Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2020 E. 2021/707 K. 02.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2020 Esas
KARAR NO: 2021/707 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/01/2017
NUMARASI: 2014/82 E. – 2017/21 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 02/04/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin … Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğünün 07/10/2009 tarih ve 190934 sayılı oluru ile 5846 sayılı FSEK m. 42/1 kapsamında kurulmuş bir meslek birliği olduğunu ve amacının da tüzüğünün 3. maddesinde belirtildiğini, FSEK m. 42/6 gereği eser sahipleri ile bağlantılı hak sahiplerinin FSEK ile tanınmış haklarının ülke içinde, FSEK m. 42’ye göre kurulan meslek birlikleri dışında başka birlik, dernek ve benzeri kuruluşlar tarafından takip edilemeyeceğini, davalının FSEK m. 43’e aykırı olarak davacıdan izin almadan ve kullandığı eser ve yapımları davacıya bildirmeden yayınlarını sürdürdüğünü, ayrıca FSEK m.80/2’ye aykırı biçimde dava tarihine kadar davacıya herhangi bir bedel de ödemediğini, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler, Anayasa ve FSEK kapsamında sahip olduğu hakların ihlalinin devam ettiğini, iddia ederek, davacının üyeleri …, …, …, …, …, …, …, …, … ve …’ın davacıyı temsile yetkili kıldığı eserlerin yayınlarının durdurulmasına, davalının sahibi olduğu yayın kanalının elde ettiği brüt reklam gelirinin tespitine, davacının tarifesi uyarınca hesaplanacak mali hak bedelinin FSEK m. 68 gereği üç katı istenmekle birlikte şimdilik 2.000,00 TL mali hak bedelinin davalı taraftan tahsil edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; … logolu televizyon kanalının … platformunda yer alan yüzlerce kanaldan sadece biri olduğunu ve davalının söz konusu kanalın yayıncı kuruluşu olmadığını, radyo ve televizyon yayıncılığına ilişkin mevzuat gereği yayıncı kuruluşların yapmayı planladıkları yayın ile orantılı olarak RTÜK’ten gerekli yayın lisanslarını alarak yayıncılık faaliyetlerini yürüttüğünü, ancak davalı yayıncı kuruluş olmadığı için RTÜK tarafından kendisine tahsis edilen herhangi bir yayın lisansının da bulunmadığını, bu durumun RTÜK kayıtları incelendiğinde net bir şekilde görüleceğini, davalının yayıncı kuruluş olmaması nedeniyle, davanın pasif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, davacının üyesi olan icracı sanatçıların dava konusu sinematografik eserler üzerinde herhangi bir bağlantılı hakkının olmadığından davacının davayı ikame etme yetkisinin de bulunmadığını, dava konusu eserlere ilişkin eser işletme belgeleri incelendiğinde “…” isimli sinema filmi üzerindeki tüm mali hakların film yapımcısı … Ltd. Şti’ye, “…” isimli sinema filmi üzerindeki tüm mali hakların film yapımcısı … AŞ’ye, “…” isimli sinema filmi üzerindeki tüm mali hakların film yapımcısı … Ltd. Şti.’ye, “…” isimli sinema filmi üzerindeki tüm mali hakların film yapımcısı … Ltd. Şti’ye ve “…” isimli sinema filmi üzerindeki tüm mali hakların da film yapımcısı …/…’e ait olduğunun görüleceğini, buna karşın “…” isimli sinema filmi tüm mali hakların sonradan … Ltd. Şti.’ye devredildiğini, dolayısıyla eser ve icralar üzerindeki bağlantılı haklarını filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren fonogram yapımcılarına devreden icracı sanatçıların filmler üzerinde herhangi bir mali hakkının bulunmadığını, İstanbul Telif Hakları ve Sinema Müdürlüğünce düzenlenen kayıt ve