Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1958 Esas
KARAR NO: 2021/652
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/03/2018
NUMARASI: 2017/1298 E. – 2018/284 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/03/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında 28.06.2009 düzenleme 28.02.2014 vade tarihli 1.000,-00 TL , 28.03.2014 vade tarihli 1.000.00 TL .28.04.2014 vade tarihli 1.000.00 TL.28.05.2014vade tarihli 1.000.00 TL 28.06.2014 vade tarihli 1.000.00 TL miktarlı senetlerdeki alacağa dayanarak, İstanbul Anadolu … icra müdürlüğünün … E.sayılı 5.613.31 TL miktarlık alacakla ilgili olarak icra takibinde bulunduğunu, İstanbul ili sancak tepe ilçesi … mahallesi … pafta … ada … parselde, … Limited şirketin’ce yapılacak binanın 10 nolu bağımsız bölümünü( üç artı bir büyüklüğünde) alımı konusunda kendi aralarındaki sözleşmeye göre anlaştıklarını, anlaşmaya göre müvekkili verilmesi öngörülen dairenin toplam bedeli 92.5000.00 TL olup, bu paranın 50.000.00 TL. si nakden ve peşin Olarak müvekkil tarafından adı geçen şirkete ödendiğini, kalan 42.500.00 TL kısım için ise 01.09.2010 tarihinden başlayan aylık 1.000.00 TL miktarlı 28.02.2015 tarihleri arasındaki süreye ilişkin 36 adet toplam 36.000.00 TL.28.01.2015 tarihi dahil bu tarihten itibaren aylık 1.500.00 TL miktarlı 28.06.2015 vade tarihinde biten toplam olarak 6 adet bono imzalayarak davalı şirkete verildiğini, bu nedenle müvekkil tarafından kendisine verilmesi vaad ve taahhüt edilen daireyle ilgili olarak sözleşmenin diğer tarafına verdiği bonoların içeresinde davaya konu yukarıda belirtilen bonolarda bulunmadığını, bu bonolar davanın açılmasından sonra anılan icra takip dosyayla müvekkil hakkında işleme konduğunu, İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün … E.sayılı dosyasından işleme konun bonoların üzerinde alacaklısının … limite şirketi borçlusunun müvekkil … olan arkasında alacaklı şirketin ciro ve imzası ile kaşe ve imzanın altında takip alacaklısı …ın isim ve cirosu bulunan 28.06.2009 düzenleme tarihli 28.02.2014 vade tarihli 1.000.100 TL 28.03.2014 vade tarihli 1.000.00 TL.28.04.2014 vade tarihli 1.000.00 TL.28.05.2014 vade tarihli 1.000.00 TL 28.06.2014 vade tarihli 1.000.00 TL miktarlı bonolardan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığını, dolayısıyla kabul etmemek kaydıyla davacının varsa bile bir hak alacağı bunun muhatabı müvekkil olmadığını, müvekkili ile dava dışı … LTD. ŞTİ arasındaki ticari ilişki nedeniyle müvekkilinin …’tan alacaklı olduğunu, müvekkilinin alacağının bir kısmına karşılık olarak …’tan15.12.2013 keşide tarihli, … seri nolu 18.500,00 TL bedelli çek, 20.08.2013 tanzim tarihli 20.01.2014 vade tarihli 500,00 TL bedelli bono, 20.08.2013 tanzim tarihli, 20.02.2014 vade tarihli 500,00 TL bedelli bono, 28.06.2009 tanzim tarihli, 28.01.2014 vade tarihli 1.000,00 TL bedelli bono, 20.08.2013 keşide tarihli, … seri nolu, 50.000,00 TL bedelli çek, 20.09.2013 keşide tarihli, … seri nolu, 50.000,00 TL bedelli çek, 28.06.2009 tanzim tarihli, 28.02.2014 vade tarihli 1.000,00 TL bedelli bono, 28.06.2009 tanzim tarihli, 28.03.2014 vade tarihli 1.000,00 TL bedelli bono, 28.06.2009 tanzim tarihli, 28.04.2014 vade tarihli 1.000,00 TL bedelli bono, 28.06.2009 tanzim tarihli, 28.05.2014 vade tarihli 1.000,00 TL bedelli bono, 28.06.2009 tanzim tarihli, 28.06.2014 vade tarihli 1.000,00 TL bedelli bono, 20.03.2013 tanzim tarihli, 20.03.2014 vade tarihli 500,00 TL bedelli bono, 20.04.2013 tanzim tarihli, 20.03.2014 vade tarihli 500,00 TL bedelli bono, 20.05.2013 tanzim tarihli, 20.03.2014 vade tarihli 500,00 TL bedelli bono, 20.06.2013 tanzim tarihli, 20.03.2014 vade tarihli 500,00 TL bedelli bono, 20.07.2013 tanzim tarihli, 20.03.2014 vade tarihli 500,00 TL bedelli bono, 20.09.2013 tanzim tarihli, 20.03.2014 vade tarihli 500,00 TL bedelli bono, 20.10.2013 tanzim tarihli, 20.03.2014 