Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1964 E. 2021/653 K. 26.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1964 Esas
KARAR NO: 2021/653
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/02/2017
NUMARASI: 2016/144 E. – 2017/138 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/03/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari alım satımdan kaynaklı cari hesap ilişkisinden dolayı müvekkili şirketin davalıdan alacaklı olduğunu, alacağın ödenmemesi dolayısı ile icra takibine başvurduklarını, davalının haksız ve yersiz olarak icra takibine itiraz ederek takibin durdurulmasına sebep olunduğundan itirazın iptali ile takibin devamına, haksız ve kötüniyetli itiraz eden davalının icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. B-) Cevap ve Karşı Talepler: Davalı cevap vermeyerek münkir addedilmiştir. Davalı vekili duruşmada davanın reddini talep etmiştir. C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı: İlk derece mahkemesince; “ilgili icra dosyası getirtilerek dosya içerisine alındığı, davalının itirazı sonucu takibin durdurulmasına karar verildiğinin anlaşıldığı, davanın süresinde açıldığının anlaşıldığı, taraflarca tüm deliller ibraz edildikten sonra teknik bilirkişiden ayrıntılı rapor alındığı, alınan raporda davalının davacıya kısmen borcunun olduğunun anlaşıldığı, taraflar arasındaki ticari alım satımdan kaynaklı cari hesap ilişkisinden dolayı davacı şirketin davalıdan alacaklı olduğu, davalı tarafın davacı tarafa olan borcunu ödemediği gibi yapılan icra takibine de haksız ve yersiz olarak itiraz ettiği” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin 8.206,45-TL asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile devamına, davacının alacağı likit var ve hesaplanabilir olduğundan kabul edilen oran üzerinden %20 icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, asıl alacağın reddedilen kısmı üzerinden %20 kötü niyet tazminatının da davacıdan alınıp davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “….Davalı borçlu hakkında 10.07.2014 tarih ve 16.406,45-TL bedelli ve 02.10.2014 tarih ve 3.973,18-TL bedelli iki adet fatura tutarının ödenmemesi nedeni ile takip başlatılmıştır. Ancak başlatılan takipte 02.10.2014 tarihli fatura bedeli sehven 3.973,18-TL yerine 12.179,63-TL olarak belirtilmiş ve işlem yapılmıştır. Bu nedenle takip talebinde toplam alacak sehven 29.757,64-TL olarak hesaplanmıştır. Davalı borçlunun müvekkil şirkete olan toplam bakiye asıl borcu 12.179,63-TL’dir. Bu nedenlerle; sehven fazla takibe konan kısım yönünden yargılama aşamasında feragat edilmiştir.Davalı borçlu tarafından ödenmeyen 12.179,63-TL asıl alacak ve fer’ileri yönünden haksız itirazının iptaline, takibin 12.179,63-TL asıl alacak ve fer’ileri yönünden devamına karar verilmesi gerekir iken yerel mahkeme tarafından takibin 8.206,45-TL asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile devamına ve kabul edilen oran üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, reddedilen kısım yönünden %20 kötü niyet tazminatının da davacıdan alınıp davalıya verilmesine karar verilmiştir. Davalıya ret olunan kısım üzerinden 2.586,14-TL vekalet ücretine hükmedilmiştir. Yerel mahkeme tarafından kısmen kabule karar verilen kısma ilişkin itirazımız bulunmamakla birlikte; davada reddine karar verilen kısma ilişkin kararın neye istinaden verildiği yukarıda belirtildiği üzere yerel mahkeme kararından anlaşılmamaktadır. Bu nedenle istinaf dilekçesinde bu hususa ilişkin itiraz haklarımız kısıtlanmaktadır. Yerel mahkeme tarafından dosyada alınan bilirkişi raporuna istinaden davalının davacıya kısmen borcu olduğu anlaşılmıştır denilmek suretiyle işbu bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulmuştur. Ancak tarafımızdan dosyada alınan bilirkişi raporuna son derece hatalı tespit ve değerlendirmeler olması nedeni ile itiraz edilmiştir. Yerel mahkeme tarafından itirazlarımız değerlendirilmemiştir. Oysa ki; bilirkişi raporunda yer alan tespitlerin ; Müvekkil şirket tarafından davalıya takip