tescil dosyası incelendiğinde bu hususun net bir şekilde görüleceğini, tüm bu sebeplerle FSEK ile Fikir ve Sanat Eserlerinin Kayıt ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümleri gereği eser ve icralar üzerindeki bağlantılı haklarını filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren fonogram yapımcılarına devreden davacının üyesi icracı sanatçıların ve dolayısıyla davacının huzurdaki davayı ikame etme hak ve yetkisi bulunmadığından davanın aktif husumet yokluğundan reddinin gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 30.01.2017 tarihli 2014/82 E. – 2017/21 K. sayılı kararıyla; “…toplanan deliller hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu kapsamında davacının … bakımından herhangi bir yetki belgesi sunmamış olması; …, …, …, …, …, …, … ve … açısından ise sunduğu yetki belgelerinin geçersiz olması nedeniyle aktif dava ehliyetini haiz olmadığı, dolayısıyla bu anılan kişiler adına hak takibi yapamayacağı, …’ya ilişkin olarak sunulan yetki belgesinin ise FSEK ve YBY’de aranan unsurlar yönünden bir eksiklik içermediği, bu nedenle davacının …’nın “…” isimli sinema eserindeki icrasından kaynaklanan haklarını takip bakımından aktif dava ehliyetini haiz olduğu, öte yandan …’nun “…” isimli sinema eserindeki icrasından kaynaklanan haklarının 08.05.2006 ve …’un “…” isimli sinema eserindeki icrasından kaynaklanan haklarının ise 01.02.2003 tarihi itibariyle anılan kişilerin malvarlıklarından çıktığı, davacı … birliğinin ise 2009 yılında kurulduğu, adı geçen icracı sanatçıların artık kendilerine ait olmayan/kendi mal varlıkların bulunmayan hakların takibi konusunda davacıyı veya bir başkasını yetkilendirebilmesi hukuken mümkün bulunmadığı, somut olayda davacının yalnızca … bakımından aktif dava ehliyetinin mevcut olduğu ve söz konusu icracı sanatçı yönünden … ve … için yapıldığı şekilde bir devir belgesi/sözleşme sunulmadıkça, sadece “eser işletme belgelerinden” yola çıkılarak …’nın “…” isimli sinema eserindeki icrasından kaynaklanan haklarını devrettiğinin kabul edilemeyeceği, dolayısıyla davacının … yönünden sahip olduğu aktif dava ehliyetinin varlığını koruyacağı, ancak davalının, davacının uyuşmazlık konusu ettiği sinema filmlerini “umuma ileten/yayınlayan” olmaması sebebiyle pasif husumet ehliyetini haiz bulunmadığı ve dolayısıyla kendisine husumet tevcih edilemeyeceği, şu durumda davacının zaten davalının pasif husumet ehliyetinin bulunmaması sebebiyle ondan herhangi bir talepte bulunamayacağı, davanın aktif ve pasif husumet yokluğu karşısında reddi gerektiği ” gerekçesiyle; Davacı … Oyuncular Meslek Birliği tarafından davalı şirket aleyhine açılan davanın reddine, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin pasif dava ehliyeti olmadığı yönündeki tespit ve kararının hukuka aykırı olduğunu, mahkemenin HMK 124/4 maddesi uyarınca davaya taraf olarak eklenmesi talebinin değerlendirilmediğini, esasen davalı yayıncı kuruluş bünyesinde bulunan …’nın içeriği ve yayın akışının davalı yayıncı kuruluş tarafından belirlenen bir kanal olduğunu, … A.