vade tarihli 500,00 TL bedelli bono, 20.11.2013 tanzim tarihli, 20.03.2014 vade tarihli 500,00 TL bedelli bono, 30.01.2014 keşide tarihli … çek seri numaralı 80.000,00 TL bedelli çekten’ kaynaklı toplam 209.500,00 TL bedelli kıymetli evrak alındığını, ancak dava dışı … tarafından verilen iş bu çek ve bonolar vadesinde ödenmeyince taraflarınca müvekkillin alacağının tahsili için icra takibi başlattıklarını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı: İlk derece mahkemesince; “davanın icra dosyasına konu bonolar nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, davacının, icraya konu senetleri dava dışı …’a sözleşmeye istinaden verdiğini, işbu senetler nedeniyle borçlu olmadığının Tüketici Mahkemesinde yapılan yargılama ile belirlenmiş olmasına rağmen cirolanan senetlerin takibe konulduğunu beyanla davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiği, davalının, iyiniyetli hamil olması sebebiyle işbu defilerin kendisine karşı ileri sürülemeyeceğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep ettiği, İAA 2. Tüketici Mahkemesinin 2014/131-2016/759 E-K sayılı dosyasında, davacının, …a açmış olduğu davanın kabulüne karar verildiği, davacının, işbu şirkete 20.000 TL bakiye alacak yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verildiği, karara tavzih ile eklenen metinde, davamıza ve icraya konu senetler nedeniyle borçlu olmadığının da tespiti şerhinin eklendiği, davaya konu İAA … İcra Müd. … sayılı takip dosyasında, davalı …’ in, davacı ve dava dışı … hakkında davaya konu senetler nedeniyle kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlattığı, takibin kesinleştiği, ilgili senetlerin, 28.06.2009 tanzim tarihli, 28.02.2014 vade tarihli, 1.000 TL tutarlı, keşidecesinin davacı, lehdarın dava dışı …, cirantanın davalı … olduğu, 5 senedin de aynı olduğu, takip talebinin 14.03.2015 tarihli olduğunun görüldüğü, iş bu tespitler ve alınan beyanlar dikkate alındığında, taraflar arasında herhangi bir ticari ilişkinin olmadığı, davacı tarafından keşide edilip dava dışı şirkete verilen ve sonrasında ciro yoluyla davalıya devredilen senetler nedeniyle takibin yapıldığı, işbu senetlere ilişkin davacının, dava dışı şirkete borçlu olmadığının tespitine karar verildiği, kararının kesinleşmediği hususlarında ihtilaf bulunmadığı, davaya konu olaydaki ihtilafın, keşideci olan davacının, lehdar ile arasındaki temel ilişkiye dayanan şahsi defi ve itirazları 3. Kişi konumunda olan cirantaya karşı ileri sürüp süremeyeceği noktasında toplandığı, davaya konu olayda uygulanması gereken TTK’ nın 778. Madde delaletiyle 687. Maddesinde, senet nedeniyle kendisine başvurulan kişinin, temel ilişkiye dayanan defileri başvuran hamile karşı ileri süremeyeceği, hamilin kötüniyetli olması halinde şahsi definin ileri sürülebileceğinin hüküm altına alındığı, somut olayda, Tüketici Mahkemesinde verilen karardan evvel takibin yapıldığı hususu da dikkate alınarak, davalının, davaya konu senetleri iktisabında ağır kusurlu olduğu veya kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı , davacının, temel ilişkiye dayanan defileri davalıya karşı ileri süremeyeceği” gerekçesiyle açılan davanın ispatlanamamış olması nedeni ile reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı yan kararı istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “…. Mahkemenin kararı kanaatimize göre gerek dosya kapsamına ve gerekse yasal düzenlemelerle uyumlu değildir. Mahkeme kararının gerekçe kısmında Müvekkil tarafından. … ve Arsa sahibine karşı İstanbul Anadolu 2. Tüketici mahkemesinin 2014/131E.sayılı dosyasıyla açılan davanın kesinleşmediğini söylemekte. Dosyadaki kararın tasdikli örneğine göre karar kesinleşmiştir. Açtığımız davada İcra takip dosyasıyla müvekkile karşı işleme konan bonolar ile İstanbul Anadolu 2.Tüketici mahkemesinin 2014/131E.say ılı dava dosyasındaki bonoların aynı bonolar olduğunu, bu bonolarla