Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2046 E. 2021/687 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2046 Esas
KARAR NO: 2021/687
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/11/2017
NUMARASI: 2015/1192 2017/904
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/04/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine 3 ayrı icra dosyasında kambiyo senetlerine dayalı olarak takip başlattığını, takibe konu belgelerdeki imzaların müvekkiline ait olmadığını belirterek müvekkilinin takipler nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine ve %20 oranında tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili ile dava dışı … A.Ş arasında faktoring sözleşmesi imzalandığını, dava konusu çeklerin de bu çerçevede müvekkiline devredildiğini, Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacının harç ikmali yapması gerektiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; dava konusu çeklerdeki avalist imzalarının davacının eli ürünü olmadığı, davacının avalist, davalının ise lehtar olması nedeniyle çeklerdeki imzaların davalının huzurunda atılması gerektiği, bu nedenle davalının takibinde kötüniyetli olduğu gerekçeleriyle davacının davasının kabulüne, takiplere konu çekler nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve davalının %20 oranında kötüniyet tazminatıyla sorumluluğuna karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; mahkemenin eksik inceleme ile karar verdiğini, ilk rapora itirazlarında belirttikleri üzere mukayeseye esas belgelerin toplanmadığını, bunların kendileri tarafından bildirildiğini, ancak mahkemenin yeniden bilirkişi incelemesine gittiğini, ayrıca raporlar arasında çelişki bulunduğunu, ilk raporda imzalar arasında tersim bakımından uyumluluktan bahsedildiğini, ikinci raporda ise imza ve yazıların tamamen farklı olduğunun belirtildiğini, esasen her imza arasında birebir uyumun olmayacağını, zaman içinde imzaların değişebileceğini, mukayeselerin yeterli olmadığını, belirttikleri mukayese belgelerin toplatılarak adli tıptan rapor alınması gerektiğini, bu konudaki itirazlarının dikkate alınmadığını, müvekkilinin iyiniyetli olmasına rağmen mahkemenin kötüniyet tazminatına hükmetmesinin doğru olmadığını bildirmiştir. İstanbul …İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosya fotokopisinin incelenmesinde; davalının davacı ve dava dışı kişiler aleyhine 98.000,00 TL bedelli çeke dayalı olarak takip başlattığı, davacının takip konusu çekte aval sıfatıyla imzasının bulunduğu, davalının da lehtar olarak yer aldığı görülmüştür. İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına ait bir kısım fotokopi belgelerin incelenmesinde; davalının davacı ve diğer kişiler aleyhine çeke dayalı takip başlattığı, davacının takip konusu çekte aval sıfatıyla imzasının bulunduğu, davalının da lehtar olarak yer aldığı görülmüştür. İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına ait bir kısım fotokopi belgelerin incelenmesinde; davalının davacı ve diğer kişiler aleyhine çeke dayalı takip başlattığı, davacının takip konusu çekte aval sıfatıyla imzasının bulunduğu, davalının da lehtar olarak yer aldığı görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 23/12/2016 tarihli tek kişilik grafolog raporunda; mukayese imzalar ile inceleme konusu belgelerdeki avalist imzalarının tersim tarzı bakımından benzerlik göstermekle beraber diğer yönlerden benzerlik bulunmadığı, imzaların davacının gerçek imzası model alınarak atılmaya çalışıldığı, dolayısıyla davacının eli ürünü olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 20/06/2017 tarihli tek kişilik grafolog bilirkişi raporunda; imzaların davacının eli ürünü olmadığı, isim yazısı ve avalimdir yazılarının da davacının eli ürünü olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davalı taraf, davacı aleyhine üç ayrı icra dosyasında çeklere dayalı olarak takip başlatmış, davacı taraf ise çeklerdeki imzanın kendisine ait olmadığını iddia etmiştir. Yargılama sırasında alınan her iki raporda da çeklerdeki imzaların davacının eli ürünü olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Her ne kadar davalı vekilince raporlar arasında çelişki bulunduğu ileri sürülmüş ise de, sadece ilk raporda inceleme konusu belgelerdeki imzalar ile mukayese belgelerdeki imzalar arasında tersim tarzı bakımından benzerlik bulunduğu belirtilmiş ise de, ilk raporda zaten davacının gerçek imzasının model alınarak imza atılmaya çalışıldığının belirtildiği, sonuç itibariyle her iki raporda da imzaların davacının eli ürünü olmadığının belirtildiği görülmüş olup bu bakımdan raporlar arasında çelişki bulunmamaktadır. Öte yandan davalı taraf belirttikleri mukayese belgelerin toplanmadığını ileri sürmüş ise de, mahkemece alınan ikinci raporda ilk rapora nazaran daha fazla mukayese belgenin değerlendirmeye esas alındığı, söz konusu mukayeselerin de imza incelemesi yönünden dairemizce yeterli görüldüğü, adli tıptan rapor alınmamasının bir eksiklik olmadığı kanaatine varılmıştır. Ayrıca dava konusu senetlerde davalının lehtar olduğu, davacı adına atfen atılan imzaların da aval sıfatıyla atıldığı gözetildiğinde, davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesinde usule aykırı bir yön bulunmamıştır. Açıklanan bu sebeplerle davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2- Alınması gereken 21.930,33 TL harçtan, peşin alınan 5.482,58 TL harcın mahsubu ile bakiye 16.447,75 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/04/2021