Ş.’nin adresinin davalı … Şirketi ile aynı olduğunu, davalı vekilinin cevap dilekçesi ekinde sunduğu “Televizyon Filmlerini Yayınlama Hakkının Devri Sözleşmesi” isimli sözleşmeler göz önüne alındığında davalının yayın akışını belirlemeye yetkili olduğunun görüleceğini, davalının davayı … ve …’e ihbar etmesine rağmen …’a ihbar etmediğini, davalı ile … arasında organik bağ bulunduğunu ve esasen aynı şirketler olduğunu, -mahkemenin gerekçe kısmının pek çok yerinde … yönünden geçerli yetki belgesinin tespitine rağmen, davacı müvekkilimiz aleyhine hüküm kurulduğunu, -ülkemizin İcracı Sanatçılar, Fonogram Yapımcıları ve Yayın Kuruluşlarının Korunmasına Dair 26.10.1961 Tarihli Roma Sözleşmesi’nin tarafı olduğunu, gerek sözleşmede yer alan “Ulusal uygulama, işbu Sözleşmede özel olarak teminat altına alınmış koruma ve öngörülmüş sınırlamalar gözönünde tutulmak suretiyle tanınacaktır.” taahhüdünü içeren m.2/2 hükmü gerek Anayasa m.90/5 uyarınca icracı sanatçılara telif hakkının tanınmasının zorunluluk olduğunu, -Yapımcıların devir aldıklarını iddia ettikleri sözleşmelerden sadece 2 tanesinin dava dosyasında mevcut olduğunu ve, aynı sinema eserine ilişkin başka icracı sanatçıların sözleşmeleri de incelendiğinde sözleşmelerin hepsinin tek tip olduğunu, TBK m.20 ve devamında düzenlenen genel işlem şartları hükümlerine tabi olduklarını, -İcracı sanatçının haklarını düzenleyen FSEK m. 80/5’e göre “(5) İcracı sanatçılar bu haklarını uygun bir bedel karşılığında sözleşme ile yapımcıya devredebilirler.” hükmünün yer aldığını, buna göre mali kısımları sunulmayan sözleşmelerin geçerli olduğundan bahsedilemeyecekken, bilirkişilerin söz konusu sözleşmeleri “hukuki engel” olarak değerlendirmesini anlayamadıklarını, -icracı sanatçıların kelepçe sözleşme imzalamalarının, davacı … birliğini yetkilendirmelerine ve davacı tarafından takip edilen haklarını, izin verme ve yasaklama haklarını ortadan kaldırmadığını, -rapora itirazlarının değerlendirilmediğini beyanla, mahkeme kararının kaldırılmasını dosyanın yeniden incelenerek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Feri Müdahil …. Vekilinin istinafa cevap dilekçesinde; davacının istinaf dilekçesinde ilk defa yer verdiği iddialarının iddianın genişletilmesi yasağına tabi olduğunu, Roma Sözleşmesi ve Anayasa hükümlerinin ihlal edildiğine dair beyanın somut gerekçeye dayanmadığını, yapımcılar ve icracı sanatçılar arasındaki sözleşmenin genel işlem şartı hükümlerine göre geçersiz olduğuna dair beyanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, mahkeme ve bilirkişi heyetinin davalının pasif dava ehliyetinin bulunmadığını tespit ettiğini, raporun oldukça net olup mahkemenin hukuki değerlendirmesinin de aynı yönde olduğunu, yeni bir heyetten rapor alınmasına gerek olmadığını, …’nın rol aldığı filmin davacı … birliğinin kuruluşundan çok önce olması nedeniyle yetki belgesinin geçerli olmasının bir öneminin bulunmadığını beyanla istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir. Feri Müdahil … AŞ Vekilinin istinafa cevap dilekçesinde; Roma Sözleşmesi ve Anayasa hükümlerinin göz ardı edilmiş olduğu iddiasının yersiz olduğunu ve davacı vekilinin dilekçelerinde bu iddiaya yer vermediğini, müvekkili ile … arasındaki sözleşmenin geçerli olduğunu, sanatçının … isimli eserle ilgili tüm haklarını herhangi bir şerh koymaksızın müvekkiline devrettiğini, sözleşmenin müzakere edildiğini genel işlem şartı mahiyetinde bulunmadığını, davacının diğer istinaf sebeplerinin de yerinde olmadığını reddi gerektiğini beyan etmiştir.