konusu fatura münderecatında yer alan ürünler teslim edilmiştir. Ancak davalı borçlu tarafından 10.07.2014 tarih ve 16.406,45-TL bedelli faturanın 8.206,45-TL.lik kısmı ile 02.10.2014 tarih ve 3.973,18-TL bedelli faturanın tamamı ödenmemiştir. Davalı borçlunun müvekkil şirkete ödemesi gereken meblağ 12.179,63-TL’dir. – Fatura, satıcı ile müşteri arasında meydana gelen ticari bir ilişkiyi ispat etmeye yarayan, hukuki niteliği olan bir belgedir.Davalı tarafından ihtilaf konusu faturalara itiraz edilmemiştir. Hatta 10.07.2014 tarih ve 16.406,45-TL bedelli faturaya ilişkin olarak ödeme yapılmıştır. Ayrıca Sayın Mahkemenizde görülmekte olan işbu davaya da cevap dilekçesi sunulmamıştır. Kaldı ki; malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, sevk irsaliyesi düzenlenmesi ve taşıtta bulundurması şarttır. Ancak müvekkil şirket tarafından düzenlenen faturaların sol alt köşesinde ‘Satılan mallar müşterinin mesuliyeti altında seyahat eder.’ ibaresi bulunmaktadır. Bu durumda malın, satın alan tarafından teslim alındığı ve sevkinin sağlandığı açıktır. Davalının kabul ettiği ve bir kısım ödeme yaptığı faturada da aynı ibare bulunmaktadır. Bu nedenle 02.10.2014 tarih ve 3.973,18-TL bedelli fatura içeriği malın tesliminin ispata muhtaç olduğu tespitinin hukuken kabulü mümkün değildir. Yerel mahkeme tarafından davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasına ve müvekkil kendisini vekil ile tarafımızdan avukat olarak temsil ettirmiş olmasına rağmen KABUL EDİLEN KISIM için davacı müvekkil lehine vekalet ücreti takdir edilmemiştir. K e z a Sayın Yerel Mahkeme kararının Hüküm kısmının 4. Maddesinde “Davalı tarafından yapılan 500,00-TL bilirkişi ücreti ve 98,25-TL tebligat masrafı toplamı olan 598,25-TL’nin kabul ve ret oranına göre hesap olunan 164,98 TL peşin harç 62,70-TL toplamı 227,68-TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına” şeklinde kurulan hükümde de HMK gereğince ciddi bir maddi hata bulunmaktadır. Her ne kadar işbu maddenin başında davalı tarafından yapılan ibaresi bulunmakta ise de; bu masraflar davacı müvekkil tarafından yapılmıştır. Bu nedenle yargılama gideri davalı tarafından yapılmadığından zaten müvekkil davacı tarafından yapılan giderlerin yeniden davacıdan alınarak davalıya verilmesi yönünde kurulan karar usul ve yasaya aykırıdır.Yerel mahkeme tarafından davacı müvekkil aleyhine asıl alacağın %20si oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesi de usul ve yasaya aynı zamanda hakkaniyete aykırıdır. Zira müvekkil, kötüniyetle takip başlatmamıştır. Yargılama aşamasında da Sayın Mahkemeniz dosyasına bildirildiği üzere takip yapılırken sehven fatura bedeli yanlış girilmiştir. Dosyada mevcut fatura suretleri incelendiğinde faturanın düzenleniş biçiminden kaynaklı böyle bir hata yapılabileceği açıklıkla görülecektir… ” denilerek kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava ;itirazın iptali istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Mahkemece, bilirkişi raporu ile alacağın kısmen sabit olduğu beyan edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve başkaca denetime elverişli hiç bir gerekçe yazılmamıştır. Bir mahkeme hükmünde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Hâkim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (Kuru, B./ Arslan, R./ Yılmaz, E.: Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Ankara 2011, s. 472). Hâkim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuki sebepleri) kendiliğinden (resen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar. Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup, gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Kısmi feragat ve kısmi feragatin harç ve yargılama giderleri ve ücreti vekalete etkisi kararda açıklanmamıştır. Mahkeme feragatin yapıldığı zamana göre harç ve ücreti vekaleti belirler. Ancak bunların da gerek gerekçeli kararda ve gerekse hükümde açıklanması zorunludur. Davacı vekille temsil olunduğu halde ücreti vekalet verilmemiştir. Yargılama giderleri davacı yanca yapıldığı halde davacıdan alınıp davalıya verilmesi şeklinde anlaşılamaz bir hüküm tesis edilmiştir. Harç mahsubunun da hatalı yapıldığı görülmüştür. Bu nedenle davacı yanın istinaf başvurusu kısmen doğru olmakla; hükmün kaldırılmasına ve davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir. Açılan dava bir itirazın iptali davasıdır. Davacı takibe iki adet fatura eklemiştir. Faturalardan birisi 10/07/2014 tarih ve 16.406,45 TL lik diğeri ise 02/10/2014 tarih ve 3.973,18 TL lik iki faturadır. İki fatura toplamı 20.379,63 TL dir. 02/10/2014 tarihli ikinci faturanın altında ” bu fatura dahil toplam bakiyeniz 12.179,63 TL dir yazmaktadır. Bu davacıyı bağlayıcı beyan iki fatura konusu malın teslim edilmesi halinde toplam alacağı göstermektedir. Faturalar incelendiğinde irsaliye numarası yazılıdır.Bu da fatura dışında düzenlenmiş ayrı bir irsaliyenin varlığını göstermektedir. Ancak davacı yanca irsaliyeler sunulamamıştır. Bu durumda; davacının kendini bağlayan fatura içeriğine göre iti fatura toplamı 12.179,63 TL toplam alacak iddiası karşısında mal teslimini kanıtlayamadığı 3.973,18 TL lik fatura açısından bu miktar mahsup edildiğinde kanıtlanan 8.206,45 TL lik alacaktan söz edilebilecektir. Takip öncesine ilişkin temerrüde düşürücü bir işlem yapılmadığından birikmiş faiz de istenemeyecektir. Davanın 8.206,45 TL kısmından feragat edildiği, feragatin ön inceleme duruşmasından sonra gerçekleştiği , fazla istenen diğer kısmın da kanıtlanamadığı kabul edilmelidir. Takibin haksız oluşu tek başına kötüniyetli oluşu anlamına gelmediğinden kötüniyet tazminatı koşulları da oluşmamış, ancak kanıtlanan alacak likit olmakla itirazın haksız bulunması nedeni ile kabul edilen alacak yönünden icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1- Davacı yanın istinaf başvurusunun KISMEN KABUL / KISMEN REDDİNE ; İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/144 Esas ve 2017/138 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b-2 maddesine göre KALDIRILMASINA 2- ilk derece mahkemesine açılan itirazın iptali davasında Davanın kısmen kabulüne; davalı yanın İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline , takibin 8.206,45 TL üzerinden ve asıl alacak olan bu miktara takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına Hükmolunan miktar üzerinden hesaplanan % 20 icra inkar tazminatı olan 1.641,29 TL nin davalıdan tahsili ile davacı yana verilmesine Fazlaya ilişkin istemin 8.206,45 TL kısmının feragat nedeni ile kalan kısmın da kanıtlanamadığından reddine Takibin kötüniyetli olduğu kanıtlanmadığından davalı yararına kötüniyet tazminatı takdirine yer olmadığına Alınması gereken 560,58 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 208,00 TL nin mahsubu ile bakiye 352,58 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına Davacı yanca yapılan yargılama gideri toplamı olan 598,25 TL nin 185,00 TL kısmının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına Davacı yanca yatırılan 237,20 TL peşin ve başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacı yana verilmesine Davacı yan kendini vekille temsil ettirmiş olmakla hüküm tarihindeki tarifeye göre hesaplanan 4.080,00 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine Davalı yan da kendini vekille temsil ettirmiş olmakla 4.080,00 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine Kalan delil /gider avansının karar kesinleştiğinde iade edilmesine
İSTİNAF YARGILAMASINDA 3- Davacı tarafından yatırılan peşin harcın talebi halinde iade edilmesine 4- Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama gideri olan ; başvuru harcı gideri 85,70 TL, istinaf dilekçesinin tebliği için yapılan tebligat gideri 28,00 TL , dosyanın istinafa gidiş/dönüşü için yapılan 60 TL olmak üzere toplam 173,70 TL yargılama giderinin 55,00 TL kısmının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine , kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına 5- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 26/03/2021 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.