ilgili olarak mahkemece Müvekkilin bu davada davalı … mimarlığa borçlu olmadığına karar verildiğini, bu kararın kesinleştiğini bildirmiştik. Bu hususların dikkate alınarak tarafımızdan açılı bulunan davanın kabulüne karar verilmesi tarafımızdan talep olunmuştu. . Bu bonolarla İlgili olarak tüketici mahkemesince, Huzurdaki davadaki davalı şirkete borçlu bulunmadığımıza karar verilmiş ve bu karar kesinleşmiş, davalı tarafında bu bonoların icra takip dosyasındaki bonolardan farklı olduğu konusunda beyanda bulunularak delil İbraz edilmemiş olması nedeniyle, mahkemenin bu husus dikkate alarak davanın kabulüne karar vermesi gerekirdi. Bu yönüyle mahkemenin karan hatalı olup talebimiz doğrultusunda karar oluşturulmasın talep etmekteyiz. İstanbul Anadolu 2.Tüketici mahkemesinin kararında müvekkilin … mimarlığa davadaki olaylar (vakalar) nedeniyle borçlu olmadığına karar verilmiş ve karar kesinleşmiş olduğundan, aynı bono ve olayların (vakalardan) dolayı … mimarlıktan sonraki ciranta, dolayısıyla ciro silsilesine göre müvekkilden alacaklı durumuna gelen bu davadaki davalı …’nın alacaklı olduğuna karar verilmesi aynı vaka ve taraf hakkında iki farklı kararın ortaya çıkmasına neden olmakta. Bu hukuken mümkün olamayacağı gibi, ayrıca bu durumda bir mahkemenin verdiği ve kesinleşen kararı diğer bir mahkemenin kararıyla etkisiz durumu getirilmiş olmakta. Ticaret mahkemeleri özel, Tüketici mahkemeleri genel mahkeme olmakla tüketici mahkemesin kararının bu bakımdan da üstünlük sağlanması gerekir. Mahkemeni kararma dayanak yaptığı TTK 687 maddesinde aynen “Poliçeden dolayı kendisine baş vurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerinden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan defi leri başvuran hamile karşı ileri süremez, meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun. Denmekte. Maddeden bizim anladığımız, Poliçeden dolayısıyla bonodan dolayı ödemek için kendisine başvurulan, kendisiyle, kendisinden önceki ciranta veya düzenleyen arasındaki doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri baş vurana karşı ileri sürülemeyeceğidir. Başvuruda bulunabilmesi için, bonoyu bile bile borçlunun zararına iktisap etmiş olması gerekmekte. Nelerin bu maddeye göre defi olduğunu belirlemek kanaatimize göre gerekir. İlişkinin defi olarak beklenen sonucu oluşturabilmesi için, kişiler arasındaki yasadaki ifadeye göre doğrudan doğruya ilişkiden kaynaklanması aradaki hukuki ilişkiye etkilemesi veya ortadan kaldırması gerekir. Kendileri dışındaki nedenlerden kaynaklanan hususların maddedeki ifadeye göre def’i olarak sonuç yaratmaması icap eder .Müvekkille, … mimarlık arasında hukuki ilişki …ın yaptığı dairelerden birisinin müvekkile verilmesi, buna karşılık olarak müvekkil bunun bedelini ödemese nedenine dayanmakta. Dairenin yapılarak teslimi imkansız hale kendileri dışında ki nedenden meydana gelmiş olması sebebiyle, hukuki ilişki beklenilen sonuca ulaşamamıştır. Bu netice tarafların Önceden bilerek kararlaştırdıkları bir netice değildir. Tam aksini düşünmüş olmaları gerekir. …la davalı … arasındaki hukuku ilişki. Yapılan hizmet ile yapılan hizmetin karşılığı olarak, …a ödenmesi gereken paradan dolayısıyla bu nedenle kendi ifadesine göre verilen bonolardan ibarettir Bir diğer hukuki ilişkide, …la arsa sahibi … arasındaki ilişkidir. O da aralarındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre arsa üzerinde inşaatın sürede yapılarak arsa sahibine verilmesi taahhüt edilen dairelerin verilmesi buna karşılık olarak belirli bir bedelin …a sözleşme şartlarına göre ödenmesi ilişkisidir. Bu ilişki kendisinden beklenen sonuca ulaşmaması nedeniyle …’a Gerekli ödemede bulunamamış, müvekkilde bu nedenle … mimarlık vermeyi taahhüt ettiği daireyi yaparak teslim edememiştir. . Davalı … 2009 yılından beri … mimarlıkla ilişkisin olduğunu, götürü olarak dolayısıyla taşeron olarak çalıştığını, alacağında