Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/2009 E. 2021/706 K. 02.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2009 Esas
KARAR NO: 2021/706 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/11/2017
NUMARASI: 2016/144 E. – 2017/359 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 02/04/2021
İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ tarafından verilen 27/11/2017 tarihli kararına karşı davalı tarafın istinaf başvurusu üzerine istinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; … markasının ilk defa 1994 yılında ortaya çıktığını, 1996 yılında dernek olarak faaliyete başladığını, arama kurtarma faaliyetlerinin yanında sel ve deprem gibi doğal afetlerde resmi kurumlara yardım eden bir dernek haline geldiğini, 15.01.1999 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile Kamu Yararına Çalışan Dernek vasfına sahip olduğunu, , müvekkilinin … markasının TPMK nezdinde tanınmış marka olarak kabul edildiğini, ayrıca … nolu … ve … nolu “…” isimli markaların sahibi olduğunu, … ibaresinin seri marka haline geldiğini, müvekkilinin … ibaresinin ilk ve gerçek sahibi olduğunu, davalı tarafa 17.01.2014 tarihinde unvanını terkin ettirmesi için makul bir süre verildiğini fakat davalı tarafından hiçbir şey yapmadığını ve … markasını kullanmaya devam ettiğini, … ibaresinin müvekkili ile özdeşleştiğini bu nedenle davalı tarafın … markasından haberdar olmamasının mümkün olmadığını, … ibaresi üzerinde herhangi markasal bir hakkı olmayan davalı tarafın kullanımlarının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğin tespiti, meni, durdurulması, davalı unvanında yer alan … ibaresinin sicilden terkini ile hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın unvanının … olduğunu, müvekkili şirketin faaliyetlerinin bu konu ile ilgili olmadığını, kullanımlar arasında iltibas, haksız rekabet ya da karıştırılma ihtimali olmadığını, müvekkilinin inşaat alanında faaliyet gösterdiğini, davacı tarafın dava dilekçesi incelendiğinde kendileri tarafından inşaat alanında faaliyet gösterilmediğinin anlaşıldığını, müvekkili şirketinde markasının tescilli olduğunu, davacı tarafın … şeklinde unvana sahip olduğunu oysa müvekkilinin … şeklinde unvana sahip olduğunu, unvanların ortalama tüketici nezdinde de karıştırılmaya yol açmadığını, emsal olarak gösterilen kararların somut olaya uygun olmadığını, açıklanan nedenlerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 27.11.2017 tarihli 2016/144 E. – 2017/359 K. sayılı kararıyla; “…toplanan deliller ve hüküm kurmaya elverişli ve yeterli bilirkişi raporu ışığında davacının “…” ibaresini yalnızca dernek adı olarak kullandığı, dernek adının ticaret unvanı konumunda olmadığı, bu nedenle unvan terkini için gerekli koşulların oluşmadığı, davacı tarafa ait “…” markasının Türkiye’de arama-kurtarma, ilk yardım ve doğal afetle mücadele konularında tanınmış marka niteliğinde olduğu ve bu tanınmışlığın markasal nitelikte olduğu, kullanımın ticari olması halinde ayrıca “markasal” nitelikte olmasının aranmaması gerektiğini, davacıya ait “…” markasının tanınmış marka olduğu, MarkKHK m. 9/1-c hükmü çerçevesinde farklı mal ve hizmetlerde de korunacağı, davalı kullanımının ticari olmasının yeterli olduğu, markasal kullanımın gerekmediği, bu doğrultuda davalı tarafa ait “…” esaslı unsurlu ticaret unvanının sicilden terkini için gerekli koşulların bulunduğu” gerekçeleriyle 1-Davacı … tarafından davalı şirket aleyhine açılan davanın kabulü ile;2-Davalı yanın davacıya ait tanınmış … ibareli markasını ticaret unvanında ve evraklarında markasal kullanmak suretiyle davacı marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetinin tespitine, men’ine ve durdurulmasına, 3-Davalının ticaret unvanından … ibaresinin terkinine, 4-Masrafı davalıdan alınmak üzere kesinleşen hüküm özetinin yurt çapında yayın yapan tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde bir kez ilanına” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; bilirkişi raporunun sonuç bölümünde … markasının tanınmış marka olduğu belirtilmişse de, bunun maddi dayanağının gösterilmediğini, raporun denetime elverişli olmadığını, -… ibaresinin markasal kullanım niteliğinde olduğu ispat edilemediğinden tecavüz teşkil etmeyeceği kanaatinin oldukça doğru olduğunu, müvekkilinin inşaat şirketi, davacının dernek olduğu göz önüne alındığında, davacı talebinin hukuka aykırı olduğunu, -raporun sonuç bölümündeki, … markasının tanınmış marka olduğu olduğu ve bu çerçevede farklı mal ve hizmetlerde de kullanılacağı, bu sebeple sicilden terk koşullarının oluşacağı şeklinde görüşün kabulünün mümkün olmadığını, bu tespitin diğer 3 sonuç maddesiyle çeliştiğini, hakkın bu kadar geniş kullanımının mümkün olamayacağını, – ihtilafın çözümü açısından ilk olarak; ticaret unvanı ve marka kavramları üzerinde durulmasında ve tarafların … ibaresiyle ilgili kullanımlarının hangi kapsamda değerlendirilmesi gerektiği hususunda bir değerlendirme yapılması gerektiğini, bu yönde bir inceleme yapılmadığını, markanın amacının teşebbüslerin mal veya hizmetlerini birbirinden ayırt etmek olduğunu,TTK (m.54, 57/5 ) uyarınca, ticaret unvanının terkininden söz edilebilmesi için davacıya ait ticaret unvanının davalı tarafından hukuka aykırı bir şekilde kullanılıp kullanılmadığının değerlendirilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin bir inşaat şirketi olduğu, davacının ise dernek niteliği göz önünde tutulduğunda, ticari nitelik göstermeyen davacı faaliyeti neticesinde karıştırma ihtimalinin sıfır olduğunu, -davacının seri markalarından söz ettiğini ancak müvekkilinin markasının tescilli olduğunu yok saydığını beyanla, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesine karşı cevap vermemiştir.
