Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/1962 E. 2018/1530 K. 29.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2018/1962 Esas
KARAR NO : 2018/1530
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/290 E.
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 29/06/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, “müvekkilinin 10 yıl kadar önce çalışmak için Türkmenistan’a giderken öz kardeşi …’e vekaletname verdiğini ve 3 yıl kadar önce Türkiye’ye dönünce de azilnameyle bu kişiyi vekaletten azlettiğini, ancak…Bankasından müvekkiline gelen yazı ile senetlerden haberdar olduğunu, kardeşi…ile konuştuğunda, kardeşinin kendisine, davalı şirketle ticari ilişkiye girdiğini ve borçlarını ödeyemeyince vekaletnameyi kullanarak 17 adet senedi imzaladığını söylediğini, kardeşi olan davalı …’ın imzaladığı 17 adet bono’nun vade tarihinin 30.11.2017 ile 30.04.2019 arasında değiştiğini ve toplam tutarlarının 212.000 Euro olduğunu, Bakırköy C.Başsavcılığı’nın 2017/120788 sayılı soruşturma dosyasına celbedilen ve müvekkilinin de adı geçen Kısmi Borç Tasfiye Protokolü’nün müvekkilinin davalı …’a ait …. şirketiyle hiçbir ilgisi olmadığını, davalı …’ın kötüniyetli hareket ederek vekalet görevini kötüye kullandığını, hem kendisine hem alacaklı durumunda olan davalı şirkete yarar sağladığını, danışıklı olarak 17 senetle müvekkilini borçlandırdığını, davalı şirketin ise noterliği arayıp vekaletnamenin geçerli olup olmadığını, azil olup olmadığını sorgulamadığını, bir tacirden beklenen özeni göstermediğini, senetlerin 10.10.2016 azil tarihinden sonra düzenlendiğini, fakat azilname tarihinden önceki bir tarih yazılarak kullanıldığını, müvekkilinin davalı şirkete borçlu olmadığını, olay nedeniyle her iki davalı hakkında Bakırköy C.Başsavcılığı’na 2017/120798 sayılı şikayette bulunduklarını, haciz tehdidinden kurtulmak için müvekkilinin 30.11.2017 vadeli 2.000 Euro’luk senedi ödediğini” iddia ile dava konusu, 30.11.2017 vade tarihli 2.000 Euro tutarlı, 30.01.2018 vade tarihli 10.000 Euro tutarlı, 28.02.2018 vade tarihli 10.000 Euro tutarlı, 30.03.2018 vade tarihli 10.000 Euro tutarlı, 30.04.2018 vade tarihli 10.000 Euro tutarlı, 30.05.2018 vade tarihli 10.000 Euro tutarlı, 30.06.2018 vade tarihli 10.000 Euro tutarlı, 30.07.2018 vade tarihli 15.000 Euro tutarlı, 30.08.2018 vade tarihli 15.000 Euro tutarlı, 30.09.2018 vade tarihli 15.000 Euro tutarlı, 30.10.2018 vade tarihli 15.000 Euro tutarlı, 30.11.2018 vade tarihli 15.000 Euro tutarlı, 30.12.2018 vade tarihli 15.000 Euro tutarlı, 30.01.2019 vade tarihli 15.000 Euro tutarlı, 28.02.2019 vade tarihli 15.000 Euro tutarlı, 30.03.2019 vade tarihli 15.000 Euro tutarlı, 30.04.2019 vade tarihli 15.000 Euro tutarlı, senetler sebebiyle müvekkilinin davalı şirkete borçlu olmadığının tespiti ile bu senetlerin iptalini, ödemek zorunda kaldığı 2.000 Euro’nun her 2 davalıdan müştereken ve müteselsilen istirdadını talep ve dava etmiş, 27.03.2018 tarihli dilekçe ile de senetlerin 3.kişilere ciro edilmemesi ve icraya konulmaması için İİK’nın 72/3 maddesi gereği ihtiyati tedbir talep etmiştir.
Davalılardan …Ltd vekili cevaben, “senetlerin düzenleme tarihi olan 15.07.2016 tarihinde düzenlendiğini, davacının çek, senet kesim yetkisi verdiğini, bononun azilnameden sonra düzenlendiğinin kanıtlanamadığını, davalı … ile davacının kardeş olduğunu, …l şirketinin görünürde Serkan tarafından idare edilse de, …’e kâr payı verildiğini, bu ikisinin, danışıklı dövüş yoluyla ticari ilişki kurduklarını, şirketleri dolandırdıklarını Serkan ve İmren’in şirketi birlikte yönettiklerini, şirketin göstermelik adres bildirdiğini, senetler düzenlenirken … aranarak teyit alındığını, 2.000 Euro’lu ödemenin cebri icra tehdidi olmaksızın icra ile ödendiğini, davacının kötüniyetli olduğunu” iddia ile davanın reddini, %20 tazminata hükmolunmasını istemiştir.
İhtiyati tedbir talebi, mahkemece “noterden verilen ve kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi içeren vekaletnamenin varlığı, HMK’nın 390.maddesindeki yaklaşık ispat koşulunun bulunmaması ve İİK’nın 72.maddesi uyarınca 26.03.2018 tarihinde reddedilmiştir.
Davacı vekili 30.04.2018 harç tarihli istinafında, dava dilekçesindeki iddialarını tekrar ederek, “senetleri davalı … kendi adına imzaladığına göre diğer davalı şirketin bu davalı hakkında takip yapması gerektiğini, davalı şirketin hiçbir mal almayan müvekkili üzerine gidilmesinin her iki davalının işbirliği içinde olduğunu gösterdiğini, senetlerde bedelin nakden ahzolunduğunun yazılı olduğunu” iddia ile red kararının kaldırılmasını, tedbir talebinin kabulünü istemiştir.
Her ne kadar davacı vekili red kararına karşı yukarıda yazılı nedenlerle istinaf isteminde bulunmuş ise de, tarafların kardeş olmaları, davacının davalıyı kambiyo senedi tazmini yetkisini de içerir yetkilendirmiş oluşu, kambiyo senetlerinin tazmin tarihleri ile vekaletten asil tarihine göre bu aşamada ihtiyati tedbir koşulları mevcut olmadığından istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Yukarıda açıklanan gerekçe ile davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince REDDİNE,
Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 29/06/2018 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.