DELİLLER: Yargılama esnasında …, …, …, …, …, Kültür Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü ve …na dava ihbar olunmuş, mahkemece …., … AŞ ve … Ltd Şti’nin davaya feri müdahilliğine karar verilmiştir. RTÜK’ün 19/03/2015 tarihli yazı cevabında; “… A.Ş. unvan ve … logolu kuruluşun 14.06.2013-14.06.2023 tarihleri arasında geçerli 10 yıl süreli uydu televizyon yayın lisansının (U-TV) bulunduğunun ” bildirildiği anlaşılmıştır. Mahkemece Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na müzekkere yazılarak davalının uydu platform işletmecisi olup olmadığı sorulmuş, 19/03/2015 tarihli yazı cevabında; “…Kurumumuz ilgili ihtisas dairesince yapılan incelemede … A.Ş.’nin UPH (Uydu Platform Hizmeti) yetkilendirmesinin olmadığı gibi Kurumumuzun görev ve sorumluluğu alanında olan başka bir yetkilendirmesinin de bulunmadığı anlaşılmıştır.” denilmiştir. Mahkemece üç kişilik bilirkişi heyetinden alınan 14/07/2016 tarihli raporda; Fikir ve Sanat Eseri Sahiplerinin verecekleri Yetki Belgesi Hakkında Yönetmelik (YBY) 4/a maddesine göre, yetki belgelerinin “süresiz” veya “belirsiz süreli” olarak düzenlenmesinin mümkün olmadığını, FSEK m. 42/A/7 ve YBY’de sözü edilen “yetki belgesi” için aranan şeklin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 13 vd. maddeleri anlamında “yazılı şekil olduğunu, öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmeler hüküm doğurmaz.” düzenlemesi karşısında, yetkilendirenin imzasını ihtiva etmeyen yetki belgelerin geçerli olmadığını,Davacı, dosyaya …’den alınmış bir yetki belgesi sunmadığını, davacının …’in herhangi bir hakkını takip etmek bakımından yetkili ve dolayısıyla aktif dava ehliyetini haiz olmadığını,”…” yazan yetki belgesinde imza bulunmadığını, davacının …’ın iddia ettiği haklarını takip etmek hususunda yetkili ve dolayısıyla aktif dava ehliyetini haiz olmadığını, – YBY m. 3’te “yetki belgesi ile verilen hakların, mali hak sahibinin yetki belgesinde belirttiği eserler için geçerli olduğunun” hükme bağlandığını, …, …, … ve …’a ait olanlar dışında kalanlar, yetkilendirenler tarafından imzalanmadığından …, …, … ve …’a ilişkin yetki belgeleri, kapsadıkları eserlere ilişkin kısımların yetkilendirilenler tarafından imzalanmamış olması sebebiyle geçersiz olduğunu, davacının bu kişiler yönünden aktif dava ehliyeti bulunmadığını, -yetki belgelerinden sadece … ve …’nun yetki belgeleri tarih taşımakta, diğer yetki belgelerinin ise hiçbirinde tarih bulunmadığını, diğer yetki belgelerinin hepsinde söz konusu “Tarih” kısmı boş bırakıldığını, herhangi bir süreye bağlanmamış olan yahut süresiz veya belirsiz süreli olarak düzenlenen ya da süresini tespite imkân bulunmayan yetki belgelerinin geçersiz olacağını, bu durumda …, …, …, …, … ve …’un yetki belgeleri herhangi bir tarih ihtiva etmemeleri ve böylece geçerlilik sürelerini tespite imkân bırakmamaları sebebiyle geçersiz olduğunu, – …’nun “…” isimli sinema eserindeki icrasından kaynaklanan haklarının 08/05/2006 tarihli icracı oyunculuk sözleşmesi ile … A.Ş.’ye devrettiğini ve …’un “…” isimli sinema eserindeki icrasından kaynaklanan haklarının ise 01/02/2003 tarihi itibariyle … A.Ş.’ye devrettiğini, bu şirketin TMSF’ye devredilmesi sonrasında “…” adlı sinema eserinin … tarafından satın alındığını, mali hakların anılan kişilerin malvarlıklarından çıkmış olduğunu, davacı … birliğinin ise 2009 yılında kurulduğu anlaşıldığından adı geçen icracı sanatçıların artık kendilerine ait olmayan/kendi mal varlıkların bulunmayan hakların takibi konusunda davacıyı veya bir başkasını yetkilendirebilmesinin hukuken mümkün bulunmadığına göre, bir an için davacının yetki belgeleri geçerli farz edilse dahi, davacının …’nun “…” ve …’un “…” isimli sinema eserindeki icrasından