DELİLLER: Dosya içerisinde yer alan ticaret sicil kayıtlarından, davalı şirketin 18/11/2011 tarihli 8217 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilerek tescil edildiği anlaşılmıştır. Davacı …’nin, 14/03/1996 tarihinde dernek olarak kurulduğu, Bakanlar Kurulu’nun 15.01.1999 tarih ve 99/12304 sayılı kararıyla kamu yararına çalışan dernek statüsüne kavuştuğu anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi heyet raporunda; somut olaydaki “…” markasının davacı dernek faaliyetleri sonucunda Türkiye’de arama-kurtarma, ilk yardım ve doğal afetle mücadele alanında tanınmış marka haline geldiği, Türkiye’de tanındığı alan arama-kurtarma, ilk yardım ve doğal afetle mücadele faaliyetleri olsa da farklı mal ve hizmetlerde de korunacağı, davalının ticaret unvanı incelendiğinde tek ayırt edici ibarenin “…” olduğu, diğer işaretlerin şirketin hizmet alanını belirtir ibareler olduğu, bu noktada davalı kullanımlarının, davacı dernek faaliyetleriyle ilişkili olarak algılanmasının mümkün olduğunun görüldüğü, davacı dernek savaş, deprem, heyelan, çığ düşmesi gibi durumlarda arama kurtarma faaliyetleri yürüttüğü, takdir edileceği üzere, bu faaliyetlerin ciddi bir kısmının da çöken binaların altında kalan kişilerin kurtarılmasını içerdiği, davalı şirketin inşaat işiyle uğraşmakta olup, davalı şirket tarafından inşa edilen yapıların çökmesi, yeterli dayanıklılığa sahip olmaması ihtimallerinde, davacı demek faaliyetini zorunlu kılacak sonuçların ortaya çıkması ihtimali bulunduğunu, bu gibi hallerde, davalı şirket kullanımının davacı dernek markasının itibarına zarar verebileceğini, burada sözü edilen durumun gerçekleşmesinin gerekmediğini, davalı kullanımının tanınmış markanın itibarına zarar verme ihtimalinin bulunmasının MarkKHK m.9/1-c koruması için yeterli olduğunu, yapılan açıklama doğrultusunda MarkKHK m. 9/1-c hükmünde sözü edilen davalı kullanımının tanınmış markanın itibarına zarar verme ihtimalinin bulunduğunu, davacının “…” ibaresini yalnızca dernek adı olarak kullandığı, dernek adının ticaret unvanı konumunda olmadığı, bu nedenle unvan terkini için gerekli koşulların oluşmadığı, davacı tarafa ait “…” markasının Türkiye’de arama-kurtarma, ilk yardım ve doğal afetle mücadele konularında tanınmış marka niteliğinde olduğu ve bu tanınmışlığın markasal nitelikte olduğu, kullanımın ticari olması halinde ayrıca “markasal” nitelikte olmasının aranmaması gerektiği davacıya ait “…” markasının tanınmış marka olduğu, MarkKHK m. 9/1-c hükmü çerçevesinde farklı mal ve hizmetlerde de korunacağı, davalı kullanımının ticari olmasının yeterli olduğu, markasal kullanımın gerekmediği, bu doğrultuda davalı tarafa ait “…” esaslı unsurlu ticaret unvanının sicilden terkini için gerekli koşulların bulunduğu beyan edilmiştir.