bundan kaynaklandığını söylemekte. Müvekkil tarafından … mimarlık ve arsa sahibi …”a karşı davanın açılış tarihi, İstanbul Anadolu 2.tüketici mahkemesinin 2014/131 E.saylı kararından görüleceği gibi, 28.01.2014 dır. İptalini istediğimiz bonolardan ilkinin vade tarihi.28.02.2014dır. bonolardan ilkinin vade tarihle dava tarihinden sonraki tarihlere denk gelmekte. Bonoların icra konma tarihleri ise çok daha sonraki tarihlere denk gelmekte. Davaya konu bonoları ciro yoluyla iktisap eden bu davadaki davalı …’ın … şirketinde çok öncelerinden beri kendi beyanına göre çalışmakta olduğundan, şirketin genel yapısı ve ekonomik durumunu bilebilecek durumda olduğunu göstermekte. Bonolardan ilkinin vade tarihinin davadan sonraki tarih olması, Bonolardan dolayı icra takibin bir hayli zaman sonra olması ve gerekse davalı … Kapanın çok daha Önceki tarihlerden beri … bünyesinde taşeron olarak kendi beyanlarına göre çalışması, borçlunun zararına olarak bile bile bonoları iktisap etmiş olacağını kanıtlamaktadır. Mahkemenin kararına dayanak yaptığı TTK 687 maddesindeki bile bile ve doğrudan alacaklının zararına hareket etiğinin kanıtlanmış olması olgusu dikkate alınarak mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesi gerekirdi. Bunu talep etmekteyiz. Bu husus göz ardı edilerek davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Bu nedenle de davanın kabulü yönünde karar oluşturulmasına karar verilmesi gerekir, bunu heyetinizden talep etmekteyiz….” denilerek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava ;menfi tespit davasıdır. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davaya ve takibe konu senetlerin her biri 1.000,00 TL bedelli , keşidecisi …, lehdarı dava dışı … Şirketi ve hamilin davalı … olduğu görülmektedir. Toplam 5.000,00 TL ana alacak ve ferileri toplamı 5.613,31 TL üzerinden takip yapıldığı anlaşılmaktadır. Somut olayda hukuki ihtilaf davalının dava dışı … ile davacı arasındaki hukuki ilişkiden elindeki kambiyo senedi nedeni ile etkilenip etkilenmeyeceği, davacının dava dışı lehdara yönelik defilerini iyiniyetli hamil karinesinden yararlanan davalıya karşı ileri sürüp süremeyeceği noktasındadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun “ispat yükü” başlıklı 6. maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür” hükmünü içermekte olup; bir vakıadan lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir. Diğer taraftan normal bir duruma dayanan tarafın, bu iddiasını ispat etmesi gerekmez; ispat yükü bu normal durumun aksini iddia eden tarafa düşer. Eldeki davada da, mevcut karineden yararlanan davalı hakkında; dava dışı … ile davacı arasındaki hukuki ilişkiyi ve bu ilişki nedeni ile senetlerin bedelsiz kaldığını bildiğini veya bilmesi gerektiğini, bu şekilde davalının davacının zararına hareket ettiğini, senet iktisabında ağır kusurlu veya kötüniyetli olduğunu ispat yükü davacı yana aittir. İstanbul Anadolu 2. Tüketici Mahkemesinde açılıp sonuçlanan 2014/131 Esas sayılı dosya incelendiğinde; davacının dava dışı … firmasına borçlu bulunmadığının tespit edildiği, bu davada …’ın taraf olmadığı görülmektedir. …’ın dava dışı şirket ile ticari iş yapması ve bu senetleri ticari işi karşılığında almış olması, davacı ile dava dışı şirketin kök ilişkisini ve bu ilişkinin detaylarını, ev tesliminin yapılmadığını bilmesi gerektiği anlamına gelmediğinden, davalı yan lehine olan karine davacı yanca çürütülmediğinden ilk derece mahkemesi kararı yerinde olup, istinaf başvurusun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1- Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2- Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına 3- Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına 4- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına
Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 26/03/2021 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.