kaynaklanan hakları açısından yine bir takip yetkisinin bulunmadığını, …’nın “…” isimli sinema eserindeki icrasından kaynaklanan haklarını takip bakımından aktif dava ehliyetini haiz olduğunu, davalı tarafça eser işletme belgelerine dayanarak sinema filmi üzerindeki tüm mali hakların film yapımcısı …. Ltd. Şti.’ye devredildiği ileri sürülmüşse de, eser işletim belgesi ne dayanılarak iddiaların kabulünün mümkün bulunmadığını, tıpkı … ve … açısından yapılan incelemedeki gibi, icracı sanatçılardan alınmış devir belgelerinin ve/veya sözleşmelerin sunulması gerektiğini, -uyuşmazlıkta dosyada tecavüzün ref’ine ilişkin dava ve talepler bakımından “mali (veya manevi) hakları ihlâl etmekte olan mütecaviz” ve gerçek olmayan vekaletsiz iş görmeden kaynaklanan kazanç devri talebi yönünden ise “hakka tecavüz ederek kazanç elde eden kişi” pasif dava ehliyetine sahip olduğunu, davacının ihlâl iddiasında bulunduğu sinema eserlerinin “…” isimli kanalda yayınlandığı, davalının bu kanalın yayıncısı olmadığı savunması karşısında RTÜK’e yazılan yazı cevabında “… A.Ş. unvan ve … logolu kuruluşun 14.06.2013-14.06.2023 tarihleri arasında geçerli 10 yıl süreli uydu televizyon yayın lisansının (U-TV) bulunduğu ” belirtildiğini ve … A.S.’ye ilişkin bilgilere yer verildiğini, davalının dava konusu sinema eserlerini “yayınlayan” değil, içeriğinde başkaca televizyon kanallarının da bulunduğu bir yayın platformu olduğunu, yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca da kendisine bir ihtarname gönderilerek ayrıntılı olarak uyarıda bulunulmadığı müddetçe söz konusu şirketin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, – davalının pasif dava ehliyetinin bulunmadığını, mahkemece pasif dava ehliyetinin bulunduğunun kabulü halinde oyuncu …’nın “…” filminde icra ettiği rol, umuma arz tarihi, oyuncunun popülaritesi, tecrübesi , yeteneği vs çerçevesinde FSEK 68. Madde gereğince sinema eseri üzerindeki icrası nedeniyle 25-30 bin TL rayiç bedel hesaplandığını beyan etmişlerdir.
G E R E K Ç E: Davacı …, üyelerinden aldığı yetki belgelerine dayanarak, sinema filmlerinin icracı sanatçılardan izinsiz olarak ve bedel ödenmeksizin, … logolu kanalda yayınlandığından bahisle, FSEK 68. Madde gereğince üç kat tazminata hükmedilmesini, şimdilik 2.000 TL mali hak bedelinin davalı tarafça ödenmesini talep etmiştir. Mahkeme aktif ve pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. FSEK m.42/A-7’de “Meslek birliğine üye eser veya bağlantılı hak sahiplerinin, alenileşmiş veya yayınlanmış tüm eser, icra, fonogram, yapım ve yayınlarına ilişkin haklarının takibi yetki belgesine göre yapılır. Yetki belgesine ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir” düzenlemesi bulunmaktadır. Yetki belgesine ilişkin Fikir ve Sanat Eseri Sahiplerinin verecekleri Yetki Belgesi Hakkında Yönetmeliğin 4/a bendinde de;” Hak sahibi, eser sahipliğinden veya mali hak sahipliğinden doğan mali haklarını en az beş yıl süre ile meslek birliğine devretmeyi yetki belgesindeki sürenin sona ermesinden bir yıl önce, hak sahibi noter aracılığı ile yetki belgesini feshetmediği takdirde aynı süre için bir defaya mahsus olmak üzere yetki süresinin uzatılmış sayılacağı” düzenlenmiştir. Yasal mevzuat göz önüne alındığında, yetki belgesinin yazılı olması, yetkilendiren icracı sanatçının imzasını taşıması, hangi eser için yetki verdiğinin yine imzalı belge ile belirlenmesi ve yetki belgesinin geçerli olduğu sürenin