G E R E K Ç E :Davacı vekili müvekkilinin … kod numaralı … ibareli tanınmış markasının ve … ibareli seri markaların sahibi olduğunu, dernek unvanının da gerek Türkiye’de gerekse dünyada tanınmış olduğunu beyanla, davalının ticaret unvanının ve kullanımının müvekkilinin markası ve dernek isminden kaynaklanan haklarına tecavüz ve haksız rekabet tespit ettiğini ileri sürerek markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, meni ve ref’ini, ticaret unvanı terkinini, hükmün ilanını talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dosya kapsamındaki TPMK kayıtlarından, davacı tarafça 04/04/2013 tarihli başvuru üzerine, Kurum tarafından verilen 08/08/2014 tarihli karar ile davacının … ibareli markasının “arama-kurtarma, ilk yardım ve doğal afetle mücadele” konularında tanınmış marka olarak tespit edildiği ve özel sicile kaydedildiği, markanın ilk olarak … tescil numarasıyla tescil edildiği, 28/05/2001 başvuru tarihli, … sayılı … markasının tüm mal ve hizmet sınıflarında davacı dernek adına tescilli olduğu anlaşılmıştır. Dava dilekçesi ekindeki RTÜK İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 14/06/2011 tarihli yazısından davacı Dernek tarafından hazırlanan spotun “kamu yararına yönelik spot” olarak kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. … markasının tanınmışlık başvurusu, her ne kadar 2013 yılında yapılmışsa da, dava dilekçesi ekinde sunulan belgelerden, 17 Ağustos 1999 depremindeki arama-kurtarma faaliyetleri ile tüm Türkiye’de tanınır hale geldiği anlaşılmaktadır. Mülga 556 sayılı KHK’nın 9. ve 61. maddelerinde, tek başına ticaret unvanı tescil ettirilmesinin marka hakkına tecavüz teşkil edeceğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. 6102 sayılı TTK’nın 55/1-a-4 maddesinde de, “başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” fiilinin haksız rekabet teşkil ettiğinin düzenlendiği, TTK’nın 52.maddesinde ticaret unvanlarının, başkalarınca haksız kullanımı veya tesciline karşı koruma getirildiği anlaşılmaktadır. Somut olayda mahkemece hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda, davalı şirketin inşaat hizmetleri faaliyet alanı ile iştigal ettiği, davacı derneğin faaliyetlerinin ciddi bir kısmının da çöken binaların altında kalan kişilerin kurtarılmasını içerdiği ve davacı markasının bu hizmet sınıfında tanınmış olduğu, davalı kullanımının tanınmış markanın tanınmışlığından faydalanma ve itibarına zarar verme ihtimalinin bulunduğunun tespit edildiği, bu durumda MarkKHK m.9/1-c maddesi kapsamında, davalının ticaret unvanının çekirdek unsuru … ibaresinin, davacının tanınmış markasından kaynaklanan haklarının ihlali niteliğinde olup, unvan terkini için gerekli koşulların oluştuğu kanaatiyle, ilk derece mahkemesince davalı ticaret unvanının terkine karar verilmesinin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır.İlk derece mahkemesince, 2 numaralı hükümde, davalının … ibareli tanınmış markasının ticaret unvanında ve evraklarında markasal kullanılmak suretiyle, davacı marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği açıklanmışsa da, ticari evraklarda davalının … ibaresini markasal kullandığı yönünde bir delil dosya kapsamında mevcut değildir.Mahkemece 18/07/2017 tarihli duruşmada, davacı vekiline davalı kullanımına ilişkin beyanda bulunmak üzere süre verildiği, davacı vekilinin de 25/07/2017 havale tarihli dilekçesi ve dilekçe içeriğinde, sahibinden.com internet sitesinde, …com linkinde yer alan ilan içeriklerine yer verdiği görülmüştür. Davacı tarafça dilekçe içeriğinde yer verilen internet görselleri, süresinden sonra sunulduğundan HMK 141. Madde gereğince iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağına tabi olup, mahkemece değerlendirilemeyeceği gibi, mahkemece de kararda delil olarak dikkate alınmamıştır. Dosya kapsamında davalının ticaret unvanının çekirdek unsuru “…” ibaresini, markasal olarak kullandığı ispatlanamadığından, salt tescilli ticaret unvanı kullanımı da, markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmeyeceğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, kararın kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, davacı tarafın markaya tecavüz ve haksız rekabete yönelik davasının ve hükmün ilanı talebinin reddine, unvan terkini talebinin kabulüne, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE, 2-İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 27.11.2017 tarihli 2016/144 E. – 2017/359 K. sayılı kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-a)Davacı … tarafından davalı şirket aleyhine açılan davanın KISMEN KABULÜ ile, davalının ticaret unvanından … ibaresinin terkinine, b)-Marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetinin tespiti, men’ine ve durdurulması ile hükmün ilanına yönelik talebin REDDİNE, 4-İlk derece yargılaması yönünden; a)-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 59,30 TL karar harcından peşin yatırılan 29,20 TL’nin mahsubu ile kalan 30,10 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsiline, b)-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine, c)-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine, ç)-Davacı tarafından yapılan: 1.500 TL bilirkişi ücreti, 211,60 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.711,60 TL ve 58,40 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 1.770,00 TL yargılama giderinin, kabul ve red oranına göre 1/2 oranda, 885,00TL’lık kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, d)-Davalı tarafından yargılama giderin yapılmadığından karar verilmesine yer olmadığına, e)-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, 5-İstinaf yargılaması yönünden; -İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, -İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 38,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 136,10 TL’nin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, -Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince ilgisine iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 02/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.