığını, yaklaşık ispatın gerçekleşmediğini, hünez bir yıl önce faaliyete geçen bir firmanın sektörde öncü ve 60 yıllık olan bir firmanın faaliyetinin sekteye uğratıldığını, teminat alınmamasının doğru olmadığını, müvekkilinin ve üçüncü kişilerin uğrayacağı zararlar bakımından HMK’nun 392.maddesi uyarınca tedbir kararı verilmesinin zaruri olduğunu, davacının sunduğu delillerin HMK 392 de sayılan niteliklerde olmadığını bildirmiştir.
Davalının tasarımının … tescil numaralı olduğu ve siyah beyaz çıktısının dosyaya eklendiği görülmüştür.
Cevap dilekçesi ekinde sunulan stok giriş evrakında ürünün ” …e kakaolu fındık krema” yazdığı görülmüştür.
Davacı tarafından sunulan delillerde …t Ltd. Şti’nin çikolata şırıngası isimli tasarımının 01/11/2011 tarihli bültende yayınlandığı görülmüş, ayrıca üzerinde çizgi film karakterine benzer karakterlerle şırınga görsellerinin bulunduğu görülmüştür.
GEREKÇE:
Dava, endüstriyel tasarım tescilinin hükümsüzlüğü davasıdır. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ise ihtiyati tedbir kararına yöneliktir. Mahkemece davacı tarafın talebi üzerine dava konusu tasarımdan doğan hakların üçüncü kişilere devrinin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. Davalı vekilince bu ihtiyati tedbire yapılan itiraz da reddedilmiştir. Söz konusu ihtiyati tedbir dosya içeriğine uygun olduğu gibi bu şekilde verilen bir ihtiyati tedbir kararı da ileri de meydana gelmesi muhtemel taraf değişikliğini önlemeye yönelik olup bu itibarla usul ekonomisine de uygun düştüğünden ve de söz konusu ihtiyati tedbir kararıyla davalının ticari faaliyetleri kısıtlanmadığından davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir. Öte yandan bu şekildeki bir tedbir kararı ile davalının ne ölçüde zarara uğrayacağı ortaya konmadığından teminata hükmedilmemiş olmasında da bir isabetsizlik görülmemiştir.
Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı – karşı davacı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı – karşı davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı – karşı davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi.06/07/2018