tespiti yönünden tarih içermesi gerektiği anlaşılmaktadır. Bu hususlar gözetildiğinde, mahkemece alınan bilirkişi heyet raporunda da ayrıntılı olarak incelenerek tespit edildiği üzere, davacının üyesi olduğu ileri sürülen sanatçı …’den alınmış bir yetki belgesi sunulmadığı, …’ın yetki belgesinde imza bulunmadığı, icracı sanatçılar …, …, … ve …’a ilişkin yetki belgelerinin, kapsadıkları eserlere ilişkin kısımlarının yetkilendirilenler tarafından imzalanmamış olması sebebiyle geçersiz olduğu, sunulan yetki belgelerinden sadece sanatçılar … ve …’nun yetki belgelerinin tarih taşıdığının tespit edildiği, …’nun “…” isimli sinema eserindeki icrasından kaynaklanan haklarının 08/05/2006 tarihli icracı oyunculuk sözleşmesi ile … A.Ş.’ye devrettiği, …’un “…” isimli sinema eserindeki icrasından kaynaklanan haklarının ise 01/02/2003 tarihi itibariyle … A.Ş.’ye devrettiğinin anlaşıldığı, bu durumda sadece davacının üyesi olan … tarafından verilen yetki belgesinin, davacıyı geçerli olarak yetkilendirdiği ve davacının sadece bu sanatçı yönünden aktif dava ehliyetinin bulunduğu kanaatine varılmıştır. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, icracı sanatçılara telif hakkının tanınmasının zorunluluk olduğunu ileri sürmüş ve Roma Sözleşmesi ile Anayasa hükümlerine dayanmıştır. Ayrıca dosya kapsamına davalı tarafça sunulan, sanatçılar … ve …’un taraf olduğu mali hak devir sözleşmelerinin kelepçe sözleşmeler olduğu ve genel işlem şartı içerdiğinden geçersiz olduğu ileri sürülmüştür.Bahsi geçen sanatçıların taraf olduğu, mali hak devir sözleşmelerinin genel işlem şartı içerip içermediği, bu davanın konusu olmadığından mahkemece incelenmemesi yerindedir. Mahkemenin aktif ve pasif dava ehliyeti HMK 114. madde gereğince dava şartı olmakla, bu hususta resen inceleme yapılarak, davacı … birliğinin, sanatçılar tarafından yasal mevzuata göre usulünce yetkilendirilip yetkilendirilmediğinin araştırılması da usul ve yasaya uygun olup, aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde değildir. Davacı … birliğinin sadece sanatçı … tarafından usulüne uygun yetki belgesi ile yetkilendirilerek, aktif dava ehliyetinin bulunduğu anlaşılıyorsa da, davalı şirketin, filmlerin yayınlandığı tarihlerde, … logolu kanalın işletmecisi olmadığı, RTÜK’ün 19/03/2015 tarihli yazı cevabından dava dışı … A.Ş. Unvanlı şirketin kanalın işletmecisi olduğu, davalı şirketin platform yayıncı kuruluş olmadığı anlaşılmakla, pasif husumet yokluğundan davanın reddi kararı da yerindedir. Davacı vekili, bilirkişi raporunun ibrazından sonra, HMK 124/4 maddesi gereğince, taraf değişikliği yapılarak, …’nin davaya taraf olarak katılmasını talep etmişse de, madde gerekçesinde açıklandığı üzere; “davacının dava açarken tüm özeni gösterdiği, tüm araştırmayı yapmış olmasına rağmen dava açacağı şirketi doğru tespit edemediği” durumlarda, hatanın maddi hata olduğu ve dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği niteliğinde bulunduğu kabul edileceğinden, davacı tarafın basit bir araştırma ile, kanalın işletmecisinin davalı olmadığını kolayca tespit edebileceği anlaşılmakla, taraf değişikliği talebinin HMK 124/4 maddesi kapsamında bulunmadığı kanaatine varılmış, ilk derece mahkemesinin aktif ve pasif dava ehliyetinin bulunmadığından davanın reddi kararının usul ve yasaya uygun olduğu kanaatiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 02/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.